bildirgec.org

Sinepil hakkında tüm yazılar

Blow… Boston George Hala Aramızda…

wqhqp | 07 May 2008 12:00

2002 yılında geçirdiği bir kalp krizi sonucunda sinema âleminden ayrılan Ted Demme imzalı “Blow” gerçek bir hikâyeden esinlenerek bize uyuşturucu ticaretinin sarmaladığı hüzünlü, trajik bir tablo sunuyor. Bruce Porter’ın 2001 tarihli romanından David McKenna ve Nick Cassavetes tarafından senaryolaştırılan Blow’un oyuncu kadrosunda Johnny Depp, Penelope Cruz, Ray Liotta, Ethan Suplee gibi yetenekli oyuncular bulunuyor. George Jung (Boston George) adlı uyuşturucu tüccarının gerçek hayat hikâyesini yansıtan filmin oyuncu kadrosunda Ted Demme, Nick Cassavetes ve George Jung’un öz kızı Kristina Sunshine Jung gibi hoş sürprizler de bulmak mümkün.

BEREKETLİ TOPRAKLAR ÜZERİNDE

Ahmetcandemir | 07 May 2008 09:42

30 Yıl Sonra Gelen Bir Film “Bereketli Topraklar Üzerinde”

Bereketli Topraklar Üzerinde 30 yıl önce çekildi ama yasaklandığı için bu hafta seyirciyle buluşuyor. Etkili bir doğu hikayesi olarak karşımıza çıkan film gerçekten ilgi çekici. Filmin 30 yıl boyunca yasaklı olmasının bence hiçbir anlamı yok çünkü bu tür yasaklarla düşüncenin önüne geçemezsin, sanatın önüne geçer yeni cevherlerin çıkmasını öldürmüş olursun.

Owning Mahowny

baykush | 07 May 2008 09:20

mahowny
mahowny

Owning Mahowny kumar bağımlılığı üzerine yapılmış en sürükleyici en başarılı filmlerden biri. Gerçek olaylardan yola çıkan 2003 yapımı filmde Dan Mahowny bir bankanın krediler bölümünde üst düzey yöneticidir. 10000 $ büyüklüğünde bir bahsi kaybetmesi sonucu kendine kredi almasıyla kumar için para bulmanın yeni bir yöntemini keşfeder. Artık müşterileri adına kredi alarak kumar oynamaya başlar ve aldığı kredi büyüdükçe oynadığı miktar inanılmaz rakamlara ulaşır. Artık casino sahiplerinin vazgeçilmez müşterisidir. Casino sahipleri için okadar değerli hale gelir ki kumar oynaması için özel jet ayarlanır geldiğinde odasında rahat etmesi için yanına kadın yollamaya kadar varır iş…

Dan Mahowny’nin gözü bunlardan hiçbirini görmez; onun tek tutkusu kumardır ve bağımlılık boyutları artık klinik psikiyatriye girecek boyuttadır. Hayatında sadece banka kasasında birarada gördüğü miktardaki parayı kazandığı anda bile daha fazlasını istemekte düşünmektedir. Bu hastalık derecesindeki bağımlılık oynadığı casinoyu batmanın eşiğinden 10-15 dakikalık bir süre içerisinde kurtarmıştır…

mahowny2
mahowny2

Filmin daha da ilginç yanı Dan Mahowny karakteri Brian Molony adlı bir kanadalıdan esinlenerek yaratılmıştır. Brian Molony Torontolu bir bahisçidir. Canadian Imperial Bank of Commerce çalışanı olarak müşterilerinden 10 milyon $ sızdırmış, ve 1982’de yakalandığında 12 yaşından yakalandığı güne kadar 72 saatten daha fazla bir süreyi kumar oynamadan geçirmediğini ifade etmiş. Bu skandal ortaya çıktığında 1985 yılında oynatılan paranın kimin parası olduğu sorgulanmamasından dolayı Atlantic City’deki Caesar’s Casino şükran gününden sonraki cumartesi günü kapatılma cezasına çarptırılmış.

Özel Tim – Tropa De Elite (2007) – Eleştiri

pillidarko | 06 May 2008 19:02

Rio de Janeiro oldukça karışık bir yer. Tepelerde kurulmuş mahalleleri uyuşturucu çeteleri yönetiyor. Her köşe başında eli kalaşnikoflu çocuklar nöbet bekliyor. Polis bu çetelere fazla müdahale edemiyor çünkü mahallelere giren polisler hemen belirlenip, ‘etkisiz’ hale getiriliyor. Tabi bunlar bize Tropa de Elite ve City Of God gibi filmlerde sunulan gerçekler. Her iki filmin en önemli özelliği olayları anlatırken kendi ülkelerinin kurumlarına leke sürmekten kaçınmamaları ve her gruba aynı mesafeden bakmaları. Yani bu filmlerde iyi adam kötü adam yok. Sadece engellenemez bir kaos ortamı var.

Tropa De Elite’de filme adını veren Elit Takım, Özel Tim oradaki adıyla BOPE’de işten ayrılmak üzere olan Kaptan Nascimento‘nun gözünden yaşanan karmaşa anlatılıyor. Film daha en baştan yaşananların gerçek bir olaydan alındığını söylerken, olayla ilgili ifade verenlerin iddiasına göre hepsinin gerçekten yaşanmış olduğunu vurgulayarak ‘gerçeklik’ sorununu çözmüş oluyor.

Düşüş ‘The Fall’ – Eleştiri

pillidarko | 06 May 2008 12:30

Bazı filmlerin her karesi bir tablo gibidir ve bu sahnelerin içinde derin anlamlar gizlidir. Bu tarz filmlerde görüntüler diyaloğun yerine geçerek seyirciyle konuşur, asıl anlatılmak istenen oralarda saklıdır. İşte The Fallböyle filmlerden değil 🙂 Gibisi fazla tüm sahneleri birer tabloama bu tabloların içinde bir anlam gizli değil. Sadece dayanılmaz renk kontrastları, perspektifleriyle izleyiciyi etkileyen birer fotoğraf gibiler.
The Cell filmiyle üne kavuşan Tarsem Singhyönetmen koltuğunda oturduğundan buna şaşmamak gerek aslında.

Film adı üzerinde düşüş (The Fall) temasıyla bezenmiş. Ailesiyle birlikte portakal toplayarak geçinen küçük Meksikalı kızımız Alexandria ağaçtan düşüp kolunu kırmıştır. Aşk acısı çekmekte olan intihara meyilli bir dublörde, köprüden atlama sahnesinde yaralanmıştır ve onunla aynı hastanede kalmaktadır. Bu iki insan arasında ilginç bir ilişki oluşur. Dublör Roy intihar etmesi için gereken hapları sağlamak için küçük Alexandria’yı kullanmaya karar verir. Bunun için de çocukların en sevdiği şeyi, masalları kullanır. Alexandria’ya anlattığı masalın sonu yaklaştıkça filmdeki hikayenin sonu da yaklaşır.

Dead Man (Ölü Adam)

baykush | 05 May 2008 17:16

deadman
deadman

Bu 1995 yapımı Jim Jarmusch filmini İstanbul’da ilk kez sanırım 1996 film festivali kapsamında izlemiştik.

Dead Man 19. YY’ın 2. yarısında William Blake adlı genç bir muhasabecenin kanunun adaletin henüz uğramadığı vahşi batının en uç noktalarından birine bir iş başvurusu için gitmesiyle hayatının değişmesini konu alır. Başvurduğu yerin ondan önce bir muhasebeci aldığını öğrenen William Blake ne yapacağına karar vermeye çalışırken kazayla birini öldürür ve çözümü geldiği yer olan doğuya değil vahşiliği ve acımasızlığı bünyesinde barındıran batıya yönelir. Olayların gelişiminde bu basit muhasebeci adam vahşi batının çarkları arasında acımasız bir katile dönüşür. Daha doğrusu dönüşmez de dönüştürülür.

Studio Ghibli

dionysia | 05 May 2008 15:25

Japon anime endüstrisinin mabedi sayılan Studio Ghibli(Japonca bilen şanslı Sinepil okuyucuları için resmi sitesi) yarattığı animelerin uluslararası alanda elde ettiği başarılar ve ulaştığı saygın konum sebebiyle Japonlar için müthiş bir gurur kaynağı. Ghibli’nin hikayesi aslında, son derece yetenekli ve çalışkan insanların biraraya gelerek kiralık bir ofiste kurdukları şirketi kocaman bir animasyon imparatorluğuna çevirmelerinin hikayesi.

Ghibli’nin kuruluş hikayesi 1984’te Nausicaä of the Valley of the Wind(Rüzgarlı Vadi) ile başlar. Hayao Miyazaki ustanın, kendi yarattığı aynı adlı mangadan yola çıkarak çektiği bu animasyonun kazandığı başarı sonucunda Miyazaki, yıllardır birlikte çalıştığı bir diğer büyük isim Isao Takahata ve yapımcı Toshio Suzuki biraraya gelir ve böylece Studio Ghibli doğar.

Cloverfield (canavar)

baykush | 05 May 2008 14:21

Cloverfield New York’ta bir veda partisinin kabusa dönüşüşünü bir el kamerasından izliyoruz. Bir canavar NewYork’ta aniden ortaya çıkıyor ve ortalığı kasıp kavuruyor. Cloverfield olayların gelişimi, çekim şekli ve kurgusu açısından izlenmesi gereken filmler arasında… Yönetmen Matt Reeves daha şimdiden devam filmine hazırlanıyor. İyi kurgulandığını tekrar tekrar söylemekten çekinmeyeceğim bu filmin yazarı da Lost’un yaratıcılarından Drew Goddard!.. Filmin orjinal sitesi ve myspace‘teki sayfası dışında bir de kahramanlarımızın filmde görmediğimiz fotolarını gösteren bir bonus sitesi var.

cloverfield
cloverfield

Filmin başarılı olacağı o kadar belli ki hemen oyununu yapmaya başlamışlar bile. Tavsiyem herşeye kulağınızı tıkayıp hemen bu filmi izleyin ve filmin sürprizlerini doya doya yaşayın.

Yeşil sokak holiganları (Green Street Hooligans)

cavo | 05 May 2008 11:21

Yeşil sokak holiganları
Yeşil sokak holiganları

İşte futbol holiganlığını tüm gerçekliğiyle gözler önüne seren güzel bir film… Eğer özellikle ingiliz holiganlığı nasıl oluyor diye merak ediyorsanız bu filmi mutlaka izleyin. Futbolu ve şiddeti birbirinden ayıramayan fanatiklerin hayatlarını bir yandan da duygu dolu bir tempoyla anlatan izlenmeye değer bir film.Matt(Elijah Wood), bir yanlış anlama sonucu Harward üniversitesinden atılmış ve ablası Shannonun(Claire Forlani) ailesiyle birlikte yaşamak için londraya gelmiştir. Pete(Charlie Hunnam) ile tanışması Londra’nın şiddet dolu yüzüyle karşılaşmasına sebep olur. Pete ve arkadaşları, ingilterenin en sert futbol kulüplerinden birinin ”Green street elite” adlı fanatik taraftar grubunun bir parçasıdır. Matt, bu dünyanın içine çekildikçe sokak kanunlarının okulda öğrendiği doğrulardan oldukça farklı olduğunu anlamak zorunda kalır. hayatının en önemli dersini de yine sokaktan alacaktır.Filmde özellikle sadece futbol holiganlığını değil, bunun getirdiği şiddeti, öfkeyi, düşmanlığı, bunlarla birlikte dostluğu, kardeşliği ve fedakarlığı pekiştirerek ortaya konmuştur. Bu nasıl olur diyorsanız ve futbolu, hayatla ilgili filmleri seviyorsanız kesinlikle izlemenizi tavsiye ederim.Aslında filmin yönetmeninin bir bayan olması bu filmi daha da ilginç kılıyor. Futbolu bu kadar iyi anlatabilecek bir bilgiye sahip olan Lexi Alexander gerçekten güzel bir iş çıkarmış. Bunu duyduğumda şaşırmadığımı söyleyemem.

Remember The Titans – Unutulmaz Titanlar (2000)

cyprocon | 05 May 2008 10:03

Remember the Titans (2000)
Remember the Titans (2000)

Remember the Titans yönetmenliğini Boaz Yakin’in yaptığı 2000 yapımlı bir film. Konusu 1970’lerin başlarında geçen filmde ırkçılık teması bir amerikan futbolu takımının gözünden incelenmiş. 70’lerin başı amerika’da ırkçılık sorununun dorukta olduğu yıllardır. Soruna bir çözüm farklı öğrencilerin bir arada eğitim görmesiyle denenmektedir. Pilot okul olarak seçilen T.C. Williams Lisesi’ne zenci öğrencilerin transfer edilmesine karar verilmiştir. Bu karardan en fazla etkilenen ise forma savaşı verilen okulun amerikan futbolu takımı Titans olacaktır. Kadrodaki oyuncular yeni gelecek zenci oyuncuları kabullenmeyecektir. Yeni gelen oyunculara ek olarak takımın başına zenci bir antrenör olan Coach Herman Boone (Denzel Washigton) getirilir. Bu karar oyuncuların forma savaşını tamamen farklı yöne taşımış, ayrıca bir efsane olma yolunda ilerleyen mevcut antrenör Coach Bill Yoast’ın (Will Patton) asıl işini kaybedip yardımcı antrenör olmasına sebep olmuştur. Coach Yoast öncelikle istifa kararı almışsa da; sporcularının da takımı bıraktığını görünce yardımcı antrenörlüğe başlar.