bildirgec.org

hediye hakkında tüm yazılar

Hemalhemsat.com

nihilanth | 16 November 2006 00:36

ünlü alışveriş sitesi hepsiburada.com‘un iş birliği ile yeni bir kampanya başlatmış.

çifte kazanç kampanyasıyla satılan ürünün %10’u hediye çeki olarak size geri dönüyor.

bir süredir devam eden ve 15 kasım‘da son bulacak olan kampanya ise, ilginç ürünler yarışması.

hemalhemsat.com‘daki en ilginç ürünü satan

IGN 2006 Tatil Alışveriş Rehberi

theaob | 09 November 2006 20:01

ign holiday buyers guide
ign holiday buyers guide

IGN.com bu yıl tatilde alınabilecek şeyleri şeçmiş. Hazır Amerika‘da da noel yaklaşıyor. Ne alacağını bilemeyenler için güzel bir liste olmuş. Her kategoriden on adet ürün var. Ana sayfaya buradan ulaşabilirsiniz. Daha eklenmemiş birkaç kategori var. Onlar da eklendikten sonra her editörün kişisel listeleri yayınlanacakmış.
DS Listesi, PSP Listesi, Müzik Listesi, XBox Listesi, XBox 360 Listesi, Film ve DVD Listesi, Spor Listesi

İçinden Bir Şey Çıkması

semazem | 07 November 2006 10:42

Efendim, ülkemiz insanlarının ( tabi ki ben de dahil) alışverişlerinde en önem verdiği fenomeni açıklamak istiyorum bu gün sizlere, başlıkta da yazdığım gibi bu : “içinden bir şey çıkması”dır.
Almak istediğiniz bir ürünün içinden bir şey çıkan modeli, içinden bir şey çıkmayandan daha pahalı olsa da daha caziptir. Çünkü içinden bir şey çıkar. İçinden çıkan şeyin fiyatı ile asıl ürünün fiyatının toplamı, aldığınız fiyattan daha ucuzsa bile yine de içinden bir şey çıkanlı ürün alınmalıdır.
İçinden çıkan şeyin işinize yarayacak olması çok önemli değildir. Mutfak dolaplarınızın “bunlar da burada dursun gerekirse kullanırım” köşesi diğer içinden çıkan ürünlerle beraber yenilerini de alacak kapasitededir. İlk 13 tanesini, hâlâ, hiç kullanmadığınız halde içinden bir ondördüncü plastik çiçekli çerez kabı çıkacak olan çamaşır deterjanını almak dururken, içinden hiç bir şey çıkmayan deterjan alınır mı hiç ?
Bu fenomen içimize öyle işlemiş ki, memlekette artık yeni çukulata da üretilmez oldu. 3-4 klasik model var, gerisi hep gofrete döndü. Neden ? E çikolatanın içinden çıkacak olan belli: fındık, fıstık hadi bir de üzüm. E alıştı tabi artık millet. Bir firma atılım adına lokum, kahve, çitlembik, mozarella gibi şeyler denedi ama o da tükendi. Ama gofet öyle mi ? Altta bir gofret, üstünde tane tane bilmem ne, onun üstüne böööööyle koyu kıvamlı akan başka renkte bir şey, en dışını kaplayan çıtır bir başka bir şey, iççinden çıkan çıkana. İnsan kesitsel çalışmasını analize doyamıyor, düşünün bir de tadını.
Sakızlara bakın mesela, içinde filanca özü, falanca şelalesi, feşmekan şurubu. E ne oldu bizim Tipitip ? Hoş, vakti zamanında onu da içinden karikatür çıkıyor diye alıp, madlenlere bakmazdık, o da başka konu.
Sadece yiyecek de değil, arabalar bile “standart aksesuar pakedi” denilen bir paketle satılıyor artık. Eskiden arabada teyp mi olurdu. Arabayı alır gider bir elektrikçiye içinden hoparlörleri de çıkan bir teyp alır taktırırdık. Hatta bagaja bir de amfi ( içinden kabloları çıkanlar daha pahalı ama daha iyi, kablo çıkıyor içinden). Sonra git yanlara nikelaj yaptır. ( kendinde yapışkanlı olanlar var, ithal, içinden alfabenin harfleri çıkyor, bagaja adını soyadını yazarsın). Daha neler neler.
Bilgisayarınıza yazıcı alıyorsunuz, paketin üzerinde koskoca yazıyor “bağlantı kablosu hediyeli”. Yahu 10 yıl önce bunlar çıktığında zaten kablosuz ürün yotu. Siz önce kabloları aldınız, sonra da tekrar kutuya koyup üzerine de “içinden kablo çıkıyor “yazdınız. “Allah garip kulunu sevindirmek için, önce eşşeğini kaybettirir, sonra buldururmuş” derler ya eskiler , o durum işte. Bir de bu bağlantı kablosuz yazıcı konusunda “semersiz eşşek satılmaz” lafı gelir aklıma hep. Bütün laflar eşşekli oldu ama, neyse…
Daha saymakla bitmez bunlar. Mesela ben de yazılarımda sıklıkla parantez kullanıyorum, içlerini de bol tutmaya çalışıyorum. Emin olun yakında “parantezli yazar” diye adım çıkacak, insanlar “onun parantezleri var, içinden bir sürü şey çıkıyor” diye benim yazılarımı okuyacak. (işte kalite, işte fark )
Bu içinden bir şey çıkması fenomeni, bazı mağazalarda da “şu kadar alışverişe bu kadar hediye çeki” şeklinde uygulanıyor mesela. Ben bunlara “sonsuza devinimli içinden bir şey çıkması paradoksu” özgün adını veriyorum.
Olay şöyle cereyan ediyor. Bir takım elbise, bir kaç gömek, kravat falan alıyorsunuz 600 YTL tutuyor, kasaya gidip ödüyorsunuz size 120 YTL lik hediye çeki veriyorlar. 1 hafta süresi var. E gelmişken alayım bir şey diyorsunuz,. O gömlekleri secerken beğendiğiniz bir gömlek vardı zaten, çok olur diye almamıştınız, onu, ötekini ve bunlara uygun kravatları alıyorsunuz. Bu arada 1 alana diğeri bedava kampanyasına gözünüz takılıyor ( 1 tane de içinden çıkıyor) oradan da 2 tane atlet alıyorsunuz. Kasaya gidip hediye çekini veriyorsunuz, 145 YTL tutuyor. 25 milyonda cebinizden veriyorsunuz tam gideceksiniz, 8 YTL lik hediye çeki tutuşturuyorlar elinize. E bari kalmasın diyorsunuz, 8 YTL’lik corabı alıp çıkacaksınız ki yandaki askıda 2 tane alana 2 tane bedava ( 2 tane de içinden çıkıyor) kampanyalı çoraplar dikkatinizi çekiyor, fiyat 28 YTL. Bir hesap yapıyorsunuz o 8 YTL’lik çorabı almak resmen enayilik. Zaten 8’i beleş, 20 daha verip 4 tane çorap ( 2 si içinden çıktı zaten). Ama o 20yi verince size, evet, hediye çeki yine, valla, 7 YTL’lik…
Anlaşıldı değil mi olay ? İçinden bir şey çıkıyor yani…
Sonra da gazetelerde okuyoruz, adam cinnet geçirip şunu şunu yaptı, kadın çıldırdı bunu bunu yaptı. E ayıplayacak nesi var ki, ben de olsam kadının cinnet geçireni tercih ederim. Düşünsenize, kadın bildiğiniz adam, herşeyi aynı, ama bunun içinden cinnet çıkıyor.

film eleştirmenliği imkanı

nihilanth | 31 October 2006 12:01

yayın hayatına yeni başlayan cinemascope dergisi‘nden okurlarının ilgisini çekecek bir yarışma fırsatı.. dergi artık her ay, bir okurun dergi tarafından belirlenen bir film için eleştirisini yayınlayacak. okurun eleştirisi yayınlanırsa, okur dvd seti kazanacakmış..

bu ayki film, hokkabazmış… 10 aralık 2006‘ya kadar eleştiri gönderme süresi var.

taç

buyutec | 03 July 2006 12:34

Koşarak çıktı kapıdan. Bir çırpıda karşıdaki yola ulaştı. Bir süre geçemedi karşıya. Kocaman arabalar süratle geliyor ancak hiç birisi onu fark etmiyordu. Elini cebine attı bir kez daha. İşte hepsi ordaydı, tamı tamına iki lira yirmi beş kuruş.

Yüzünde nicedir unuttuğu bir ifade vardı. Babasını son görüşünden hatırlayabilirdi hafızası elverseydi. Ve gidişinde –gidiş ve terk edişin farkını anlayamayacak kadar küçük yaştaydı henüz- arkasından bakarken nasıl da bambaşka bir hal aldığını yüzünün. Annesinin de o günden sonra güldüğünü görmemiş, gülmeyi tümden unutmuştu.

Bebelere balon, babalara palan

winmaker | 16 June 2006 08:36

Babalar günü yaklaşırken babanıza almayı düşüneceğiniz en son şey: bir palan. Bildiğiniz, atın sırtına takılan palanlardan tek farkı, bunun babanın sırtına takılıyor olması. Babaların dizleri incinmesin diye yanında dizlikte hediye ediyorlar, ah canım.

Online Çiçekçi

waking life | 10 May 2006 12:18

Malumunuz anneler günü yaklaşıyor. Yurtdışından Turkiye’ye çiçek göndermek istiyorum. Turkiye’de iyi ve guvenilir bir online çiçekçi bilen var mı? çicek izmir ya da istanbul’a gidecek.