bildirgec.org

kızgın hakkında tüm yazılar

Şu An

saraswathi | 25 February 2007 20:37

Biz insanların akılları neden hep imkansız şeyleri yapmaya çalışıyor bir türlü anlayamıyorum.Geçmişi hatırlayıp,kendimizi yeriz.Sanki düzeltme imkanımız var gibi devamlı meşgul oluruz boş bir geçmişle.Bir de gelecek var tabi.Hep hayallerimiz,umutlarımız….tabiki bunlar olmalı ama günümüzün çoğu geleceğimizi düşünerek,geleceğimizde o istediğimiz yere gelebilmek için olunca iş yine imkansızlaşıyor.Asıl olan şeyi nedense hep unutuyoruz Yani şu anı.
Ben bunları yazıyorum ama aslında kendimde uygulayamıyorum sonuçta insanız umarım uygulayanlarınız vardır.Her şey şu anda oluyor ne geçmiş ne gelecek…unutmayın ne geçmişi düzeltebiliriz ne de geleceği kurtarabiliriz.

Eyvah yine yanlış cümle!!

saraswathi | 23 February 2007 15:00

Hep aynı hatayı yapıyorum.Nedense söylemek istediklerimi bir türlü konuşarak ifade edemiyorum.Dün yine ona yanlış cümleler kurdum.Neden ben böyleyim bir türlü anlayamıyorum.Aslında bakınca cümleler ne kadar basit gözüküyor.Kelimeler cümleleri oluşturuyor.İşte bu kadar.Ama aslında hepimiz işin bu kadar kolay olmadığını biliyoruz.bir kaç ufak cümle yüzünden sevdiğim insanı kaybettim.Anladım ki erkeklerin kaçış noktası susmakmış.Böyle olunca da bayanlarda onların önüne geçip dakikada milyonlarca kelimeyle cümle oluşturup taramalı tüfek misali onları tarıyorlarmış.Sanırım bende öyle yaptım.Sonuçta yanlış,abartılı şeyler söylediğinde ise ”kızgındım” demek en basit çıkış noktası sanırım.Ama malesef laf ağızdan bir kez çıkıyor.Ve bazı cümlelerin geri dönüşü olmuyor.
Bundan sonra daha dikkatli olmayı düşünüyorum.Tabi biri beni kızdırmazsa….

kızgın alman çocuk

AIC | 23 August 2006 13:28

almanya’da bir çocuk unreal tournament oynamak istiyor. bunu yaparken biraz hasar veriyor, etrafı yıkıp döküyor.

gerçek olabilir ama iki arkadaş otururken böyle bir geyik çıkarmış da olabilir. gerçi şimdiden haber bültenlerinde gösterilmeye başlanmıştır.

Kaplumbağa olmak varmış

plumprune | 22 June 2006 22:18

Günlük geri gelse keşke departmanından,..

Ne kadar çok yerleşirseniz, taşınması bir o kadar zor oluyormuş. Sırtıma çantamı atıp, o kent senin, bu kent benim kaplumbağa misali gezdiğim günlere nasıl da imrenerek bakıyorum şimdi. Yaklaşık iki hafta önce, elimizin hamuruyla ev taşıdık. Elimde hamur da yoktur gerçi ama başımızdan geçenler öyle çileden çıkarıcıydı ki, elime hamur alıp, nakliyecelerin ağızlarına burunlarına tıkıştırasım geldi.

Yoğun bir koşuşturmaca içinde olan bendeniz ve sevgili culkardeş, taşınma işinin detaylarını annemize pasladık. Pas çok güzeldi ancak annem topu yanlışlıkla bizim kaleye atmış bulundu. Ne anlarız biz elimizin zeytinyağı ile futboldan, ev taşımaktan. Neyse, gazete ilanlarından bulunan bir iki şirketle yapılan görüşmeden sonra, “vallahi de en iyi olan, sigortalı eşya taşıyan, işinin ehli(!)” bir şirketle sözleşildi. Biz iğneye dokunmayalımmış hem, onlar taşır ve hatta taşımakla kalmaz yeni eve de yerleştirirmiş. Dedik ayıp olur, don mon, topladık tabii tüm taka tukayı. Eşyamız çok, önemli bir eksikle -maalesef- yeniden bir araya gelen aile görüntüsü çizmekteyiz. Evde maaşallah iki aileye yetecek beyaz eşya mevcut. Sehpalar, yemek masası filan da cam. Bunlar nakliye şirketindeki profesyonel sekreter hanıma bildirildi elbet. Beş taşıyıcı yollamaya karar verdi hanımefendi, tır filosu yollayacakmış gibi kendinden de eminmişti.

Allah sizi odun etsin! dedirten olay.

Kaiser sozE | 09 April 2006 04:26

Hürriyet‘in haberine göre Denizli‘deki Yeni Cami’nin önündeki çınar ve çam ağaçları “Cami görünmüyor” diye katledilmiş. Gündüz başlayan kesime tepki gelince kesim işlemi gece yapılmış. Buda yetmiyormuş gibi ağaçların kesilmesine neden olan peyzaj projesini hazırlayan mimar Mustafa Yardım kalan ağaçları kesmeye devam edeceklerini açıklamış.

Kuştan rant sağlayan kim?

admin | 01 April 2006 19:13

Uğur Dündar’ın kuş gribi ile ilgili haberlerin basında kesilmesinden sonra ücret almaksızın oynadığı reklâm filmini bilmeyenimiz yoktur. İlk bakışta her şey göze normal geliyor aslında. Ülkemizde göç yolları sayesinde ulaşan bir virüs yarattığı etki ve medyanın yaygarası. Fakat burada bir kasıt olmadığına ben inanmıyorum. Şöyle ki, kuş gribi vakasından en çok etkilenen sektör kuşkusuz kanatlı hayvan yetiştiren firmalar kısaca tavukçular. Bu firmalardan biri olan ve hatta en çok tanınanlarından biri olan Banvit bu dönemde hisselerinin büyük bir kısmını Doğan Gurubuna devrediyor. Ve akabinde medyanın durulması ve Uğur Dündar’ın sözde ücret almaksızın ve kamu yararı için gelen reklamı. TV’ler radyolar gazeteler tavuğu kömür haline getirmeden yemeyin derken bir hafta sonra Uğur Dündar doğru söylüyor gönül rahtlığı ile yiyebilirsiniz demeye başladı, acaba neden? Ve son olarak ta Uğur Dündar’ın Ayşe Özgün’e sataşması tavuktan yalnız ben anlarım sana ne oluyor şeklindeki çıkışı. Yazımı Uğur Dündar’ın Ayşe Özgün’e konu ile ilgili olarak söylediği sözlerle bitirmek istiyorum “Toplum gerçek sanayici kim, felaketten rant sağlamaya çalışanlar kim, görmüş oluyor” yorum sizin.

Ruanda

suphi | 28 October 2005 11:09

Yüz günde bir milyon kişinin katledildiği ülke: Ruanda .

Hutu’ların Tutsi’lerle konuşan bir adama verdikleri ceza.

Ruanda ve bu soykırım hakkında bir yazı dizisi 1 , 2 , 3 .

Bir filmi de mevcuttur.

Nasıl bir ülkede yaşıyoruz?

badoer1 | 15 June 2005 15:51

Bugün gazete okurken iki haber dikkatimi çekti. Birincisi daha önce tecavüze uğramış 13 yaşında Mardin’li bir çocuğun ölüm haberi idi. Daha önce defalarca tecavüze uğramış olan bu küçük kız yetiştirme yurdundan kaçmış ve ölü bulunmuş. Ölüm nedeni otopsi yapılmadan zatürre diye açıklanmış. İnsanlık dışı faaliyetlerini sürdüren bir grup yaratık zavallı kızı katlediyor, savcı otopsi bile yapmadan ölüm nedeni açıklıyor. Töre cinayeti kurbanı olduğu her halinden belli olan bu olay kapatılmaya çalışılıyor. Devlet kimi veya kimleri neden koruyor. üç Beş oy uğruna yıllardır aldıkları canlar yetmedimi. Töre diye kendi pisliklerini örtmeye çalışan bu insanlıktan nasibini almamış yaratıklar daha kaç can alacak. Her gün onlarca bu türden haber çıkıyor. Ama malesef devlet ortada yok. Lanet olsun bu törelere ve bu törelerin arkasına sığınıp vahşetlerini sürdürenlere. İkinci haber ise traji komik. Bir yakınlarına kan vermeye giden dayı yeğen polis tarafından iki zanlıya benzetilerek dövülüyor. Yeğenin dayaktan omzu çıkmış. Polis dayı yeğenin aranan kişiler olmadığını anladığında iş işten geçmiş. Pardon sizi yanlışlıkla dövdük demişler. Bu nasıl bir yanlışlıktır. Güçsüze mağdura güç kullanan bu polis yukarıdaki olayda neredeydiler. Pardon biz o olayları görmedik mi diyecekler. Yazıklar olsun bu devlete ve polisine. PARDON YANLIŞLIKLA MİLİTAN OLACAK BU MİLLET. Kendi başının çaresine kendi bakacak. Kimse kusura bakmasın. BİZLERDE ARTIK İKİYÜZLÜLÜĞÜMÜZÜ BIRAKIP BU OLAYLAR KARŞISINDA EN SERT BİÇİMDE TEPKİMİZİ ORTAYA KOYALIM.