bildirgec.org

oyun hakkında tüm yazılar

oyunların sistem gereksinimleri

mentor | 11 August 2006 15:40

oyun almadan önce sistem gereksinimlerini bilmek isterim boşuna para vermiş olmamak için. genellikle oyunların kendi resmi sitelerine girip bakardım ya da cdlerin üzerinde yazanlara. Bütün oyunları toplayan bir site de vardır mutlaka deyip küçük bir araştırma yaptım ve burayı buldum. ben sadece sistem gereksinimlerine bile razıyken bu sitede ayrıca sizin bilgisayarınızın performansı da ölçülüyor ve minimum ve maksimum sistem gereksinimlerine göre bir karşılaştırma yapılıyor. sisteminiz yetmezse bunun neden kaynaklandığını da söylüyor.

age of empires iii : the warchiefs

Maxipower | 09 August 2006 09:27

hayatımın en güzel zamanlarını başında geçirmemize neden olan, orta okul yıllarının en ateşli sohbetlerine konu olan age of empires‘ı hepimiz hatırlıyoruz herhalde. Microsoft’ bu oyunun üzerinden bir çok versiyon çıkartmasına rağmen hiçbiri ilki kadar tat vermedi; Microsoft en son duyurduğu age of empires iii‘ün devamı olarak age of empires iii : the warchiefs isimli oyunu da 2006 sohbaharında piyasaya sürmeye hazırlanıyor. Umarız bu ilki kadar güzel olur.

oyun

| 09 August 2006 08:20

merhaba günnük,

yazı karakterin değişmiş senin; büyümüş, değişmiş, serpilip gitmişsin. selvi boylu olmuşsun, al yazayım o zaman.

oyunlar dönüp duruyor aklımda epeydir. belki hoş bir konu olur da yazmaya gönlüm olur dedim. iyi mi ettim, bilemedim şimdi. bakıp göreceğiz.

1-) satranç
satrancın mucidine ödül olarak ne istediği sorulunca “1. kareye 1, 2. kareye 2, 3. kareye 4 adet pirinç…” istemiş. icadın hediye edildiği kral önce dalga geçildiğini sansa da biraz hesap, biraz deneme/yanılmadan sonra adamın çok pirinci olacağını farkedip gülümsemiş derler. derin düşünme ve strateji gerektirdiğinden bana çalışma ortamımı hatırlatıyor. o yüzden fazla ısınamıyorum kendisine. cep telefonumla oynuyorum bazen yol uzunsa. eski şampiyonlardan (belki hâlâ onlardan biridir, bilmiyorum) kasparov ve karpov’un maçları anlatılırdı eskilerden. oyun yerine savaş gibi geçerdi. biri titizdi sanırım. diğeri 3 ay boyunca duş almamış, traş olmamış. ve kendisine verilen 15 dk hamle süresinin her seferinde son saniyelerinde oynuyor filan. bırakıp gitmiş oyunu nitekim diğeri dayanamayıp. sonraları ibm’in deep blue makinesiyle yapılan maçlarla tekrar gündeme geldi. deep blue üzerinde çalışan satranç yazılımının bir açığını farkeden insan rakibi, ikinci oyunda da aynı açığa oynayınca ibm yetkililerinden birinin açığı düzeltmek üzere bilgisayara müdahale ettiğini iddia ederek 3. oyunu yarıda bıraktı diye hatırlıyorum. şizofrenlerden bazılarının satranç şampiyonlarını yendiğini de okumuştum. ilginç, zeka gerektiren ve dahilikle delilik arasındaki o meşhur çizgiyi inceltebilecek bir spor olarak bilirim ben kendisini. şah-mat!