bildirgec.org

mystery hakkında tüm yazılar

Chocolat (2000)

absynthe | 06 October 2008 10:17

Johnny Depp ve Juliette Binoche
Johnny Depp ve Juliette Binoche

Çikolata, 2000 yapımı, hikayesi 1959 kışında Fransa’nın küçük bir kasabasında geçen sıcak bir film. Küçük kızı Anouk ile Avrupa’da kasabadan kasabaya dolaşan Vianne, hayatını çikolata yapıp satarak geçirmektedir. Fakat alışılmadık hayat tarzı, onun geleneksel ve tutucu bir yaşam süren kasaba halkıyla tatsızlıklar yaşamasına sebep olacak, sonunda hem bu küçük kasaba Vianne’e, hem de Vianne kasabaya çok şeyler öğretecektir.

Meryl Streep’ten ‘Doubt’

azadeath | 16 September 2008 12:53

doubt
doubt

Oskar adayı olması olası filmlerden biri olan John Patrick Shanley’in Doubt’ının fragmanı yayınlandı.
Fragmandan da anlaşılacağı gibi filmi seyretmek için en önemli sebep, Meryl Streep. Onu bana Abba şarkılarını sevdiren kadın alarak adlandırabilirim. Çünkü Mama Mia‘da gerçekten büyüleyiciydi ve şarkıları orjinallerinden bile daha iyi seslendirerek onlara ruh verdi. Daha sonraki sebep tabi ki filmin konusu. Pulitzer ödüllü bir oyundan uyarlanan film, 1964 yılında bir katolik okulunda sert ve dürüst bir rahibenin (Meryl Streep) bir rahibin (Philip Seymour Hoffman) küçük bir çocuğu cinsel taciz ettiği şüphesi üzerine girdiği mücadele anlatılıyor.
Meryl Streep, zor ve kompleks rolünün içine dalıp öylesine odaklanmış ki yine müthiş oyunculuk sergiliyor. Ona keza, Philip Seymour Hoffman da karanlığa doğru giden rolünü etkileyici bir sakinlikle resmediyor ve kendine hayran bırakıyor..
12 aralıkta Amerika’da gösterime girecek filmi büyük bir sabırsızlıkla bekliyoruz.

The Gathering

queennothing | 09 September 2008 10:08

1995 yılında televizyon ekranlarında yayınlanan komedi filmi “The Last Englishman” dahil, bugüne kadar bir çok TV dizisi ve mini dizi senaryolarına imza atmış olan 1955 doğumlu senarist Anthony Horowitz’in yazdığı “The Gathering”, Brian Gilbert tarafından yönetildi.

Brian Gilbert
Brian Gilbert

İngiliz yönetmen Gilbert, 1997 yılında Oscar Wilde’ın hayatını anlatan film “Wilde”ın da yönetmenliğini yapmıştı fakat, 2002 yılında vizyona giren “The Gathering”, kariyerinin bir dönüm noktasıydı.

Başrolde yer alan Christina Ricci’nin performansı “Monster”ı, “Pumpkin”i, “Sleepy Hollow”u aratmayacak cinsten.

Geçirdiği trafik kazasından sonra hafızasını kaybeden bir genç kızı canlandıran Ricci, tam da ‘sorunlu, karışık ve çaresiz’ rollerin insanı.
Biyografisini okuyunca “Prozac Nation”daki ‘Elizabeth’ karakterine cuk oturacağından emin olan Erik Skjoldbjærg, sinemasevelerin güvenini boşa çıkarmamıştı.

İngiltere’nin kırsal bir kentinde geçen film, erkek arkadaşıyla tepeliğe çıkan genç bir kızın çukura düşmesiyle başlıyor. Gözlerini açtığında 1. yüzyıldan kalma yer altına gömülmüş bir kilisede olduğunu anlayacak; korkutucu heykeller ve bir ayin sonucu kurban edilmiş yaşlı adamın cedesiyle karşılaşacaktır.

Fazla büyük olmayan bu kasabada insanlar birbirini tanımaktadır. Şehrin dışında kalan büyük tarlaların ortasında bir villada yaşayan Marion ve Simon Kirkman, kasabanın geçmişinden bi’haber; kızları Emma ve annesinin ölümünden beri konuşmayan oğulları Michael’la huzurlu bir yaşam sürmektedir.

Midnight in the Garden of Good and Evil (1997)

gungorayca | 15 July 2008 15:04

Afiş
Afiş

John Berendt‘in romanından 1997 yılında sinemaya Clint Eastwood tarafından uyarlanan bir film.
Amerika’nın Savannah şehrinde, zengin bir adamın evi ve çevresi etrafında dönen cinayet, drama, polisiye konularını işleyen bir film. Kevin Spacey ve John Cusack sevmiyorsanız kesinlikle 2.sınıf bulacağınız bir film. Jude Law‘ın filmdeki oyunculuğu hakkında pek bir şey yazmak açıkçası anlamsız. Ben film izlemek konusunda saplantılı bir insanım, beğenmesem bile mutlaka sonuna kadar izlerim, hatta tekrar izlediğim bile olmuştur. Filmin İMDb puanı 6.4/10

Kaynaklar: İMDB, Wikipedia

Harry Potter’dan yeni haberler!

queennothing | 04 July 2008 15:00

Harry Potter and the Half-Blood Prince afişi
Harry Potter and the Half-Blood Prince afişi

2007 Eylül ayında çekimlerine başlanan serinin 6. filmi Harry Potter and the Half-Blood Prince, 21 Kasım 2008‘de Türkiye’de gösterime giriyor. David Yates‘in yönetmenliğini yaptığı filmde Daniel Radcliffe, Rupert Grint ve Emma Watson‘ın yanı sıra
Helena Bonham Carter da rol alıyor.

Harry Potter and the Sorcerer’s Stone
Harry Potter and the Chamber of Secrets
Harry Potter and the Prisoner of Azkaban
Harry Potter and the Goblet of Fire
Harry Potter and the Order of the Phoenix
Harry Potter and the Half-Blood Prince
Merakla beklenen filmden yeni kareler, çeşitli web sitelerinde yayınlanmaya başlandı.

Vanilla Sky

fckmeimfamous | 20 June 2008 15:59

Alejandro Amenabar‘ın (Mar Adentro, The Others) “Abre Los Ojos” isimli İspanyol yapımı filminden Hollywood’da Cameron Crowe (Almost Famous, Jerry Maguire) tarafından yeniden çekilen Vanilla Sky, orijinalini geçemese de kötü bir film değil.

Kadrosunda Tom Cruise, Penelope Cruz (Abre Los Ojos’da da oynamıştı), Cameron Diaz, Jason Lee ve Tilda Swinton‘ı barındıran film, başarılı bir yayıncı olan David Aames‘in (Tom Cruise) psikopat sevgilisi Julie Gianni (Cameron Diaz) yüzünden geçirdiği kazanın sonrasında, hem Sofia Serrano‘ya (Penelope Cruz) olan aşkını, hem de hayat hakkında öğrendiği deneyimleri anlatıyor.

Yetimhane (El Orfanato)

menese | 30 May 2008 18:02

“Korku Sineması’ nda yapılabilecek her türlü teknik ve ‘numara’ bugüne kadar yapılıp bitirilmiştir. Bundan sonra her yeni korku filmi kendisinden öncekileri bi şekilde tekrarlamak zorundadır.”

Bu tespitimi (Aslında genel bir tespit..) belirtmekle, yirminci yüzyıla henüz girerken: “Keşfedilebilecek her şey keşfedilmiştir.” dediği iddia edilen ‘zavallım’ Amerikan Patent Bürosu Başkanı’ nı –belki- akla getirmiş olabilirim. Ancak sanırım siz de hak vereceksinizdir ki bu hususta o kadar da yanlış düşünmüyorum.

Bu klişelere boğulmuş filmlere örnek olarak en son, Hollywood çıkışlı The Mist(Öldüren Sis)’ i görmüş idim ki özümü bu tür filmlere -neredeyse- tövbe ettirmişti.
İşte şimdi: “Ne varsa Uzak Doğu ya da Avrupa korku filmlerinde var” dedirten bir örnekle, yani ‘Yetimhane‘ ile yeniden umutlandım.

Det Sjunde Inseglet

deadcall | 29 May 2008 09:36

Det Sjunde Inseglet

Yedinci Mühür, usta yönetmen Ingmar Bergman‘nın 1957 yapımı bir klasiğidir. Başrollerini Gunnar Björnstrand (Jöns) ve Bengt Ekerot (Death) paylaşmaktadır. Filmde haçlı seferlerinden dönmekte olan Jöns’ün karşısına ölüm çıkıcaktır. Jöns hayat ve tanrı kavramını sorgulayan biri olduğundan ölmek için çok erkendir. Jöns, Ölüm’ü stranç oynamaya davet eder. Ve yolculukları boyunca yaşadıkları olaylardan, hayat ve tanrı kavramlarını sorgular. Siyah beyaz olan bu film‘de Max von Sydow‘da Antonius Block rolünde karşımıza çıkıyor.
Ölüm, sanat, hurafeler, savaş, din ve hayat kavramlarını sorgulayan bu filmde herkezin kendi görüşünü çıkarması mümkün. Eski bir film olmasına rağmen değindiği konular her zaman güncel olan konular ve çok çağdaş bakış açılarıyla irdelenmiş. İçine şeytan girdiği düşünülen kız yakılmadan önce Jöns’ün kızla olan dialogu hafızalardan silinmeyecektir.
Benim görüşüm; hiç bir teknolojiyle yakalanamıyacak atmosferi, felsefenin dibine inmiş sözlerleri ve yönetmenliğiyle tam bir şaheser. Çok ağır konulara deyinmesine rağmen film kesinlikle akıcı. Sadece bazı cümlelerden sonra düşünmeye kalkarsanız filmin birazını kaçırıyorsunuz. Ama sıkılmadan defalarca izlenebilecek bir film olduğu için bu eksiği de ortadan kalkıyor. Kesinlikle herkezin izlemesi gereken bir film. İzleyecek olanlara tavsiyem filme tam anlamıyla odaklanmaları.

David Lynch Sineması

david lynch | 11 May 2008 11:18

Sinema denilen olay sırf David Lynch için icat edilmiştir diyen fanatik bir izleyen gurubuna sahip olmakla birlikte David Lynch’in kişisel bir sinema diline sahip olduğunu sanat budalalığı sosuyla harmanlanmış kendini tatmin etmekten öte gidemeyen bir mastürbatör sinema yaptıgını ileri süren Anti-David lynch taraftarı sinema seyircisi de bulunmaktadır.İlk cümlemin sınırları zorladığının farkında olmakla birlikte David Lynch ağabeyimize sevgimizin bir göstergesi olarak algılanmasını rica eder affınıza sığınırız.David lynch sinemasını anlamak için öncelikle konvansiyonel sinema kalıplarından uzaklaşmak gerektigini düşünüyorum. Çünkü David Lynch en kaba anlatımıyla konvansiyonel sinemanın bize sunduğu hiyerarşik hikaye anlatımını paramparça ediyor ve de hikaye üzerine yoğunlaşmıyor. Resim sanatıyla olan ilgisindendir ki Lynch için önemli olan görüntüdür. Son filmi Inland Empire‘de çekimler esnasında senaryoyu oluşturdugunu düşünürsek ne anlatmak istedigim daha net anlaşılır.
Günümüzde her istegine her an ulaşabilen insana eleştiri sunar Lynch… Filmlerini anlamak ya da anlamamak için çaba sarfetmeniz gerekir. Düz (aşagılama kesinlikle yoktur) Hollywood sinemasın hikaye kalıplarını reddeder. Beyin Mikseri lakabını sırf bu nedenden ötürü almış olduğu aşikardır…Çagdaş dünyanın zalimligi altında ezilen insan ruhlarının karanlık öykülerini anlatır en genel tanımıyla lakin hangi hikayeyi anlattığı değil nasıl anlattığı önemlidir. Her ne kadar hikayede bir devamlılık, zaman mekan sorunsalı ve de anlam karmaşası içinde bir bataklığa sürünsekte filmin büyüsüne kendimizi kaptırırız…

Cloverfield (canavar)

baykush | 05 May 2008 14:21

Cloverfield New York’ta bir veda partisinin kabusa dönüşüşünü bir el kamerasından izliyoruz. Bir canavar NewYork’ta aniden ortaya çıkıyor ve ortalığı kasıp kavuruyor. Cloverfield olayların gelişimi, çekim şekli ve kurgusu açısından izlenmesi gereken filmler arasında… Yönetmen Matt Reeves daha şimdiden devam filmine hazırlanıyor. İyi kurgulandığını tekrar tekrar söylemekten çekinmeyeceğim bu filmin yazarı da Lost’un yaratıcılarından Drew Goddard!.. Filmin orjinal sitesi ve myspace‘teki sayfası dışında bir de kahramanlarımızın filmde görmediğimiz fotolarını gösteren bir bonus sitesi var.

cloverfield
cloverfield

Filmin başarılı olacağı o kadar belli ki hemen oyununu yapmaya başlamışlar bile. Tavsiyem herşeye kulağınızı tıkayıp hemen bu filmi izleyin ve filmin sürprizlerini doya doya yaşayın.