bildirgec.org

renkler hakkında tüm yazılar

Ev dekorasyonu

malla | 07 August 2012 11:16

2012’nin en trend renklerini giyim ve ev dekorasyonu ile birleştirmiş ve bu harika kombinleri […]

Hayata Dair: Hayatın Renkleri

r e n g a r e n k | 16 July 2012 09:48

Hayata Dair: Hayatın Renkleri

Birçoğumuz okumuş ya da duymuşuzdur renkler insanın ruh halini yansıtır diye. Ne kadar doğrudur diye sorgulamadan edemiyor insan.Hiç düşündünüz mü nasıl yaşarız bir günümüzü,hangi renkle başlar hangisiyle bitiririz ömrümüzü.Kaç renk sığdırırız yirmi dört saatimize,haftamıza ,aylarımıza..
Aslına bakarsanız her günümüz ayrı bir renktir bizim. Ömrümüzse rengarenk. Şöyle ufaktan bir göz atalım hayata…
Doğduğumuz günü düşünelim, bembeyazdır ruh halimiz, henüz hiçbir kötülüğe bulaşmamış, kaybolmamış hayatın karmaşasında, öylesine masum ,tertemiz,beyazdır işte.Yeni bir sayfadır hayata açılan,henüz karalanmamış.İlk tanışmamızdır maviyle. Yaşayabilmek adına mecburiyettendir bu tanışma masmavi gökyüzüyle. Aynı zamanda yalnızlıktır mavi ve vazgeçilmezliktir, alternatif sunmamasıdır hayatın size.Tek olmaktır hava gibi su gibi ve vazgeçilmezdir her ikisi de .
Ve aslında sarıdır hayatın kendisi, güneş gibi sapsarı. Pırıl pırıldır, gözünüzü alır ya yaşamak, gelip geçicidir, güneş gibi karanlıkla buluşur elbet zamanın bir yerinde.
Kimi zaman tozpembedir hayat. Dünyanın yükü yoktur omuzlarınızda, hoşunuza gider, fark etmezsiniz zamanın aktığını, ta ki işin rengi değişene kadar. Çocukluğun rengidir pembe,henüz aşkla tanışmamış olmanın,dünyanın para üstüne döndüğünü hala anlamamış olmanın,size canım diye hitap edenlerin dahi kuyunuzu kazdığını hala öğrenmemiş olmanın verdiği rahatlıktır.Huzurun ta kendisidir ya pembe,tadıdır ya hayatın,son bulur içimizdeki o çocuğun büyüme hevesiyle.
Ve asla izin almaz kırmızı hayatımıza girerken. Sonradan fark ederiz hep vardır aslında içimizde bir yerlerde. Aşktır ,tutkudur kırmızı.En beklenmedik anda çıkar karşımıza. Şımarmaktır büyüdüğünü unutarak,sonrasında utanmaktır kimi zaman yaptığından,hafiften gülümseyerek,ama hiç pişmanlık duymadan ..Bazen gridir kırmızıdan sonrası. Ne siyahtır ne beyaz, ortadadır işte, ne olacağı belli olmaz. Düşünmektir gri,kararsız olmaktır.Beklemektir bazen,beklemek zorunda olmaktır.Ayrılığın rengidir gri. Vazgeçmeye çalışmak ve çoğu zaman başaramamak,ne ölmek ne yaşamak,siyahla beyaz arasında öylece kalmaktır.Bir taraftan da yalnızlığa alışmak ,maviyle buluşmaktır.Bütün masumiyetiyle ağlamaktır kimi zaman,bembeyaz.Sapsarı aydınlık güne uyanmak,ama karanlığı yaşamaktır içinde.Peki kaç insan bilir grinin siyah-beyazın yanı sıra sarı ve maviden oluştuğunu.İşte kaçımız yaşadıysa ayrılığı o kadar..
Ve sondur siyah, bitiştir, kabul etmek istemesek de.Her canlı tadacaktır ya bir gün ölümü,ciddiyeti simgeler siyah ve biliriz ki şakası olmaz ölümün.
İşte böyledir renkler hayata dair. Hepimizin ruh hali çeşit çeşit, ömrü rengarenk aslında.Her anın her rengin kıymetini bilmeli,tadını çıkarmalı hayatın yaşadığımız sürece.Tamamlamalı o beyazla siyah arasında kalan zamanı ,hakkını vererek aldığımız nefesin.Bir dakikalığına durup düşünün şimdi hangi rengindesiniz hayatın ve ne kadar hakkını vermektesiniz içinde bulunduğunuz “an”ın.

Kişisel Renk Analizi

oyakomar | 07 June 2012 11:00

Renk ilk görsel etkiyi yapar, çünkü müzik gibi titreşerek bize ulaşır. Rengi yalnızca görmez, […]

PHP ile basit uyarı kutusu oluşturucu ve sezgisellik üzerine

bilgehank | 02 May 2011 14:16

Bu yazının sonunda, tüm PHP projelerinde çağırıp kullanabileceğiniz son derece basit bir kod vereceğim, kullanıcı uyarılarının neden gerekli, önemli olduğundan ve bu uyarıların neden sezgisellik gözardı edilmeden tasarlanması gerektiğinden bahsedeceğim. Size göstereceğim PHP kodu hemen bir bakışta anlayabileceğiniz düzeyde basittir, bir çoğunuzun zaten kendi yazdığı kodu ya da üçüncü parti yazılım geliştirme çatılarının hazır fonksiyonlarını kullandığını biliyorum. Fakat asıl vurgulamak istediğim noktayı daha iyi anlatabilmek yazı içerisinde bir yerlerde bulunursa iyi olur diye düşündüm. Ben bu kodu nasıl yazmanız, kullanmanız gerektiğini değil neden kullanmanız gerektiğini anlatmak istiyorum.

Öncelikle aşağıdaki soruları kendinize sorup biraz düşünmenizi tavsiye ederim. (Yanıtları hemen altında bulabilirsiniz.)

  • S: Windows programlarının kullanıcı ile etkileşimi sağlayan genel diyalog kutularında neden öncelikle “Evet” ya da “Tamam” düğmeleri bulunur?
    C: Çünkü insan beyni, karar verme anında, olumlu ya da sonuç üreten şeyleri öncelikle uygulama eğilimindedir.

Benim Renklerim

mavilikler | 28 February 2011 13:50

“Ben de gelebilir miyim sizinle?” Yanlış bir soru sormuştum. Ne desinlerdi ki şimdi? “İstemiyoruz seni!”… Ya da “Sen benzemiyorsun bize. Yanımızda aykırı durursun.” mu?

Hayır, bunları söylemediler tabii. Ama gözleri ve tavırları herşeyi açık açık anlatıyordu zaten. Ben farklıydım! Bu su götürmez bir gerçekti. Okul çıkışı birlikte bir şeyler yapılabilecek, varlığıyla bulunduğu ortama keyif katan o renkli kızlardan çok uzakta, kendi dünyamı siyah beyaz bir filme çevirmekle meşguldüm.

Siyah-Beyaz

hurie | 12 February 2011 17:40

Binbir ses var kulaklarımda yankılanan,binbir renk insan var bu dar alanda.Duvarlar sarı,siyah görüyorum çokça insanlara karışmış.Her biri ayrı bir renkken siyaha bürünmüş insanlar.Niye bu kadar çok siyah giyer insanlar?Kalabalığa bakınca niye çokça siyah görürüz?Bilmiyorum ama siyah gürültülüdür.Birbirine karışmış siyahımsı insan sesleri kulaklarımda yankılanan.

Bir rüzgar esti…

hayalicindegecti | 14 November 2010 15:51

Ne hoş, ey güzel Tanrım, ne hoş
Mavilerde sefer etmek!
Bir sahilden çözülüp gitmek
Düşünceler gibi başıboş (*)

Orhan Veli Kanık
Orhan Veli Kanık

Bu dizeler aklımdan geçerken yaşamın aslında ne kadar güzel olduğunu düşündüm. Rüzgar uzaklardan, çok uzaklardan bir koku getirdi, sürülüp ekilmiş tarlaların kokusu muydu? Yoksa kurumaya yüz tutan lavantaların esintisi miydi beni böylesine sevindiren… Kaybolmaya yüz tutmuş ışıklar o kadar güzeldi ki dokunduğu an, rüzgarla salınan otları birer amber parçasına dönüştürüyordu. Ama zavallı bizler şehir ortamında, doğadan ne kadar uzaktaydık.
Sonra Nazım Hikmet’i düşündüm, ‘Yaşamak güzel şey be kardeşim” demişti ya… Çektiği açıları, hapishane günlerini, karısına, tek oğlu Mehmet’e duyduğu hasreti, sürgündeki yalnızlığını, Türkiye özlemini düşündüm… Yaşama bu kadar umutla bağlanışına bir kez daha hayran oldum. Oysa ölüme de uzak değildi, ne demişti o şiirinde: