bildirgec.org

laz hakkında tüm yazılar

Kara lahananın dayanılmaz lezzeti.

nihansage | 17 April 2011 12:11

orjinal kara lahana bitkisi
orjinal kara lahana bitkisi

Herhangi bir şehir de, her hangi bir yolda yürüyorsanız ve bahçe içinde, müstakil bir ev gördüyseniz, üstelik te o evin bahçesinde çiçek yerine kara lahana ekilmiş olduğunu farketmişseniz, bilin ki o evin insanları ya laz ya da gürcüdür. Veya ev halkından bazıları böyledir.Kara lahananın pek çok yemeği yapılır. Bu işin uzmanları, bu harika bitkiden pek çok lezzet çıkarabilirler. Bunlardan en meşhur olanı kara lahana sarmasıdır. Maharetli eller, bin bir uğraşla ve sabırla, mübarek yaprakları incitmeden, içlerine doldurdukları dolma harcını ustalıkla sararlar. Ortaya çıkan sonuç ise, damakları şenlendirecek, midelere bayram ettirecek muhteşem bir lezzet şölenidir.

Bu bitkiden daha yöresel yemekler de yapılır. Gürcülerin has yemeği olan, kara lahana bitkisi nın iyice pişirildikten sonra, mısır unuyla birlikte ezilerek ve daha sonra da kızgın yağ ile buluşturulan ve damaklara ulaşan kara lahana yemeği enfestir. Arzuya göre iç yağı da katılabilir. Tabi bunun için sağlığınızın da iyi olması gerekmektedir.

UY

takyon | 13 December 2010 14:59

Sabah her zamanki telaşla evden çıkıyordu kardeşim. “Aman” dedim “telefonuna kaydet de akşam gelirken unutma listedekileri”. Önemli gündeyiz çünkü: annemin doğumgünü. Biz öyle klasik kutlamalar sevmiyoruz. Bu sefer de hamsi tava yapalım dedik, bu başlı başına eğlence demek zaten. Yanına da bol yeşillik. Hatta ben mumları hamsinin üstüne koymayı düşünüyorum. Yok yok laz değiliz ama hem karadeniz yemeklerine hem de laz vatandaşlara karşı ayrı bir sempatimiz var. Bir kere özgüveni bu kadar yüksek, bu kadar enerji dolu, neşeli, sohbetli bir topluluk daha ben bilmiyorum. Kendimi bildim bileli onlarla içiçe olduk. Ev sahiplerimiz hep Karadenizliydi. Sonra mahalledeki çoğu esnaf da öyle.
Kimi zaman oldu, özgüvenleri sinirden çatlatmadı mı? Evet çatlattı. Hele o “ben bilirim” havaları. Bakın bir keresinde ne oldu: Yıllarca önce henüz mutfakta tüp kullandığımız dönemde, her zamankinin yerine başka bir eleman eve tüpü getirdi, takmaya uğraşıyor. Ben de bu gaz konularında o kadar huyluyum ki onlarca metreden kokuyu alabiliyorum(ya da öyle sanıyorum). Neyse tüpçüye dedim ki “lütfen şunun kontrolünü yapar mısınız?” Adam zaten bezmiş ve yorulmuş o ağırlıkları taşımaktan; kesin küfretmiştir içinden. Ben bekliyorum ki köpük yapıp tüpün ağzına sürecek diye. Adam çakmağını çıkarmaz mı cebinden. Fırladım öne, çaktı çakacak! “Ne yapıyorsunuz!” Kalbim oynadı yerinden resmen. Adam bir sakin ve umursamaz ki hiç cevap verme gereği duymadı önce, bir güzel çaktı çakmağını, tüpün etrafında çevirdi. Ben gittim geldim bir taraflara o ara. Sonra çakmağı cebine koyarken gülerek “N’olacak patlarsa anlarız” demez mi! Çıldırdım o an, gözüm döndü ama ne yaparsın ki. Hala hayatta olmak coşkusu avuttu beni.
Hayatlarını fıkraları gibi yaşıyorlar, belki de fıkra değil bir çeşit biyografi denmeli o yazılara. Üstelik bu fıkralardan hiç de gocunmuyorlar. “Bana ha!” tribi yok hiç birinde. Bir Karadenizli arkadaşım yaşadıkları yörede birilerinin ahşaptan yaptığı yangın merdivenlerinden bahsedince koptum artık. Yaşıyorlar, anlatıyorlar, gülüyorlar; hayranım.
Evet bu önemli günü hamsi tava şenliği ile kutlama fikri hele de bu kar kış havasında içimizi kıpırdattı. Fırında tahin helvayı da balığın üstüne aldık mı değmeyin keyfimize. Sıkı sıkı tembihledim ufaklığa: “aman telefonuna not yaz”. Akşam oldu kardeşim ellerinde poşetlerle geldi. Baktım telefonunu çıkarıp bana gösteriyor: “unutacağım sandın değil mi?”. Bir kağıda listeyi yazıp, telefon kapağına içten yapıştırmış ufaklık. Gülmekten karnıma ağrılar girdi. Acaba laz doğulmaz olunur mu?

ASİMİLASYON VE LAZLAR

karataymo | 02 August 2009 15:18

Asimilasyon

Tarih boyunca bir cok toplumun sonunu savasmadan getiren daha az kanli ve daha uzun ve acili bir surec, ne yazik ki insanin agzindan tek seferde cikabiliyor. Ve o girdigi yerden bu kadar cabuk cikamiyor. Turk Dil Kurumu asimilasyonu ” ozumseme”, ” benzesme” olarak tanimliyor, toplum bilimi ise baskin olan yapinin, azinlik olan farkli etnik kokenlerden gelen toplumlari kendi icinde yavas yavas eritmesi olarak tanimliyor. Yok olan azinliklarin inaclari, dusunceleri, dinleri, dilleri, gelenek ve yasayis sekilleri olmuyor ne yazik ki; eriyip yok olan sey o toplumun bireylerinin benlikleri oluyor.

Karadenizdeki Lazlar

ardic61 | 23 July 2008 10:00

Lazlar deyince aklımıza hemen uzun burunlu, güleryüzlü, mizahi Temelle birlikte O güzel fıkraları gelir. Bununla birlikte bir de çoğumuzun bilmediği bir husus var. Mesela Trabzonlular genelde laz olarak bilinir fakat Trabzonda laz yoktur. Lazların genel olarak Gürcü göçmen oldukları bilinmekle beraber, konuştukları Lazca dilinin de Gürcüce ye oldukça yakın olduğu anlaşılmıştır. Lazların ülkemizdeki yerleşim alanı ise sanıldığı gibi Trabzon Rize bölgesi değil, Rize ile Artvin’in bir bölümü ile sınırlıdır. Mesela Rizenin de Pazar ve Ardeşen ilçelerinde Laz sayısı oldukça fazla olsa da ülkemizdeki toplam laz sayısınında 250 000 civarında olduğu düşünülmektedir. Bazı kaynaklarda Lazların rum olduğu söylense de bu genelde kabul görmemekte ve Gürcü oldukları kanısı daha ağır basmaktadır. Lazca dilinde de bunun izleri görülmektedir. Kendilerine özgü dergileri ve etkinlikleri de vardır. Atmaca kuşu lazlar için oldukça fazla önem taşımaktadır.

Çanakkale Savaşları Hikaye Yarışması

NLPMaster | 19 March 2008 11:42

Çanakkale Zaferini andığımız bugünlerde özellikle yazanların dikkatini çekebilecek bir yarışmavar.

Çanakkale Savaşları isimli yarışmada hikayeler yarışıyor.

Yarımada Yayınlarıtarafından düzenlenen ve Mart 2008 sonuna kadar katılım serbest.
Yarışmanın ödül töreni nisanda yapılacakmış.

Yarışmanın haberolmuş hali de burada

“Laz” nedir ?

mahirgul | 23 January 2008 00:18

Nereden geldikleri hakkında çok çeşitli söylemler vardır. Kesin kökenleri hakkında halen daha tartışmalar sürmektedir. Bu konunun ayrıntılarını çok derinlemesine araştıramadığım için kesin bir şey yok. Ancak yine internetten bulduğum bilgilere göre “Legz” denen bir Türk kavminden geldikleri söylenmektedir. Lazların aslında Gürcü oldukları hatta ve hatta Rum oldukları daha da öteye gidersek Yunan oldukları falan söylenir ama bu bilgilere ne derece değer verilebilir bilinmemektedir. Aslında kesin olarak kanıtlanabilmiş herhangi bir dayanakları yoktur ve bu bilgiler söylenti olarak kalmaktadır.
“Laz” Kelimesinin sözlük anlamı olarak karşımıza bunlar çıkmaktadır.
1. Güney Kafkasyalı bir halk veya bu halktan olan kimse. Bu halkla ilgili olan.
2. Doğu Karadeniz bölgesinde, bilhassa Rize dolaylarında yaşayan bir kavim. * Bu kavimden olan kimse.

Aslında enteresan insanlar oldukları söylenebilir. Öyle ki Karadeniz fıkralarının baş aktörü olarak Lazları görürüz.
Çok zeki olmalarının yanı sıra 12’den sonra kafalarının çalışmadığı, iki işi bir arada yapamadıkları, geç anladıkları veya olguları yanlış yada abartılı anladıkları yönünde çeşitli söylemlerle de karşılaşmaktayız.
Bu güzel özelliklerine yedikleri yemeklerde de karşılaşabiliriz. Örneğin Laz böreği denen şey aslında tatlıdır ama adı börek olarak geçer.
Aslında hamsi dendiğinde akla ilk önce Lazların gelmesinin asıl sebebi de bu leziz balık türünün her türlü yemeğini, çorbasını, tatlısını, böreğini, çorbasını ve turşusunu yapmış olmalarıdır.
Aldıkları eğitimin derecesi, içlerinde bulunan Lazlık genlerini değiştiremediği için karar verme ve uygulama aşamasında aldıkları eğitim yerine genlerindeki bilgilerden daha çok faydalandıkları konusunda da çeşitli iddialar bulunmaktadır.
Akıl ve zeka konularını bir yana bırakırsak, aslında eğlenceli insanlar oldukları su götürmez bir gerçektir. Kendilerine özgü şaka anlayışları, oyunları ve hayatlarıyla kültürümüze renk katan çok önemli bir grup olarak değerlendirebiliriz.
Bazen şakaları çok ağır olabilmekle beraber şakayla insan öldürebilecek kadar ileri gidildiğine dair anlatılarda mevcuttur. Olaylara bakış açıları farklı olduğu için hareketleri (normal insanlara demeyeceğim ) Laz olmayanlara komik gelebilmektedir. Bu durum onlar için utanılacak bir durum oluşturmaz aksine gülünecek hatta övünülecek bir hale bile getirilebilir.