bak sen şu leman’a. yıllardır herkese lale tutuşturan leman lalelerin kralı olmuş yahu..
mizah hakkında tüm yazılar
ipod my baby
kuzine | 05 August 2005 02:18
bebeğinizi i-pod’layın beyaz, mavi ve pembe modelleri varmış. 6 aylık, 12 aylık ve 18 aylık bebekler için.
yiğit özgür
| 03 August 2005 13:38
leman dergisinin pos bıyıklı uzun saçlı çizeri yiğit özgür, leman dergisinin amatör kısmından başladı çizmeye. daha önceleri bilim çocuk gibi dergilerde çizse de aktüel’in içinde verilecek bir ek yaratmasına giden yol penguende çizdikleri oldu.
yiğit özgür, bol konuşma baloncuklu ve genelde suratların en son konuşma balonuna endexlendiği bir çizim sitili var. eskiden daha çok tarama yaparak çizdiklerini ayrı beğeniyorum gerçi.
yiğit özgür’ün sitesinde bulamadığım kitaptan bakarak yazdığım bir şey var aşağıda. anlatınca komik olmayan espriler sınıfına rahatlıkla girebilir.
[apple ile ilgili hoş videolar] – bir kısmı app..
azurenus | 21 July 2005 22:38
[apple ile ilgili hoş videolar] – bir kısmı apple’ın eski reklam filmlerinden örnekler. “ipod your bmw” tv reklamı, will ferrell’in ipod reklamı, genç bill gates’in macintosh’a laneti gibi ilginç şeyler bulunuyor.
süper bir logo, değil mi?
kuzine | 14 May 2005 17:52
beni hayatta en çok güldürebilen kişi seçtiğ..
aftermath | 22 April 2005 23:30
beni hayatta en çok güldürebilen kişi seçtiğim, bant dergi ve bildirgec.org editörü sevgili volkan, sitesini nihayet açmış.. kendisi aynı zamanda biliyorsunuz süper cıngılımızın ve bannerımızın mâni yazarı..
[a9] fotoğrafçısı kendi kamerasına yakalanmı..
azurenus | 25 March 2005 23:01
bay baybara ve kadirşinas arkadaşları, takip ed..
aftermath | 15 March 2005 11:57
bay baybara ve kadirşinas arkadaşları, takip ediyor musunuz, çok komik oluyor. ne kullanıyorlarsa ben de istiyorum..
Neşeli Mizah Merkezi
knemo | 13 April 2003 16:59
Mizah Merkezi’ne bahar gelmiş. Herkes hafiflemiş gibi, daha neşeli, ölüm düşüncesinin getirdiği karamsarlıktan sıyrılmış. Bu kursun en ilginç özelliği bu belki de, 150.buluşmadan sonra bile herşey yeniden başlayabiliyor, yeni birisi çıka gelip, kağıdın üstüne bişeyler çiziktirebilir. Bir nevi pembe dizi. Bu haftanın yeni karakterleri: Ateş fırlatan çocuk, Portakal, Cosmo Şehmus, Kulağı Duymayan Kız ve Leyl’a. Leyl’a ile Kulağı duymayan Kız ilk kez geliyor. Leyl’a Uzun Saçlı Kız’la burada buluşmak için sözleşmiş. Geçen haftaki, tahrip gücü yüksek laflardan sonra Uzun Saçlı Kız gelmemiş. Leyl’a yanlız kalmış.
Ateş’in herşeye hayret etme kabiliyeti var: “A öyle mi?Hadi ya!! Bak bunu bilmiyordum!!”. Bir de kibritten yaptığı füze rampasıyla karşı masadakilere yanan kibritleri fırlatıyor. Arkasından, “Kanımız, Canımız, Feda sana ya Saddam!” marşını şöylüyor. Karşı masada oturan Portakal da kendi füzelerini imal etmeye karar vermiş, kibritler havada uçuşuyor. “Arkadaşlar doğru duralım!” diyor Pişekârcığım. “Bu Ruşen, hakkımızda ileri geri yazılar yayınlıyormuş hafif.org’da.”
Ateş doğal olarak şaşırıyor: “Sahi mi, ben de arkadaşın yazdığı bir romanda oynadım geçenlerde, yakında yayınlanacak. Osmanlı zamanında geçiyor, Kadı Debelemez karakterini bana bakarak yazmış.” Kavuklu: ” Hadi ya, poz mu verdin, fotoğraftan mı çalışmış arkadaşın?”
İlgiyi tekrar üstüne çekmek isteyen Şemus konuyu değiştirmeye çalışıyor: “Geçen gün ne oldu biliyo musunuz, taksiye binmiştim, taksici tutukladı beni!” Pişekâr: “Nasıl yani??” “Sivil polismiş taksici, yoldan geçeken göstericileri gözaltına alıyorlardı, ben de ne yapmış ki adamlar, niye tutukluyorlar dedim, şeklimiz de doğulu ya, taksici hemen karakola çekti, beni de gözaltına aldılar. Sonra içeri girdim, kodeste adamlar rakı sofrası kurmuş, içki içiyorlar, gel hele anlat bakalım delikanlı sen neden düştün buralara dediler, uzun hikaye dedim, boşverin…” “Geçenlerde Çevik Kuvvetin önünden geçerken de bir hayli ilgisini çekmiştin polis kardeşlerin.” “Ha evet internetten bomba yapma tekniklerini okumuştum, onu mu diyosun?” “Evet, hepimiz bir ağızdan “Sen bomba yapmayı biliyordun değil mi Şeyhmus deyince nasıl da dönüp bakmışlardı ama!” “Evet, bomba yapmayı biliyorum sahiden de. Ama şimdi daha hayati şeyler üstüne çalışıyorum…” “Ne mesela?” “Bizim sitedeki arabaların plaka numaralarını yazıyorum bi kağıda, ileride otuzbir çekerken lazım olabilir.” “Ne!!!” “Yolda kalırsam o numaralara bakıp otuzbir çekcem.” “Otostop mu mu demek istiyorsun?” “Ha.. evet otostop…Depremde eve dönerken de işe yaramıştı, Otobüse bindim, para istediler, ben görevliyim benden para alamazsınız diye bağırdım, otobüsten attılar..Sonra ben de kamyonlara otuzbir çektim, şey yani otostop demek istedim.”
Kara Mizah Merkezi
knemo | 06 April 2003 14:58
Buraya ne zaman gelsem hava kapalı oluyor, yağmur ve sert bir rüzgar. Mecidiyeköy otoparkının en üst katı. Sığınak gibi küçük bir oda. Masa başında kağıtları üzerine eğilmiş yedi-sekiz kişi. Sessizlik olduğunda kalemlerin cızırtısı duyuluyor. İlkokul yaşlarında iki çocuk, gayet sağlam çizgilerle komik hikayeler anlatıyor. Duvardaki raflarda eski dergiler var, gırgır, hıbır ciltleri, tommiksler, fotoramn kitapları. Uzun saçlı bir kız dergilerden resim seçip kesiyor . Kavuklu ile Pişekar, masanın ortasına oturmuş, başından geçen olayları espirili bir şekilde anlatıp kendilerini eğlendiriyorlar. Sivil polis kılıklı, kirlisakallı bina görevlisi bile kendini havaya kaptırmış, ağzıyla komik sesler çıkarıp taklitler yapıyor. Grubun ustası, munis bir adam. Çocuklar ara sıra çizdiklerini getirip ona gösteriyor. Bu taramaları şurada tekrarlama, konuşma balonunu sol tarafa çizsen daha iyi olur, eline sağlık, güzel olmuş diyor.