bildirgec.org

marion cotillard hakkında tüm yazılar

Midnight in Paris (2011)

padmess | 01 November 2011 13:00

Woody Allen‘dan başrolünde Paris şehri olan bir film!

Evlilk planları yapan nişanlı çiftimiz Gil Pender (Owen Wilson) ve Inez (Rachel McAdams) birkaç gün geçirmek için Paris’e gelmişlerdir. Gil, Holywood için senaryolar yazan aslında son derece başarılı bir yazardır ancak istediği gibi çalışamıyordur.

Evlendikten sonra Paris’e taşınıp roman yazmak ister. Paris’in 1920’lerdeki zamanlarına özenir. Nostaljik ve romantik biridir.
Bu nedenle de Paris tatilinin keyfini; bol bol yürüyerek, eski eşyalar satan dükkanlarda gezinip plaklar alarak geçirir, nişanlısı Inez’den ayrı.

Yine tek başına yürüdüğü bir Paris gecesinde, şehirde kaybolmuş ve yorulmuş bir şekilde şehrin keyfini çıkartan Gil’in önüne 1920’lerden bir araba gelir içinde Scott (Tom Hiddleston) ve Zelda Fitzgerald (Alison Pill) vardır! Ve üstelik de Cole Porter’in (Yves Heck) piyano çaldığı bir partiye gidiyorlardır, parti sonrası ise Hemingway ile bir barda sohbet edecekledir.

Un long dimanche de fiançailles (2004)

queennothing | 13 May 2011 09:40

Oscar adaylığı bulunan Fransız yönetmen Jean-Pierre Jeunet‘i “Amelie”nin yönetmeni olarak tanıdık. Jeunet’in yönetmenliğini yaptığı sinema filmi “Un long dimanche de fiançailles” (Türkçe’de ‘Kayıp Nişanlı’), 2004 senesinde gösterime girdi. Sebastian Japrisot’un romanından uyarlanan filmin snearyosu Guillaume Laurant ve yönetmen Jeunet tarafından yazıldı. 1976 doğumlu Fransız aktris Audrey Tautou‘nun başrolünde yer aldığı filmde Gaspard Ulliel, Fransız aktris Marion Cotillard, Dominique Pinon, André Dussollier, Jodie Foster, Clovis Cornillac ve Albert Dupontel gibi isimler rol alıyor. 47 Milyon Dolar ile Fransa’da çekilen film, iki dalda Oscar adayı oldu.

Yılın filmi; Inception (2010)

queennothing | 28 January 2011 12:52

2010 senesinin en konuşulan filmi Inception, Memento, Batman Begins, The Dark Knight, The Prestige gibi çok izlenip çok tartışılan filmlerin yönetmeni Christopher Nolan tarafından çekildi. The Aviator, Titanic, The Departed gibi yapımlarla başarısını kanıtlamış olan ’74’lü aktör Leonardo DiCaprio‘nun ‘Dom Cobb’ karakteriyle başrolünde yer aldığı filmde 500 Days of Summer ile geniş kitlelere adını duyuran aktör Joseph Gordon-Levitt, Kanadalı genç ve başarılı aktris Ellen Page, İngiliz aktör Tom Hardy, 2 Ocak 2011 tarihinde hayatını kaybeden aktör Pete Postlethwaite, La Mome’de Edith Piaf’ı canlandıran Fransız aktris Marion Cotillard, The Last Samurai’nin başoyuncusu Ken Watanabe, Dileep Rao, Amerikan aktör Tom Berenger ve İrlandalı aktör Cillian Murphy gibi isimler de rol alıyor.

Inception (2010)

queennothing | 02 January 2011 17:34

“Batman Begins”, “The Dark Knight”, “Memento”, “The Prestige” gibi yapımlarla tanıdığımız İngiliz yönetmen Christopher Nolan‘ın yazıp, yönettiği 2010 çıkışlı sinema filmi “Inception” (Başlangıç), 160 Milyon Dolarlık bir bütçeyle çekildi. Amerikan aktör Leonardo DiCaprio‘nun başrolünde yer aldığı filmde Joseph Gordon-Levitt, Fransız aktris Marion Cotillard, Ellen Page, Ken Watanabe, Tom Hardy, Tom Berenger, Michael Caine, Cillian Murphy gibi isimler de rol alıyor.
Usta bir hırsız olan Dom Cobb, ekibiyle birlikte kimyasal maddeler sayesinde insan bilincinin en zayıf olduğu anda; uykunun REM devresinde, kişinin en gızlı sırlarını çalarak yaşayan bir suçludur. Dom’un bu yeteneğinin bedeli, sahip olduğu her şeyi kaybetmesi ve uluslararası aranan bir suçlu olması sebebiyle kaçak yaşamak zorunda kalmasıdır. Genç adamın akıllara zarar marifetini duyan kudretli biri, ondan yaptığı işin tam aksini yapmasını; alması değil, vermesini isteyecektir.

Gerçek hayatın aslında bir rüya olabileceği, rüyanın gerçekliğin başlangıcı olabileceği gibi fikirlerle kafa karıştıran filmlerden biri olan “Inception“, 2010 senesinin en konuşulan yapımı oldu. Çıktığı günden bu ayana gişe rekorları kıran film, muhakkak izlenmesi gerekenler arasında yer alırken; Nolan’ın dehası da kanıtlanmış oldu.

Oyun İçinde Oyun, Film İçinde Film…

| 23 September 2010 16:51

Bu aralar böyle filmler artmaya başladı. Umarım ilerleyen yıllarda da Hollywood suyunu çıkarmadan böyle filmler çekmeye devam eder. Zira “film içinde film” oldukça zevkli oluyor. Bunu en son Inception’da gördük. Şimdi de eskilere dönüp bu temayı ele alan filmlere bakmak istedim. Neticede Inception bu konuyu işleyen ne ilk film, ne son film.

*eXistenZ/Varoluş: Bir David Cronenberg filmi. Başrollerde Jude Law ile Jennifer Jason Leigh. “Oyun içinde oyun”u işleyen yapımlardan bir tanesi. Başkarakterlerimiz oyun müptelasıdırlar ve öyle bir teknoloji yaratılır ki artık insanlar oyunun içerisine girebiliyorlar. Oyun padlerini kendilerine bağlamak suretiyle oyunda istedikleri gibi davranabiliyorlar. Tabi bu tür filmlerde olacağı üzere gerçeklikle sanal alem karışıveriyor. Filmin eksikleri çok. İzlerken zevk veriyor ama maalesef “teknoloji/oyun manyaklığı eleştirisinden” öteye gidemiyor. Gerilimi sağlanamamış. Sağlansaydı ve “oyun içinde oyun” iyi bir atmosfere bağlansaydı bir Matrix gibi efsane olabilirdi.

Existenz'tan.
Existenz’tan.

*13th Floor/13.Kat: 1999 yapımı filmin o dönemlerde çok fazla parlamamasının nedeni tabiki Matrix’in sinemaları ve gündemi esir altına almış olmasıydı. Bir bilim-kurgu filmi. Başrollerde “Rounders”tan tanıyabileceğimiz güzel oyuncu Gretchen Mol, Craig Bierko, Armin Muller üstleniyor. Yönetmen ise Josef Rusnak. Film, paralel evrenleri anlatan filmlerden bir tanesi. Ama bunu çok fazla aksiyon aşırılığına kaçmadan, güzel bir bilim-kurgu olarak veriyor. Gene “film içinde film” temamız burada da mevcut ve bunu başarılı bir atmosferle göstermeyi başarmış Rusnak.

13th Floor
13th Floor

Marion Cotillard

| 12 August 2010 16:59

Marion Cotillard, 30 http://arsiv.pilli.com/blog/update/3147Eylül 1975 tarihinde Paris’te dünyaya geldi. Çoğu oyuncunun ailesi gibi Cotillard ailesi de sinemaya ve sanata düşkün bireylerden oluşuyordu. Babası ve erkek kardeşi amatör oyunculuk yapıyorlardı. Cotillard böyle bir ailede dünyaya geldi. Oyunculuğu seçmesinin ve bu işi gerçekten istemesinin nedeni babasıydı. Babası, onu sinemaya alıştırdı ve oyunculuğunun yolunu açtı.
Cotillard ayrıca şu sıralar Greenpeace kurumunda aktif halde rol alıyor. Tam bir ekolojist olduğunu da belirtelim. Greenpeace’teki rolünü, oyunculuğu kadar önemseyen bir karaktere sahip.
Özel hayatına değinelim. Aktris hem Hollywood’ta hem de Fransa’da film çekmeye devam ediyor. Şu sıralar aktör-senarist-yönetmen Guillaume Canet ile sevgili.

Kariyeri:

Çoğu oyuncu gibi ilk olarak tv dizilerinde rol alarak oyunculuğa giriş yaptı Cotillard. İlk rol aldığı dizi ise 6 sezon süren “Highlander” dizisi oldu. ’93 yılında bir bölüm rol aldı dizide. Hemen ardından, ’94’te bir sinema filminin başrolünde rol aldı: L’histoire du garçon qui voulait qu’on l’embrasse. Film, romantik-dram türündeydi ve Cotillard’ı bazı çevrelerce tanınmasını sağlayan yapım oldu.
Gene ’94’te “Extreme limite” adlı dizide Sophie‘yi tek bölüm canlandırdı.

Mary (2005)

queennothing | 17 December 2009 16:14

Abel Ferrara‘nın yönetmenliğini yaptığı 2005 çıkışlı sinema filmi “Mary“de Juliette Binoche, Forest Whitaker, Matthew Modine, Heather Graham ve Marion Cotillard rol alıyor.

Tony Childress, başarılı ve ünlü bir yönetmendir. Bir çok sinema filmi çekerek adını dünya çapında yükseltmeyi başaran Childress, özünde narsist, ukala ve umarsız bir yapıya sahiptir. Yeni filminde Yüce İsa ve Yüce Meryem’in hikayesini anlatan yönetmen, hiç kimsenin ‘İsa’ rolüne bürünemeyecek kadar iyi olmadığını düşündüğü için, rolü bizzat kendisi oynar. Kudüs’te yapılan çekimler bittiğinde ‘Meryem’i canlandıran aktris Marie Palesi, ülkenin atmosferine kapılır ve Kudüs’te kalmaya karar verir.
Marie, bugüne kadar yaşadığı her günün, ettiği her duanın içtenliğini sorgulamaya başladığında, içinin bomboş olduğunu görür. Marie’nin artık hayatındaki yegane amacı ‘kaynak olan’a ulaşmaktır.

A Good Year (2006)

queennothing | 10 November 2009 18:26

İngiliz yönetmen Ridley Scott‘un yönetmenliğini yaptığı “A Good Year“, Peter Mayle‘nin “A Year In Provence” adlı romanından uyarlandı. Russell Crowe ve Marion Cotillard‘ın başrollerini paylaştığı yapım, zengin ve çocuksu bir işadamının değişmekte olan yaşamını konu alıyor.

Max, harcayamayacağı kadar çok paraya ve mülke sahp bir borsacıdır. Günlerini, servetini nasıl arttıracağını düşünerek geçiren genç adam, aynı zamanda sosyetenin tanınan çapkınlarından biridir.
Birgün, amcasının öldüğünü ve evini ve üzüm bağlarını kendisine bıraktığını öğrenen Max, hafızasında canlanan çocukluk anılarını bir kenara bırakarak, bağların değerini hesaplamaya koyulur.
Bağlara yıllardır babalık yapan yaşlı adamın ısrarlarına rağmen satış konusunda kararlı olan Max, döküntü evin tamir ettirilmeden satılamayacağını bildiğinden evi tıpkı çocukluk günlerindeki gibi ‘eski ve sevgi dolu’ bir yer haline getirir.

“Nine” ilk trailer ve kamera arkası fotoğraflar

queennothing | 02 November 2009 12:38

Rob Marshall‘ın yönetmenliğini yaptığı ve 2009 sonlarında vizyona girmesi beklenen müzikal yapım “Nine“, Daniel Day-Lewis, Nicole Kidman, Marion Cotillard, Penélope Cruz, Kate Hudson, Judi Dench, Sophia Loren gibi isimleri bünyesinde barındırıyor. Oldukça iddialı ola n yapımdan ilk trailer yayınlandı. Buradan izleyebilirsiniz.
Trailer videonun yanında filmin setinden bazı fotoğraflar da internet ortamında yayınlandı.

Cesaretin Var mı Aşka? (Jeux D’enfants) (2003)

cevahirrr | 31 August 2009 12:19

Cesaretin Var mı Aşka orijinal adıyla (Jeux D’enfants ) Fransız- Belçika ortak yapımı olan 2003 yapımı bir film. Dram, komedi ve romantizmin harmanlandığı bu filmin yönetmenliğini Yann Samuel yapıyor. Senaryo ise Yann Samuel ve Jacky Cukier’in ortak ürünü.
Film Julien (Guillaume Canet) ile Sophie (Marion Cotillard ) arasındaki cesaret oyununu konu alıyor. Oyun, kanser olan Julien’in annesinin ölmeden önce Julien’e verdiği kutuyu Sophie’ye hediye etmesi ile başlıyor. Bundan sonra ise kutu kime geçerse bir diğerinden cesaret gerektiren bir şey yapmasını istiyor. Tabii bu cesaret oyunu onların aslında aralarındaki aşka ulaşmalarına engel oluyor ancak bunların onu fark etmesi zaman alıyor.

Bu cesaret oyununda neler mi var? Sınıfın en kaba çocuğuna tokat atmak, herkes tarafından ayıplanacak hareketlerde bulunmak, sınava sütyenle girmek vs. Sonu mu? İşte filmin ismi orada anlam kazanıyor ‘Cesaretin Var mı Aşka?
Filmde dikkat çeken bir nokta da filmin müzikleri. Özellikle Edith Piaf’ın “la vie en rose” klasiği filme ayrı bir tat katıyor.
Kısacası ‘Cesaretin Var mı Aşka içinizi kaynatacak ilginç bir aşk filmi.