bildirgec.org

ilişkiler hakkında tüm yazılar

Manifesto

admin | 31 March 2007 17:27

couchart.com
couchart.com

İnanın,

– Bizi güldürmeyi beceremiyorsanız (çünkü birlikte kahkaha atabilmek kadar dünyada muhteşem başka hiçbir şey yoktur aslında),
– İlk tanıştığımız birkaç hafta, sizi gördüğümüzde içimizde kelebekler uçuşmuyorsa ya da yokuş aşağı bir yolda hızla sürerken bir iç gıcıklanması meydana gelir ya hani, işte ona benzer birşeyler olmuyorsa,
– Özel, iki kişilik anlarımızda o yumuşacık dokunuşlardan sizde yoksa,
– Kız arkadaşlarımız sizin tapılası olduğunuzdan ve bizim ne kadar şanslı olduğumuzdan bahsetmiyorlarsa,
– Yiyeceğinizi bizimle paylaşmaktan hoşlanmıyorsanız,
– Bize çiçeklerle ayaklarımızı her seferinde yerden kesecek çeşitlilikte sadece ikimizin anlayabileceği mesajlar veremiyorsanız (ya da çiçeklerin gizemli dilini kullanmayı beceremiyorsanız),
– Hediyenin maddi değerinden çok, bizi ne kadar düşündüğünüzün mesajını veremiyorsanız (çünkü her sevgililer gününde o parfümlerden bıkılıyor ama arada sırada sabahları başucumuzda bizim için hazırladığınız mis gibi taze çekilmiş kahvenin kokusu, bir öpücük ve gülümsemeyle uyandırılmak kadar değerlisi yok),
– Güzelliğimizden hemen hemen hergün bahsedip kendimizi iyi hissetmemizi sağlayamıyorsanız (çünkü kendimizi iyi hissettikçe bizim de size kendinizi o kadar iyi hissettireceğimiz aşikardır),
– Bize aldığınız hediyelerde paketin içine bir kart ile kendi el yazınızla sürprizli birkaç kelime konduramıyorsanız (çünkü küçük sürprizli ifadeler, o hediyenin etkisinden daha fazla iz bırakır gönlümüzde),
– Kendimizi olduğumuz gibi hissettiremiyorsanız (yani size olduğumuzdan daha farklı görünmek zorunda bıraktırıyorsanız),
– En önemlisi sizinle birlikte geçirdiğimiz kısa veya uzun sürede, bulunduğumuz ve yaşadığımız özel ya da sosyal mekanlarda bizi güvende hissettiremiyorsanız, bu bir pilli patisözüdür!

Arkadaşlık üzerine…

ratta | 21 February 2007 01:04

En populer konulardan biri 30’lu yaslara yaklasmis/gelmis/gecmis ve halen “hayatinin insanini” bulamamis kisilerin nasil aski yakalayabilecegi. Bunun
icin internet dating sitelerinden, gercek hayatta onundeki insani iki dakikada tanimaya calistiginiz speed dating’lere, gorucu usulunun yumusatilmis hali olan “uygun ortak tanidiklarin birbiriyle tanistirilmasi”na kadar bir cok yontem var.

Ancak son zamanlarda dusunmekteyim de hayatin bu donemlerinde sevgili bulmaktan daha zoru arkadas bulmak aslinda. “Karsi cinsten ‘sadece iyi arkadas’ olur mu?” tartismalarina girmemek icin de “ayni cinsten, kafa dengi arkadas” diyeyim aslinda. Cocukluk arkadaslarinizdan kopmussaniz, okuldaki arkadaslarinizla da “buyudukce” giderek daha az ortak yonunuz oldugunu hissedip olnlardan uzaklasiyorsaniz, yeni arkadaslarla tanismak oldukca zorlasiyor. Ya isyerindeki insanlarla sosyalleseceksiniz ve ister istemez isyerindeki dedikodulara is saatleri disinda da devam edeceksiniz ya da kendinize yeni aktiviteler bulup belki orada birileriyle tanisirim diyeceksiniz. Veya Internet’teki siteler yardiminiza yetisecek. Ancak samimi olarak itiraf edersek de Internet’le baslayan arkadasliklarinin buyuk cogunlugu karsi cinsle oluyor. Bir sevgiliniz/esiniz varsa, “en iyi arkadasim o oldu artik” diyebilirsiniz ama “erkek erkege”, “kiz kiza” dertlesmeyi ariyor yine de insan…

Hayatin İçinden Keşkeler

Guitarist | 07 February 2007 22:01

Kalabalık bir ortamda hiç düşüdünüz mü diğer insanların hayatını? Şurdaki sarışın birazdan eve gidecek,tuvaleti gelecek ve inanmıyor olabilirsiniz ama kakasını yapacak! Şu artist artist dolaşan herifin ayakları iki metre öteden kokuyor,az önce kendisinden utandığınız için sorduğunuz kotun fiyatının 150 YTL olduğunu öğrenmenize rağmen almak zorunda kaldığınız mağazadaki personel de o kotu almıyor ve her gittiği yerde pazarlık yapıyor. Sırf millet ne der diye bakkala giderken üstünüzü değiştirdiniz ama kimse sizi farketmedi bile…

İnsanlar çok mu umurunuz da?Boşverin siz onları,sizin için bir tek sevdiklerinizin ne dediği önemli olsun…

italyan stili evlilik

asymptot | 01 February 2007 14:48

mara carfagna, bayan berlusconi tarafından kıskanılan politkacı
mara carfagna

berlusconinin eşine mektubu, ham ve eksik çevirisi de aşağıda.

cara veronica,
mara carfagnaya yaklaşımımı flörtöz bulduğunu ve bunun seni rahatsız ettiğiyle ilgili mektbunu la repubblica gazetesinin ön sayfasında görmek rahatsız ediciydi.

danimarka başbakanı anders fogh rasmussen için “o kadar iyi görünüyor ki eşimi ona sunmayı bile düşünüyorum şeklinde şaka yaptığımda” diyerek şaka yaptığımda bunu ciddiye alıyor musun? ğer politkacılara inanılacak olsaydı italyanın hali nice olurdu?

olgunlaşmışım…

| 27 January 2007 18:28

Ben de bir problem olduğunu düşünmeye başlamıştım bir süredir.Hatta bir psikologla görüşmeliyim diyordum kendi kendime.Kafamda sorular sorular…
Bazı insanlara neden böyle davranıyorum?Neden arkadaşlar sohbet ederken bazen boş boş bakıp,başka şeyler düşünüyorum?Neden bazen konuşmaya bile tennezzül etmiyorum?Neden arkadaşlarımın bazıları ile artık görüşmek istemiyorum ve neden arkadaşlarımın sayısı azaldı?
Yoksa ben büyük burunlu kendini beğenmişin biri miyim?Yoksa ben vefasız bir dost muyum?
Artık pat diye nasıl HAYIR diyebiliyorum kemküm etmeden?
Yoksa ben kötü biri miyim?
Neden altı kapılı gardrobuma sığamayıp büyük bir dolap daha alıyorum?
Yoksa ben müsrif miyim?
Neden yalnızlığımı bu kadar çok seviyor ve bundan huzur duyuyorum?Neden haftasonu dışarı çıkıp eğlenmek için eskisi gibi can atmıyorum?
Yoksa ben asosyal mi oldum?Neden hayattaki her düşüşümden gizli bir haz alıyorum?
Yoksa ben acı çekmeyi mi seviyorum?
Neden çevremde insanlar koşuştururken ben bu kadar sakinim?
Yoksa ben tembel miyim?
Bu soruların tek bir cevabı varmış.Ne vefasız ne tembel ne kötü biri ne de asosyal mişim.
Ben OLGUNLAŞMIŞIM…
Otuzunu geçen ve kafasında cevaplanmayan sorular olan kişiler Can Dündar’ın ‘olgunlaşma’ başlıklı yazısını okusalar keşke…Belkide bazı sorulara tek bir cevap bulacaklar.
Olgunlaşma…

TAHTEREVALLİNİN NERESİNDESİNİZ?

wisdom | 11 December 2006 22:52

Günlük hayatımızda birçok farklı düzlemde ilişki içindeyiz ve birçok ayrı rolü oynuyoruz. Hepimiz birilerinin eşi, birilerinin sevgilisi, dayısı, amcası, halası, yengesi, arkadaşı, kankası, komşusu, ortağı hatta düşmanıyız. Tüm bu roller en temelde bir çeşit alma-verme dengesi -ya da dengesizliği -üzerine kurulu ve bu denge uzun süreli olarak bozulduğunda ortaya önemli çatışmalar, sürtüşmeler, didişmeler, darılmalar, incinmeler, küslükler, çıkıyor. (Ya da benim durumumdaki gibi hayatı sorgulamalar)

Bugün yaşadığım bir deneyim sonucunda bu tür bir sorgulama içindeyken, gözümün önünde şöyle bir vizyon belirdi ve bunu sizinle paylaşmak istedim.

İdeal kadın hakkında :)

induendo35 | 14 August 2006 20:02

Kadınlar… Yıllardır bir kadına ” iltifat ” babında tek bir kelime bile kullanmadım, kullanamadım. Kendimi aşağılanmış gibi hissettim hep. Yediğim darbelerin ve kuyruk acılarının etkisi var mıdır bilmem ama kadınlar konusunda çok fazla gururluyum. Evlenmek bile istemiyorum. Aslında benim hayalimdeki kadın şudur; Angelina Jolie kıvamında güzel, Nadia Camukova misali zeki ve Isaura kadar itaatkar… Şimdi söyleyin bana, böyle bir kadını kim istemez ki???