bildirgec.org

ülke hakkında tüm yazılar

Neler oldu bize böyle !?…

sbaskentli | 30 June 2006 11:18

Neden ise sürekli anlaşamadığımız bir durum var ortada ;

“Arkadaşlar lütfen özümüze dönelim artık” diyeceğim ama bunun arkasından da hemen gene ırkçı ithamları yağmaya başlayacak . :))

Ama unuttuğunuz bazı şeyler var , lütfen bir hatırlayın ;

Bizim kültürümüz de birlik ve beraberlik var ,

Bizim kültürümüz de anlayış ve hoşgörü var ,

Bizim kültürümüz de her türlü zorluğa karşı tek vücud tek beden olmak var ,

Bizim kültürümüz de Düşünmek var , öğrenmek var , bilmek var ,

Bizim kültürümüzde bakmak yok görmek var ,

po f1 reklamı ve İSTİKLAL MARŞI

sbaskentli | 27 April 2006 22:07

Hala sessiz kalmaya devam edecekmisiniz yoksa bir araya gelip tepkimizi göstermenin yollarını bulacakmıyız….

Önce ki gün sevgili bildirgecimizde duyarlı bir arkadaşımızın PO nun yeni F1 reklamları ile ilgili yazısını okudum. Ben bu gruba karşı zaten gıcık illet ve hatta uyuz olduğum için tarafsız olmayacağımı düşünürek herhangi bir yorum yapmakdan kaçındım.

Ancak dün akşam reklamı kendim izledğimde durumun gerçekten içler acısı olduğunu yaşayarak gördüm. f1 aracı ekranda süzülürken fonda İSTİKLAL MARŞImız çalınıyor.

neden illede bir kalıba girmemiz gerekiyor….

sbaskentli | 11 March 2006 20:34

Bugün yazılan yorumlardan birinde yazdıklarımdan dolayı ingiliz faşistleri ile bir tutulmuşum…

faşist yada kominst farketmez ama sonuçda sömürgeciliğe dayalı ve diğer tüm milletleri hakir görerek bir de bunu yapan kendileri değilmiş gibi dünyaya insanlık nutukları atacak kadar iki yüzlü bir milletle bir tutulmam daha çok zoruma gitti.

Çünkü bizim görüşümüzde , bizim yetiştirilme tarzımızda , bizim dinimiz de ve hatta bizim tarihimizde dil,din,ırk gözetmeksizin bütün herkes insandır ve eşit haklara sahiptir.

Ve yine bu hakların bittiği yerleri bu insanlar kendilerinde yaptıkları ayrımcılıklarla kendileri belirlerler ve buna göre karşılık görürler…

Bazen banane demek geliyor içimden …

sbaskentli | 08 March 2006 23:07

Bazen banane demek geliyor içimden …

Banane ülkenin batışından, Banane kaybolan ulusal kimliğimden , Banane unutulmuş örf ve adetlerimden, Musulda kerkük de Türkler öldürülüyormuş banane, Kuzey de benden olanlar zulüm içindeymiş banane, Dinime saldıryorlarmış dalga geçercesine banane, 20 yıl sonra ülkem ülkem olmayacakmış , Çocuklarım zengin ama kimliksiz olacakmış , Atalarımın kemikleri sızlayacakmış, Anam hakkını helal etmeyecekmiş, Hepimiz avrupalı olacakmış ama hiç birimiz biz olamayacmışız, Bayrağım dalgalanacakmış ama özgürlüğümü temsilen değil sallandığı topraklar üzerinde emeli olanlar birbirini yemesin diye,

republic of türkiye

doesdo | 24 October 2005 14:13

REPUBLIC OF TÜRKİYE olmalı

Turkey kelimesi Osmanlı imparatorluğunun son zamanlarında ilk defa İngiliz kaynaklarında, biraz da alay ifade ederek kullanılmıştır. Bazı ülkeler kendilerini GREAT=BÜYÜK, ÖNEMLİ -olarak nitelerken Ülkemizin bir kümes hayvanının ismi ile anılması kabul edilemez.Kelimenin iticiliği ve ülkemizi ne şekilde ifade edeceği üşünülmeden adete ülkemizin isminin İngilizce ifadesi imiş gibi Türkler tarafından da kullanılmış ve kullanılmaktadır. Özel isimler bir başka dilde de aynı şekildedir. Bir zamanlar Habeşistan olarak bilinen ülke tüm Dünyaya adının Etiyopya olduğunu ve bundan böyle Habeşistan olarak gönderilen hiç bir postanın alınmayacağını açıklamış ve tüm dünya Etiyopya adını kullanmaya başlamıştır.
Ya Türkiye !, Bir kümes hayvanının adı ile anılıyor. Uluslar a rası toplantılarda ülkemizi temsil eden başta sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere tüm görevlilerin önünde “HİNDİ”anlamında “TURKEY”yazıyor.
Bundan rahatsız olmamak mümkün mü ?
Bir başka örnek ise Hindistan. Siz hiç uluslararası bir toplantıda
Hindistan diye bir kelime gördünüz mü? Aynı hata. Hindistan bu ülkeye sadece Türklerin verdiği bir isimdir.Uluslararası isim değildir.Malezya
mal mı oluyor diyenler de aynı şekilde.Bizim ismimiz Türkiye kelimesi bir ülkenin dilinde başka anlama gelebilir.Bu önemli değil. Bütün dillerde tek tek ülkemizin adının iyi anlama gelmesi gerekmez.
Ancak bir de uluslar arası ülke isimleri vardır.

bu gün nereye gidiyoruz?BİRMANYA (BURMA )

akrapolis | 15 August 2005 21:25

evet arkadaşlar bugun birmanya yada eski ismi ile burmaya gidiyoruz.Gezginler bu ülkeye ejderha kadınların ülkesi diyorlar neden mi? Çünkü bu ülke yaygın olan bir gelenek yüzünde bu ülkedeki kadınlar küçük yaştan itibaren boyunlarına bir halak( altından ) takmaya başlıyorlar bu halkalar evlendikleri gün takılmasına son veriliyor.Bu ülke biraz çelişkiler ülkesi, bu ülkede esrar içmak acayip cezaları var fakat dünyanın altın üçgen dediği yerde bu ülkede. Altın üçgen nedir?Altın üçgen burma sınırları içinde tam bir sınır bölgesi ve dünya esrar piyasası burda atıyor.Devlet burası dışında heryere hakim ve esrar satımı kesinlikle yasak faka t burası kurtarılmış bölge. Ayrıca bu ülkenin değişik bir istatisliğini söyleyeyim hapishanalerin de çevreye zarar verdiğin içn en çok hükümlü bulunan ülkedir dünya üzerinde .Dünya orman oranı artan nadir ülkelerden birsidir. herkese iyi günler diliyorum.ahkam larını elimden geldiğince cevaplamay çalışıyorum.

etnik ayrışma vs. langue

epiphany-hafif | 11 October 2002 16:01

Biz anlaşamıyoruz. Ülkemizin resmi dilinde, aynı kelimeleri kullandığımızı “farzetmemize rağmen”, kullandığımız dil anlaşmamıza yetecek UYUMdan çok uzak. Unutmuşuz. Kendimizi dille ifade edebilme yetisinden yoksun yaşayıp gidiyor ve hatta daha da dibe vuruyoruz(fight club “dibe vurmasını” şimdilik bir kenara koyalım).

Bir ara ilgilenip aphasie kelimesine zaman ayırın. Kendini DiLle ifade edememeyi, hatta bunu “unutmuş” olmanın getirebileceği zararları ve çöküntüyü bir düşünün. Bu sadece bir “language” problemi değil. Dilin yetersizliğiyle ilgili olmaktan öte, bir “langue” sorunu. Dilin özünün kullanım yollarının tıkanıklığı, sınırlandırılmışlığı ve unutulmuşluğuyla ilgili bir amnesia sorunu. Biz yaşadığımız ülkede birbirimizin söylediklerini en basit temel düzeyde olmadığı sürece anlamıyoruz. Anlamıdığımız yerde “bırak, konuşuyo işte saçmasapan” diyoruz. Anladığımız hissetiğimiz kadarını ise ifade etmekten o kadar yoksunuz ki, halkımızın hissi(hissiiii) tezahürleri içler acısı.. Kamyon arkası aşk mesajlarından, kalpli duvar çizimlerine kadar en basite indirgenmiş, basitliğin faydalarından bile nasiplenememiş ifadeler dünyası… Alev Alatlı “Schrödinger’in Kedisi” nde bolca anlattı. Bundan sonra ülkedeki ayrışmanın “çok” korkulduğu gibi etnik değil dilsel olacağından bahsetti. Şurdaki röportajda da sivil toplum örgütlerini, dernekleri ve çeşitli gruplaşmaları örnek vererek açıklıyor.

“Afazik toplum” tartışması orda burda sürüp giderken Cem Uzan’a ateşli tezahüratlarıyla karşılık veren kalabalıkların tahminimizden, algımızdan çok daha büyük ve acıklı bir sorunla karşı karşıya olduklarını düşünmemek elde değil.. Bu tabi ki hergün önümüze gelen basit bir örnek. Siz de azıcık düşününce gündelik hayatımızda yaşadığımız “ifadesiz”/algısız anların farkına varabileceksinizdir.

“De saussure” dilbilimi teoremlerinde dillerin “puan de capitone” sistemiyle ilerlediğini söyler. En basit ifadesiyle her sembol bir diğerine raptiyelenerek anlamlanır ve isimlendirilen objeler dil dünyasında böylece yerini bulur. Yaşadığımız şey ise “sign”, “signifier”, “signified” zincirini tamamen koparmış olmamızın felaketidir.

Durum böyleyken benim karşı kaldırımımdaki manavla anlaşabilmem gittikçe güçleşmiş, ülkeyi yönetenlere taleplerimizi analatabilmeye ve onların “bırak konuşuyo işte” demekten öteye mecali kalmamıştır. Çareyi unutmakta bulup “büyük çözülme”ye doğru hızlı kulaçlar atmakta karar kılmışa benziyoruz.

Bu çözülmenin adını “etnik” koymaya kolaya kaçmak mı sadece?

Karşı görüşler mevcut.. Yukardaki linkten röportaja bir göz atın, bir fikir olsun diyorum bir kez daha..