bildirgec.org

isa hakkında tüm yazılar

bari hz. isa’nın ismi geçsin.doc

huaryu | 29 December 2007 13:04

Hani zaman geçti ömür takvimimden. Yaprakları tek tek düşerken ömür günlerimimin, aklımca faydalı işlerin peşinde yıllarımı harcamışım boşuna. Şimdi anlıyorum ki; boş gibi görünen işlerdeymiş hayatın anlamı. yani hayat öyle bir kripto içeriyor ki; sadece ona kendini kaptırmadan onu izlemekmiş aslolan. Ya da kendi adıma aslolan. Belki Hilmi bey; budalalığın keşfini yaparken ya da; Bertrand beycağız, aylaklığa övgü derken; bunu kastetmişti. Kim bilir? Ne mi? Demek istiyorum? Eğer buraya kadar sabırla okuduysan sana garanti veiririm ki buraya kadar söylediklerimin; ne başlıkla ilgisi var ne de yazıyla. Ama sen de tahminim odur ki, her hafif okuyucusu gibi, önce başlığa bakacaksın. Eğer “başlık” ilgini çekerse sonra “yazana” bakacaksın. Eğer yazan kişi de bir şekilde hafif’in popüler elemanlarındansa yahut senin yazına ahkam yazanlardansa sonra yazının biraz baş kısımlarına bakacaksın. Ve sonunda belki bu yazıyı doğru dürüst anlamadan bir “ahkam kes”eceksin. Ancak ahkam yazmada da eğer uyanıksan, kontrpiyede kalmamak için yazının içeriğine değinmeyen tali bir mevzuu seçeceksin. Senin için, ey okuyucu, bunca söylediklerimden sonra eğer hala okuyorsan bu yazıyı, umarım senden az vardır… eğer okuyucu, sen onlardan değilsen buraya kadar yazılanların yine yazılmak istenenle bir ilgisinin olmadığını bilmelisin. Ve şunu da bilmelisin ki; bu yazı amaçsız da değil. Buraya kadar yazdıklarım; klavyeye uzak kalmış yarı-tutsak bileklerimin belki klavyeyle flörtü… sadede gelirsek.Bu ecnebiler dizi işini iyi beceriyorlar. Daha önce divx film kültürüyle kültürlendikten sonra epey ecnebi filmi izlemeye başladım. Gerçekten şunu itiraf etmeliyim ki; eğer antik yunanda yaşasaydım sanırım film tanrısı olarak holivuda tapınabilirdim? Adamlar bu işi iyi yapıyor. Bir de bu gücün dizi yönü varmış ki; yeni keşfettim. Daha önce lost ile tanıştığım ecnebi dizi külliyatının 3. sezonunu 24 saat içerisinde bitirmek suretiyle bilgisayarımı ve beynimi epey zora soktuğumu aktardıktan sonra, şu an “prison berak” üzerinde olduğumu söyleyebilirim. Bu yazınında amacına gelicek olursak, bu dizilerde ilgimi çeken; sürekli inanç, söz verme, (hz)İsa(as), incilden cümleler, ghandiden alıntılar, vesaire vesaire. Yani bizim de belki dizilerimiz için böyle bir şeye pek gerek yok. Zaten sit(tiret)komlarımıza da pek kurandan sözler gitmez ama, en azında filmlermizde, özellikle de iddialı olduklarını iddia etmelerinden daha fazla iddiası olamamış filmlerimizde dahi biraz inanç kavramları geçemez mi? Yani kuran mealini pek okumadım, acaba diyaloglar mı uygun değil? Lakin geçen sene müthiş(!) yerli yapım filmimiz olan Polis filmine gitmiştim. Müziği amerikan özentimiz; Allahın cezasına ait olan. Başrollerinde de buffalo soldiers(fiyasko men) kahramanı haluk beycağızımızın oynadığı. Film bence fiyaskoydu. Lakin orada kuran okunan bir yer vardı. Alt yazıdan okunanların anlamı geçiyordu. Aklımda kalan: “Allah dilemedikçe, siz dileyemezsiniz” bu cümle filmin bütünüydü. Tamam. Belki İslamiyet bu film işleri için uygun da olmayabilir? Belki bir filmde hz. Muhammet(as) ismi geçmesi birilerini rahatsız edebilir veya kullanıcılara yabancı gelebilir. O zaman, en azından, hz. İsa’nın(as) adı geçsin.

Bilimkurgu ve Adalet anlayışı

Deniz Kasakolu | 24 November 2007 11:40

Yönetim şekilleri farklı şekillerde Bilim Kurgu Filmlerinde işlense de bu konuda hepsinde bir çok ortak nokta bulunabilir .

KONSEYLER

Jedi Konseyi
Jedi Konseyi

Yüzük Kardeşliği
Yüzük Kardeşliği

Star Wars filminde jedi konseyi,Matrix film serisinde zion yaşlılar konseyi,yüzüklerin Efendisi film serisinde Yüzük Kardeşliği…Yüzük kardeşliği öncesindeki Mordora karşı İnsan ve Elflerin kurduğu “son ittifak” mevcuttu. İttifaklar,konseyler hem huzuru hem de barışı sağlamak amacıyla kurulmuş olağanüstü savaş organizasyonlarıydı. Ancak tüm bilimkurgu filimlerinde neredeyse değişmez kural iyilerin ve kötülerin aynı şekilde şiddet uyguladığıdır. “light side” , “dark side” , Kötülük ve iyilik, matrix ve neo aslında hep aynı silahları kullanırlar.Bu silahlar,bir filmde ışın kılıcı iken , diğer filmde kılıçlar, yada karışık sistem kodları olabiliyor.

KÖTÜLÜK SÜREKLİ TETİKTE.

Sauron
Sauron

Gerek Sauron gerekse Ajan Smith,ayrıca Darth Sidious katıksız bir kötülüğün simgesi durumundayken,kötülük olmadan iyiliğin de olmayacağı gerçekliğini gösteriyorlar bize. Ajan Smith , Dart Sidius ve Sauron insanların zayıf yönlerini görüp onları kandıran,kışkırtan,yönlendiren bir nevi “modern şeytanlar” olarak simgeleniyorlar. Filmlerin hemen hepsinde yasak meyvayı yiyen Adem rolü muhakkak mevcut.

ark istanbul

arkistanbul | 30 July 2007 20:04

Yunan gemiciler hamsiye Araplar baklavaya bayılıyor
Türkiye limanlarına bir yılda tam 400 bin gemi uğruyor. Bu gemilerin personel için satın aldığı kumanyalar ülkelerin damak zevklerini gösteriyor.

Buna göre Arap gemiciler lokum ve cezerye hayranı. Hintlilerin tercihi helva ve sardalya balığı. Ruslar baklava ve helvalı kumanye istiyor. Bulgar gemiciler cezeryesiz, Yunan gemiciler hamsisiz kumanya almıyor.
Türkiye’de denizcilik sektörünün gelişmesine paralel olarak yabancı gemilere malzeme satışı yapan kumanya şirketlerinin cirolarında önemli artışlar oldu. Türkiye’ye yıllık 500 milyon dolarlık döviz girdisi sağlayan kumanya şirketleri uluslararası alanda söz sahibi olabilmek için bir araya gelerek Gemi Kumanyacıları Derneği’ni (TURSSA) kurdu. Kumanya şirketleri dünyanın dört bir yanından Türkiye’ye gelen yük ve yolcu gemilerinden teknik malzemelerin yanı sıra lokum, hamsi, cezerye, pastırma ve baklava gibi Türkiye’ye has gibi yiyeceklerden de sipariş alıyor.
Limanlarımızda gemilere malzeme satışı yapan toplam acente bağlantılı 4 bağlantısız 28 kumanya şirketi faaliyet gösteriyor. Mersin, İzmir ve İstanbul gibi liman sayısının fazla olduğu illerde yoğunlaşan kumanya şirketleri gemilere güverte malzemeleri, yedek parça gibi malzemelerin yanında donuk et, kuru gıda ve sıvı içecek türü gıda maddelerinin satışını yapıyor. Uluslararası deniz trafiğinin stratejik bir konuma sahip olduğunu belirten Gemi Kumanyacıları Derneği Başkanı Zihni Memişoğlu, bu sektörde uluslararası alanda yeterli paya sahip olunmadığını dile getiriyor. Yılda yaklaşık 400 bin yük ve yolcu gemisinin limanları ziyaret etmesine rağmen bunlara verilen kumanya hizmetinden sağlanan gelirin Norveç’ten daha düşük olduğunu belirten Memişoğlu, Zaman’a şu açıklamalarda bulundu: “Amacımız, gemiler Türkiye’den bin–bin 500 dolarlık alım yapıyorlarsa bunu 5 bin dolarlar seviyesine çıkarmak. Diğer ülkelerden aldıkları malzemeleri bizden almalarını sağlamak.”
İstanbul’da faaliyet gösteren acente bağlantılı ARK İstanbul Kumanyacılık’ın yetkilileri de NYC ye ait Kosta Rika, Yunanistan, İtalya, Almanya, Norveç, Almanya gibi dünyanın farklı ülkelerinden gelen gemilere malzeme satışı yaptıklarını dile getiriyor. Aykut Bilol, “Bu durum kumanyacıları da etkiliyor. Limanlardaki mevcut potansiyel iyi bir şekilde değerlendirilse bu kumanyacılara da yansıyacak.” dedi.
İzmir Limanı’nda faaliyet gösteren Arma Uluslararası Kumanyacılık’ın sahiplerinden Ali Çapacı da şunları kaydetti: “Yunanlı ve Hindistanlı gemiciler sardalye, istavrit, hamsi gibi balıklardan sipariş veriyor. 40–50 kilo balık alıyor. Ruslar ve Polonyalılar helvayı seviyor. Suriye, İran, Tunus ve Cezayir gibi Arap ülkelerinden gelen gemiciler baklava ve lokuma bayılıyor. Mersin Limanı’nda faaliyet gösteren Caytrans Şirketi’nin sahibi Tarkan Karaçay da Akdeniz Bölgesi’nin ünlü tatlılarından cezeryeye Arap ve Bulgaristanlı gemicilerin ilgi gösterdiğini dile getiriyor.

Prometheus ve İsa

Meme-Dini | 13 June 2007 11:19

Zeus’tan ateşi çalarak onu insanlara hediye edip, kardeşi Epimetheus’un hatasını telafi eden Prometheus‘u tanımayanınız yoktur sanırım. Aynı şekilde İsa’yı da hepimiz çok yakından tanıyoruz. Peki ikisini bu başlıkta bir araya getiren şey nedir?

Kutsal öykülerin bu en meşhur ve “hümanist” iki karakterinin, bir başlıkta yan yana gelmekten fazlasını hakeden bir çok ortak yönü vardır. Bunlardan bazıları aleniyken, bir kısmı da keskin gözler için örtülerin ardına gizlenmişlerdir. Bu ortak noktalara değinmeden önce, tanrı inancının kökenine doğru küçük bir yolculuğa çıkalım istiyorum. Burada temel yordamım da, tanrı fikrine duyulan ihtiyacı açımlamak olacak.

Jeanne D’Arc

maviyagmur | 16 May 2007 20:26

1999 yılında Zuhal Olcay ve Haluk Bilginer’in kurduğu “Oyun Atölyesi”nde bu sezon oynanan oyunlardan biriydi “Jeanne D’Arc’ın Öteki Ölümü”. Beni en çok etkileyen oyunlardan biriydi. Kimdi bu Jeanne D’Arc?
Jeanne d’Arc, 1412 yılında Meuse’deki Domremy köyünde dünyaya geldi.Yüzyıl Savaşları boyunca İngiltere’ye karşı durmadan Fransa’ya yardım eden ve daha sonradan Fransa’nın dört bir yanında nam salmış bir Fransız Katolik azisesidir.
12 yaşındayken St. Catherine, St. Margearet ve St. Micheal’in ruhları ile önsezi ile iletişime geçmeye başladığı söylenir. Savaşlarda Fransız ordusuna katılmış ve İngiliz’lere karşı savaşmıştır. Daha sonra onu esir alan İngiliz’ler onun erkek giysileri giyip savaşan ve gaipten sesler duyan bir kâfir olduğunu öne sürerek onu henüz 19 yaşında iken yakarak öldürme kararı vermişlerdir. Jeanne infaz töreni başlamadan hemen önce yanındakilerden haç istedi. Bir asker iki sopayı birleştirerek yaptığı haçı ona uzattı. Alevler vücudunu sarmaya başladığı zaman elindeki haçı dudaklarına götüren Jeanne’ın son sözü “İsa” oldu.
Bu olayın üzerinden 25 yıl geçtikten sonra Kral Şarl mahkemeyi yeniden kurarak Jeanne D’Arc’ın adını temize çıkardı. 1919 yılında da Papa XIV. Benedict, bu köylü kızının adını Katolik kilisesince kutsanan azizeler arasına geçirdi.
Ölmeden önce ve öldükten sonra adını korumak için görülmüş tüm mahkeme kayıtları bugün Fransa Millî Kütüphanesi’nde saklanmaktadır. Yaşadığı tarihteki diğer kişiler ile kıyaslandığında, hakkında en çok şey bilinen kişilerden biridir.

öylesine bir zamanda

admin | 31 March 2007 18:48

Beynimi yıkayıp, damıtıp kurutmuşlar…..Sayın baylar ve diğer asil ünvanlılar.
Bazen kafası karışan peder ve çok sevgili zeki oğlu asİ….Ne yaptım! fidan yedim.Eyvah!
Ben deniz cennet papağanı; part time bu masalda kurt olarak çalışıyorum, kurt Heart!

Yehudanın müjdesi

AtillaGenis | 22 March 2007 15:57

http://atillagenis.blogcu.com/690805

Natioanal Geographic tarafından ortaya çıkarılan Yehudanın incilinin çözümlenmiş hali. Çok az bir bölüm çözümlenebilmiş, ama genede hiristiyanların şeytanla bir tuttukları yehudanın, aslında İsaya ihanet etmediğini gösteriyor.