bildirgec.org

insan hakkında tüm yazılar

hayvan intiharı

admin | 08 July 2009 15:12

İntihar insanın kendini koruma ve yaşamının sürdürme güdüsüne en ağır darbeyi vuran bir eylemdir. O kadar ağır bir darbedir ki; intiharın kendisinden bile daha çok can acıtır kişinin kendi canına kıymaya karar vermesi.
İntiharın bilinçli gerçekleştirilmiş bir öz kıyım eylemi olduğu düşünülünce, hayvanların bunu gerçekleştirme konusundaki yeterliliklerini araştırma görevinin üstlenen H. Schaefer
bir fare intihar eder mi” isimli bir makale yazmış ve işte sonuçlar;
-Schaefer, deney kutusuna koyduğu fareleri kullanarak deneyinin gözlem kısmını gerçekleştirmeye başlamış. Gözleminin birinci nedeni; bir hayvanın ölümcül ve ölümcül olmayan ortamları ayırma yeterliliğiymiş. Ve görmüş ki hayvan, kendine ölüm getirecek ve getirmeyecek iki ortama sahipse, ölüm getirenini seçmezmiş. Bu da, iki ortamı ayırabildiğini gösterirmiş.
-Tüm bunların yani yaşamak için tehlikelerden kaçınmanın kendiliğinden gerçekleşen içgüdüsel davranışlar olduğu düşünülürse bir hayvanın bilinçli olarak kendini öldürmeyi düşünmesi olanaksızdır. Ölüm şeklini, yerini ve türünü seçebilme yetisi sadece insanlara hastır ve bir hayvanın intihar etme yeterliliği yoktur.
Araştırmanın sonuçları mantık sınırları içinde olsa da her yıl karaya vurarak ölen balinalar, ölen sahibinin acısına dayanamayarak ölen kedi-köpekler, karşı cins tarafından reddedildiği için ölen zürafalar, özgürlüğüne müdahale edildiği için ölen kuşlar ve balıklar gibi haberler düşünülünce sanki araştırmanın daha fazla detaylandırılması gerekiyormuş gibi geliyor insana.
Gerçekten de hayvanlar çok çok üzülüp, hayatını sürdüremeyecek noktaya gelip ölümlerini kendi elleriyle (patileriyle) gerçekleştirmekten aciz mi?
Son olarak minik bir videoyla yazımı noktalıyorum.

BİR GÜNLÜĞÜNE SU OLMAK

admin | 04 July 2009 11:34

Eşlik eden şarkıya, yazmaya ara verip eşlik etmek ile, şarkının ilhamında yazmaya devam etmek arasında gidip geliyorum.İyisi mi birkere dinleyeyim,tadayım,öyle devam ederim..Tamam,iyiyim şimdi…

Değişik olduğu günler nadirdir insanın hayatında aslında…Bir gün her gün olduğundan farklı olup bunu farkettiği zaman keyfine diyecek yoktur.Bu farkındalık öylesine güzeldir ki,öylesine kendini bulmuşluk hissi verir ki ister acı çekiyor ol ister kahkahalar atmak gelsin içinden,tek ortak bir ifade vardır,evde,sokakta orda burda,izini bıraktığın her noktada bir güzel tebessümdür tek karşılık.Bir tebessüm hiç bu kadar kendini bilmemiştir,ne için gülümsediğinin hiç bu kadar farkında değilsindir,hiç bir gün bu kadar iyi tanımamışsın kendini,hiç bu kadar bütünleşmemişsindir kendinle…Her zamanki olağan, telaşlı ve çelişkili halin gidiverir yerini sağlam,neyi dinlediğini bilen,huzurlu bir beyine bırakır.Çok değişiktir bu his çokk… Vücudunun her hareketinin her zerresinin anlamını bilirsin o gün,elini istemsizce neden masaya koyduğunu bile ya da neden o tarafa baktığını ya da ne biliyim,o aklından geçen saliselik düşüncenin özünü idrak ederek yerini bir yenisine bırakırsın..Çok değişiktir o gün,çok safsındır o gün,o kadar şeffafsındır ki baktığın değdiğin her yere, gülümseyen gözlerinden yukarılara o kristal sesli yıldızlardan saçtığını görebilirsin adeta,içindeki o güzel şeyin baktığın her yere saçıldığını falan… Çok,çok az defa bulur böyle günler insanı… Ve çok az defa anlar insan her yaptığının anlamını..Geçmişte söylediği bir sözü nasıl algıladığına ve algılandığına,geçmişteki kararlarının, hareketlerinin ne anlama geldiğine ve gelmesi gerektiğine,doğru muydu yanlış mıydı diye kararsızlığa düşmeden çok çok az defa anlam verir.Çok zamanlar aklına gelen ya da şöyle bir gözden geçirilen bir karenin her ayrıntısı binbir soru ile tekrardan anlamlandırılırken kimi zaman tarifsiz bir acı ya da acıyı azaltan öfke ile bir yandakiyle kıyaslanamaz tabessüm vesilesiyle;çok az zamanlar anlarsın o karenin ne anlam ifade ettiğini,her zerresinin,her bir gözbebeğindeki bakışın ne anlatmak istediğini…En güzeli de ne bir kararsızlık gelir bulur seni,ne bir çelişki ne de bir öfke…Her şey silinip yerini koca bir tebessüme bırakır…Kutsallıkla dolar tüm ruh,sanki tüm şeytanların önünde diz çöktüğü,gene de affedici bir meleksindir,senden iyisi yoktur,gözleri senden güzel parlayan yoktur,senden yücesi ve kendine tapanı….Çok güzel hissedilirrr çokkk… Çok azdır böyle zamanlar ama… Böyle duru olunan zamanlarr….Bir gün de olsa farklı olmak güzeldir…Bu günün arefesinde tüm boğazlarda biriken acılar,ne çok soğuk ne de sıcak o tam kıvamındaKİ muazzam su ile yıkanır giderr,bu günün arefesinde içte bir yerlerde biriken kahkahalar,çok da anlam verilemeyen mutluluk zerrecikleri, yerini öylesine anlamlı bir hüzne bırakır kii… Bir gün öncesinden öylesine farklı yapar ki…Hüzne de anlamsız mutluluklara da öylesine bir anlam yükler ki…Bu ruh tazelenmesi henüz açan bir bahar tomurcuğunu bile geride bırakır.

“insan safarisi”

admin | 02 July 2009 09:04

http://www.milliyet.com.tr/GaleriHaber.aspx?aType=GaleriHaber&KategoriID=19&ArticleID=1111631&PAGE=1&Date=01.07.2009&b=Dunya Turu

web tasarım harikaları…

mesuthayat | 25 June 2009 17:55

insandan saat
insandan saat

İnsandan saat olur mu?
kendinizi uzay mekiğinde hissedin…
1 yıl boyunca belirlenen 365 en iyi site ve her ay seçilmiş olan 12 en iyi site içerisinden(havuz: theFwa) ziyaretçi oylaması ve juri oylaması ile 2007 yılının en iyi sitesi “GET THE GLASS” başlıklı site oldu.
Tasarımı mükemmel flash tabanlı bir web sitesi. Film fragmanı gibi.
Ferrari California… açın bilgisayarınızın sesini…
türkiye’den tasarım harikası bir site
İnşaat firmasının tasarımı harika olurmu demeyin buyrun güzel bir yer.
Çok şık ve sade bir tasarım…
Çok sade ve orjinal bir tasarım.

NİHİLİZM ÜZERİNE

il mare | 25 June 2009 11:34

İvan Sergeyeviç Turgenyev
İvan Sergeyeviç Turgenyev

A:”Oysa ben düşünüyorum da,işte bir saman yığınının yanında yatmışım…Şurda kapladığım yercik,benim bulunmadığım,benimle ilgisi olmayan evrenin geri kalan parçası ile karşılaştırılırsa ne küçük! Bu benim yaşam payıma düşen zaman parçası,benden önce geçmiş,benden sonra geçecek zaman parçası ile ölçülürse,hemen hiç gibi bir şey…Ama gene de bu atom içinde,bu matematik noktanın içinde kan dolaşıyor,beynim çalışıyor ve birtakım istekler duyuluyor…Ne korkunç iş! Ne boş şey!”

B:”Senin dediğin herkes için öyle,bence…”
A:”Haklısın,ben demek istiyorum ki,onlar,öyle bir hay huya kaptırmışlar ki kendilerini,hiçliklerinden rahatsızlık duymuyorlar.Hiç dokunmuyor bu onlara…Oysa ben…Ben sıkıntıdan,öfkeden başka bir şey duymuyorum.

insan üstü çalışma şartları

hag | 15 June 2009 13:05

Neyazıktır ki ülkemizde hizmet sektöründe çalışan elemanlar çok ağır şartlarda çalıştırılmaktalar.Büyük alışveriş merkezlerinde çalışmakta olan satış temsicileri ve güvenlik görevlileri haftanın altı günü 12 saatlik insanlık dışı mesai saatlerine maruz kalmaktalar.Bir insan günde 12 saat çalıştırılırsa,8 saat uyku uyusa,günde kendine ve ailesine sadece 4 saat ayırabilir.Bu 4 saat de gezsinmi,tiyatro veya sinemayamı gitsin,kitapmı okusun,insani ihtiyaçlarınımı karşılasın.Bende bu iki sektörde de çalıştığım için bu insan sömürüsüne zamanında maruz kaldım.30 gün çalıştırılıp sadece 4 gün izin yapabilen bir insan bu şartlar altında doğal olarak anti sosyal bir yapıya yönlendiriliyor.Çalışan kesim bu insanlık dışı çalışma şartlarına,iş kaybetme korkusuyla sindirilmiş durumda olduğundan sesinide çıkaramıyor.Asıl sorun çoğu setörde çalışan işçilerin sendikasız olması.Haklarını savunacak bir mekanizma yok,bireysel çıkışlarda pek bir işe yaramıyor.Sendikalaşma olmadığı sürece bu çalışma şartlarında bir iyileşme söz konusu olamaz.AVM‘ler bir çok insana iş kapısı açsada,çalışma şartları gerçekten çok ağır.İnsanın insanca yaşama hakkını elinden alıyor.
Bir işçi 8 saat çalışma,8 saat uyku,8 saat serbest ve 2 gün tatil şartlarıyla çalışmalı.Tabiki rahat bir yaşam için gerekli olan maaş miktarından hiç bahsedemiyorum bile.AB’ye girecez diye saçma sapan yasalarla uğraşılacağına çalışma hayatını ve sosyal hakları düzenleyecek yasalar hayata geçirilse toplum rahat bir nefes alacaktır.

İNSAN = ?

sametparpar | 11 June 2009 15:46

Bir önceki yazımda insan mevzusuna kısa bir giriş yapmıştık ve Kişilik ve Şahsiyet Eğitimcisi Erol ERBAŞ ‘ın insanın beden, gezen ve nefes alıp veren (N.A.V.) denilen üç yapıdan meydana geldiğini ifade ettiğini ve gezeni bir örnekle kısaca açıklamaya çalışmıştım.

Bu yazımda da gezen konusunu bir takım örneklerle anlatmaya ve önemini ortaya koymaya devam edeceğim.

(1) Dinleme Çeşitleri

sametparpar | 11 June 2009 09:55

Gün içerisinde belki onlarca belkide yüzlerce insanlarlar iletişime geçiyoruz. Soru soruyorlar yada cevap veriyorlar. Peki karşımızdaki insanı gerçekten dinliyor muyuz?

M. Kemal ATATÜRK - Halkı dinlerken
M. Kemal ATATÜRK – Halkı dinlerken

Dinliyorum tabi ki diye cevap veren arkadaşlara küçük bir sorum olacak. “Gerçekten karşımızdakinin söylediklerini mi dinliyoruz yoksa kafamızdakini dinliyoruz da karşımızdakini dinlediğimizi mi iddia ediyoruz.

Görünüşte Dinleme: Dinlermiş gibi yaparız ama aslında biraz sonra ne söyleyeceğimizi aklımızdan geçiririz.

İsraf Çeşitleri

sametparpar | 10 June 2009 10:15

İsraf deyince aklımıza hep su israfı, para israfı, elektrik israfı en bilinçli olanımızın aklına ZAMAN israfı geliyor. Peki israf çeşitleri bunlardan mı ibaret.

İsterseniz önce israfın insana göre tanımına bir bakalım. İsraf, yerli yerince kullanılmayan, insan yararına döndürülmeyen, verimsizce heba edilen, maddi ve manevi her şey israftır.

Şimdi soralı kendimize, gözümüzün israfınız düşündük mü, kulğımızın srafını düşündük mü, zihnimizin israfını düşündük mü…