bildirgec.org

sanat hakkında tüm yazılar

Fotoğraf çekerek para kazan

KEBOY | 19 January 2011 15:14

Hayatımızın her anını nakite çevirmek mümkün; yapılıcak ufak tefek işlerle bütcenize destek olabilirsiniz. Bunlardan bir taneside stock sitelerine çekmiş olduğunuz amatör yada profesyonel fotoğraflarınızı yollamak ve beklemek.

Pasaj

admin | 30 December 2010 15:38

El emeği göz nuru ürünlerinizi internet üzerinden kolayca satmanızı sağlayacak bir başka site ise burada. Site hakkında detaylı bilgilere buradan ulaşabilirsiniz.

Paz-art

admin | 30 December 2010 09:29

Evinizde yaptığınız çeşitli sanatsal ürünleri tasarımları eğer satıp gelir elde etmek niyetindeyseniz paz-art tam size uygun bir yer. Sadece yemek yapma konusunda yetenekli olabilirsiniz ya da deniz taşlarını boyuyorsunuzdur.

Beklide amatör bir ressamsınızdır. Dantel ve örgü çeşitlerini kullanarak yaptığınız çeşitli hoş hırkalar, masaörtüleri yada elbiseler olabilir. Buyurun paz-art’ta ürünlerinizi sergilemeye ve satışa sunmaya.

Kaya Tuzu Nelere Kadir !!

murti37 | 24 December 2010 10:00

Kaya Tuzu
Kaya Tuzu

Gün geçmesin ki karşımıza ilginç bir zanaat çıkmaya görsün. Çankırılı el sanatkarı kaya tuzundan sanat eserleri yapıyor. Şehrin meşhur vazolarına kaya tuzu ile işlemeler yapan zanaatkar, yöresel eşya üretimine de önemli katkılar sağlamaya devam ediyor. Yeni açılan bir medresede yerli ve yabancı turistlerin bir hayli ilgisini çeken ilginç eserler ortaya koyan Ali Bülent Dereli, bu tasarımlarıyla binlerce kişiyide şehre çekmeyi başarıyor. Daha fazla bilgi için lütfen buyrun

YEMEK KONULU -2

nazokiraze | 08 December 2010 15:56

Aşka Ruhunu Kat (Soul Kitchen) genç bir restoran sahibinin aşkının peşinden Şangay’a gitmesi, ancak orada sevgilisinin başka biriyle olduğunu öğrenmesi üzerine geri gelerek tekrar restoranını geri almaya çalışmasının konu edildiği Fatih Akın imzalı romantik bir komedi.

Türk dizileri içerisinde iştah açıcı sahnelerin olduğu dizilere örnek olarak Yabancı Damat’ı gösterebilirim, sürekli ağzımın suyu akarak izlerdim ben sofra sahnelerini ,zaten dizinin genelini izlemezdim . Bir de eski filmlerden Bitirimler Sınıfı’nda cezalı olan Sezercik’in yanıbaşında ona nispet yapan Perihan Savaş’ın taze fasülye yemesi her daim canımı çektirirdi.

matematik ve resim sanatı

gogool | 11 November 2010 11:48

Sadece karmaşık işlemlerin ve sıkıcı ispatların yapıldığı bir bilim değildir matematik. Bir çok ressam, müzisyen, mimar matematiğin o büyüleyici sistematik yapısını kullanarak eserlerini ortaya koymuştur. Leonardo Da Vinci‘nin Monalisa eserindeki Altın Oran,

monalisa
monalisa

M.Cornellis Escher‘in resimlerindeki paradokslar

up and down 1947
realitivty 1953

up and down 1947
up and down 1947

ve başlı başına fraktal geometri matematiğin karmaşık güzelliğini gözler önüne sermektedir.

fraktal sonsuzluk (infinity)
fraktal sonsuzluk (infinity)

fractus
fractus

İçimizdeki düşman kim?

kahramancayirli | 08 November 2010 16:18

Ne zaman onun filmlerini, video enstalasyonlarını düşünsem aklımdan yağmak isteyen, bir türlü içini bırakamayan, sıkıntılı, simsiyah bir gökyüzü geçiyor. Hayatın görmekten kaçındığımız kareleri, toplumun kafasını çeviriverdiği karakterleri, unutayazdığımız renkler, uzak durduğumuz, uzaklaştıkça içine battığımız ne varsa, tutup yeniden gözümüze sokuyor, o. Simsiyah bir gökyüzü gibi keder yüklü ama bir o kadar gerçek işte. Kapkara ve gerçek. Tıpkı hayat gibi.Kutluğ Ataman, ilk ışığı, 1994 yılında, uzun metrajlı filmi “Karanlık Sular” ile yaktı. İsmi gibi simsiyah bu cinayet hikayesi, sanatçının ülkemizle birlikte uluslar arası sanat alanında da hemen işaret edilmesini sağladı. Ama Ataman aslında Lola ve Bilidikid (1998) ile kırdı camları. İkiyüzlü, korkunç ahlak anlayışımız, zihinlerimizdeki ırksal örümcekler beyazperdeden izleyicilere yürüdü. Sonra Perihan Mağden’in İki Genç Kız isimli romanını sinemaya uyarladı (2005). O çarpıcı, hızlı, derinlikli roman ancak bu kadar iyi, sahi film olabilirdi. Ataman, elindeki kırılgan malzemeyi çarçur etmedi, yetenekli bir aşçı olduğunu gösterdi. Sanatçı en çok bu filmle ülkemizde tanındı. Siyah-beyaz fotoğraflarla dört köylünün Ay’a seyahat etme çabalarını anlattığı son filmi (2009), Ataman’ın sinemanın bambaşka pencerelerinden ustaca bakabildiğini kanıtladı.Sinema, Ataman’ın sadece bir yönü. Sanatçı esas olarak sergi ve video enstalasyonlarıyla biliniyor. İstanbul Modern, 10 Kasım itibariyle Ataman’ın video enstalasyonlarından oluşan en zengin sergisini açıyor. İçimdeki Düşman isimli sergide, 11 çalışması var sanatçının. Bu çalışmalardan en önemlisi Peruk Takan Kadınlar (1999), dört kadının, peruk takmak zorunda kalma sebeplerini tartışıyor özünde. Terörist diye kovalandıktan sonra hayatını saklanarak geçiren bir kadın, kemoterapi yüzünden saçı döküldüğü için peruk takan tanınmış gazeteci, türban taktığı için sınıfa alınmayan genç öğrenci, polis tarafından yakalanınca tüm saçı kesilen transseksüel. Bu dört kadının videolarını izlerken zihninizde bir sürü soru belirecek, kimlik, cinsiyet, aidiyet diye düşünürken dört ekran birbiri içine geçişecek. Sergide kaçırılmaması gereken, en mühim iş bana kalırsa bu. Çıplak, yakın, sarsıcı, cesur bir iş.

Bir kaç güzel yer

nazokiraze | 30 October 2010 12:19

Nesim Levi Bayrakoğlu tarafından 1907 yılında İzmir’de Mithatpaşa’dan Halilrıfat Paşa Caddesi’ne gitmek için 150 den fazla merdiven çıkmak zorunda kalan insanlara kolaylık sağlamak için yaptırılan Tarihi Asansörönceleri su ile çalışırdı, günümüzde ise elektirikle çalışmakta.

Ünlü oyuncu ve müzisyen Dario Moreno’nun doğduğu evin bulunduğu Dario Moreno Sokağı asansörün girişinin bulunduğu yerdir. Genellikle bi dönem Musevi vatandaşların oturduğu Sakız evler ve bu asansör sokağa olan ilgiyi arttırmaktadır. Asansörün mimari anlamda benzeri Lizbon’dadır.

Alman İmparatoru II. Wilhelm tarafından Sultan I. Ahmed’e hediye edilen Alman Çeşmesi Sultanahmet Meydanı`nda yer alır. (Çeşmenin üzerinde Almanya yazan yazı:”Alman Kaiser’i Wilhelm II 1898 yılı sonbaharında Osmanlıların hükümdarı haşmetlü Abdülhamid II nezdinde ziyaretinin şükran hatırası olarak bu çeşmeyi yaptırdı”)

Ateş Dansı

nazokiraze | 22 October 2010 12:56

Özer Baysaling tarafından bir kaç yıl önce kaleme alınan Ateş Dansı kitabının baş kahramanı yaşadığı dönem (1950 li yıllar) Amerika’da dans ederken yeri yerinden oynatan ve kitabın yazarının kaybettiği eşi Necla Ateş‘ten bahsetmek istiyorum. (Asıl adı:Naciye Batır) Önce Tatar Naciye sonra Necla Ateş, gazeteci Metin Toker’in taktığı isimle: Türk Lokumu

Hollywood yapımı pek çok filmde danslarıyla yer alan Necla Ateş için pek çok işi Amerika’nın yolunu tutarlar ,onun gibi dans ederek onun kadar şöhretli olabilmek için. O zamanlar sadece Amerika değil Avrupa da yanmaktadır onun için. Kullandığı Cadillac marka otomobilin anahtarı altındandır. Açtığı dans okulunun yanında sahneye çıktığı büyük klüplerden bolca para kazanır.

Unutulmaz aktörlerimizden Muzaffer Tema’nın on yıl önce bir röportajda anlattığına göre Necla Ateş’in o zamanlar on dakikalık dansı için beşyüz Dolar para veren oluyordu, Arap şeyhlerinin, Amerikalı zenginlerin tekliflerine kulak tıkıyor parasının hesabını bilmiyordu.

Ateş dansı ile bir döneme damgasını vuran Necla Ateş’in hayatını bir anda değiştiren şey ise aşktır. Özlediği ülkesine geldiği zaman aşık olduğu Olimpikler adlı akrobasi grubunda gösteri yapan ve kendisinden onbeş yaş küçük Özer Baysaling’e deli gibi aşıktır ve gözü ne ün ne para görmektedir.