bildirgec.org

iş yaşamı hakkında tüm yazılar

DOSYALAR BEKLEMEKTE

admin | 01 February 2010 09:24

Pencerenin önündeki saksıda bir tutam yeşillik… Bu havasız, toz dolu odaya bir tutam gökyüzü getirebilir mi? Camın ardında kalan tüm yeşilleri ve mavileri; camdan yapılma, gerçek dışı şeyler olmaktan çıkarıp; onlardan bir iz, küçücük bir dokunuş ya da koku ulaştırabilir mi bize?

Kimbilir; bu büroda, bu dört duvar arasında, yerinden bir an için kalkmadan ne kadar oturulabileceğini birbirine kanıtlama yarışına girişmiş görünen bu insanlara, koca bir ayna tutabilir belki de, bu bir saksı dolusu yeşillik. Onlara neleri gözden kaçırdıklarını gösterebilir.

k i n

gkaraarslan | 11 December 2007 16:15

acayip stresli bir gün geçirdim.aklımdan düşünceler öyle haince ve öyle hızlı geçiyordu ki,bindiğim metronun çok yavaş bir icat olduğuna karar verip bir durak önce indim.aksilikler beni bulacak ya,sussuz ankara’da yağmayan tüm yağmurlar bugün benim başıma toplandı.bulutlar benimle yürüyordu.hep aklımdaydı o manyak kadın yönetici.o kim oluyordu da benim işimi engelliyordu,başkalarına hem de işi bilmeyenlere yönlendiriyordu yeni yöneticiyi.kadınlar daha acımasız oluyorlar iş hayatında.eğer o kişi oraya sürünerek geldiyse,senin de sürünmeni istiyor.elime düşmesin ama..hiç acımam!!!!!!!

işçi ol erken öl!

odo | 30 November 2007 09:01

iş statüsüne göre 25-64 yaş arası ölüm oranları
iş statüsüne göre 25-64 yaş arası ölüm oranları

ingiltere ulusal istatistik bürosu bir araştırma yapmış ve insanların meslek gruplarına bağlı olarak ortalama yaşam sürelerini incelemiş. sonuçlar hayli ilginç. grafikte de görülebileceği gibi üst düzey yöneticilerden işçilere doğru hiyerarşik sıra boyunca hayat süreleri de kısalıyor. araştırmaya göre 25-64 yaş arası için düzenli bir işte “koltuk sahibi olmadan” iş yaşamını sürdürenlerin 25-64 yaş arasında ölme olasılığı üst düzey yöneticilere göre 3 kat daha fazlaymış. bu oran 25-29 yaş için 4 kat oluyor.

Az Çalışıp Çok İş Yapmak

ecrivain | 10 September 2007 18:24

Genellikle “şöyle yap, böyle olsun” diyen, düzenli olmak, başarılı olmak, sağlıkı olmak vb. gibi konularda ‘reçete’ niteliğinde olan yazılar aslında belki de yazı sahibinin bile uygulamadığı sinir bozucu öğütler verir. Bunlar sinir bozucudur, çünkü verilen öğütler aslında o kadar basittir ki, neden bunları uygulamadığımızı, ne kadar disiplinsiz, tembel, kararsız vb. olduğumuzu düşünür, kendimizi suçlarız çoğu kez. Bizi alışık olduğumuzdan farklı bir yaşam biçimine zorlaması da, yine bu tür ‘öğüt’lerin sinir bozucu ortak noktalarından biridir. Ayrıca, bu öğütler çoğu zaman da basmakalıptır. Bu nedenlerle, bunların uygulanma ve uygulansa da başarılı olma olasıkları oldukça düşüktür. Bu tür öğütleri dinleyip uygulamaya çalışan ama kendi yaşam biçimi ve alışkanlıklarına uymadığından, doğal olarak uzun süre devam ettiremeyen, en sonunda da kendini suçlayan binlerce, belki de çok daha fazla insan vardır mutlaka.

İş yaşamı hakkında…

esmerseker88 | 30 August 2007 21:18

Günlerden bir gün…Lise son’a yeni geçmiştim,içimde lise yıllarına veda edeceğim için hissettiğim buruk acı ama herkesin büyümüş olduğumu göreceğinin ilk heyecanı vardı.O kadar meraklıydım ki iş yaşamına, son senemde yapacağım staj beni tam anlamıyla tüm düşüncelerden uzaklaştırmış,tamamiyle etkisi altına almıştı…
Babamdan staj yapabileceğim güzel bir şirket de iş bulmasını rica ettim,çevresi genişti,bulabilirdi biliyordum.
Günlerden bir gün henüz son seneme başlamamışken,o güzel haberi aldım.Haziran 15 di,iyi hatırlıyorum işe başladım.Alanım üzerine girdiğimi sanmıştım,ama onlar ofis girl arıyorlarmış bunu daha o anda hissetmiştim.İlk günün verdiği heves,heyecan,merak hepsi birbirini kovalıyordu.Nerde nasıl davranmalıyım,acaba ilk olarak ne yapacağım,insanlar arasındaki ilişkiler nasıl,iş yeri hep bilinen rutin şekildemi dir? bunların cevabını arıyordum meraklı gözlerle…
Derken 1 hafta geçivermiş,sonra 1ay sonra bakmışım ki 2 ay olmuş.O merakla yaklaştığım işyerinde 2 ayımı doldurmuşum…
Sıkıldığımı farkettim,hiç de beklediğim gibi bir ortam değilmiş meğer.Aslında istediğim,merak ettiğim tüm şeylerin cevabının olduğunu bildiğim iş yeri ortamları var,bunu iyi biliyorum.Arayacağım evet bu işyerinden çıkıp o hayalini kurduğum işyerini bulacağım…Derken…
Öyle birgün oldu ki iş aradığımı haber verdiğim aslında dönüş yapacağını hiç de ummadığım bir arkadaşımın bana geri dönüşü adeta geçirdiğim hastalığın ilacı gibi gelmişti…
Ordan ayrılır ayrılmaz geçirdiğim haftasonunun ardından yeni bir semt de yeni insanlarla yeni bir işle pazartesi gününe merhaba dediğimi fark ettim.
O kadar düzenli,diğer şirketten o kadar değişik olduğunu fark ettim ki bu beni büyüledi resmen.
Ama günler geçtikçe aradığım hayalimin orda da olmadığını anladım.Gene en yakın bulduğum insan babacığımla bu durumu paylaştım.Baba bildiğin gibi değil,benim alanım muhasebe,onlar bana sadece fax dağıttırıyorlar.Ben böyle bir pozisyon istemiyorum.Tamam stajyer konumunda olduğumu biliyorum,ama ben bu olmamalıyım diyorum ve konu orda noktalanıyor… Ve ben deli kız gene iş arayışlarına başlıyorum.
Ve günlerden bir gün.Orda henüz 20 günümü daha yeni doldurmuşken,babamdan işte muhteşem haber.”Sana çok iyi bir şirkette hemde çok yakınımda iş buldum,biraz zor oldu ama oldu.”
Bu haber ile adeta üzerimdeki yük kalkıyor,çöl sıcaklarının yerini buzlar alemi alıyor.
Evet hemen akabininde ordan da ayrılıyor,gene hayallerimin peşinden koşarak gidiyorum.
Derkennnn…İşte bu benim hayallerimi süsleyen,iş yaşamının hakim olduğu en düzgün en gözde işyerim diyorum..Ve işime öylesine bağlanıyorum ki,hayalimin gerçeğe dönüştüğü o yerden asla uzaklaşmayacağımı sayıklayarak…Devamı gelecek…!