bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

Donup kaldık… (Bu olay dün saat 14.00’de Ankara’da Tunalı Hilmi Caddesinde yaşandı)

hayalicindegecti | 19 October 2010 09:31

Uzun süredir görmediğim bir arkadaşımla dün Tunalı Hilmi Caddesinde (*) buluştuk, sonra, öğlen kalabalığının arasına karışıp yürüyerek, bir restorana gittik. Arkadaşım sigara içer (oysa önemli bir rahatsızlık geçirdi, yani yaşam ona bir şans daha tanıdı, ne mutlu… Keşke sigarayı bırakabilse!) o yüzden kaldırım kenarındaki bir masaya oturduk, garson geldi, menüleri elimizden alırken:

-Seçebildiniz mi?
-Evet, birer tavuk şnitzel alacağız, yanında ne veriyorsunuz?
-Patates kızartması efendim.
-Hardal da getirin.

‘I feel you’

astral | 18 October 2010 15:39

Ta ki, aşk onu buluncaya kadar. Aşk onu buldu ve yok etti. Kendi girdabına alıp yok ettiği ruhların yanına birini daha kattı böylece, aşk…

Eskilerden kalma bir zaman. Fakat o an ki, eski olduğu hissedilmiyor. Bir melodi. Derinden ve her şeyi etkileyen. ‘I fell you.’

Bu şarkı ne zaman çalsa kadının gözüne o geliyordu ve daha da ötesi şarkıyı o söylüyor gibi geliyordu.

An değişti ama bir yandan da hiç değişmedi. Gecenin karanlığında anılar geldi kadının önüne.

Nokta anıların koynunda kalan..

Dolce Magico | 18 October 2010 14:14

www.greatrail.com/media/10270703/Lake-Como-2-.
www.greatrail.com/media/10270703/Lake-Como-2-.

Dün bir yerdeydim, oldukça mavi ve yeşile boyalı bir yerdi. Aslında anılarımı düşündürecek tanıdık bir yer değildi, fakat anılara derin bir atlayış yapacak kadar sakin ve dingindi. Etrafımda üç beş arkadaş vardı. Onların ikisi sevgiliydi zaten, mavi ve yeşile bir yolculuk yaptılar. Kalan iki arkadaşta balık tutmayı yeğledi. Ben balık tutmayı beceremem! Yalnız bir başıma kaldım masa da ve bu aslında tanıdık olmayan doğa, bana başka başka doğalardan tanıdıklar getirdi. Bir an, bu göl ve alabildiğince yeşil alanlar memleketimden görüntüleri gösterdi bana. Çok, ama çok derin bir nefes aldım ve beş altı saniye tuttuğum nefesi üflerken o an beynime hücum eden anılarımın yoğunluğunu üflüyordum. Koskocaman anılarım nokta olmuştu beynimde, ama çok fazla noktalardı onlar. Her noktayı bazen hatırlamanız zor olsa da çizgiye döndürürsünüz olabildiğince. Aslında hafızanızda hala koskocaman olan anılar, nedense ne kadar zorlasanız da o anınızın oluşturduğu çizgiyi, nokta nokta çizilmiş değerlerde hatırlarsınız. Çoğu zamanda anılarınızı es geçer, hatırlamak bile istemezsiniz.
Bir nokta anı geldi aklıma, içinde birçok noktaları barındıran. O noktanın içinde biri haykırıyordu, benim evvel zamanlarımın birinden. ‘Bir yürek konuşuyordu’ desem, tabi ki ‘yürekler konuşmaz’ dersiniz. Peki, o yürek ‘iç sesleri ile konuşuyor’ desem, olabilir dersiniz.
Ben de olabilir dedim. Bir yürek vardı o zamanlar, ‘hani büyüdüm ben’ demenin başlangıcı olan zamanlardan. Hani gölgesi bile sizi heyecanlandıracak o evvellerden ve işte bazen o evveller sizi tatlı bir gezintiye çıkartır, nokta anıların koynunda kalan kırıntılara..

Çelik Çekirdek

deLe | 18 October 2010 13:08

http://www.kidap.com.tr/celik-cekirdek-turkiyede-derin-devletin-tarihi-samil-tayyar-k140027.kitap

Son Adıma Feryadım

karuma76 | 18 October 2010 13:01

Gözünde son ışık yavaş yavaş sönüyor
Her yer al al olmuş bileklerin kanıyor
Etrafta seni gören öldüğünü sanıyor.
Ölme sakın sevgilim önce ben öleceğim.

Yoldaki lastik izi imzalamış ölümü
Görenler çığlık çığlık gördüler kan gölünü
Attığın son adımdı düşünmedin sonunu
Ölme sakın sevgilim önce ben gideceğim

Celladın kaçtı gitti şoför belli azrail
Arkasında bıraktı kalabalık bir sahil
Yüzlerde hüzün dolu gözyaşları da dahil
Ölme sakın sevgilim önce ben öleceğim
Ölme sakın sevgilim seni hep seveceğim.
Ölme sakın ne olur sensiz delireceğim
Bekle beni sevgilim yakında geleceğim

Kapılar–3

nazokiraze | 18 October 2010 11:57

Yörede Diktiri olarak bilinen Myndos Kapısı Büyük İskender’ in askerlerinin geçmekte zorlandıkları ünlü kapıdır. Halikarnas’ı almaya yeltenen askerlerin çoğu bu kapının önüne kazılan hendeklerde ölmüşlerdir.

Geçmişte çeşitli yörelerdeki evlerin kapılarının bazı özellikleri vardı, gelen kişinin erkek mi, kadın mı olduğunu haber verebilmesi için kapılara ince veya kalın ses veren tokmaklar yapılırdı, gelen ona göre çalardı kapıları.

Mardin’ e bağlı Savur’daki mimari hartikası olarak bilinen taş ve ahşap sanatının en güzel örneği olan kapılar ve kilitleri.

Floransa’da Duomo Katedrali’nin karşısındaki vaftizhanede bulunan ve Lorenzo Ghiberti ve oğulları tarafından yapılan Cennetin Kapısı, aslında hiç açılmaz.On bölüme ayrılan kapı 27 yılda tamamlanmıştır. Altın sarısı olan bu kapı üzerinde peygamberler ve hayat hikayeleri vardır. Bu kapının orjinali Duomo Katedrali Müzesi’nde yer alıyor. (Floransa’ya giden turistlerin fotoğrafını çektiği vaftizhanenin güney kısmındaki kapı kopyadır, ayrıca bir de vaftizhanenin kuzeyinde bronz kapı vardır ve orjinaldir ancak Cennet’in kapısı gibi üç boyutlu kabartmalı değildir)

Itsukuşima Tapınağı
Itsukuşima Tapınağı

KipKay

deLe | 18 October 2010 10:44

http://pcmweb.nl/artikel.jsp?rubriek=256699&id=2621292

sobe

abstrehaz | 18 October 2010 10:44

yerinde yaşamayadıklarımın boşluğundayım..ayakkabılarımı düğümlemeyi çabuk öğrendim..hazlarımı yersiz kullandım..ritmi uymayan nefeslerimle yüreğimi yordum..bilinç tansiyonları geçirdim..adamlar sandım..kadınlar oldum..uykusuz rüyalar geçirdim..kısıtlı mutluluklar yaşadım..üzüntüler artırdım..affedilme uğruna binlerce secde verdim..vicdanımla bahse girdim..her mezarlıktan bi isim seçtim..her ölü çocugun olgunluğuna erdim..bilerek geçtim,bilmeyerek gerilerim..ardışık anlar yaşadım..aralarda sıkışıp kaldım..’acıtmasın!’ dediğimde artık hatırlamamayı bildim..şimdilerde her şeyi unutuyorum..üç saniyeye sığdırdım bebekleri,etekleri,eksikleri…çamurda yuvarladığım tencereye koydum günü birlik nimetlerimi..ben bir damlayım..aslından kopup gelen..ben bi saklambaçım..diğerlerini nerde arayacağımı bilmediğim..gelin,gelin ..ve sobeleyin beni..ben burdayımm..burdayımmm!!

..siz nerdesiniz??

ÇAYIN SUYU

il mare | 18 October 2010 09:34

Yine aşınca çayın suyu boyunu,belki yeniden karşıma çıkacaksın…
Zor bundan sonra aşması,kuruyor çaylar,dereler,nehirler,denizler. İstemem bir sel olsun da taşıp gel bana;asi olursun,sevmezsin,yakıp yıkarsın,ezer geçersin.Bitirirsin;geleyim derken en başından gidersin. Unutulmaz olursun en kötüsü,hatırlandıkça beni de unutturursun,beynimi yersin,bitirirsin,aptal edersin.Bildiklerimi,kendimi şaşırtır,benliğimden men edersin.
Ne çay boyunu aşsın,ne oluyormuş ki öyle hem,haddini bilsin; ne de sen çık karşıma.
Çıkma. Çıkınca hiç çıkmamış gibi olmam için çünkü,benim çay olmam lazım ve kat be kat suyumu aşmam lazım.
Ne ben kendimi aşmak zorunda olayım,ne de sen gir artık rüyalarıma.
Ne karşıma çık,ne de rüyalarıma.
Rüyalarımdan çık! Sabahlarımı yokluğunla tazele,mutlu et beni!
Çık artık rüyalarımın değerli saniyelerinden,üstelik henüz kabusum da değilken…

Matefobimatik-3

karuma76 | 17 October 2010 20:54

Dershane müdürü… İlginç bir adam… Ayağında şort, üzerinde gömlek, boynunda kravat, ayağında sandalet ve çorap… Yuh dedim, hem de ne yuh… Ama adam olduğunca rahat, ayran söyledi bize. Sonra bir kitapçık getirdi bana, sonra da sınıfa şutladı beni. Şimdi yandın oğlum dedim, ya bu deveyi güdeceksin, ya bu diyardan gideceksin. ayağımda 42 numara ayakkabı iziyle sınıfta buldum kendimi. Yeni bir hoca ve asık suratlar… İlk hareket her zaman önemlidir bu işte. Çünkü yenisindir ve yenilere hiçbir öğrenci acımaz.
Ben de onlara acımadım ve daldım sorulara, en kolayından ama en sazanından başladım. Neredeyse saldırdılar soruya ama ilk defa bir sazanla tanıştılar. Beklemedikleri şeyler oluyordu ve şok üstüne şok yaşadılar. Sordular hemen bana, hocam siz bu işte yeni misiniz yoksa yıllardır bu işi mi yapıyorsunuz? Dedim ki her şeye sizinle başladım ve iyi ki sazansınız. Arkadan sesler duymaya başladım ben bu adama dalarım diye ama aldırmadım tabii. 5 dakika içinde başladığım bir işe tam 5 sene emek verdim tabii dershanede. Şimdi yine matematik öğretmenliği yapıyorum devlet okullarında ve hedefim yine aynı. Sazan yakalamak… Anlayacağınız ben matematiği öğretmiyorum, sevdirmeye uğraşıyorum. Çok şükür şimdilik bunu başarabiliyorum ama ilerisi ne olur bilmiyorum. Tek bildiğim dersimde sıkılmayacağınıza garanti veriyorumBenim dersime girip de eğlenmeyen, eğlenip de öğrenmeyen yok. Son olarak bir SAzan testi yapalım.Bakalım Matematik severler veya sevmezler bu duruma ne diyecek?
İşte Sazan Saorumuz geliyor: 6 ile bölünebilen iki basamaklı en büyük tamsayı ile, 6 ile bölünebilen iki basamaklı en küçük tamsayı arasındaki fark kaçtır?
Kolay gelsin…