bildirgec.org

kürt hakkında tüm yazılar

DEMOKRATİK AÇILIM SAFİYE İLE FAİK’İ VURDU !

antiemperyal | 06 October 2009 10:21

C.Eren ÇELİK

Son günlerin Türkiye için en çok konuşulan, hiç şüphesiz en kritik konusu “Demokratik Açılım” yahut “Kürt Açılımı” olarak adlandırılan süreç.Ancak bu süreç gerek AKP’nin basiretsiz polikası, gerekse muhalefetin baştan koyduğu tavır ile birlikte toplumu giderek germeye daha da kötüsü yavaş yavaş bir kamplaşmaya doğru götürmeye başladı. Sürece korku ile bakan, bütünlüklerini tehlikede hisseden ve bütünlüklerini tehlikeye atanları da doğal olarak Kürtler olarak gören Türk unsurlar Kürtlere karşı açıktan tepki göstermeye başladılar.İşte size çarpıcı bir örnek…

Tuba le-ke

| 09 September 2009 15:05

Beyoğlundan el ayak çekilmiş, bankamatiklerden birinin dibine, gözleri çapaklı tüyleri çamurlu bir köpek işiyor..Beni gördü dik dik baktı, kulaklarını düşürdü..Naber lan dedim.. sonra, biz iki it ayrı yollara gittik..
Karaköy de midye dolmacıdan midye yedim, son vapur gitmiş.. umurumda değil. midyeci kürdoğlu muhabbet erbabı bi oğlan;

Nasılki mahlukatta faaliyet ve hareket; bir iştiha, bir iştiyak, bir lezzetten, bir muhabbetten ileri geliyor. Hattâ denilebilir ki: Herbir faaliyette, bir lezzet nev’i vardır; belki herbir faaliyet, bir çeşit lezzettir. Midyeci kürdoğlu da böyle biri..
“Bizi bir kere insan yerine koyaydılar bunca dert açılır mıydı milletin başına? “

hasky!!! o bir köpek değil!

emrenet | 03 September 2009 15:47

Sıradışı hayvanlar ,işlerine geldiğinde sözünüzü dinlerler,oyun hastasıdırlar sizinle sürekli oyun oynamak isterler çünkü ancak günde 30 km koşmak onlar için gerçek bir yorgunluk vesilesi olabiliyor.ayrıca rüşvet seviyorlar 🙂 ama gerçekten sadıklar küçükken bazen küçük bir çocuk gibi sizi kızdırdıklarında tokat atma gafletinde bulunduğunuzda ağlayıp ,sizi pişman ediyorlar ,tabi sizide buna karşılık olarak gönlünü alacak herhangi bir hediye vermelisiniz bu benim haskym için çoğu zaman et demek…yazın sıcak dönemlerde çiftliğe bırakmayın bakamıyorlar ve zayıflıyorlar çünkü siz olmadığınızda kimse ilgilenmiyor ve onları ilgiden başka hiçbişey doyurmuyor.hava çok sıcaksa kısa kısa ve hızlı nefes alıp verirler ve dilleri dışarda olur, bu onların çok susadıkları anlamına gelmez benim yaptığım gibi sürekli su vermeye çalışmayın, vücutlarını soğutmak için böyle yapıyorlar ve son olarak sanırım

o artık büyüdü
o artık büyüdü

‘Size kürdistandan sesleniyorum’

Tumann | 17 August 2009 12:27

http://www.milliyet.com.tr/Siyaset/HaberDetay.aspx?aType=HaberDetay&KategoriID=4&ArticleID=1129034&Date=17.08.2009&b=DTPli Baskan Gok: Size Kurdistandan sesleniyorum

BEN YİNE GİDEMEDİM

haberhaberhaber | 13 July 2009 09:53

Yazın tam ortası kavurucu sıcaklar başladı.Hafif yazarları biliyorum bir çoğunuz tatildesiniz.Kiminiz maddi durumunuza göre ya beş yıldızlı otellerde ya da deniz kenarındasınız.Köy kökenli olanlarınızsa köylerinize gittiniz,füfür püfür ağaç altında tatilin tadını çıkarıyorsunuz.
Maddi imkansızlıklar yüzünden tatile gidemedim.Benim bir köyümde yok yani köy kökenli değilim.
Geçenlerde kızımla olan konuşmamızı aktarmak istiyorum.
Kızım çıkan kısmetlerin arasında köylü olursa birinci tercihim o olacak.
Neden anne?
Kızım ne güzel işte yazları köye gider yeşilliklerin kurtların kuşların tadını çıkarırız.
Birde deniz kenarında köy olursa off yemede yanında yat.
Kızımda gelen cevap aynen şöyle oldu
Anne bende senin gibi düşünüyorum ama yeşillik kurt kuş olduğu için değil.
Neden?
Herkesin fikri başka başka olabilir ama bence köylü gibi misafirper,alçak gönüllü,saf temiz,çalışkan kim olabilir.
Haydi hayırlısı Rabbim herkesin çocuğuna hayırlı ve de benim çocuğuma hayırlı ve köylü kısmet nasip etsin.

BİR GÜN

Education | 25 April 2009 09:25

BİR GÜN…Ayşe Kulin’e ait bir kitap… Adı gibi bir günde okunup bitecek; ama etkisi uzun süre devam edecek bir kitap. Yine cahillik, yine töre yine kavga ve yine doğudaki kadınların dramı…Türk- Kürt çatışmasını farklı bir pencereden anlatıyor. Siz biz kavgası, önyargılar, bu güzelim ülkede kardeşçe yaşayamamanın sebepleri iki kadın kahramanın birkaç saatlik görüşmesi arasına sıkıştırılmış. Nevra, babasının görevi dolayısıyla doğuda geçirdiği çocukluğu vesilesiyle bir Kürt aşiretine mensup Zelha ile kan kardeş olur. Zelha, Nevra’nın babası sayesinde okula gider. Nevraların tayini çıkınca okul hayatı yarıda kalır ve küçük yaşta evlenmeye zorlanır. Karşı gelir ve başka bir erkekle evden kaçar. Aradan birkaç yıl geçer hatasını anlar evine döner ve töre gereği öldürülecektir. Dedesi buna engel olur ve Zelha başka biriyle evlendirilir. Çocukları ve yeni eşi yüzünden bölücü örgüte katılır, milletvekili olur ve son olarak hapse atılır. Nevra gazetecidir ve kan kardeşi ile röportaj yapmak için hapishaneye onu ziyaret gider. O gün için görüş izni alır ve bu görüşmede konuşulanlar romanın içeriğini oluşturur.Cahil insanların çok çabuk kandırılabileceği, Kürt halkının nasıl kandırıldığı, bu yöredeki halkın dramı insanın içini acıtıyor. İki karakter romanın başından itibaren Türk-Kürt, siz –biz kavgası veriyor; ama romanın sonunda her şey bir anda çözülüyor. Sonuç olarak Doğu’daki insanlar, özellikle kızlar eğitilirse sorunların biteceği söyleniyor. Gerçi romanın bitişi beni hayal kırıklığına uğrattı. Mutlaka eğitim gerekir, özellikle kızların eğitimi; ama bu meselenin başka çözümleri de olabilirdi. Romanın sonunda cahilliğe karşı savaş açma düşüncesi hakim. Bu mesajı daha farklı verebilirdi diye düşündüm. Fakat iki farklı görüşteki insanın, böylesine karmaşık bir meseleyi sade, akıcı bir dille anlatması kitabı ilgi çekici kılıyor. Bu tür kitapları her kesimden insanın okumasını, kavgaların, cinayetlerin son bulmasını ve şu güzelim yurdumda kardeş ve barış içerisinde yaşamayı temenni ediyorum…

Sınıf Ayrımı

Ertugrul1986 | 12 November 2008 16:02

Sınıf Ayrımı derken neyden bahsedeceğimi az çok bir kesim anlamıştır.İnsanları Din,Dil,Irk,Cinsiyet olarak sınıflandırabiliriz.Ama onları sınıflarına göre yargılayamayız.Eğer bu şekilde bir yargılama yaparsak ortaya şu an ki baş belası Terörizmiin ilk spermlerini atmış oluruz.Ülkemiz şu an öyle bir konuma geldi ki her Kürt vatandaşını ”Terörist” olarak yargılacak vatandaşlara sahip oldu.Bir insan bir konuda sizinle hemfikir ama bu düşüncesini belli etmiyorsa bu kimilerine göre tarafsız değil onu karşı taraftan yapar.İşte gerçek sınıf ayrımı burada çıkar.Peki bu,yani aslında sizin hemfikir olan kişi nasıl karşı tarafa geçer hemen bir örnekle açıklayayım.2003 Eylül ayında İstanbul Gültepe’de Stajyer olarak bir iş yerinde başlamıştım.sanırım 2004 Nisan-Mayıs-Haziran aylarından biriydi.Her zamanki gibi öğle yemeğinde diğer arkadaşlarla yemek yiyorduk.İçeri bir adam girdi hali perişan.Dilenci dedik geçtik ilk başta.Adam dilenci evet ama para dilenmiyor.Adam iş dilenmeye geldi.O an söylediği sözler herkesin kanını dondurdu ” Açım.Ama ben dilenci değilim.Ben sadece iş istiyorum.Adamın birine gittim iş istedim.Bana git sana Apo iş versin dedi.Biz hepimiz kardeş değilmiyiz.Bende bu vatanın evladıyım.Kürt’sem n olmuş ki ?Sizden para değil iş istemeye geldim’ Evet belki çoğu kişi ”Dilencinin biri sizi keklemiş ” diyebilir.Saygı duyarım.Ama önemle söylerim ki ben hangi iş yerinde çalıştıysam yolda karşıma 1000 tane dilenci çıkar.Kuruş vermem.Çünkü gözleri belli eder insanın.Bu ise gerçekten bişey istemekten utanan birisiydi.Hayatımda görmediğim bişey.İşte sevgili arkadaşlar bahsettiğim bu.Eğer biz bu insanı sınıfına göre yargılarsak.Bu kişi aç kalacak yarın bir gün bişey çalacak,birini öldürecek ya da dağa çıkacak.Bizim işimiz dağdakileri arttırmak değil azaltmak.Eğer bu şekilde bir sınıf ayrımı yaparsak ne o dağdakilerden ne de o meclisteki terörist partiden bir farkımız kalmaz.İnsanları dinine diline ırkına göre ayırmayalım.Her ne olursa olsun hepimiz insanız…Unutmayalım ki doğuda şehit verdiğimiz vatan evlatlarının çoğu Kürt….