bildirgec.org

türk edebiyatı hakkında tüm yazılar

Kabuğunu kıran hikaye

kahramancayirli | 24 June 2010 13:35

Metis Yayınları’nın Bilge Karasu Edebiyat İncelemeleri Dizisi’nin ikinci kitabı yayımlandı. Lefke Avrupa Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak çalışan Jale Özata Dirlikyapan’ın Kabuğunu Kıran Hikaye (Türk Öykücülüğünde 1950 Kuşağı) isimli kitabı enikonu güzel bir çalışma.

radikal.com.tr adresinden alınmıştır : yusuf atılgan
radikal.com.tr adresinden alınmıştır : yusuf atılgan

Özata, 1950 kuşağı hikayesini iyi çözümleyebilmek için önce 50lerin siyasi, ekonomik, toplumsal yapısına ışık tutuyor. Daha sonra da dönemin edebiyat ortamına, dergilerine. O zamanlar yapılan edebiyat matinelerini, dergilerde yürütülen tartışmaları öğrenince insan imreniyor. Edebiyat dergisi okuyan kaç kişi kaldı ki? Aynı talepsizlik edebiyat eleştirisi için de geçerli. Nitelikli kitapların kale alınmadığı günümüzde nitelikli eleştirinin kıymeti umarım bilinir. Yine Bilge Karasu Dizisi’nin ilk kitabı olan Reyhan Tutumlu’nun Yaşamasız Yazabilmek de oldukça iyiydi. İki kitabı birlikte almanızı öneririm.

Harun Atak Gecel ve Didem Gülçin Erdem Perdesiz

kahramancayirli | 10 June 2010 12:23

Şairin göndermeler yaptığı, dizelerini, sözcüklerini alıntıladığı diğer şairler, esas şairin yolunu belli ediyor biraz biraz. İlhan Berk, Turgut Uyar çıkarken karşımıza Didem Gülçin Erdem’in Perdesiz’inde, Nietzsche, Rimbaud, Lautreamont, Mallarme beliriyor Harun Atak’ın Gecel’inde. Perdesiz’i dün akşam Taksim’den Ortaköy’e giderken; Gecel’i de bu sabah Ortaköy’den Taksim’e gelirken okudum. Şiirlerin ne kadar iyi olduğu ile boğmuyorum yazıyı, Perdesiz bu yıl Memet Fuat Şiir Ödülü’nü, Gecel ise Cemal Süreya Şiir Ödülü’nü kazandı. Siz de okurken iki kitabın boşuna ödüllendirilmediğini göreceksiniz, gerçekten hak ediyorlar. İki isim de şiir dergilerini takip edenlere aşina. Erdem’in Özgür Edebiyat dergisinde, Atak’ın Varlık’ta yayımlanan şiirlerini hatırlıyorum. İlk kitap olarak ikisi de gerçekten iyi şiirle donanmışlar, gelmişler.

Sertab Erener Koparılan Çiçekler

kahramancayirli | 07 June 2010 11:24

Bu kez olmuş. Nihayet. Maya tutmuş, renkler uymuş. Daha önce Soner Sarıkabadayı’dan Açık Adres ve Bu Böyle şarkılarını alıp seslendiren Sertab Erener’i eleştirmiştim çünkü bu iki şarkı popüler piyasa koşulları bakımından iyi, tutacak, keyifli şarkılardı ama Sertab Erener için uygun değillerdi. Ama bu kez genç, başarılı, üretken (üstelik çok da iyi bir insana benziyor takip ettiğim kadarıyla, yolu açık olsun) müzisyen Soner Sarıkabadayı’nın Sertab Erener’e verdiği Koparılan Çiçekler, olmuş.

upload.wikimedia.org adresinden alınmıştır..
upload.wikimedia.org adresinden alınmıştır..

Yaklaşık on gündür radyolardan dolaşıma giren şarkı, Sertab Erener’in yepyeni albümü Rengarenk’in tanıtım şarkısı. Albüm bugünden itibaren tüm müzik marketlerde olacak.
Sertab Erener’in Sakin Ol, Lal ve Sertab Gibi isimli albümlerini sevdiğim, ezbere bildiğim, yanımdan ayırmadığım için, Erener’in yeni albümünde en az bu saydığım albümlerdeki seviyeye erişebilmesi gerek ki, Rengarenk’i yanımıza alalım. Bu yorumu albümün tümünü dinledikten sonra yapacağız. Ama Koparılan Çiçekler’i çok beğendim. Sarıkabadayı’yı, şarkıyı düzenleyen Mustafa Ceceli’yi ve Erener’i tebrik ediyorum.

Ubor Metenga

kahramancayirli | 20 April 2010 13:57

Genç edebiyat çok mühim. Çok çok önemli. Filizler oradan beliriyor, aykırı sesler, güzel cümleler. O yüzden Ubor Metenga çok mühim. Günbegün zenginleşen içeriğiyle, sürprizli güzellikleriyle, öyküleriyle, söyleşileriyle, değinileriyle edebiyatın nabızlarından biri burada atıyor.

kitlecizgisi.com adresinden alınmıştır
kitlecizgisi.com adresinden alınmıştır

Siz de takip edin, metinlerinizle siteyi zenginleştirin. Gençler olmazsa iyi edebiyat olmaz, bu unutulmamalı.

Birhan Keskin Soğuk Kazı

kahramancayirli | 16 April 2010 13:18

ucankus.com adresinden alınmıştır
ucankus.com adresinden alınmıştır

Şarkı şiir kitap film önerileri. Yeşim Ustaoğlu’nun Pandora’nın Kutusu filmini izleme fırsatı yakaladım. Aldığı onca ödülü hak eden, eli yüzü düzgün, naif, sade ve etkili bir Türk filmi. Ne kadar gurur verici. 90lar Türk Sineması’nın çıkardığı iyi yeni yönetmenlerden biridir Ustaoğlu. Güneşe Yolculuk filmi de ayrıca dikkate değerdir.

Rasim Özdenören’in hikaye kitaplarını okudum. Çarpılmışlar ve Kuyu isimli kitaplarındaki üslubu takdire şayan. Yenilikçi ve dikkat çekici.
Fakir Baykurt’un Kaplumbağalar kitabı sahi on numara bir kitap. Köy romanlarını oldum olası sevmişimdir. Aramızda roman yazmaya cüret edenler varsa (mesela ben), başucu kitabı olabilir, yol gösterebilir.

Rindlerin Akşamı (Dönülmez Akşamın Ufkundayız) Güfte:Yahya Kemal Beyatlı,Beste:Münir Nurettin Selçuk

sinjob | 22 March 2010 18:05

Bilmem ki dünyaya bir Yahya Kemal ve bir Münir Nurettin daha gelir mi? Şüphesiz biri edebiyatın zirvesi diğeri musikinin…Her dinlediğimde ruhumda fırtınalar koparan ‘Dönülmez Akşamın Ufkundayız’adlı eser, bu iki büyük şahsiyeti bir araya getiren emsalsiz bir örnektir.Güftesi,Yahya Kemal Beyatlı‘ya ait eser,Türk Sanat Musikisi’nin son büyük üstadı Münir Nurettin Selçuk‘un bestesi ve yorumu ile ölümsüzleşmiştir.

Münir Nurettin SELÇUK
Münir Nurettin SELÇUK

”Rindlerin Akşamı” Yahya Kemal‘in rindler serisinin ikinci şiiridir.Yahya Kemal‘in ve Münir Nurettin‘in hayatlarını uzun uzun anlatmak fikrinde değilim ve isimlere eklediğim linklerden isteyen bilgi edinebilir.

‘Rindlerin Akşamı’
hayatının sonuna geldiğini farkeden bir insanın o anki duygularını anlatmaktadır.

Açık havada sosyal psikoloji dersi

admin | 09 February 2010 12:31

Açık havada sosyal psikoloji dersi
Kahraman Çayırlı

Haberler malumunuz. Kadınlar güçbela, arada derede doğurdukları bebeklerini bir şekilde yok etmeye, yok kılmaya çalışıyorlar. Özgeçmişler, hikayeler biraz değişiklik gösterse de öz bu. Erkek egemen haber dilleri, medyalamaları hazırola geçti hemen, etiket hazır: Vicdansız anne(ler). Metinler, yazılar tek taraflı, kadınlar ve bebekleri var ortada, ya babaları? Niye kimse babalardan söz etmiyor.Vicdansız olan anneler değil bir kere. Özellikle aileleri olmak üzere tüm toplum olarak biz (vicdansızız) suçluyuz. Anneyi değil, hepimizi tutuklamalılar. Hepimiz, her birimiz suçluyuz. Açık havada sosyal psikoloji dersi. Toplum, kurallı kollarıyla öyle sıkboğaz ediyor ki bireyi, düşünün bebeğini tuvalette doğurup çöp sepetine atabiliyor, birey. Ailenin, toplumun “sosyal etki”si diye buna denir işte. İşaret parmaklarımız hazır: Anne suçlu, kadın suçlu. Tecavüze uğrayan masum kız çocuğunu hangi mantıkla suçlayabiliyoruz, sizin aklınız alıyor mu? Klişe ama mantığınıza sığıyor mu?Topu birbirimize paslamaktan hiç yorulmuyoruz. O suçlu, bu suçlu herkes bir başkasına atıyor suçu, tamam. Kimsenin olayların derinine bakası yok. Üstünkörü, hadi bir suçlu bulalım hemen, naylon poşeti geçirelim kafasına, tamam artık tanrılara kurban olarak onu sunarız. O üniversite öğrencisinin bebeğini çöpe atmasında senin, benim hepimizin suçu var. Düşünün bu kadar uç bir noktaya varabiliyor sosyal etki dediğimiz olgu. Koca bir topluma karşı kendini savunmaya çalışan birey.

Pazartesi günlerinden nefret ediyorum.

kahramancayirli | 11 January 2010 14:25

doublekeyf.com adresinden alınmıştır
doublekeyf.com adresinden alınmıştır

Küçükken babalarıyla ilintili iletişim problemleri olan küçük kızlar büyüdüklerinde erkek arkadaşları, sevgilileri, kocalarıyla da muhakkak sorun yaşıyorlar. Misal Yeşim Salkım. Mesela Hande Ataizi. Ya da Seda Sayan. Aklıma geldi.

sresim.com adresinden alınmıştır
sresim.com adresinden alınmıştır

Yazılarda bir orta noktayı bulamadım gitti. Ya sıkı edebiyat ya magazin. Nereye doğru gidiyorum, bilmiyorum artık.