bildirgec.org

içsel döngü hakkında tüm yazılar

Bilmece

plakton | 09 March 2007 21:39

Evet, kabul ediyorum. Benden daha büyüktü bu hayat. Sen bunu okuyorsun ama BEN olmadığını bilmelisin. Gitmem gereken yolu biliyorum. Gözlerindeki o korkunç mesafe kadar daha yol almalıyım. Böylece belki ulaşabilirim sana. Kendimi bile kandırabilirim bu yüksek dozdaki düşlerle.
İnancımı çoktan kaybettim, yâda benden çaldılar. Artık tabularımı bile kendim yazıyorum. Öyle ki bu spot ışıklarının
altındaki fareler yâda köşelere saklanmış aç köpek gölgeleri bile durmadan aynı mısraları fısıldıyorlar kulaklarıma. Kaybedeceksin onu diyorlar. Yeteri kadar konuşamadım biliyorum. Ama duydum bu tıkalı kulaklarımla güldüğünü.

Lokmalar arası muhabbet

plakton | 09 March 2007 21:06

Sadece oturuyordum. Serin olduğunun yâda güneşin çoktan dünün bulutları altına girdiğini görmedim bile. Sadece denizle ikimizin arasından geçen insanları görüntümü kestikleri için görmek zorundaydım.
Konuşunca yanımda oturduğunu ve bana baktığını fark ettim. Şaşırtıcı derecede tatlı ama sert bir sesle ”Özür dilerim” dedi, “ama sizinle konuşmam mümkün olmayacak” Gözlerimi denizin üzerindeki martıdan ayırmadan“Ben size bir şey söylemedim ki” dedim.
“Haklısınız” dedi, “Ama yabancılarla konuşma huyum olmadığını bilmenizi istedim.”
“Tekrarlıyorum” dedim, “Ben size bir şey söylemedim.”
“Evet, ilk söylediğinizde de duydum bunu. Ama nedenini merak etmiyor musunuz?”
“Sanırım etmiyorum” dedim “İyi laf. Sizin mantıklı bir adam olduğunuz belli.” Omuzlarımı silkip yanıt vermedim. Tepeden tırnağa kayıtsızlık örneğiydim şimdi. Bunu görünce yüzünde geniş bir gülümseme yayıldı. Bana doğru eğilip bir sır paylaşıyormuş gibi “Sanırım sizinle anlaşacağız” diye fısıldadı.
Uzunca bir süre sonra “Görürüz bakalım “dedim. Güldü.(kısa derinden gelen bir hah sesiydi), sonra sözüne devam etti.”Oldum olası yabancılardan hoşlanmadığımı sanmayın. Kendini takdim etmeyen insanlarla konuşmamayı yeğliyorum. Başlayabilmek için elinde bir ad olması gerek”
“Ama adımı size söylersem artık yabancı sayılmam ki?” dedim.
“Haklısınız. İşte bu yüzden yabancılarla hiç konuşmam” dedi…

kendi çevreme ördüğüm hiçbir yer

plakton | 19 February 2007 18:20

Uzun zamandır en hoşlandığım şey yürümek Hemen hemen her gün işten çıktığımda, tatil günlerimde uzun uzadıya yaptığım şey. Her gün, yağmur güneş demeden, sıcak soğuk demeden bu kentte dolaşmak için çıkarım. Belli bir hedefim yoktur. Ayaklarım nereye götürürse oraya giderim.

İzmir gezmekle bitecek bir kent değildir. Sonu gelmez bir dolambaç gibi olur bazen gözümde. Ne kadar uzağa gidersem gideyim, kentin semtlerini ve sokaklarını ne kadar iyi tanırsam tanıyayım bu kaybolmuş olma duygusundan kurtulamam. Yalnızca kentte değil kendi içimde de kaybolurum. Ne zaman yürümeye başlasam kendimi de geride bıraktığımı hissederim. Kendimi sokaklardaki harekete teslim ettiğim zaman sanki sadece gören bir göze indirgiyormuşum gibi gelir. Böylece düşünmekten kurtulurum. Öncelikle huzur veriyor bu durum ve içimde sağlıklı bir boşluk oluşmasını sağlıyor.