bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

Bir Türkü Hikayesi

| 24 June 2008 15:50

Türkülerimiz
Türkülerimiz

Yüzyılın tanığı aslında onlar.Türküklerimiz.Acılara,sevdalara,ayrılığın her türlüsüne tanıklar.Söyleyemdiklerimizi onlarla söylemiş.”Oy nerdesin nerdesin,kaldır camın perdesin,diyeceğim çok ama,pek kalaba yerdesin”.Ayrılıkların en acısı onlarda gizli değil mi? “Hastane önünde incir ağacı,doktoır bulamadı bana ilacı”Şimdilerin cafelerde buluşması türkülerimizin dilinde “Göynüm gitmek ister yare” diye yüreğimize işlemiyor mu?.Acıların dayanılmaz hal aldığı zamanlara tanıklar.Şimdi de sığınıyorum ben yüreğimin yaşadıklarımı kaldırmadığı zamanlarda türkülerimize.
Yiğitliğe onlar tanık,savaşlara onlar.kavuşmalara onlar….Her birinin ayrı hikayesi.Yıllar sonra öğrendim çocukluğumda yüzdüğüm kalabak derelerinin “Halkalı Şeker” türküsündeki dere olduğunu.Ve daha neler neler…

Gıda mühendisi nedir,ne değildir?

witchasia | 24 June 2008 14:03

Son senelerde gıda mühendisliğinin bilinirlik yüzdesi artmakla beraber hala ne olduğu konusunda sorular gelmekte. Yemek tarifi isterler,aşçı değilim diye açıklarsınız. Ya da diyet listesi isteyenlere beslenme dersi aldığınızı ama işinizin bu olmadığını,hastanelerde çalışmadığınızı belki 241. defa anlatırsınız. Peki ya sorumlu olmadığınız tüm gıda işletmeleri yüzünden azar işitirseniz ? Kendi çalıştığınız yerin temiz olduğunu anlatmakla yetinir,o işletmelerde mühendis çalışmıyordur diye savunmaya geçersiniz. Gıdayla mühendisliğin ne alakası olduğunu da ayrıntılı açıkladıktan sonra hala neden devletin size maaş vermediğini sormalarını beklersiniz. Güzel iştir,ama bir de temizlik şefi,laborant,aşçı,diyetisyen ve evrak işlerinde de uzman olmayı göze alırsanız.

SERİ KATİL ÇİFTLER- 2

mansonilized | 24 June 2008 14:02

SERİ KATİL ÇİFTLER- 2

Karla Homolka- Paul Bernardo

Hastalıklı bir çift diye işte ben bu ikiliye derim. Sex düşkünü bir katil ve onun kölesi olup bırakmamak adına her şeyi göze alan bir ruh hastası. Sado mazonun anlam bulduğu bir çift; sadist bir koca ve mazoşist karısı.

4 nisan 1970 doğumlu Karla Homolka Kanada’da yaşayan hoş bir genç kız iken 1987’de bir iş gezisinde Paul Bernardo ile tanışmış ve ona ilk görüşte aşık olmuştu. Paul Bernardo son derece yakışıklı, gelecek vaat eden bir gençti. Karla’yı hafta sonları evinde ziyaret ediyordu bütün aile – ebeveynler ve Karla’nın kız kardeşleri Tammy ve Lori- Paul’e bayılıyordu. 1990’da Paul Karla’ya evlenme teklif etti ve kısa bir süre sonra yaşanacak trajediden habersiz olarak düğün hazırlıklarına başlandı.

Bu arada Karla Paul’e geri dönülmez bir şekilde bağlanmıştı. Paul Karla’ya hükmediyordu. Ona anlam katanın kendisi olduğunu, koşulsuz hizmet etmesi gerektiğini, sex konusunda sınırları olmaması gerektiğini, çirkin, şişman, başarısız olduğunu söylüyor ve Karla bunların tümünü kabul ediyordu. Artık Paul Karla’dan her istediğini alabilirdi. Bu istekler ne kadar akıl almaz olursa olsun.

Paul, Karla ile tanıştığında bakire olmamasının bir suç olduğunu ve Karla’nın bunu telafi etmesi için kız kardeşi Tammy’nin bekaretini istediğini söylüyordu. Karla çalıştığı veteriner kliniğinden aşırdığı ilaçla Tammy’i uyuşturdu. Önce Paul kıza tecavüz etti, sonra da Karla’ya kız kardeşine oral sex yapması, onunla sevişiyor gibi görüntüler vermesi için talimatlar verdi. Karla tümünü yerine getirdi. Her şey kameraya alındı. Tammy olay sonrası kusmaya başladı ve tıbbi ekip gelene kadar öldü.

(tammy homolka)

Yaklaşık bir yıl sonra Karla Paul’ü evde bir kızla buldu. Paul kıza tecavüz etmek için Karla’dan yardım istedi Karla kabul etti. Leslie Mahaffy tecavüz, taciz ve şiddete maruz kaldıktan sonra boğularak öldürüldü.

ŞİMDİ COŞMANIN TAM ZAMANI

hakem78 | 24 June 2008 13:39

ŞİMDİ COŞMANIN TAM ZAMANI

Saatler çarşamba akşamı saat 21.45’e ayarlandı. Tüm kalpler, gözler, dualar ve pozitif enerji İsviçre’nin Basel kentine çevrilmiş durumda. Milli takımımız Euro 2008 de yarı final maçı için Almanya karşısına çıkacak.
Tüm dünya, Türklerin gücünü, sesini, yüreğini, azmini ve en önemlisi de inancını kabul etmiş durumda. Tek dilğimiz çarşamba gecesi de benzer bir durumu yaşatır ve cennet vatanımızı bayram yerine çevirir, şanlı bayrağımızı tüm dünya ekranlarında saatlerce dalgalandırırız

Ancak millet olarak sevinmeyi oldukça da abartıyoruz. Arabalardan sarkan gençler ve de çocuklar… çok büyük tehlikelere davet çıkarıyorlar. Haberlerde sıkça söz edilen magandalarda işin başka bir boyutunu oluşturuyor.

İYİ Ki VARSIN..(1)

morfik | 24 June 2008 12:45

Adı:………. Soyadı:…………….. Yaşı:27 varlığını öğrendim, hissettim, dinledim demincek..
Aynı şehirde doğabilirdik. aynı mahallede komşu evlerde oturabilirdik. kocaman bir pastayı yüzümüze bulaştırarak aynı suçu üstlenebilirdik. ben arabanı bozardım, sen bebeğimin saçını yolardın. çocuk saflığı ile beş dakika içinde ortalık süt liman olur, oynamaya devam ederdik. belki masumca eteğimi açardın. 
Aynı kreşe başlayabilirdik. tüm öğretmenler çocukları büyütme çabasındadırlar ya: bir siyah kalemle kaytan bıyık, bir ruj ile küçük hanımefendi olup aynı piyeste eş olurduk. şemsiyemi sallayarak mendilimi önüne atabilirdim o zamandan.alır, koklar ve koyardın koynuna. el ele tutuşup eğilirdik ay çiçekleri misali. aynı ilkokula gidebilirdik. hayal bu ya: aynı sırada otururduk. derste hiç konuşmazdım senle, öğretmenim sıramı değiştirir diye. kovalayıp ta yakaladığım sen olurdun, ebelediğim sen. ya da senin yanına saklanırdım. yedeğim olmasa bile kalemin kaybolduğunda verebildiğim sen olurdun.
Aynı orta okulq, aynı liseye gidebilirdik. ben seni matematik çalıştırırdım, sen müzikten geçmemi sağlardın.bir münazarada rakip olur, inandığımızı savunur kazanan ile kaybedenin öneminin olmadığını anlardık. sen boyumun uzamasına şaşırırdın, ben yeni terleyen bıyıklarına laf atardım. hayal işte; aynı üniversitenin farklı fakültelerinde okurduk. kantinden çaylarımızı kapıp derslerin saçmalığını konuşurduk. sen şu kıza mı baktın, sen şu çocuktan mı notları aldın gençlik kaprisleriyle günümüzü berbat ederdik. dayanamazdık özlemeye barışırdık özürle. başımıza gelen en büyük felaketleri anlatırdık yana yakıla ki bir diğeri öncekini unutturur ve en büyüğü o olurdu. dost sandığımız birinden yediğimizde tokatla(kazık) eksildiğimizi sanardık. eksikliğimizi kapamak istercesine sarılırdık. arkadaşları taa diye başlayan cümlelerle çekiştirirken gerçek hüsranların sevdiklerimizi uğurlayışımız olduğunu kavrayabilirdik. susardık, kıpırtısız otururduk. ağlardık. acı neymiş beraber öğrenirdik. elimin üstüne elini koyardın ve bıçağı saplandığı yerden beraber çıkartırdık. yine sarılırdık. akmasın diye daha fazla kan.
Aynı şehirde göreve atanabilirdik. tamam hayallerinde sınırı olsun diyorsanız yakın kentlere düşebilirdik. ne de olsa özlemeyi ve kavuşmaları da bilmeliydik. müdürün her pazartesi geç kaldığına söylenirdi belki, sen umursamazdın beceriksizce de olsa sevgi ve heyecanla hazırlanmış yemeği düşünerek. o peri masallarındaki iki hayatı bir eden sevdalılardan olabilirdik.