bildirgec.org

psikolojik dram hakkında tüm yazılar

Taking Chance (2009)

queennothing | 04 October 2009 10:17

In The Bedroom“, “Marie Antoinette“, “Lost In Translation” gibi başarılı filmlerin yapımcısı olan Amerikan sinemacı Ross Katz‘ın ilk senaristlik/yönetmenlik deneyimi olan TV filmi “Taking Chance“, başarılı aktör Kevin Bacon‘ın etkileyici performansı sayesinde sinemaseverlerden tam not alarak, Emmy Ödülü’ne layık görüldü.
Amerika – Irak Savaşı esnasında, bir Amerikan askerinin şehit naaşını ailesine teslim ederken içinde bulunduğu psikolojik durumu konu alan film, 2009 yılının en başarılı yapımlarından biri olmasına karşın, yeteri kadar öne çıkmadı.

Amerika – Irak Savaşı esnasında şehit düşen bir asker, Amerikan askerlerince kendi ülkesine; ailesine teslim edilmek üzere, kendisini götüren Mike Strobl için psikolojik değer taşıyan uzun bir yolculuğa çıkıyor. Strobl, askeri evine taşırkeen, savaştaki konumunu da sorgulamaktadır ve bu iç hesaplaşma, Amerika – Irak Savaşı’nın bir başka boyutunu; önyargıyla yaklaşılan Amerikan askerlerinin psikolojisine giden ağır kapıları da aralamaktadır.

Yönetim Savaşı

rcpyksl | 02 October 2009 09:54

Bir yanda bir teknoloji var bir yandada bir ülke..ülke demokrasi ile yönetiliyor.Tüm bu teknolojiye rağmen bir seçim ile yıllarca bir grup insan tarafından yönetiliyor.Öyle ki bu insanlar diğer partilerin yaptığı hiç bir davranışı takdir etmiyor.Siz hiç bir partinin başka bir partiyi taktir ettiğini gördünüz mü ? Hep eleştirmediler mi birbirlerini?Hep mi yanlış yapıyorlar?Bir ülke yönetmek sürekli bir söz yarışı,iyi laf söyleyen ülkeyi yönetir ama bir yandan bir teknoloji var…kaldı ki devlet tüm halka ucuz bir cihaz sayesinde her yasayı onaylatabilir..Bir cihaz olsa tarafsız olsa..Mecliste tartışılan her konu herkese mesaj olarak iletilse ve isteyen herkes istediği seçeneği seçerek ülkeyi yönetse yanlış mı olur?Asıl demokrosi bu değil midir? Bunu yapabilcek teknolojiye sahipken hala yönetimi insanların elinde tutmaya çalışmak ülkenin objektif yönetilmesine engel değil midir? Yönetim halkın seçeceği insanlarda değilde halkta olsa daha doğru ve çağdaş olmaz mı ? Yoksa ben yanılıyorumda tüm söylediklerim bir saçmalık mı…

Rachel Getting Married (Rachel Evleniyor)

queennothing | 21 February 2009 15:44

Alkol bağımlılığı nedeniyle rehabilitasyonda kalan Kym, ablası Rachel‘ın düğününe katılmak için evine gönderilir.
Annesi ve babası yıllar önce boşanan Kym, alkol probleminin dışında kişilik problemleriyle de uğraşmaktadır. Küçükken erkek kardeşi Ethan’ın ölümüne sebep olan Kym, üzerinden yıllar geçmesine rağmen hala kendini affedememiştir.

İç rahatsızlığı, zamanla ‘kişilik bozukluğu‘na sebep olmuş ve O’nu uyumsuz bir insan haline getirmiştir.

Baby Blues (Loğusa)

queennothing | 22 January 2009 10:28

Baby Blues‘, psikolojide ‘doğum sonrası depresyon hali’ diye tanımlanmaktadır. Loğusa durumunda bulunan yeni annelerde görülen bu depresyon çeşidi, ‘aşırı dıuygusallık’,’duyarsızlık’, ‘ağlama ve titreme nöbetleri’, ‘hayatı sorgulama’ ve ‘çocuk sesinden rahatsız olma’ gibi bunalım halleriyle kendini gösterir.

Türk Edebiyatı’ndan Yazar Elif Şafak‘ın “Siyah Süt” adlı kitabı, ‘baby blues’ depresyon haline bir örnek olarak gösterilebilir. (Kitap, Şafak’ın doğum sonrası yaşadıklarını anlatıyor.)


Colleen Porch
, Joel Bryant gibi iki başarılı oyuncunun rol aldığı 2008 yapımı “Baby Blues” adlı filmin konusu şöyle;

Passengers (Yolcular)

queennothing | 09 January 2009 16:48

Ronnie Christensen‘ın insan psikolojisiyle yakından ilgilenen “Passengers” senaryosunu bir sinema filmi haline getiren ‘aykırı oyun yazarı‘ Kolombiyalı yönetmen Rodrigo García, Anne Hathaway (Get Smart), Patrick Wilson (Hard Candy, Lakeview Terrace), Andre Braugher (The Mist, Primal Fear) ve Clea DuVall (21 Grams) gibi başarılı bir oyuncu kadrosu oluşturarak ‘uçak kazası‘ konulu filmlere bir yenisini daha eklemiş oldu.

Onlarca kişinin ölümüne neden olan bir uçak kazasından sağ kurtulan 5 yolcuya psikolojik danışmanlık yapmakla görevlendirilen Claire Summers, bir yandan grup terapisiyle ilgilenirken, bir yandan da terapi görmeyi reddeden kazazede Eric‘e yardım etmeye çalışmaktadır.

Saint Ange (Kutsal Bakire)

rusti | 11 August 2008 12:17

Dvd satan bir dükkanda neler var neler yok diye bakıyorum. Gece sinema gecesi yapacağız arkadaşla. Benimle aynı anda biri daha filmlere bakıyor. Elimde “Kutsal Bakire” adlı bir dvd. Yanımdaki kişi dvd’nin üzerine eğilip “Bu filmi tavsiye ederim. Harika birsey!” filan diyince üzerimde bir baskı hissedip dvd’yi satın aldım. O gece izleyemedik ve çok üzüldük. Güzel olduğuna dair inancımız büyüktü çünkü. Birkaç gün sonra izleme fırsatı bulduk.
Her dakika tetikte bekliyoruz birşey olacak diye. Ama film sürekli düşünme seanslarıyla geçiyor ve son buluyor.
Konusu ne mi?