bildirgec.org

ümitsizlik hakkında tüm yazılar

Labirent

Chat Noir 1 | 13 February 2011 15:18

Dört duvar arasında sıkışıp kalmak,
Hiç işlemediğin bir suç için yargılanmak,
İnsanlarla yaşamak,
Güneşi görebilmek, çok zor.
Geceler boyu düşünmek,
Çaresizliği anlamak,
Yalnızlığı seçmek,
Gerçeklerle yüz yüze gelmek,
Acı veriyor insana.
Mutlu olmayı istemek,
Biraz sevgi dilenmek,
İnsanları anlayabilmek,
Çok mu fazla bana?

Güliz Ardilli / İstanbul / 8 Kasım 1997 16:00

dipsiz bir derya Aşk…

kharis | 27 April 2010 16:12

bi gökyüzüne bakıyor gözlerim sonsuzluğuna duruluğuna..
kendinden emin oluşuna..
yağacaksa yağar o
açacaksa açar.
bellidir hani semadır o.
bi de tam aşağısına bakıyorum..ta kendisine işte, o’na..
o dipsiz derya’ya..
dupduru güzelliği karşısında etkileniyorum önce
hazırlanıyorum dalmaya derinlerine
önsözümü okutuyorum kendi ellerimle
içindeyim şimdi ama kayıyor ellerimden.
anlamıyor, korkuyor bedenimde kurumaya..
her defasında bir daha deniyorum
ama nafile akıyor ellerimden göz göre göre..
bulmak istemiyor yolunu kader çizgisinin..
ben yine de gözlerim açık en sevdiği haliyle minik minik,
masumca bakıyorum bana hayat verişine..
ama engel olamıyorum inişime.ona da ulaşamıyorum serüvenimde..
avuçlasam olmuyor , sarsam olmuyor..
hep bana kalan sonunda hafif bir ıslaklık ya da bir damla yetinmek…
dipsiz bir derya işte
Aşk’a adını veren o ulaşılmaz tılsım
kuytularında kaybolacak
ama artık çok geç olacak….

Sararan Hayaller

Don Cristobito | 20 September 2009 12:12

Hayatının son gününü İstanbul’un uzak bir köşesinde geçirecekti. Bireysel yalnızlığı tercih etmişti toplumsal yalnızlık yerine. Arabasına binmişti. Ölümüne son iki saat kaldığını bilmiyordu.

İhsan yetmiş yaşına dayadığı merdiveni çıkmaktan hoşlanmıyordu. Zaten hiçbir merdiveni sevmemişti ömrü boyunca. Ailesini de sevmemiş, sevememişti. Çocukları da annelerinin yolunda bir yabancı gibi davranmıştı ona. Mutluluğu yakınlarda da uzaklarda da aramıştı fakat bulunamayan bir şey olduğuna kanaat getirmişti. Yine buhran dolu bu günü, tek hobisi ve sığınağı olan civciv sarısı eski model arabasında, yani tek dostuyla geçirmeye karar vermişti.

Çıktı yola, öptü direksiyonunu ve dostuyla dertleşmeye başladı. Gidiyordu pervasızca. Mantığının değişmezlerini düşünürken ne tutarlılığın ne denkliğin ne de deyimleşen hayatının doğru yolunda gitmediğinin farkındaydı. Adeta kendinden geçiyordu araba kullanırken. Çok kısa zamanda gittiği yol, yavaş bir araba için saatler alabilirdi. İhsan gözünden süzülen yaşlara aldırmadan basıyordu gaza. Yaşların bir müddet sonra periyodiklikten kurtuluşunu ve ağzından içeri girişini, diliyle birleşen tuz tadını hissetmiyordu bile. Arabanın ibresinin fazla yükseldiğini fark ettiği an ile yolun ortasına yuvarlanmış kayayı fark ettiği an kesiştiğinde frene basmanın doğru olmayacağına karar vermişti. Sadece vites küçülterek direksiyonu diğer yola doğru kırdı. Artık seyir halinde olduğu yol bol çukurlu ve çakıllıydı. Hız keserek devam etse de yakınlaşmakta olduğu binaya çarpmasını engelleyemeyecekti. Git gide yaklaştı ve çarptı.

Kar Yağıyor Sevgilim

pilli pati | 16 November 2008 09:12

Kar yağıyor sevgilim. Ümitsizliğimizin kışını yaşıyoruz. Ayrı evlerde, ayrı pencerelerden, ayrı hayatlara bakıyoruz sessizce. Aklımızda birbirimizin eksik hayatları… Paramparça geçmişimize dönüp bakıyoruz, sonra. Görmek istediğimiz resmi bir türlü göremeyip siliyoruz aklımızdaki kırıntıları… Yağan kar tanelerine karışırcasına her bir parçası değişik yönlere dağılırken resmin prematüre doğmuşluğuna kahrediyoruz.

Ümitsiz bir karanlıga dogru

craft | 24 January 2007 15:19

Cehalet kötülüğü nasıl da besliyor ; zalim ,anlayışsız kıt beyinlilerin ellerinde oyuncak oldu hayatlar.çok ciddi biçimde koşullarımızı şekillendiren şahsiyetlerin kaba gücüne teslim olmuş vaziyetteyiz . bilgi ,hoşgörü ,anlayış ; insanlık hiçbir anlam ifade etmiyor. ..silahın gücü işte…Kimin sesi daha gür çıkıyorsa o haklı.kim bugünün kontrolüne sahipse gelecek de onun ellerinde.kim gelecege sahipse geçmişi de degiştiriyor insanların beyninde.

Toplumsal hafıza denen şey kocaman bir yalan ! Kafalarını bela getiriyor diye vücutlarından kendi elleriyle koparmış bu ülkenin insanları ; dev bir zombi sürüsü gibiler, yada tam bir kurt kuzu hikayesi her şeyin özeti.korkunç bile degil artık bu görüntü , normal her şey! Bu insanı insanlıktan çıkaran aşırı normallik …bu zihniyet… yaşamayan insanlar … ümitsizlik…bogulmamaya imkan varmı ? ümitsizlik hastalıgına yakalanmamak içten bile degil! Ve bu öldürür insanı , yok eder , ediyorda zaten.

| 25 November 2006 01:10

Hiç aranızda ne işe yaradığını, neden yaşadığını, yapması veya yapmaması gerekenleri tam anlamıyla bilen biri var mı? Boşluğun ortasında mı altında mı üstündemiyim onu bile bilmiyorum. Düşüyormuyum, kalkıyormuyum, bir el mi bekliyorum yoksa gelenleri mi itiyorum. Hiç kimseyi tanımadığım gibi kendimide tanımıyorum. Yapmak istediklerimle yaptıklarım hep kesişiyor.

Bunlarıda neden yazıyorsam buralara onu da bilmiyorum… Hiçbirşey bilmiyorum ben.