bildirgec.org

monoton hakkında tüm yazılar

Banktan İnsanlar

dimoedes | 05 February 2009 10:01

Yine geldim oturdum rastgele seçtiğim ama insanların çokça geçtiği bir banka. Buradan insanları seyretmeyi seviyorum onların hikayelerini çıkartmaya çalışıyorum. Ve birisi geçiyor belli ki memur monotonlaşan hayatından bıkmış taktığı gravatı çıkarıp özgürüm diye haykırmak istiyor ama hayatın yükü binmiş üzerine kredi kartı borçları birikmiş faturalar yaklaşıyor e çocukların okul masrafları ve bunun gibi bin tane dert böyle bir yükle önümden geçiyor. Sonra iki genç geliyor bol giyim tarzı şekillendirmeye çalışılmış ama neye benzediği belli olmayan bir saç şekli ve ellerinde cep telefonundan çalan ceza şarkısı. Onun ritmiyle sallana sallana yürüyorlar tabi bu arada gözler hep kızların üzerinde kendi aralarında yorum yapıyorlar ve belki de fantazi dolu hayaller kuruyorlar. Bir kız tavlarım ümidiyle yola devam ediyorlar. Ve bir dilenci küçük kızının elinden tutmuş Allah rızası için ekmek parası diye dolaşıyor. Bir adamı durduruyorlar ; adam küçük kızın saçını okşuyor ve gelin sizin karnınızı doyurayim diyor küçük kız heyecanla atılıyor ama annesi kolundan tutup kendine doğru çekiyor : Saol abi sen para ver biz karnımızı doyururuz diyor adam da bu lafın üstüne kalsın diyip yoluna devam ediyor. Çocuk gözleri dolu dolu arkasından baka kalıyor kadın da Allah senin belanı versin diye mırıldanıp dilenmeye devam ediyor. Dilen ey benden zengin insan dilen.. Sonra bir genç kız geçiyor ya kuaförden çıkmış yada boya badana yaptırmış gidiyor. Yazık be güzel kızım cildine yazık şimdi güzelleştiğini sanarak boyanın içine dalıyorsun ama ilerde ne yapacaksın. Başını öne eğmiş gibi görünsede gözleri sürekli etrafı süzüyor bana bakan var mı beğenen var mı gibisinden. Ve iki ggencin laf atmasına maruz kalıyor.. ”Hey maşallah yüce rabbim neler yaratıyor..” Genç kız kibarca dönüp bakıyor ve senin bacın nerde çağırda bende laf atayim diyip cevap bile beklemeden yoluna devam ediyor. Laf atan gençler eziklikle oradan ayrılıyor… Birçok insan geçip gidiyor önümden hepsinde ayrı bir hikaye ayrı bir tat ama tek ortak yön varolan monoton hayatlarından gitmek uzaklara gitmek sorumsuzca zevkine yaşamak için gitmek… Bir daha ki bank hikayesinde buluşmak üzere…

Tereyağlı Böcek Kupası

Cevval Portakal | 12 April 2007 12:55

Sabah telefon sesiyle uyandım veya ben uyanmıştım gözümü açıınca bi sigara yakıp aradım veya gelen ödemeli aramayı meşgule alıp o duygusuz bant kaydını dinlemeden kendim aradım bunlardan bitanesiydi sanırım,herneyse sonuçta her sabah olduğu gibi sevgilimle konuştum,telefonu açtığım gibi günaydın dedim saat 17:00’ı gösteriyordu ama benim için ne zaman uyanırsam o zaman sabahtır oda beni kırmadan günaydın diye karşılık verdi(ilk başlarda uyku düzenime karşıydı ‘günaydın’ yerine ‘ne günaydını akşam oldu bee!’ gibi cevaplar aldığımda oldu ama zamanla alıştı)zaten mantıken akşam olmasına rağmen yeni uyanan ben olduğum için onun bana günaydın demesi gerekliydi,işten çıkmış,gece benim ondan çaldığım uykuyu geri alabilmek için yatağına doğru yol alıyordu bi süre konuştuk,bende aç karına daha yataktan bile çıkmadan üç sigara içmiş oldum böylece,1 saatlik konuşmanın sonunda sesim değişmeye başladı 10 saatlik uyku esnasında kurumuş ağzınızla sırtüstü yatıp sadece boynunuzu dik tutarak 3 sigara içip 1 saat boyunca konuşmuşsanız zor nefes almaya başlarsınız deneyin göreceksiniz,neyseki anlayışlı bir sevgiliye sahibim,ben ona ‘açmısın?’ diye sorunca kahvaltıya ihityacım olduğunu anladı 2 şer kere öptüm deyip ardından farklı bi konu açılınca 15 dk daha konuşuldu,avea tarifesiyle 4 kontör daha harcandı,üçüncü öptümden sonra konuşma sonlandı.Yatakta biraz oturup ne dinleyerek odamdan çıkarsam daha karizmatik olur diye düşünerek playlistimi biraz kurcaladım sonunda sultans of swing‘e karar verdim biraz ses verip odadan ağır adımlarla çıktım aç karnımı doyurmam lazımdı her sabah olduğu gibi iki tost yapmalıydım,kaşarlı ve salamlı tostları hazırladım önce tostların üzerine biraz yağ sürdüm sonrada yapışmamaları için tost makinesinde tostları yerleştirmeyi planladığım bölgelere yağ sürüyordum ki makinenin sol tarafından siyah ufak bir yaratık hızla gelip tereyağının üzerinde durdu ne olduğunu anlamak için biraz yakından baktım tereyağının içinde kımıldayıp duruyordu bi an afalladım elime bi peçete geçirip onu tereyağının içinden aldım peçetenin üzerindeykende biraz inceledim,ya o etrafta uçuşan yıllardır güvemi yoksa kelebekmi olduğuna karar veremediğim yaratıklardan biriydi yada daha farklı bi böcekti(sanki tanıdığım böcekleri yememde sakınca yokmuş gibi) tereyağına bulandığı için anlamak pek mümkün değildi peçeteyle elimde iyice ezip çöpe attım daha hijyenik bişeyler yapıp yemeyi düşünürken tembelliğime yenik düştüm hiç birşey olmamış gibi tostları yerleştirdim yerkende acaba hangisi böcekliydi die düşündüm ama tabağa alırken dikkat etmemiştim belki tek tostla doysam iğrenip böcekli olanı yemiyebilirdim,karnımı doyuruncada oturup millilerimizle dünya kupasına katıldım finalde İtalyayla karşılaştım ama kupayı alabilmek için final maçını 3 defa oynamam gerekti önceden de Brezilya maçını 2 defa oynamıştım turnuvaya bir kez fesat karışınca sonradan yapılan hileler pek birşey ifade etmiyo,final esnasında babam eve geldi ben daha kupa sevincini üzerimden atamamışken iş konusunda ne yapıcağımı sordu CV’mi gönderip göndermediğimi,sınavımın ne zaman olduğunu öğrenmek istedi,kaçamak cevaplarla savuşturdum bu soruları,bi an için benimde içimii gelecek kaygısı sardı ama daha sonra aklıma başka bişey geldi ne olduğunu pek hatırlamıyorum,sonrada tuvaletim geldi zaten sigaramı kültablamı ve dergimi alıp yarım saatimi oturarak geçirdim akşam oluverdi yine internette zaman geçirdim,eğlendim,yeni şeyler öğrendim gereksizde olsa öğrendim,uyanan sevgilimle görüştüm gece ikinci öğünümü atıştırdım çok severek aldığım okuma lambamı çalıştırıp yatağıma uzandım bişeyler okurken uyuya kaldım 2 saat sonra gözümü açıp bütün aksamları metal olduğu için çok çalışınca soba görevi gören lambayı rahatsız olup kapattım bir güzel gün daha geçti sorumluluk almadan,dakikaları sayarak geçmesini beklediğim saatlerim olmadan,gündüzü kullanmadan,emir almadan,emir vermeden,değişiklik yapmadan.

Bengi Dönüş

Cevval Portakal | 06 July 2006 04:37

Bir süredir okula gitmiyorum sadece sınavlara girdim onlarada çalışmadım zaten,bir iştede çalışmıyorum,faydalı birşeylerle de uğraşmıyorum,bol bol uyuyorum,bol bol sigara tüketiyorum,hergün aynı şeyleri yapıyorum,kız arkadaşımdan ayrılalı uzun bi süre geçmesine rağmen yeni birini bulmayada çalışmadım elime geçen fırsatları da geri teptim,gelecek kaygısıda taşmıyorum,sadece yaşıyorum,belirli bi süre önce monoton yaşamaktan çok sıkılacağmı düşünürken şimdi nedense o kadar eğlenceli geliyorki sabah kalktığımda(ne zaman uyandıysam o zaman sabahtır benim için) o güne dair hiçbir planım olmuyor acaba ne yapsam diye düşünüyorum,aynı insanlarla sürekli görüşür olmayıda sevmiyorum çünkü birileriyle sürekli görüşüyorsanız ister istemez ona karşı sorumuluk hissediyorsunuz dost olmak fedakarlık gerektiriyor arkadaşınızı incitmemek için çabalamanız gerekiyor sadece yalnız kalmaktan sıkıldığımda işe yaramaları benim için yeterli,en basit alışkanlıklarımı sürdürebilmek için herşeyi boşverebiilirim,sorumluluk almak canımı sıkıyor birilerinin benden birşey yapmamı beklemesi korkunç,bu istekler belirli bir saatte belirli bir yerde olmam kadar basit olsa bile beni bunaltmaya yetiyor,kimseye bağlı olmadan istediğim anda ne istiyorsam onu yapıyorum sadece boşluk hiçbirşey yok birşey düşünmeden saatlerce yatıp tavana bakmak gibi,sorun yok sorumluluk yok sıkıntı yok olsa bile zamanı geldiğinde bir çaresine bakarım şimdi anı yaşamalıyım yazarken bile çok yanlış gelsede hiç bu kadar mutlu hissetmemiştim.