bildirgec.org

toplum hakkında tüm yazılar

Mp3 korsanlığına kişisel çözüm önerisi

| 10 May 2007 19:57

Hani insan bazı durumlar karşısında “Ben olsam” der ya. Abudik gubidik şarkıcılarımızı es geçerek, internet korsanlacılığına “ben olsam” diye yaklaştım ve kendimce bir çözüm ürettim. Bence büyük bir sanatçının “amanın şarkım internetten indiriliyor, gitti emeklerim diye düşünmesi” bana saçma geliyor. Neden diye sorarsanız, bu adamlar zaten oldukça yüklü paralar kazanmıyor mu bu ekstra dedikleri şeylerden yada konserlerden tanıtımlardan sponsorlardan. Bence kasetten elde ettikleri kârın yanında bunlar çok daha büyük paralar diye düşünüyorum bir konsere kaç paraya çıktıklarını açıklayınca. Benim önerim şu yap kasetini sür piyasaya elinde patlamayacak kadar, ve bir internet sitesinden de ver kasetini reklamını yap ki zaten yapacaksın. Sitene reklam al, ki düşünün bir Orhan Gencebay olduğunuzu nasıl bir trafik olacak o sitede ve reklam vermek isteyecek birçok firma olacak. Kaset satışlarının ülkemizde 2 ay falan sürdüğünü düşünürsek, internette uzunca bir süre para kazanacağız demektir ki bu az bir para olmayacak. Sattıklarımız da olacak, aynen konserlerimiz ekstralarımız da devam edecek. Piyasaya yeni çıkmış birinin bunu yapması zor tabiî ki ancak 5 kaset çıkarmış ve piyasada bir yerlere gelmiş bir sanatçı için bu pek zor görünmedi bana. He! Birde diğer taraftan bakalım, yine “ben olsam “ diyerek devam ediyorum; bu sanatçı arkadaş bu tarz bir şey yapsın ben gider onun sitesinden indiririm şarkılarını, ikincisi helal olsun adama derim gönlümde ayrı bir yer eder.

Ki bu söylediğimi yapan biri varmış bir arkadaşım söylemişti, gerçi adam bir kaset yapmış benim artık bir şey kazanmaya ihtiyacım yok demiş direk vermiş ki bence bu mantıkla bile baya para kazanmıştır. Benim fikrim böyle bir ekonomist değilim ama bence çok mantıksız değil dimi 🙂

Sınır sınır içinde..

khun | 08 May 2007 23:55

Bir köyde yaşıyorlardı zamanla büyüyüp genişleyen.
Bir düzenleri vardı, çünkü kuralları vardı, sınırları içinde, basit.
Sınırları vardı aralarında ve etraflarında. Sınırlar iyiydi. Ve kuralları vardı, karmaşık görünen, ama basit.
Sınırları vardı içinde yaşadıkları, düşündükleri, hayaller kurdukları. Umut ettikleri.
Herkesin kendi sınırı vardı ve herkese ortak bir sınır, içinde yaşarlardı.
Kuralları vardı kendileri için. Ve kuralları vardı ortak. Çünkü bir düzenleri vardı. Hep vardı ve hep olacaktı.
Sınırları vardı aralarında, sınırlar gerekliydi, çünkü herkes kendi sınırları içinde yaşardı.
Sınırları vardı etraflarında ve hepsi o sınırın içinde yaşardı birlikte, ama ayrı. Çünkü herkesin ayrı sınırı vardı, sınır içinde.
Sınırlar birlikte çizilmişti özenle, etraflarına ve hepsinin etrafına.
Kuralları vardı sınırlar içinde.
Sınırların kuralları, kuralların sınırları vardı, düzen içinde.
Çünkü hayat böyleydi.
Kurallar koymuşlardı sınırlar içinde, zamanla ve gelişmişti kurallar kendi içinde.
Unutulmuştu bazı kuralların neden konduğu, zaman içinde, ama gerekliydi herhalde.
Sınırları vardı içinde yaşadıkları, sevdikleri, sevildikleri, paylaştıkları.
Kuralları vardı sınırlar içinde ve sınırların.
Paylaşmaktı esasında sınırlar, özgürlüğü, sevgiyi, umudu, hayalleri.
Ve ayırmaktı sınırlar, herkese ait olanı.
Sınırlar vardı sınırlar içinde, aşama aşama, derece derece.
Sahiplenmekti aslında sınırlar, belirlemekti neyin kime ait olduğunu ve ne kadarının.
Böyle olmuştu hep, sorgusuz, çünkü hayat böyleydi.
Bir sınır vardı bütün sınırları kapsayan ve herşey o sınırın içindeydi sınırlarla birlikte.
Kurallar vardı, artık kimsenin hatırlamadığı, nasıl konduğunu.
Böyle iyiydi, çünkü hayat böyleydi.
Kurallar iyiydi, kuralsız olmazdı, sınırlar içinde.
Sınırlar vardı herkesin bildiği, çünkü içinde yaşarlardı.
Pek azı merak etti sınırların ötesini, çünkü herşey zaten sınırların içindeydi, hayat buydu, bunu herkes bilirdi.
Sınırlar vardı tanımlı, tanım, tanım içinde.
Ben, vardı sınırlar içinde tanımlı, ben’le başlayan.
Ben’e göre yapıldı tüm tanımlar, ben için. Sınırlar vardı ben içinde, ben’le başlayan tanımlı.
Ben içinde sınırlar vardı, sınırlar içinde ben’ler.
Hayat böyleydi.
Sınırlar gerekliydi.
Sınırlar, paylaşmaktı, sahip olmaktı, yalnız kalabilmekti kalabalık içinde, var olmaktı.
Sınırlar ben içindi. Çünkü ben, var olmaktı, sevmek, kıskanmak, öfkeden deliye dönmek, anlamak, ağlamak, tiksinmek, alışmak, kanıksamak, acıkmak, doymak..
Sınırlar, bensiz olmazdı ve ben, sınırlar olmadan.
Sınırlar ölçüydü, ben bunu bilirdi.
Bunu herkes bilirdi.
Kurallar buna göreydi ve sınırlar.
Ben’ler vardı yan yana, aralarında ve etraflarında sınırlar.
Düzen içinde yaşarlardı, çünkü kuralları vardı.
Düzen içinde düzen vardı, çünkü kural içinde kural, sınır içinde sınır vardı.
Sınırlar tanımdı, hayatı özetleyen.
Ben bilirdi, herkes bilirdi, hayat böyleydi.
Bir köyde yaşarlardı sınırları belli, ordan ötesi önemli değildi.
Çünkü ordan öte birşey yoktu.
Hepsi buydu.
Bunu herkes bilirdi.

NEGATİF TOPLUM BİZMİYİZ?

please | 05 May 2007 15:53

toplum olarak negatif düşünen bir millet olduğumuzu söylemeyenler yok değil.ben bu konuda yorum yapamadım.ancak sizin görüşlerinizi merak ederim.mesela,ÇOCUK ESİRGE KURUMU yerine ÇECUK ESİRGE-ME KURUMU olumsuzluk eki sadece bir tane örnek.görüşlerinizi bekliyorum.

pardon !

khun | 02 May 2007 18:58

‘Sessiz Çoğunluk’ ve ‘Derin Suyun Dalgası Büyük Olur’ isimli yazılarım için bir ferdi olduğum sessiz çoğunluktan özür diliyorum!

Al O Karanlık Düşüncelerini de Git Burdan !

melody park | 01 May 2007 15:24

Duygu sömürüsü, din sömürüsü, vatan sömürüsü… İnsanların duygu ve düşüncelerini kendi çıkarları için kullanmakta hiçbir sakınca görmeyen sömürgeciler ülkesi. Bunlardan dini duyguları çok büyük bir ustalıkla kullanan ve bu yolda özel stratejiler geliştiren Akp tayfası geniş bir kitlesel sömürü operasyonuyla iktidarı ele geçirmiş durumda maalesef. Cümle içinde bir iki dini kelime kullanarak halkı tavlayacağını ve her daim iktidarda kalacağını düşünenler, yakın zamanda büyük hayalkırıklığına uğrar umarım.

TSK’nın burnunu kim sürtecek(!)..

khun | 29 April 2007 09:28

Oyunun adı siyaset (demokrasi) , amacı da parti (ve/veya ülke) çıkarlarını (özel-tüzel) gerçekleştirmektir.

Genel kuralları da adı da bellidir. Tüm taraflar güttükleri amaç ve çıkarları gerçekleştirmek adına çalışır.

Ulusal, uluslararası her düzeyde ve her kesimde tüm tarafların demokrasiyi kendi çıkar ve amaçlarına göre yorumladığını, kullandığını biliyoruz.

Küresel boyutta kıran kırana bir çekişme olduğunu da biliyoruz.

Türkiye’nin en azından bölgesinde çok önemli bir ülke olduğunu da biliyoruz.

POPSTAR KATİL!

| 24 April 2007 11:20

sayın izleyicilerimiz popstar katil’e hepiniz hoş geldiniz!ben, recephan hertır…programımıza ilk önce değerli jüri üyelerini tanıtarak başlamak istiyorum…

sağ baştan itibaren: sayın koral bakır, sayın ibadullah çatkapı, sayın sermet menekşe vehulagu tırcı… huzurunuzda hepsine ho ho, hoş geldiniz diyorum…

recephan hertır – lütfen, sayın jüri üyelerimiz, lütfen… ebru’cuğumun ilk tv konserinde çarpıldığım ayrık dişleri… ah dişleri…vah dış işleri! ne diyorum yau ben, kime diyorum, mefkud kim, ben nerdeyim, fox ne, fok ne, mefkudümle varyeteli dublaj ne, kelaj tely savalas mı ne?! anneeee!

yere tükürme!

kahkar | 06 April 2007 08:07

bu sloganla yola çıkmış, bir internet sitesiyle karşınızdayız. herhangi bir topluluğa, gruba veya teşkilata ait olduğu anlaşılmayan sitede, haberler yer alıyor. bunun dışında, “rüyada tükürmek ne anlama gelir”, “tükürme adabı” gibi konulara rastlanıyor.