bildirgec.org

şehit hakkında tüm yazılar

İsrail’i Kınıyoruz!

admin | 31 December 2008 16:07

İsrail'e dur!
İsrail’e dur!

Filistin’i kan gölüne çeviren, bir insanlık ayıbı yaparak resmen bir soykırım gerçekleştiren İsrail’e dünyanın dört bir yanından gelen tepkiler büyüyor! Dünyanın her yerinden sivil savunma örgütleri ve halk çeşitli mitingler ve gösteriler düzenliyor, İsraile destek sağlıyan bazı markaların ürünlerini almıyarak boykot ediyor.Tabi tepkiler sadece mitingler ile sınırlı kalmıyor. İnternet üzerinden yapılan kınama ve protesto girişimleri de oldukca ses getireceğe benziyor. israilikiniyoruz.com da, İsraili kınamak isteyenlerin, imzasını atarak tepkisini ortaya koydukları bir site. Tabi sosyal paylarşım sitelerinde duyarlı insanları oluşturdukları gruplar sayesinde de tepkiler hızla büyüyor. Facebook sitesinde oluşturulan bazı gruplar şu şekilde;
Kahrolsun İsrail Diyenler
İsrail Katliamı
Israel is terrorist ( İsrail soykırım yapıyor. destekleyen şerefsizdir.)
İsrail FİLİSTİN’e her gün ÖLÜM Yağdırıyor Eyy İnsanoğlu Ses Ver! Neredesin?
israil katliamına karşı sessiz ve tepkisiz kalma!(ARKADAŞ LİSTENİ DAVET ET) ve daha onlarcası…

Yaşam sona ermeden gidin:Sarıkamış

kalamara | 29 December 2008 13:47

Sarıkamış denince akla ilk kar gelir. Ama heryerde kar aynı kalitede yağmıyor. Dünyada kristal kar özelliğine sahip iki yerden biri Sarıkamıştır. Ayrıca sarıçamları ile de ünlüdür. Dünyada 2400 metreden sonra kesinlikle çam ağacı yetişmez. Ancak Sarıkamış’ta 2 bin 600 metre yükseklik var ve her taraf sarıçamla dolu. Buda Sarıkamış‘ı dünyanın en ilgi çekici yerleri arasına koymaya yetiyor bence…
Ayrıca çok güzel otellerde mevcut Sarıkamışta…

Sınıf Ayrımı

Ertugrul1986 | 12 November 2008 16:02

Sınıf Ayrımı derken neyden bahsedeceğimi az çok bir kesim anlamıştır.İnsanları Din,Dil,Irk,Cinsiyet olarak sınıflandırabiliriz.Ama onları sınıflarına göre yargılayamayız.Eğer bu şekilde bir yargılama yaparsak ortaya şu an ki baş belası Terörizmiin ilk spermlerini atmış oluruz.Ülkemiz şu an öyle bir konuma geldi ki her Kürt vatandaşını ”Terörist” olarak yargılacak vatandaşlara sahip oldu.Bir insan bir konuda sizinle hemfikir ama bu düşüncesini belli etmiyorsa bu kimilerine göre tarafsız değil onu karşı taraftan yapar.İşte gerçek sınıf ayrımı burada çıkar.Peki bu,yani aslında sizin hemfikir olan kişi nasıl karşı tarafa geçer hemen bir örnekle açıklayayım.2003 Eylül ayında İstanbul Gültepe’de Stajyer olarak bir iş yerinde başlamıştım.sanırım 2004 Nisan-Mayıs-Haziran aylarından biriydi.Her zamanki gibi öğle yemeğinde diğer arkadaşlarla yemek yiyorduk.İçeri bir adam girdi hali perişan.Dilenci dedik geçtik ilk başta.Adam dilenci evet ama para dilenmiyor.Adam iş dilenmeye geldi.O an söylediği sözler herkesin kanını dondurdu ” Açım.Ama ben dilenci değilim.Ben sadece iş istiyorum.Adamın birine gittim iş istedim.Bana git sana Apo iş versin dedi.Biz hepimiz kardeş değilmiyiz.Bende bu vatanın evladıyım.Kürt’sem n olmuş ki ?Sizden para değil iş istemeye geldim’ Evet belki çoğu kişi ”Dilencinin biri sizi keklemiş ” diyebilir.Saygı duyarım.Ama önemle söylerim ki ben hangi iş yerinde çalıştıysam yolda karşıma 1000 tane dilenci çıkar.Kuruş vermem.Çünkü gözleri belli eder insanın.Bu ise gerçekten bişey istemekten utanan birisiydi.Hayatımda görmediğim bişey.İşte sevgili arkadaşlar bahsettiğim bu.Eğer biz bu insanı sınıfına göre yargılarsak.Bu kişi aç kalacak yarın bir gün bişey çalacak,birini öldürecek ya da dağa çıkacak.Bizim işimiz dağdakileri arttırmak değil azaltmak.Eğer bu şekilde bir sınıf ayrımı yaparsak ne o dağdakilerden ne de o meclisteki terörist partiden bir farkımız kalmaz.İnsanları dinine diline ırkına göre ayırmayalım.Her ne olursa olsun hepimiz insanız…Unutmayalım ki doğuda şehit verdiğimiz vatan evlatlarının çoğu Kürt….

Teröre Yeni Darbe Nöbetçi Robot: İMTAKS

tuncelik81 | 02 November 2008 15:05

Tamamıyla Türk tasarımı ve yapımı Olan, Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu (MKEK), Yüksel Holding ile işbirliğiyle yeni bir “robot nöbetçi” sistemi geliştirildi. İMTAKS adı verilen sistem yaklaşanı tespit ediyor, operatörü uyarıyor ve üzerindeki silah sayesinde gerekirse ateş edebiliyor.Yüksel Savunma Sistemleri A.Ş. Yönetim Kurulu üyesi Hayri Esen’ in Hürriyet Gazetesi’ne verdiği açıklamada, İMTAKS’ın bir silah olmadığını, içine silah konulan bir sistem olduğunu ve bu sistemi kullanarak Birlikleri ilk ateşlerde koruma altına alarak şehit sayısında azalma olacağını umduklarını belirtti.

Bu haber ile ilgili daha detaylı bilgi almak istiyorsanız burayıtıklayınız.

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE

aktifparanoya | 09 October 2008 13:15

ŞEHİTLER ÖLMEZ İSE BU FERYADIMIZ NİYE?

Aman Allah’ım!!! Neler oluyor ülkeme? Biz koyunlar, çobanlarımızı mı sorguluyoruz? Ama bizler alışkındık sürüldüğümüz otlaklarda otlamaya, ot olsa da olmasa da. Öyle alışmıştık ki “böyle gelmiş, böyle gider” sözlerine. Aptal yerine konmak; hani aptallaştırmıştı bizi? Şimdi ne oluyor bize?

Aktütün karakolu’nda 17 şehit verdik. Bundan sonra da vermeye devam edeceğiz ama sorun yok çünkü bu mantıkla bir kayıpta yok. Onlar ölüyorlarsa da ölmüyorlar.

Galiba bu mantık anlayışı bazı şeyleri düzeltme çabalarımıza engel oluyor yada hiç düzeltme çabasına girmeyişimize sebep. Bu yüzden aynı karakola beş kez baskın yapılabiliyor. Siz hiç duydunuz mu aynı bankanın beş kez soyulduğunu. Duymadınız elbet. Hadi duydunuz diyelim. Demez miydiniz? “bu banka yetkilileri de ne salakmış” Ama sadece bazılarımız banka yetkililerinin hırsızlarla ortak olduğunu düşünürüz. Bu sayede sigorta tüm kayıpları karşılayacak ve tek mağdur sigorta şirketi olacaktır. Diyeceksiniz ki “sigorta şirketi elbet bunun farkına varacaktır” Evet kesinlikle varacaktır ama ne zaman? İlk beş soygunun faturasını ödedik ve daha yeni-yeni ayılmaya başladık ama şaşkınlığımız elbet bir bu kadar daha sürecektir ve beş baskın daha görecektir bu ülke.

Şehitlerimiz

dimoedes | 07 October 2008 15:36

Hepimizin yüreğindeki acı çok büyük. Bugüne kadar birçok can kaybedildi lanet terör yüzünden ve ne yazık ki kaybetmeye de devam ediyoruz. Her şehitten sonra televizyonu gazeteleri doldururyorlar yok şu eksikyok bu eksik. Terörle mücadele için şöyle hareket etmek gerekiyor. Eksiklere bakıyorsunuz savunma yani silah eksik mücadeleye bakıyorsunuz dökülen kana karşı kan akıtmak. Hep bunlrdan bahsediliyor. Ölen askerlerimize bakıyorum geneli kürt öldürenlere bakıyorum onlarda kürt ölen vatandaşlara bakıyorum yine kürt. Hani bizde kürt sorunu var hep zaten bu olaylar bu sorundan dolayı çıkıyor. Ama dönüp baktığınız zaman kürt kürdü öldürüyor. Yapmayın böyle kanı kanla temizlemeye çalışmayın. Bizim ne öyle saçma bir sorunumuz var nede kan dökmeye gerek var. Eğitim tek sorunumuz bu. Askere ayrılan bütçe azmış ya gidin Allah aşkına hangi kuruma bu kadar çok para aktarılıyor. Ne oldu bizim avrupalılaşma merakımız bir gidin bakın bakalım eğitime ne kadar bütçe ayrılıyor askere ne kadar bütçe ayrılıyor. Önce bu sorunu çözün sonra var olmayıp da var olan gibi görünen kürt sorununu çözün ve dağdan indirin. İlla çözülmüyorsa başka çare yoksa kan dökün. Yapmayın lütfen ben kürt olan komşumla huzur içinde yaşıyorsam aynı sofrayı paylaşıyorsam ve bütün mahalle böyle bir sorun olmadan yaşıyorsa güzel vatanımın tüm toprağında insanlarda böyle yaşayabilir. Allah ölmüş olan bütün şehitlerimizin ruhunu şadeylesin ailesine ve yakınlarına sabır versin.

Savaşlardaki Kötü Adamlar…

kisiseldusunce | 13 August 2008 20:26

12.08.08 – 16.07Bugün msn den bir arkadaşımın yolladığı haberin yorumlanma tarzı inanılmaz rahatsız etti beni. Gelen ileti şöyleydi.Bu sabah Erzincan’da vatanımızı korumak için devriye gezen askerlerimize hain bir saldırı düzenlendi. Saldırı sonucu 9 askerimiz Allah huzurunda görev yaptıkları vatan topraklarında şehit düştü. Eğer içinde bir parça bile PKK’ya nefretin varsa bu mesajı herkese yolla. Unutma Şehitler Ölmez Vatan Bölünmez!!! Unutmayın, biz Türkler her zaman üstünüz, üstteyiz…Anlamsız bir savaşta insanların birbirlerini öldürmesi, hayatlarını anlamsız yere kaybetmeleri, din ve milliyetçilik denen olgularla kahramanlık ve onur verici olarak gösteriliyor.Vatan sadece adı önemli olmayan bir devlet tarafından yönetilen bir alandır. Adının Türkiye, Amerika, İngiltere, Fransa olması ne derece önemlidir? Çok önemli olsa bu etiketleriniz olmadan yaşayamamanız gerekiyor ama çok basit, ya Türk olarak değil de Amerikan olarak doğsaydınız? Ya da Kürt bir ailenin çocuğu olsaydınız?Ne olurdu açıklayayım… Türkiye’de doğdun ve küçüklüğünden beri aklına “Sen Türksün, Yücesin, Üstünsün” düşünceleri yerleştirildi. Sana hep başka ırklardan üstün olduğun söylendi. Düşünmene izin verilmedi ve sen de düşünemeden kabul ettin bu etiketi. Büyüdün ve daha farklı düşünceler çıktı karşına. Kürtler üzerine yoğunlaştırıldın. Onlar kötü adamlardı. Başlarda sadece kötü adam olduklarını biliyordun. Kötü adam oldukları fikri değişmez bir olgu olarak aklında yer ettikten sonra konuşmaya devam ettiler. Onların neden kötü adam olduklarını anlattılar. Aslında hepsi saçma sapan anlamsız bir savaştı ama sen bu fikri geri çeviremeyecek kadar kabul etmiştin onların kötü adam olduklarını. O an da karşına bir Kürt çıksa öldürmekten tereddüt etmezdin.Ailen seni seviyordu, sen iyi bir insandın bir karıncayı bile incitmezdin. Herkes seni seviyordu, sevilen bir insandın. Ama Kürtler, ah o Kürtler hepsi iğrenç aşağılık insanlardı ve nefret ediyordun onlardan.Sıra Kürt bir çocukta… Doğdu ve Türklerin kötü adam oldukları söylendi ona da. Hiçbir şey düşünmedi, sadece Türkler Kötüdür diyebildi. Aynı şekilde saçma sebepler, Türklerin kötü adam olduğu tamamen kabul ettirildikten sonra söylendi ve o da bu sebepleri mantıklı gördü.İyi bir çocuktu o da. Doğduğunda hiçbir şey bilmeyen zamanla etrafındakiler tarafından Türk düşmanlığıyla yetiştirilen iyi bir çocuktu. Normalde bir karıncayı bile incitmez etrafındakiler tarafından sevilirdi.Ve çocukların ikisi de zamanla büyüdü. Türk olan askere, Kürt olansa dağlara yollandı kendilerine seçme hakkı verilmeden. Aslında gözlerinden gitmek istedikleri okunuyordu ama istemelerinin nedeni kendi hür iradeleri değildi. İnandırılmışlardı, yaptıkları şeyin iyi olduğuna, onur verici olduğuna.Oralara gidenlerin hepsi böyle büyümüş, annelerinin birer yavrusuydu ve aslında kötü bir düşünceleri yoktu, akıllarına sokulan Türk-Kürt düşmanlığından başka.Aradan biraz zaman geçti ve iki çocuğun da annesinin yüreği yandı. Sadece annelerinin değil etrafında o çocukları tanıyan bir çok insan üzüldü. İki çocuğun da yakınları diğer çocuğa ve ailelerine lanet ettiler. Ama lanet edilmesi gereken çocuklar değil, o çocuklara bu düşmanlığı empoze edenlerdi. Liderlerdi, başkanlardı hatta aileler yani kendileriydi…Tanımadıkları insanlardan nefret ettiler ve kendilerine hiçbir faydası dokunmayacağı halde büyük bir mutlulukla çocuklarını o insanları öldürtmeye gönderdiler. Öldürülmesini istedikleri insanları tanımıyorlar. Ne kadar iyi insanlar olduklarını bilmiyorlar. Tek bildikleri Türk/Kürt oldukları ve kötü oldukları ama neden kötü olduklarını bile bilmiyorlardı.