bildirgec.org

türk edebiyatı hakkında tüm yazılar

Google Kitap üzerinden kitap indirin

JaAaa | 04 March 2009 16:48

Google Kitap Arama bildiğiniz gibi büyük bir kitap deposu.Gugıl Amcamız ile istediğiniz bir kitabı anında bulabilirsiniz.Daha sonra bulduğunuz bu kitabın önizlemesini alabilir ve okuyabilirsiniz.Bu kitaplar sınırlıdır,bazılarının önizlemesi vardır,bazılarının ise yoktur.İşte tam bu devrede işe Google Kitap İndirme programı giriyor..

  • İlk önce şuradan programı indiriyoruz.( Sisteminizde .NET 3.5 olmalı)
  • Google Kitap‘dan istediğiniz kitabı arayın.
  • Yüklemek istediğiniz kitabın kodunu kopyalayın.
  • Program gerekli kitapları bulur ve kontrol için sizin tıklamanızı bekler.
  • ve indirme işlemini başlatın.
  • Yükleme tamamlandıktan sonra “kitabı kaydet” seçeneğine tıklayarak kitabı PDF formatında kaydedebilirsiniz..

Sosyal JaAaa: FriendFeedTwitterPilli Profil
diğer yazılarım için: JaAaa’nın Profili

Meraklı ol!

okuma notları – on iki

admin | 24 February 2009 16:38

bazı yazlar uzaktan geçer
bazı yazlar uzaktan geçer

bu yazı beş kitaptan söz edecek.

1. murathan mungan’ın yeni şiir kitabının adı: bazı yazlar uzaktan geçer. mungan en son aralık 2007’de dağ’ı yayımlamıştı şiir kitabı olarak. bu yeni kitabının tamamına yakını muhtelif edebiyat dergilerinde basılmış şiirlerinden oluşuyor. mungan’ın yaz geçer’i türk şiiri içinde kült bir yer edindi kendine: bambaşka, apayrı. kolay kolay bir şiir kitabının başına gelemeyecek denli güzel şeyler geldi başına. başımızın üstünde taşıdık yaz geçer’i, büyüttük büyüdük. velhasıl yeni kitabının ismi içinde yaz geçer’e rastlayınca (bazı YAZlar uzaktan GEÇER), çok büyük beklentilere kapıldım. suç bende, bir şairin her kitabı çok büyük olamayabilir, gelin görün ki mungan’ın son kitabı da bu minvalde. elbette iyi ama yaz geçer’in gölgesinde bile oturamaz bence. belki de suçu mungan’a atmalı; yaz geçer ile öyle bir elmas’ı okuduk ki, ondan sonra ne yazsa aynı elmas’ı aradık arıyorum arayacağız. ama siz bu kitabı da okuyun tabii, pırıl pırıl parlayan dizeler de var, dize alıntısı bilerek yapmıyorum yoksa kitabı alma sebeplerinizi azaltmış olurum.

çok kitap okumanın zararları

admin | 23 February 2009 11:07

www.agabeyozbey.com adresinden temin edilen resim,
www.agabeyozbey.com adresinden temin edilen resim,

1-fazla empati kurmak : sürekli kendini iletişim kurduğun insanların yerine koymaktan
kendi kimliğinin belirsizleşmesi.
2-hayal gücünün fazla gelişmesi : günlük hayatta gerçek – hayal sınırının belirsizleşmesi.
3-toplumun çoğunluğunun beğenisinden uzak kalındığı için kendini yalnız, farklı, garip hissetmek.
4-unutkanlık ve kafa karışıklığı
5-gündelik hayattaki her gelişmeyi psikolojik, felsefik vb. sosyal bilim cenderelerinden geçirerek didik didik etmek / her olayı bilimsel “case” sanmak.
6-erken yaşta edinilen göz altı torbaları
7-yazmak
8-yaşarken her şeyi her şeye benzetmek –tıpkı incelikli bir romanı okurmuş gibi-
9-her kitabı beğenmemeye başlamak: edebi gereksinimlerin derinleşmesi, giderek sadece iyi edebiyattan keyif almak.

ustaların ustası: atıf yılmaz

kahramancayirli | 10 February 2009 10:51

bir dostumun mesajıyla uyandım o sabah: “kardeş başımız sağ olsun, atıf yılmaz yaşıtları gibi yapmış.” sonra bir başka mesaj: mevlana, insanların ölümüne değil, doğumuna üzülün diyor… 50lerin başından bugüne türk sineması’nın her dönemine tanıklık eden, altmışında emekliliklerini ilân edip evlerinde oturanlara inat 81’inde önümüzdeki sezon nurgül yeşilçay ile çekeceği romantik komediyi düşünen, kim bilir bir yirmi yıl daha yaşasa yine keyifle rejisörlük koltuğunda oturmaya devam edecek “türler üstü ustamız” atıf yılmaz’ı kaybetmiştik. yönetmenler genellikle yetkin olabildikleri bir türün üstüne giderler sinema serüvenleri süresince, oysa yılmaz, kadın filmlerinden, epik ürünlere, töre komedisinden, durum komedisine kadar sinema yelpazesinin pek çok ayağına uzandı: merak ve macera. işte yılmaz’ın karakterini yoğunlukla şekillendiren bu iki güdü, sinemasının bunca çeşitlenmesine vesile olur.

elif şafak’ın yeni romanı

kahramancayirli | 04 February 2009 12:07

berlin in berlin ve çiçek abbas filmlerini sevdiğim yönetmen: sinan çetin
berlin in berlin ve çiçek abbas filmlerini sevdiğim yönetmen: sinan çetin

bu yazı, elif şafak hakkındadır, uyaralım. elif şafak’ın yeni kitabı şubat ortası gibi kitapçılarda yerini alacak. üstelik kitaptan yola çıkarak sinan çetin bir film çekecek. şafak daha önceki romanları için de filme çekme konusunda muhtelif yönetmenlerden teklifler almasına rağmen hiçbirini kabul etmemişti. açıkçası, sinan çetin’in teklifini kabul ettiğini öğrendiğimde bozulmuştum. çetin’in çiçek abbas ve berlin in berlin filmlerini çok beğenirim, ama diğerlerini pek sevmem. bakalım nasıl bir iş çıkacak ortaya?
13. yüzyılda konya’da geçecek şafak’ın yeni romanı, üstelik hikayenin diğer iki ucu boston ve amsterdam’da; şafak’ın çoğu romanında olduğu gibi yine uluslar arası bir örgü okuyacağız anlaşılan. boston’da yaşayan, evliliğinden kırılmış sıkılmış bir kadın, bir kitap sayesinde mevlana’yı keşfeder,… devamını iki hafta sonra yeni romanından okuyacağız artık. tüm kitapları metis yayınlarından çıktıktan sonra hatırlarsınız siyah süt, doğan kitap’tan çıkmıştı. yeni kitabı da umarım metis yayınları’ndan basılır.
istanbul life’ın kasım 2008 sayısında bakın ne demiş şafak: “ben genellikle mutfakta yazmayı severim. keza fırınlarda ya da pastanelerde. oradaki ekmek, kek, tarçın kokusu bana o kadar iyi geliyor ki.”…

geleceğin edebiyat ustaları

kahramancayirli | 03 February 2009 11:09

bir maniniz yoksa annemler size gelecek'in yazarı: ayfer tunç
bir maniniz yoksa annemler size gelecek’in yazarı: ayfer tunç

notos öykü dergisinin yeni sayısına baktınız mı. geleceğin edebiyat ustalarını seçmişler. listenin en genci 1981 doğumlu kaya genç, sanırım en yaşlısı da –ki o da genç zaten- 1964 doğumlu ayfer tunç. yirmibeş isim belirlenmiş. bu isimleri seçenlerin listesi de yer alıyor dergide. benim itirazım tam da bu noktada başlıyor. seçici isimlerden, geleceğin edebiyat ustaları arasında yer alanlar var, yanlış okumadıysam. mesela öykü yazarı abdullah ataşçı seçiciler arasında yer aldıysa, usta isimlerin içerisinde yer almamalıydı bence. ve tam tersi. ama önemli olan notos’un edebiyat gündemi belirlemeye çalışması, hoş söyleşiler, işler başarması, o yüzden semih gümüş’e teşekkürümüzü edip listeye bir göz atalım. metis yayınları’ndan epey bir ismi listede görmek mümkün. öykü ve roman yazarı türker armaner, roman yazarı ayhan geçgin, listenin en popüler ismi elif şafak…. ayrıca şair küçük iskender, öykü ve roman yazarı karin karakaşlı (şimdi düzenli olarak radikal iki’de yazıyor)… liste bu şekilde devam ediyor. tüm isimleri burada saymayalım şimdilik, dergiyi alıp okumak isteyenler olacaktır. ama ben listede yer alan her ismi tek tek üzerinde durarak, yapıtlarını da dikkate alıp tartışmaya açığım. edebiyatla ilgilenen bir avuç insan hangi genç yazarları (burada bir kıstas 1960 yılı ve sonrası doğumlular diyelim) geleceğin usta adayları olarak görüyorlar, merak ediyorum. ve aslında sizin benim sayacağımız isimler bu listelerden daha önemli. çünkü orada 20 seçici yazar varsa biz burada çok daha fazla insanız. ve onlar da mutlaka kitaplar okuyorlar, edebiyatı takip ediyorlar ama okurun düşüncesi çok daha önemlidir. yazarlar bir kitabı edebi yönden beğenseler ne olacak, halk o kitabı okumamak için fellik fellik kaçıyorsa. bu arada seçimin üst sınırını 1985 yılı ve öncesi doğumlular diye kapatmakta fayda görüyorum.

hem er hem dişi: iyi şiirler

kahramancayirli | 27 January 2009 13:21

gene bir şiir kitabı yazısıdır. uyaralım.
ödüllü çok genç bir şairi konuk edeceğiz bu kez. alperen yeşil’i. daha önceki bir yazımda sözünü ettiğim veysi erdoğan’ın şiirlerinden sonra, yaşar nabi nayır gençlik ödülü’nü kazanan bir şairi daha okumak istedim, kitapçıda alperen yeşil çıktı önüme. 2004 yılında yaşar nabi nayır şiir ödülü’nü kazanan yeşil, 1984 izmir doğumlu. muhtemelen şimdi mezun olmuştur ama kitabın yayımlandığı sırada dokuz eylül üniversitesi güzel sanatlar fakültesinde dramatik yazarlık bölümünde okuyormuş.
şimdilik ilk ve tek şiir kitabı olan erdişi’yi az önce serviste gelirken okudum ve kitap bitmesin diye diye bir hal oldum. az şiir insana keyif verir. az şiir insana bitmesin dedirtir. yeşil’in şiirleri onlardan. cinselliği kabalaşmadan ince ince öyle güzel yerleştirmiş ki dizelere, hatta birçoğunda cinsellikten şiir kurmuş, bayıldım.
kitabı iki kısımdan ibaret: er ve dişi. ben er kısmını daha çok sevdim. er kısmındaki şiirleri daha güçlü daha derli toplu daha iyi buldum.
tiyatro oyunları da yazıyor. şiirinde küçük iskender, murathan mungan izleri bulanlar olmuş, ben çok güçlü bir etkilenmeye rastlamadığımı düşünüyorum ve elbet her yazan daha önce okuduğu başka kalemlerden etkilenecek. sıfırdan bir üslubu bu saatten sonra kim yaratabilir?
daha sonra dergilerde de görünmemiş pek, 19 yaşında varlık’ta bir şiir, yasakmeyve’nin 13. sayısında bir şiir yayımlamış. belki tercih etmiyor belki yepyeni şiirler biriktiriyor şimdi bir kenarda. belki tiyatro oyununda ısrar edecek. kim bilir.
kitapçılarda gözüme çarpan aynı ödülü alan bir de alper gencer’in ah adlı şiir kitabı var. zaman geçsin biraz, erdişi’deki şiirleri bir sindireyim adamakıllı. sonra ondan da söz ederiz. 2007 necatigil ödülü’nü kazanmış hüseyin peker’in tek vuruş adlı şiir kitabındansa açıkçası sıkıldım. belki şiirlerin ölüme çok yakın olmasından, belki şairi gerektiği gibi algılayamamamdan –kusur bende de olabilir elbet-, sevemedim. aslında sadece beğendiğim, iyi bulduklarımı yazmayı tercih ederim ama tek taraflı yazmak eksik kalabilir. kötüyü de yazmak gerek. iyi edebiyat eleştirisi her zaman edebiyatın önünü açar.

şiir gibi, güzel gibi: sevim burak

kahramancayirli | 26 January 2009 16:17

şiir gibi, güzel gibi: sevim burak
şiir gibi, güzel gibi: sevim burak

ince iş şiirler öyküler sevmeyen birinin atlaması gereken bir yazı, bu. hatırlatalım.
iyi bir öykü yazarından söz edeceğim çünkü tüm yazıda. sevim burak’tan. umarım bu yazıdan sonra en azından bir kişi gider güzel bir sevim burak öyküsü okur. tiyatro oyunu da olur. fark etmez.
elli iki sene yaşamış, burak. alman lisesi’nde okumuş, lisenin orta bölümünün peşinden… …mankenlik yapmış, kendi açtığı modaevini yönetmiş. iki defa evlenmiş ayrılmış, ikinci eşi ressam ömer uluç’la bir süre nijerya’da yaşamış (afrika dansı adlı kitabında belli ki burada gördüklerinden etkilenmiş, yazar). kalp rahatsızlığından öldüğü yazılır yaşamöyküsünün anlatıldığı her yerde ama intihar ettiğini hissettim. bana öyle gelmiş olmalı.
geçen sene tesadüfen afrika dansı’nı okumuştum. birçok şeye farklı, özgün diyoruz hayatta ama bu kadının metinleri gerçekten çok farklı. sayıklama gibi, şiir gibi (şiir bir sayıklama mıdır soru işareti), güzel gibi. hatta çok güzel. şu adresten biraz tadın isterim.
ama gerçek sevimburakseverler bilirler ki esas iş, yanık saraylar’dır. yanık saraylar, bambaşkadır, (bence) gerçek edebiyattır, edebiyata böyle çığlıklar lazımdır arada, yoksa yazar uyur okur uyur, bir şey değişmez. yanık saraylar’dan bir kuple isteyenleri şöyle buyuralım.
burak’ın erken gidişiyle yarım kalan bir romanı var: ford mach I. bu kitabı önerip önermemekte yönsüzüm şimdilik. bir romanı da olduğunu duyun diye söz ettim. everest my lord – işte baş işte gövde işte kanatlar ise : iki oyunu ve daha daha öyküleri.
1985’te devlet tiyatroları’nda sahnelenen sahibinin sesi, burak’ın bir başka eseri. türk edebiyatını yetersiz, sığ, dünya edebiyatı karşısında cılız gelenlere özellikle. sevim burak’ın her satırı her cümlesi ayrı ayrı okutulmalı. şiir gibi öykü nasıl yazılırmış, öyküde kapalı, simgeli anlatım nasıl olurmuş, her yazdığının altı çizilmeli. çizilmeli. çizilmeli.
sevim burak okunmalı. diğer sıkıcı yazarlara öykülere şiirlere romanlara kağıtlara inat.

yaşar alptekin, reha yeprem ve diğerleri

kahramancayirli | 14 January 2009 14:31

yaşar alptekin
yaşar alptekin

dün internette gezinirken yaşar alptekin’in hac fotoğraflarına rastladım. yaşar alptekin, sizin de muhtemelen tanıdığınız 80 ve 90ların gözde manken ve oyuncusu. 2000li yıllarda ise kadın programlarında dini ritüellerini nasıl yerine getirdiğini anlatır oldu.

reha yeprem
reha yeprem

ki nedense yılan yollu beynim bana derhal reha yeprem’i hatırlattı. zehirli bal adında bir kitap da yazmıştı hatta, işte genç bir erkek mankeni hangi tehlikeli tuzakların beklediğine dair. en son samanyolu televizyonunda eşiyle birlikte bir programı sunarken rastladık kendisine. bu yakışıklı adamların orta yaşlarından itibaren din’e bu kadar yaklaşmalarının sebebi (belki geçmişte de yakınlardı ama bu denli açığa çıkarmıyorlardı) ne olabilir ki. şöhretin bir gün kaybolacağı endişesi, insanın düşmekten tırsacağı büyük manevi boşluk korkusuyla birleşirse bu tür gelişmeler olabilir. zaten bu tür u-dönüşleri yapan birçok insan vardır etrafınızda, o iki manken göz önünde oldukları için dikkatimizi celbetmiş bulundu.

cem adrian’ın “emri”

kahramancayirli | 08 January 2009 18:18

daha zor şarkılarıyla adrian:
daha zor şarkılarıyla adrian:

sessiz sedasız cem adrian’ın yeni albümü çıktı: emir. bu kez daha zor şarkılar yapmış adrian. ilk iki albümünde olduğu üzere bir seferde dinleyip-kavrayıp-bir köşeye koyamıyorsunuz. her şarkısını tekrar tekrar dinlemek gerekiyor özümsemek için. essentials volume.1 albümünün üstünden pek vakit geçmeden emir’le geri dönmesi sevindirici. sesini daha da özgür bırakmış, şarkılarının kurgusu daha bir esnek olmuş. hala adrian’ı hiç dinlemediyseniz; emir, iyi bir başlangıç olacaktır.