bildirgec.org

saflık hakkında tüm yazılar

Pastoral bir öykü…

| 09 March 2009 15:56

Bir çiftlik evi, ovanın tam ortasında, küçük, rustik ve aslında sofistike bir yer; bembeyaz badanası, eskimiş ahşap payandası, yemyeşil çamlarla çevrili bahçesi ve rengârenk çiçeklere bezenmiş iç bahçesi. İki tarafı bembeyaz pamuk tarlası, saflık ve sükûnetin simgesi beyazlık ile maviliğin üstüne şekilden şekle bürünen beyaz bulutların kaydığı bir gökyüzü…
Kabarık kaz tüyü yastıklara baş koymak ve ardından baykuş sesleri ile uyanmak, sabahın dördüne veyahut beşine. İlk ışıkları iliklerinize çekerek nefes almak ve doğanın sessizliği ile baş başa sanırken, horozun vakitsiz ötüşü ile bir daha uyanmak. Traktörün horultusu ile gürleyen, artezyen kuyusundan fışkıran, suyun soğuk sesini duymak ve hatta yüzünüzü o su ile yıkamayı tercih ederek; yüzünüze çarpan buz gibi su taneciklerinin batırdığı iğnelerle bir daha uyanmak. Tavukların arasına dalarak, biraz sonra midenize inecek daha soğumamış yumurtaları toplamak, pamuk tarlalarında toplayacağınız beyazlıkları elinizde hissetmek, kazları kızdırarak peşinizden koşturmak ve daha neler yapmak.
Aslında saflık ve sükûnette, çocukken attığımız her adım trajik bir önem taşıyordu; sonra aynı yelpaze iç dünyalarımıza taşınırken, siyah ve beyaz hamlelerle büyüyen hacmimizi çarpıcı hale getiriyordu. Bunun başlıca nedeni, renk yelpazemiz; siyah, beyaz ve arada yansıyan bilumum renkler. İşin içine karıştırdığımız başka renklerle birbirine giren her şey; saflık, sükûnet, siyah, beyaz ve diğer renklerle eskiyen hayatlar…

25 çocuk portresi

agurbuz | 16 October 2008 10:31

http://www.smashingmagazine.com/2008/10/15/poverty-lets-make-a-difference/

kız çocuğu

pilibitenbebek | 23 July 2008 10:31

küçükken hayaller kurardım.
kırmızı pabuçlarım ve beyaz üzerine papatyaları olan bir elbise içinde hayal ederdim kendimi.
küçükken hep büyümek isterdim.
zannederdim ki büyüyünce gökkuşağının üzerinde yürüyor gibi saf mutlulukla dolacak bedenimiz.
kimse bizi aşağı çekemeyecek ve dolayısıyla mutluluğumuz hiç azalmayacaktı.
hep elinde biberonu olan bebek gibi etrafa şirin gülücükler saçacağız sanırdım.
oysa küçük olmak zaten başlı başına ayrı bir mutlulukmuş.
hiçbir şeyden habersiz, emziği düşünce ağlayan ve tekrar geri verilince hiçbir şey olmamış gibi eski haline dönen bebek.
etrafındakilerden devamlı duyduğu “hayat”ın onu sınamadığı, olacaklardan bir haber olan kız çocuğu.
en önemlisi ise günlerce mutlu olmasına yetecek sade bir gülücük.
ne kadar güzelmiş küçük olmak…

21.07.2008 – 03.02

Bir Kadını Tanımak …

hypatia | 27 July 2007 14:33

Bir kadını her yönüyle tanımak…

Sevgi dolu kalbi, içindeki fırtınaları, çocuksu halleri, daha gelmemiş yaşlarının olgunluğu, aşkları, yalnızlıkları, cinlikleri, saflıkları, yalanları, itirafları, şehvetleri, vurdumduymazlıkları, takıntıları, rahatlıkları, içlerinde barındırdıkları farklı farklı kişilikleri ve saymakla bitirilemeyecek tüm yönleriyle kadınları tanımak.

Sevgidir ilk adım. Sevmekle başlar her şey. Sonra kabul edersin, parçan olur, bazen sen o olursun. İşte o zaman tanırsın bir kadını, hayatın tüm sırlarına bir anda girersin. Zorlu ama keyif dolu, gizemlerle dolu bir yolculuğa adım atmışsındır.