bildirgec.org

AntariS

11 yıl önce üye olmuş, 11 yazı yazmış. 79 yorum yazmış.

***ELVEDA***

AntariS | 14 July 2002 01:16

Hepinize elveda… Bazılarınıza salakça gelecek. Çoğunuz anlamayacak, anlamaya lüzum da görmeyecek. Zaten gerçekten de kimsenin anlaması gereken bir konu değil. Yani umursanacak bir konu da değil. Yine de hepinizin okumasını isterim.

Olması gereken birşey bu. Bir süre için. Uzun bir süre için. 10 ay kadar diyelim. Buralarda olmayacağım…

Giderken aklımda kalan bir iki şey var. Paylaşmak isterim. Kırdığımı hissettiğim insanlar oldu ki bu benim için kötü, istediğim birşey değil çünki. ohm senden özür dilerim tekir başlıklı blogumda olanlar için… Başka da aklıma gelmiyor; ama sağda solda kırdığım insanlar varsa hepsinden özür…

Sapıtmayın be…

AntariS | 10 July 2002 23:26

Tuhaf ya… Bugün gözümün az ilerisinde (5 ila 6 metre) yürüyen hoş bir hanıma arkadan sessizcene yaklaşan kro (veya kıro) insan pandik attı ve kaçmaya başladı. Kadın ne olup bittiğini anlayamamanın verdiği şaşkınlıkla çığlığı bastı. Kopan çığlıkla beraber sokakta yürüyen herkes dönerek veyahut düz durarak kadına baktı. Soranlar oldu vesaire. Ama tilki şahıs çoktan uzaklaşmıştı bile kalabalığın arasında. Ben de sadece ağzım açık bakakaldım. “Aaaa?” diye. Sonra “Yakalayın kaçıyo herif” diye niye bağırmadım acaba diye kendimi sorguladım. Biraz kızdım kendime ama yapacak birşey kalmamıştı maalesef.

Tekir

AntariS | 08 July 2002 23:44

Anasayfa manasayfa yok. Ankara’yı sel götürüyordu bugün… Türkülere konu olacaktık biz de artık…

Kız arkadaşımı çok özledim. Dön be tatilden artık sıpa!

Kafam dönüyor hafiften… 2 duble rakı sonrasında…

Ve Palukçi adlı hain tükkan. 4 kişi yenilen ortalama bir balık muhabbetine biçtiğin 75 milyon Türkistan Lireti… Haram olmasın ama bir daha gelmiycez bunu bil. Neyse bardaktan boşanırcasına yağan yağmura nazaran açık havada yenen hoş bir yemek. Hoş bir hatıra ola aynı zamanda bari…

Bak Ankara… Bugün çok normal bir gün değil. Senin için de benim için de. Sen Temmuz’un ortasında sağanak yağmurla başbaşasın bense TSM eşliğinde işlenen acaip bir hüzün ve arayış moduyla. Dur bak ne diycem sana. Ben yatıyorum. Sanırım sabah kalktığımda ikimiz de tek ve net görmeye başlamış oluruz olan bitenleri.

02 Temmuz 1993

AntariS | 05 July 2002 20:33

02 Temmuz 1993

Unutmadım. Unutmayacağım. Yine de görüyorum ki unutulmuş gibi…

02 Temmuz 1993

Unutmadım. Unutmayacağım. Yine de görüyorum ki unutulmuş gibi…

Ne oluyor yahu yine?

AntariS | 01 July 2002 14:01

Bizim evde normal yayın veya kablolu tv yok, sadece Digiturk denen şey var. Var olmasına var da… Bu Digiturk’te Star denen kanal ve yan şebekeleri yok. Mesela Kral TV. Çok da acınacak bir durum değil zira ilgi alanım içerisinde değil. Yine de herkesin bahsettiği şu Petek Dincoz bıngıldağının klibini izleyemedim, gülemedim. Neyse o da büyük kayıp değil…

Zaten bahsedeceğim şey de bu değil. Dün gece bir akrabamıza gittik akşam için oturmaya. Star açıktı. Bir şenlik havası, konser, boy boy Uzan afişleri gözüme çarptı. Çarptı ne kelime. Afalladım. “Ne oluyor?” diye sordum. Anlattılar. Adam bir ayı geçkin süredir, bir çok ilde stadyum konserleri düzenliyor ve siyasi bir takım çıkışlar yapıp duruyormuş. “Yuh” dedim ama gereksiz bir yuhtu. Aklıma gelmişti başındaki belalardan yırtmak için dokunulmazlık zırhını giyme taktiği izleyebileceği. Yine de şaşırdım. Olan bitenden habersizdim ve bir iki dakika ağzım açık baktım ekrana. Adam koşuyor sahada, önüne geleni kucaklayıp resim çektiriyor. Oradan oraya fırlayıp elini göğsüne vurarak “halkını” selamlıyor… Sonra İbrahim Tatlıses’ten önce çıkıp “futbol,vatan,kurtatırım sizi” gibi konuşmalar yapıyor. (Zira en son çıkacak olsa kimse durup dinlemeyecek, konser bitti diye de evine gidecek uyanık ve avantacı kitle) Sonra İbrahim Tatlıses çıkıyor şarkı markı söylüyor… Neyse.

Hayret birşey ya…

AntariS | 18 June 2002 21:28

Akademisyen olacak… Bilgi verecek… Görevi bu… Sabahın köründe kalkarsın. (06:45) Evinden 25 30 kilometre uzaktaki okuluna iki vasıta değiştirerek gidersin. 9:30’da dersin vardır. Dersten çıkınca da hastaneye gitmek zorundasındır. Ama sınıfın önüne gelirsin bir bakarsın. “Milli maç nedeniyle dersimiz 9:30’dan 11:00’a ertelenmiştir” yazısı yüzüne çarpar kapıya bakarken. Önce sinirlerine hakim olmaya çalışsan da elin ayağın seyirmeye başlar…

Ya olabilir mi böyle bir olay??? Bu nasıl bir üniversite ortamı? Nasıl bir akademisyenlik zihniyeti? Ben şimdi doçent doktor adı lazım değil maç izleyecek diye derse giremeyecek miyim? Hastaneye gitmek zorunda olduğum için dersi kaçırmak zorunda mıyım? Kaldı ki hastaneye gitmem gibi bir durum söz konusu değil misal olarak… Ne farkeder? Böyle zevzek bir zihniyet olabilir mi?

Hiç bi yere gidemiyoruz

AntariS | 10 June 2002 16:28

Ben küstüm kaçıcam galiba bu siteden. Belki gizli gizli meraklanıp arasıra bakıcam ama… sanırım bundan sonra yazmıycam hiç. Çok da yazmadım zaten. Yine sanırım bundan sonra (bir süredir olduğu gibi) meraklanıp okusam da zevk alamayacağım…

“Çocuk gibi kırılgan” modunu bir kenara bırakıp olayı abarttığım ve dramatize ettiğimi söylememe gerek kalmaması gerektiğini de baştan belirterek; şöyle birşeyden bahsedicem.

Birşey dikkatinizi çekiyor mu bilemiyorum. Böyle olduğu kanısındayım. Paylaşmak istiyorum. Siz de fikirlerinizi paylaşırsanız sevinirim.