bildirgec.org

nefes hakkında tüm yazılar

Doğum ve Ölüm Ekranı

northonnorthon | 09 September 2008 10:31

Dünyada gün içinde birçok doğum ve ölüm yaşanıyor.Bu doğum ve ölümlerin anlık olarak görülebileceği bir site var.Sitede doğum ve ölümler görülebiliyor.Sarılar doğumu siyahlar ise ölümü gösteriyor.Ayrıca sitede karbondioksit kullanma miktarlarına da ulaşabiliyorsunuz.Site için burayı tıklayın.

Canım Toprağı Çekiyor…

PAUQYLN | 22 August 2008 16:59

Kızgınım kendime
Bir avuç tuz alıp koşmama
Ben gibi sanıp kanmama
Saf anlarım da oldu defalarca
Pes etmedim, yüreğime dokundurmadım
Temiz kalacaksın diye direndim.
Sen de harcadın beni ey zalim oğlu zalim
Neyim kaldı geriye ganimetlerimi sen yedin.
Ölmeden okusunlar sela’mı
Öldüm sayıyorum artık

Nefesine Nefes Olacağım

GRAFTONCUN | 07 August 2008 12:37

Sen değil
Sensizlik yoruyor beni
Sessizlik tüketiyor
Ben senin şekerlenmiş yoğurdunum
Kaşığın ucundan alarak
Bitmesin diye uğraştığını bilsem de
Bilmek yetmiyor bazen
Güneş nar içinde nar
Biliyorum ama
Dört duvar arasında
Karanlığı ısıtamıyor
Bilmek yetmiyor bazen
Sevdan ile harelenmiş
Bu yüreğim susmayı da öğrenemiyor

Di gah gel

ODEON | 05 August 2008 11:36

Yeis’e düşme yanarsın
Mahlûkata sarılsana
Boşa nefes alma
Hakkını ver

Mânâsız gözle süzme
Sen her şeysin
Di gah gel
Yola düşelim…

Historia de un amoR

Dejavuu88 | 31 July 2008 08:40

….Masanın bir ucuna yaslanmış, sofradakilerin siparişlerini esprili bir dille garsona aktarıyordu. Gülüşmeler ve ardı ardına başlayan sohbetler yüzünden doğru düzgün not edememişlerdi yemekleri ve o, her zamanki özgüvenli ve mütevazi tavırlarıyla bu işi de üstlenmişti.

  • Aynı anda hem zeki hem masum bakabiliyor oluşuna tav olmuştum. İnsanın ruhuna heybetiyle değil, inceliği ile yaslanıyordu. Lacivert gözlerinde bana ait bir düş evreni vardı. Lüzum görmüyorduk biçare sözcüklerle yormaya dudaklarımızı. Bumerang duygularımız geri dönüp sesimizi kesiyordu, bocalıyorduk ve savruluşuyla yeniden kendimizi buluyorduk her defasında. Bu sarhoşluğu izah edemez, gizli bahçelerde tohumlanan iklim çiçeklerini kimseye anlatamazdık; kendimize bile..
  • Koyu kestane saçlarına asla bir şeyler sürmezdi. Buğday tenli ve hafif yaralı bir yüzü vardı. Çenesinin yanlarında hafifçe bıraktığı sakallarıyla etkileyici görünüyordu. Elleri çok güzel ve ılıktı, parfümünün kokusu sersemletiyordu. Karşıma asla kılıksız bir halde geldiğini hatırlamıyorum. O akşam açık füme kumaş pantolonu, muzurluk peşinde bir çocuk misal omzundan salladığı aynı renk ceketi ve mavi gömleğiyle aklımı başımdan almıştı.
  • Ben de sade ama şık bir kıyafet seçmiş, mor elbisemin üzerine siyah ince bir hırka giymiştim. O zamanlar uzun ve dalgalı olan saçlarımı gevşek bir topuzla tutturmuştum. Ayakkabılarımı bile doğru düzgün giymeme fırsat vermemişti: “ geldim, küçük hanım aşağıya teşrif etmezler mi acaba”.
  • Bir dirseğini arabaya yaslamış vaziyette beni bekliyordu. Güzel sözlerin ardından nasıl göründüğünü sormuştu ve ümitsizliğin verdiği cesaretle “yanıma yakışıyorsun” demiştim.
  • Masada 24 kişi vardı ve en genç yüz bendim. Herkes şirketteki birilerinin dedikodusunu yapıyordu. Altı sayfalık bir cv ile onu havada kapmışlardı, kendisine yönelen hesaplı bakışlara aldırmıyordu. Çok zekiydi, masadaki çoğu bayan ona yanaşmaya çalışıyordu. Kavak yellerim olmamıştı hiç, sivilcem olmadığı gibi; ama ayaklarım o an için yere basmıyordu. Çünkü ben onun en iyi dostuydum !
  • Etraf ışıl ışıldı, mekan oldukça büyüktü ve zevkli biri tarafından dekore edildiği belliydi. Duvarda asılı tablolara bakıyordum.
  • Bu şarkıyla bu kadar içleneceğimi tahmin edemezdim. Ne kadar tutkulu, heyecan vericiydi gitarın sesi.. Bir an dikkatimi başka bir şeye yönelttim ve anında yanımda belirmişti. Beni dansa kaldırdı; gözlerinde birleşen iki denizin ortasında bir çift kürekle kalakalmıştım sadece..
  • Üzerime ok gibi fırlatılmış kadın bakışları ve onun kokusu arasında yalpalıyordum. Küçük bir kız için fazla ağır gelebilirdi bunlar. Biliyordum ki gecenin sonunda beni eve bırakmadan evvel bir yerlerde kahve içmek isteyecek ve yine “o”nu, “o”nun yaşattığı sıkıntıları anlatacaktı…Şu an umurumda değildi.

– Sizinkiler merak edebilirler, birazdan seni götüreyim ister misin?
– Hayır teşekkür ederim, bu güzel ağustos akşamını evde pijamalarımla geçirmek istemem.
-Öyleyse seni bu akşam bir hayli yoracağım, eminim bu sefer ayağıma basmanı gerektirecek yanlış adımlar atmam
– Ne kadar naziksin, ama hatırlatmasaydın keşke

Kim demiş,kime demiş

| 12 July 2008 14:07

“Huma kuşu yüksekleden seslenirmiş” öyle diyor oğuz aksaç yarım yamalak duyduğum seste.Kime seslenmiş,ne demiş diye düşünüp dururken bir elim çenemde,turnalarla dertleşmek geldi aklıma,
Çekerim turnam sineye,
derdi sineye
Bu yıl bize gülmek haram
belki seneye
derken içimden seneye de aynı mısralara taklırım ben diye geçmedi değil hani.
“Bir daha vursa idi nefesim nefesime” diyor da zülfü amca,demekle olmuyor işte bu nefes işi.Kesiliveriyor nefes vesselam.Ya senin ya onun hadi bilemedin her ikinizin.Eee ne olacak böyle.

“Gülmedim şu dünyada ötekide şüpheli” olabilir mi ki. “o yarin yüzünü bir daha görek” diye geçiriyorum içimden sonra ne olacaksa olsun şüpheli müpheli ne yapalım yani.

nefes

furkan iren | 12 July 2008 13:11

nefes

aldığım her nefes girdiğim her kavga
ve tüm günahlarım
Senin içindi yaptıklarımın hepsi
Senin içindi kokladığım çiçeklerin her biri
Ve senin içindi yaşamak
Ve sırf senin içindi ölmek

Ağızdan Burundan Nefes Almaksak Neremizden Nefes Alırız?

07ebru | 23 June 2008 09:18

Ağızdan Burundan Nefes Almaksak Neremizden Nefes Alırız?

3. sınıf yazılı sorusudur bu.
Yavuz Öğretmen nereden bulduysa bu soruyu şimdi bize soruyor.
Ter bastı Allahımmm doğru cevabı bulmam lazım.
Kapat kızım ağzını burnunu ve kimseye belli etmeden dene bakalım ağız burun kapanınca nerden hava kaçağı yaptığını anla ve doğru cevabı yaz şu kağıda.
Kıpkırmızı oldum ama hala ne hava girişi var ne de çıkışı:))
Öleceksin kızım soruyu cevaplamak için bırak artık deney yapmayı,hava girişi olmuyor işte anlasana!!!
Başlayacak böyle soruya ya nereden de buluyor anlamadım ki?
Çok yordun beni öğretmenim çok yordun,nefesim kesildi şimdi yoruldum,kafam bu soruya takıldı diğerlerine geçemedim bile.
Deli olacağım ya nasıl bulamam cevabı ya acaba göbek deliği olabilir mi ki?
Kimseye çaktırma dokun bakayım şu deliğine yok yok buradan hava falan sızmaz.
Birde kulaklarındaki delikleri yokla bu da nafile.
Çıldırmak üzereyim nereden giriyor peki bu hava.
Bari boş bırakmayayım bir cevap sallayayım hımmm en iyisi göbek deliği yazayım.
Biliyorum doğru cevap bu değil çünkü denedim oradan da hava girmiyor ama ne yapayım Öğretmenim cevabı bulamadımmmmmm.

STRES

teacher07 | 17 April 2008 17:12

Heyecanlı mısınız… İşe fazla odaklanır mısınız… Her şeyin mükemmel olmasını mı istersiniz… Aceleci misiniz… Sık öfkelenir misiniz… Saldırgan mısınız… Hızlı ve coşkulu konuşur, karşınızdakinin sözünü keser misiniz… Cümle aralarında derin derin nefes alır mısınız…Yürüyecek yerde koşar mısınız.. Birkaç işe birden girişir misiniz… Sürekli zamandan şikayetçi misiniz… Sabırsız mısınız… Yardıma gerek duyduğunuzda sormaktan kaçınır mısınız… Başkalarının hayranlığını kazanmak, size saygı duyulmasını ister misiniz… Başkalarını sürekli eleştirir misiniz… Sıklıkla gergin misiniz… Kendinizi geçinilmesi zor bir kişi olarak tanımlar mısınız… Dinlenmeye ayırdığınız zamanda, boş oturduğunuz zamanda suçluluk duyar mısınız… Kendinize çok sorumluluk yükler misiniz…

Sayılanların çoğunluğu sizde varsa, siz streslisiniz.