bildirgec.org

ulvî meseleler hakkında tüm yazılar

Güvenlik Görevlisi

dervishan | 13 March 2002 00:57

yetkiyasası 2495 silah kulah kullanma yetkisi yasası 2559 (aynen poliste olduğu gibi) sonuç 2 ölü, vicdanı medya pohpohlaması şişirilmeye çalılanşan bir insan,bilgisiz, desteksiz atışlar ve sonuçlarının neye varacağı bilinmeyen yasa yetki tartışması… İmdi durduk yere ne demeye bunları yazdım. ülkede zaten bir cinnet var bu şu veya bu şekilde patlayacak… Hırsızlar (?) üstelik yüksek okul statüsünde eğitimli hırsızlık konusunda deneyimsiz insanlar (bakınız aynı gün ikinci soygun) güvenlik görevlisi (ki bağlı olduğu yasa gereği neredeyse oturup kalkması yasak bir anlamda polis çaycısı hüviyetindeki bir eleman) şöyle durup tüm medya soytarılıklarına kapılmadan şu soruyu sorun (nasrettin hoca misali) kim haklı? Zaten belli bir yeterlilikten geçirilmeyip sadece (kehren lise mezunu) askerliğini komando olarak yapmış insanları (belli boy ölçülerinde; zira aslında maksat gösterişten caydırıcılık) alan zihniyetmi alınan zihniyetmi onu alnından öpen zihniyet mi vs. Yada siyasetçi ve yakınlarının gece karanlığında basit bir hortum araclığıyla yaptığı şeyi güpegündüz ve alenen yapamak mı, ne kadar okursan oku eğitim cehaleti alır eşşeklik baki kalır durumumu yada daha başkalarının hakkımı kendi hakkım mı mevzuu… diye uzayıp giden liste

Lucid Dream

oky | 11 March 2002 09:49

Birçoğumuz rüya görürken rüyada olduğumuzun farkına varmışızdır. Benim başıma da eskiden böyle bir olay gelmişti. Açıkcası çok zevkli bir şey. Ancak yine de insanın kendine tam hakim olabilmesi çok zor.

Geçenlerde bir sitede okumuştum (adresi hatırlamıyorum). Bazı yöntemler sayesinde her rüyada, rüya görüldüğünün farkına varmak mümkünmüş. Ve dolayısıyla rüyaya hakim olmak da. Bu benim çok ilgimi çekmişti. Aklımda kalan bir yöntemi yazayım sizlere:

Kendinize bir şarkı belirliyorsunuz. Sevdiğiniz bir şarkıyı tercih ederseniz iyi olur. İyice bu şarkıya odaklanıyorsunuz yaşantınızda. Ve her bu şarkıyı duyuşta kendinizi sorguya çekiyorsunuz. Şöyle ki, acaba rüyada mıyım yoksa gerçek hayatta mıyım diye kendinize soru soruyorsunuz. Ancak bunu hemen öyle geçiştirmeyin. Hep üsteleyin. Her şarkıyı duyuşunuz da rüyada olmadığınızdan emin olana kadar kendinize bu soruyu sorun ve cevabını etrafınızda olup bitenlerden anlamaya çalışın. İyice kendinizi sıkıştırın çünkü insan rüyadayken kendini gerçek hayatta zanneder bildiğiniz gibi. Bir-iki hafta bu şarkıyı artık iyice olayımızın içine soktuktan sonra, müzik setinizi/ walkmaninizi/ bilgisayarınızı bu belirlediğiniz şarkıyı uykunuzun en ağır olduğu vakitte çalacak şekilde ayarlıyorsunuz. Hemen etki göstermeyebilir ancak birkaç gün sonra rüyamızda bu şarkının çaldığını farkedeceksiniz ve doğal olarak kendinizi ‘kaliteli’ bir sorguya çekeceksiniz. Çevredeki ipuçlarından rüyada olduğunuzu anlayacaksınız.

her madde kafa yapar.

bobiler.org daki ozan | 10 March 2002 08:36

yapılmışı burda:

maddenin en küçük halinin olabilme olasılığı üzerine düşünebilme potansiyelimi sınıyordum. sını sonucunda kısır bi sonuç beni bekliormuş. aldım geldim. birinci mantık olarak maddenin en küçük hali die bişey olmaması gerekir sonucuna vardım. zira düz mantık gerei o en küçük halin içinde de bişeyler vardır. yada o maddeyi ikiye böleriz daha küçükünü elde ederiz vs.. o yüzden en küçük hal die bişi hallice mantıksız.

ama eer maddenin en küçük hali die bişey yoksa ozaman cisimler nası birbirinden farklı boyutta olabilior. yani dielim bi fil nası oluorda bir kum tanesinden daha büyük oluor.

Esrar

dervishan | 07 March 2002 11:20

Google’ da hafif esrik kafayla bu kelimeyi (esrar) arayınca birbirinden farklı neler bulunuyo… (1)http://www.kinderaerzte-lippe.de/esrar.htm (2)http://homepage.mac.com/kanat /esrar.html (3)http://www.geocities.com/CapitolHill/9256/grow.htm(acaip tohum siparişi bile varmış…)

tırtıl ve DJ

duy | 06 March 2002 10:17

İngiltere’deyim. Burada insanlar farklı bir lisan konuşuyor. Bu lisanda yüklem cümlenin başına konuyor. Bu sayede eğer fiil hoşuna gitmezse adamı kırk saat cümle bitsin diye beklemiyorsun. Hoş bir yenilik. İnmek kolay olsun diye arabalar burda sağdan gidiyor. Sağda iniyim dedediğniz zaman şöför yine kırk saat sağ şeride geçmeye uğraşmıyor bu sayede. Şimdiye dek farkındaysan kırk artı kırk seksen saat kazandım. İşte İngilizler bu zamanlarında çay içiyor. Biz nasıl demliğe su koyuyorsak onlar da süt koyuyor, can sıkıntısı işte. Çok inek var ondan da olabilir. Bu arada sabah yolda yürürken altı artı sekiz ondört İngiliz yolumu kesti. Şöyle dediler: That pathetic life form C.A.N.A.V.A.R. stole our breakfast tea. He give it back or we take it. Rus olmalarından şüphelendim bu insanlar karşısında TIRTIL’ı korumalıydım. Şöyle dedim onlara: Lütfen boş yere onun altında buzağı aramayın. O bir öküzdür. Bu bağlamda çayınızı o çalmış olamaz. O halde dediler u find it or u die. İş yine bana kalmıştı. Çaresiz bulacaktım… Otele dönüp düşünmeye başladığım sırada türkiyedeki dj olmak isteyen arkadaşıma bir mektup yazdım: İ am writing from England. C.A.N.A.V.A.R. told me he was here .But no… He is not. İf he writes to u, write to me. İf I write to u, write to him or someone else u can reach. İ met melani grifit here. She had many grafities on her body. She is satanist for sure.Sonra mektubu yolladım.

piercing

duy | 06 March 2002 10:17

hürriyetin bilim eki saçmalığında diline piercing yaptıranlarda beyin iltihaplanması olduğunu okudum. ! amman dikkat piercing li arkadaşlar. artık kaygı sadece toplum tarafından garipsenmek değil aynı zamanda sağlık da oldu! neme lazım bide beyin iltihabı ol , onla uğraş işin yokmuş gibi … cool olıyım derken cool lugun merkezini eritmeyelim.

sevgililerin günü bugün

aziL | 06 March 2002 10:17

sevgililer günü para tuzağıdır filan ama güzeldir. peki nedir bu diye aratınca gerek türkçe gerek ingilize birçok bilgiye ulaşabiliyoruz. net üzerinden online hediye siparişi yapabiliyoruz, çiçek gönderebiliyoruz, cep telefonlarına logo ve melodi gönderebiliyoruz hatta ileri giderek ev telefonlarına sevgi şarkıları gönderebiliyoruz. gündemi takip eden dev portallarımız birer birer sevgililer günü moduna girerek özel bölümler filan açtılar. heyşeye rağmen interneti seviyorum. belki de yaşayan bir organizma gibi olduğu için. tepki veriyor.

Biraz hard bir bakış

Wrzl | 06 March 2002 10:17

Bugün bir tv reklamı gördüm. Erkek boya fırçalarının bir barda dişi boya kutusunu düşürmeye çalışması üzerineydi. Düşündüm neden olabilir diye. Fırçanın boya kutusuna girme özlemi ise biraz hard bir reklam filmi olur. Seri halinde çekerlerse boyama sahnesi yayınlanmaz herhalde.

Ne hissetmeli?

AntariS | 01 March 2002 21:37

Tuhaf bir varlığım diye düşünürüm çoğu zaman. Ne hissettiğimi düşünüyor sonra ne hissetmem gerektiği konusunda sorular yöneltiyorum kendime… Tuhaf bir varlığım diye düşünürüm çoğu zaman. Ne hissettiğimi düşünüyor sonra ne hissetmem gerektiği konusunda sorular yöneltiyorum kendime… Bir iç sıkıntısı var gibi. Hani belli bir neden yoktur ve “alt kuru-keyif yerinde” tadında olsa da hayat bir boşluk mu vardır nedir? Bazıları “burjuva hastalığı” da der buna. Hani herşey iyi gittiği halde mükemmellektikten sıkılıp kendi kendine yapay sorunlar üretme ve bunların arasında kısa süreli olarak kaybolma sendromu. (Var mı hakikaten böyle bir sendrom yoksa biri atmış mı anüsünden?) Durumumu tanımlayan şey pek de bu değil aslında. Mükemmel bir ortamım yok. Olması gibi bir hayalim de yok. Bir insanın her daim mutlu ve huzurlu olabileceğine de inanmıyorum. Böyle birşeyin olması olasılığını da kınıyorum esefle. Hayat zor, yollar uzun ve dikenli. Herkes gibi benim de problemlerim var ama genel bir izlenim vermem gerekirse çok da acınacak durumda değilim problemler ve problemlilik açısından. Anlatmaya çalışmak yersiz belki. Belki beceremiycem de şu an tam olarak anlatmayı. Hani bir umut. Eskaza biri okur da yaw takma der. “şöyle ve böyle” bi de “böyle” der. Evet sevgiye ve şefkate muhtacım şu an görüldüğü üzere. Gösterelim sevgi ve şefkat diyorsanız anlatmam lazım değil mi derdimi? Maalesef ben de bilmiyorum ne olduğunu. Dolayısıyla kimse eğilemeyecek üstüme anne şefkatiyle. Buldum annemin yanına bi gidiyim, olayın orjinali orada. Ya yürü beee vıdı vıdı ne diyosun ya…