bildirgec.org

karşılıksız hakkında tüm yazılar

Kendi Kendinizin Katili Olmayın!!

admin | 21 March 2011 11:52

Aşk Nedir bileniniz var mı? Çoğu kişi aşık olduğunu söyler ama aşkın ne olduğunu dahi bilmez. Bu bilmediğin bir şeyi yemek gbi birşeydir. Bence aşk başlamadan kaybedilen bir şavaştır bir şairin dediği gbi. Neden mi? Çocukluğunuzdan bu yana bir düşünün kaç kere aşık oldunuz veya aşık olduğunuzu sandınız belki 10 belki 20 belki daha fazla.. Peki kaç tanesini sürdürebildiniz? Hiç bi tanesini 😉 Bazen bırakan siz oldunuz bazen karşı taraf ama sonuçta ortada biten bi olay var bu olay aşk mı değil mi onu bilemezsiniz. Ancak bazılarımız bu aşk sandıkları olayı hayatları pahasına sürdürürler ve istediklerini alamadıkları zaman da tek çare sandıkları intihara teşebbüs ederler. Sizce bu doğru mu? Tabi ki değil; ama o kişiyle empati kurmaya çalışın her nekadar zor olsa da bi deneyin ve bunun onlarca yanlış olmadığını düşüneceksiniz.

DEVLET BABA İŞSİZİN DAYISI OLUYOR

admin | 26 December 2010 00:06

İşsiz olanlar; üniversite mezunları,ev hanımları 18 yaşını bitirmiş bütün herkes.
Artık iş yapmak isteyene devlet karşılıksız yardım ediyor ve hibe kredi veriyor.
Nasılmı?
yazıyı mutlaka okuyun internette bazı uyanıklar bu tip kredileri nasıl alınacağına yönelik işlemleri “hine kredi nasıl alınır” adıyla kitap haline getirerek satıyorlar.
Diyelim ki ev hanımısınız yada üniversiteyi bitirmiş işsizsiniz yada ilkokul yada lise mezunusunuz ne olursanız olun sadece 18 yaşını doldurmuş olmanız yeterli.

Kampüste Cinayet

karuma76 | 25 October 2010 12:46

Gözleri dalıp gitmişti Mert’in. Kapıya bakmasına rağmen geçtiklerini içeri girince farketmişti. Gelmişlerdi sonunda, hem de birlikteydiler. Şimdi kolaylaşmıştı herşey. Bir taşla iki kuş vuracaktı belki de. “Haydi rastgele.” deyip bulunduğu yerden ayrıldı. Fakat plan biraz değişmişti. Kapının önünde olması gereken şey koridorlarda gerçekleşecekti. “Olsun!” dedi. “Seyircimiz daha fazla olur.” Emin adımlarla okul binasına girdi. Buraya daha önce de defalarca gelmişti ama başka amaçla. Şimdiyse ölümü kucaklayacaktı burada. Kantine bir göz attı. Kantine uğramamışlardı. “Ya derse girdilerse?” deyip sendeledi.Fakat ağır ağır merdivenleri çıkıyordu. Eli belindeki silaha takıldı. Ürpermişti. Duvara yaslanıp derin derin nefes almaya başladı. Hayır, bu iş bitmeliydi. Kendini toparlayıp ilerlemeye devam etti. Koridora açılan kapıya geldiğinde iyice kendini kaybetmişti. Kapı aralığından dolapların önünde beklediklerini gördü. Silahını eline aldı ve derin bir nefes alıp koridora girdi. Etratailer paniğe kapılmış, çığlıklar atıp sağa-sola kaçışıyorlardı. Semra ve arkadaşı ise olup bitenlere anlam verememiş, donakalmışlardı. Aralarında birkaç adım kalmıştı ki, Mert durdu ve silahını onlara yöneltti. Az önceki şaşkınlığı ve heyecanı geçmişti Semra’nın. Sanki bu olanları tahmin etmiş ve hazırlıklı gibi davranıyordu. Şimdi Mert ve Semra dışında herkes dehşet içindeydi. Oysa ölecek ve öldürecek olan kişiler çok rahattı. Ve Semra’nın secgili arkadaşı… O herkesten çok korkmuş gibi görünüyordu. Benzi solmuş, şaşırmış yüzüyle şaşkın şaşkın bir Semra’ya bir Mert’e bakıyordu. Semra’ya sıkı sıkı tutunmuş ve tirtir titriyordu. Ölüm korkusu ona herşeyi unutturmuştu. Kaçmayı tek çare olarak gördü ve kaçtı. İkisi de arkasından bakakalmış, Mert yüzündeki alaycı gülümsemeyi gizleyememişti.
Başını öne eğmişti Semra: “Bu muydu benim sevdiğim güvendiğim kişi, bu mu beni mutlu edecek? Beni ölümün eşiğinde yalnız bırakan biri beni nasıl sevebilir, neyle mutlu edebilir? Oysa biri gerçekten sevmiş ve şimdi sevgisinin karşılığını alacak.” Bunları düşünürken Mert de silahı doğrultmuş öylece bekliyordu.
“Hadi!” dedi Semra. “Bas tetiğe de bitsin bu işkence. Herşey son bulsun. Korkak birinin arkadaşlığıyla yetinmektense, beni seven birinin kurşunuyla ölürüm daha iyi.” Bunları söylerken gözleri parlamıştı, yüzündeki tatlı gülümseme hiç eksik olmamıştı. Fakat sözleri bittiğinde ağlamaya başlamıştı. Sendeliyor, ayakta zor duruyordu. Bu arada etraftakiler ne olup bittiğini anlamamış fakat çoğu kimse kaçmak yerine olayı izlemeyi tercih etmişti. Şimdi kafalarda beliren soru : Acaba Mert ateş edecek miydi?
Mert bir adım geriledi ve tetiğe hafifçe dokundu. Herkes heyecanlanmış ve geri çekilmişti. Fakat Semra’da en küçük bir tepki yoktu ve sanki ölümü kabullenmişti. Sonrasında birkaç el silah sesi duyuldu. Koridoru koyu bir barut kokusu kapladı. Çığlıklar yükselmiş, oluşacak manzaraya şahitolmak istemeyenler gözlerini sımsıkı yummuştu. Silah sesleri kesildiğinde Mert elindeki silahı atmış, dolapları tüm gücüyle yumrukluyordu. Duvarın dibine bıraktı kendini. Hüngür hüngür ağlıyor, başını duvarlara vuruyordu. Sonra gözleri kapandı…

Katil Öğrenciler !

Ertugrul1986 | 24 September 2008 14:31

Bugünlerde bir habere rastladım.Finlandiya’da bir öğrenci okulunu basıyor ve 9 kişiyi öldürüyor.Bu pekte yabancı olduğumuz bir haber değil aslında.Hatırlarsanız geçen seneler ve daha önceki senelerde biz bu olayları çok kez yaşadık.Peki öğrencinin bunu yapma sebebi nedir ? Cinnet mi ? Yoksa Zevkine mi ? Biz yinede duymak istediğimiz olan cinnet şıkkını seçelim.Bizler genelde hep olay olduktan sonra kurtarmayı planlarız.Bir öğrenci neden cinnet geçirir hemen söyleyeyim ; Ailevi sorunlar, Dayakçı Öğretmen baskısı,Karşılıksız Aşk ve bunun gibi birçok neden sıralayabilirim size.Ama benim üzerinde durmak istediğim bu üç temel unsur.Tek tek her sorunu bir inceleyelim

Ailevi Sorunlar :Velilerin çoğu kız ya da erkek çocuğunun cebine harçlık yollayarak görevlerini yerine getirdiklerini düşünürler.Sizce bu yeterli mi ? Çocuğumun bir sıkıntısı var mı diye bir gün sorarlar mı ? Oğlum/Kızım bugünün nasıl geçti diye sorarlar mı ? Yine çocuğu korkutmadan zayıf getirdiğinde ona olumlu yaklaşabilirler mi ? Bunların dışında Çocuklarını karşısına alıp Anne Baba bir olup sohbet edip konuşabilirler mi ?İşte bunları yaparsa Ailevi nedenle bu çocuk hiç bir suç işlemez !Eğer görevinizi yerine getirmeyip çocuğunuz böyle bir suç işliyorsa siz ”Katil Veli” örneğisiniz.

dünyanın bir ucundaki bir adamı sevmek

emotionnnnn | 26 March 2008 12:47

Dünyanın bir ucundaki bir adamı sewmek ….

Ne de kolay söyleniyor’ di mi?
‘Dünyanın bir ucundaki bir adamı sewmek’…
Ama eğer bir ucunda sen varsan,eğer sensen özleyen ,eğer kokusunu duyuyorsan onca mesafeye rağmen,tadını arıyorsan hala …
İşte o zaman hiç de kolay değildir ‘dünyanın bir ucundaki bir adamı sevmek’..

Duyularındır duygulardan önce aşkı aşk yapan..
Dokunmaktır,duymaktır, Koklamaktır içine çekerek,
Bakmaktır gözlerine doya doya….

Karşılıksız aşk, nereye kadar?

makaleci | 18 March 2008 00:46

Bu yazıda, karşılık veren aşk yahut karşılığı olmayan aşkın âlametlerini cinsiyetlerin üzerinde arıyor, daha doğrusu kişilerin fiziksel özelliklerinde özellikle bakışlarında ve yüz mimiklerinde yaşanılan aşkın karşılıklı olup olmadığı araştırılmış.

Buradan hareketle rahatlıkla sorabiliriz; aşk karşılıklı olmak zorunda mıdır?

Tek taraflı aşk olabilse de, sınırları nelerdir?

Bence insan aşkına karşılık bulamayabilir, illâ her halükârda cicili bicili, karşılıklı, şen bir aşk yaşanma şansı her zaman mümkün olmayabilir…

vikipedi türkiye

kuzine | 20 September 2005 17:45

herkesin gönüllü katılımıyla oluşan ve kar amacı gütmeyen bir ansiklopedi vikipedi. bir çok dilde karşılıksız katkıda bulunan insanlar sayesinde büyüyor. ancak türkçe bölümünün çok gelişmediğini üzülerek görüyoruz. vikipedi’yi geliştirmeye bir çağrı da benden.

dillere göre makale dağılımı

  • ingilizce 600.000
  • Almanca 250.000
  • İtalya 50.000
  • Bulgaristan 17.000
  • Romanya 12.000
  • Türkiye 3.700

önceki çağrı gereklişeyler‘den.