bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

“Jale Utanç” ile tanışın…

| 16 June 2008 10:15

-“Pardon, soyisminizi tekrar alabilir miyim?”
-“Utanç.”

Dünyaya gelirken seçme imkanımız olmayan şeylerden biri de soyadlarımızdır.
Ender rastlanan isimler ve soyadları vardır.
Kimilerini kullanmaktan pek hazzetmeyiz, ama resmi işlerde mecbur kaldığımız zamanlarda karşıdakini şaşırtan benzer durumlara rastlarız.

Bir soyadı olarak “utanç” da pek hoşlanmayacağımız sözcüklerden biridir. İlk akla geldiğinde pek de olumlu çağrışımlar yapmaz.

Utanç deyince suç ve kusur gibi şeyler gelir.
Oysa ki utanç, daha olumlu çağrışımlar uyandırması gereken bir sözcüktür.

Mucizelere İnanır Mısınız?

toz66 | 16 June 2008 09:51

Maçın Adamı Nihat...
Maçın Adamı Nihat…

Evet, soru belli… Mucizelere inanır mısınız? İnanmıyorum diyenler için şunu söyleyebilirim. Dün oynanan milli maçı izlemediniz… Türk milli takımı mucizeler yarattı. Ortada zafer yoktu, zaferler üstü bir mucize vardı… Maç öncesi neler düşünüyorduk, neler hissediyorduk kısmına geçecek olursak, 11 kişinin kalbi atıyordu Cenevre’de… Yok yok, yanlış söyledim 70 milyonun kalbi atıyordu orada. Rakip eleme maçlarında sadece 5 gol yemiş olan Çek Cumhuriyeti idi… Herkes gibi ben de yeneceğimize inanmamıştım, sadece bir mucize bekliyordum ve beklediğim oldu. Hatta beklediğimin de üstünde bir mucize oldu. Nerde oldu bu mucize, Czech topu elinin arasından kaydırınca oldu. Hemen bu noktada dansöz elbise sözüyle olan Ahmet Çakar’a kulak vermek istiyorum… “Elhamdülillah Müslümanım. Fakat konuşmalarımda dini ifadelerden çok, rasyonel ifadelere yer vermeyi tercih ederim. Fakat bu farklı, burda Tanrı’nın eli vardı. Tanrı, elini uzattı ve Czech’in elinin arasından topu Nihat’a bıraktı… Kader ağlarını örüyor yani…”

Maçın Adamı Nihat...
Czech Yıkılmış durumda…

Ancak böylesi bir açıklama milyonların gönlüne bu denli rahatlatıcı bir su serpebilirdi. Çünkü yazmamıştı tarih bunu daha önce. Hiçbir takım dakika 70’den sonra 2-0’lık maçı çevirememişti Avrupa Kupaları’nda…
Maçın adamı Uefa tarafından Nihat seçilse de otoriteler Arda’yı işaret ediyordu. O tek başına bir takım olmuştu, gerçekten şu an Türkiye’yi sokaklara döken o sevdayı ateşleyen Arda’nın o müthiş ayakları oldu. Genç yaşına rağmen çok profesyoneldi. Takımı ateşledi, takımı çeyrek finale taşıdı…
Evet, tekrar soruyorum… Mucizelere İnanır Mısınız?…

Eşin Erkeğine Şefkati

07ebru | 15 June 2008 15:08

aşk
aşk

Eşin Erkeğine Şefkati

babamı görmek için hastaneye gittiğimde gördüğüm manzara beni öyle etkiledi ki;
bir adam vardı hasta olan ve onun eşi her gün geliyormuş hastaneye merhabalaştık.
babama evi yakın mı acaba buraya dedim.
değilmiş iki dolmuşa biniyor ve öyle gelebiliyormuş.
bilinçli izlemedim ama hep gözüm takıldı ve onlarla sohbet ederken bu olaylar yaşanmaya devam etti.
kadın eşinin yemeğini yedirdi,ortalığı toparladı sonra kolonyalı mendille eşinin bütün silinebilecek yerlerini sildi.
sonra ben babamla özel sohbete başladım kadında sandalyesini çekip eşinin hasta yatağına yaklaştırdı ve erkeğinin elini ellerinin arasına almış,sanki masaj yapıyormuş gibi okşuyordu.

Ben Sende Kaldım

07ebru | 15 June 2008 13:09

ayışığında
ayışığında

BEN SENDE KALDIM

Aklım sende,fikrim sende
Bakışın gözümde
Ben sende kaldım.
Kelimelerin
Kulağımın en derininde
Ya o gülüşün
Dudaklarımın kıvrımında
Ben sende kaldım.
Bestemi aldın
Güfte kaldım
Sazımı çaldın
Tellerini bana sardın
Gücümü aldın
Aciz kaldım
Yarım kaldım sensiz
Enginlerimi aldın
Çukurlarda ben kaldım
Ahım da baharım da
Sende kaldı
Yalnızım
Yarım kaldım
Baharımı sen aldın
Kışı bana bıraktın
Kolayı sen aldın
Zoru bana sardın
Gülümü aldın
Dikenimi bana bıraktın
Aydınlıklarımı aldın
Geceleri bana yorgan ettin
Ben sende kaldım.
Neşemi aldın
Hüzün ile dost yaptın
Eksik şarkılar
Şiirler bile
Hep yarım
Ben sende kaldım.
Rüyalar da yarım
Ey benim
Öteki yarım
Ne hazanlar
Yaşadı gönlüm
Bir sen kopardın
Dalımı
Yarımı aldın
Yarınsız kaldım
Geri verme
İstemem
Ben sende kalmayı
Yarım yaşamayı
Göze aldım.
07ebru

Paran Yoksa filmin de YOK!

toz66 | 15 June 2008 12:54

Dünya filmlerini pazarlıyor. Dünyada birçok ülkede sinema, bir endüstri haline geliyor. Ülke ekonomisine büyük para kaynağı oluyor. Yüz yılı aşan sinema tarihimizde ise sinema, hala ülkemizde bir endüstri haline gelmiş değil. Bunun tek bir nedeni var. Sinemaya harcayacak paramız ve isteğimiz yok. Aslında paramız var… Yazdıklarım çelişkili gibi görünebilir ama çelişki değil. Yılda sinemaya harcadığımız para en fazla 30-40 milyon doları bulurken, dizi/TV filmine harcadığımız para 600 milyon doları geçiyor.
Yani düşündüğümüzde, dizi sektörüne harcanan paranın yarısı, sinema sektörümüze harcansa, ben düşünemiyorum ne kadar kaliteli yapımlar ortaya çıkar.