bildirgec.org

hayvan dostu hakkında tüm yazılar

Evcil hayvanlarınız ışıl ışıl!

Beacool | 04 May 2010 18:53

Hadiii! ilgilen benle!
Hadi ilgilen benle!

Evcil hayvanınız sahibiyle olmaktan hoşlanır. Hatta sizin ondan sıkıldığınız anların çoğunda dahi yanı başınızda bekler. Bir göz temasınız, bir “gel kızım!” lafı onu sıkılarak yattığı yerden kaldırıp sevinçle yanınıza gelmesini sağlayacaktır. Köpek olsun kedi olsun (Başka evcil hayvanlarda olur mu bilmem ama aranızda bağ varsa neden olmasın) yanınızda (hatta üstünüzde) bulunmaktan hoşlanırlar.

Ama can dostunuzun her an yanınızda olması acaba onun için ne kadar iyi? Hayvan sever (bkz uzunca bi yazı sonu notu) arkadaşlarımın en çok yaptığı hataların başında da bu gelmekte. Her ne kadar bağımız onlarla kuvvetli olsa da bazı durumlarda onların içgüdülerine yenik düştüğü zamanlar olmakta. Karanlık yol kenarı mesir alanında beraber gece gezmesine çıktığınız kuçunuz gece duymuş olduğu sesin peşinden koşarken (buna koruma ya da cinsine göre avlanma içgüdüsü deniyor) yola çıkıp ezilmesi yaşanan olaylar arasında. Bu aslında talihsizlik değil otorite – eğitim eksikliği ve büyük oranda da bilinçsizlikten kaynaklanıyor.

Led Dog Collar
Led Dog Collar

içgüdüsel soru: kimmiş hayvansever?

cellatlina | 01 December 2008 19:03

‘Bizimle birlikte yaşayacağına göre,’ diyoruz, ‘bizim düzenimize uysun.’ Doğru. Her konuk, az ya da çok, bunu yapar zaten. Evin düzenine uyar. Uymayanın ‘konuk’luğu sona erer. Ama hayvanlarımız konuğumuz değil. Yaşam ortağımız.

Evet, Bilge Karasu Bir Hayvanla Yaşamak adlı denemesinde böyle demişti. Nice hayvansever yazar vardır fakat bu konuda ilk aklıma gelen o oldu. “Ne Kitapsız Ne Kedisiz” adlı kitabından olsa gerek. Ne güzel bir kitap ismi!Şimdi “hayvansever” ne demek bir bakalım… Evde bir çok hayvan beslemek, hayvansever olmak mıdır bunu bir düşünelim. “Yaşam ortağımız” olmasına karar verme hakkına sahip miyiz, bu ayrı konu, yani bir başka canlıyı iradesi olmamasından faydalanarak yavruyken ya da yaşını/yaşlarını doldurmuşken evimize almaktan bahsediyoruz. Doğadan olmalarına rağmen “medeniyetleşme”mizden ötürü şehirlerde yaşamak zorunda kaldılar çoğu,bizler gibi. Bizimle yaşamaya devam ediyorlar, hakları bile var! Bizden daha masumlar, hayatla mücadele etmek zorunda değiller; zira işe gitmiyorlar ve karınlarını doyurup yavrularına (çoğu kısırlaştırıldığı için “varsa” demeli) bakmaları ve yaşamlarını sürdürmeleri kafi. Halbuki bizler daha çok zorlukla yüzleşmek ve savaşmak zorundayız. Çoğumuz, çoğu kedinin yaşadığı “çöp tenekesinde karın doyururken kafasına düşen poşetin yarattığı acı” hissini yaşamamışızdır ama manevi olarak, çoğu kedinin yaşamadığı, “yaptığımız iyiliğin müsait yerimize girmesinin acısı”na alışığız. Bu durumda bizden daha masum bir toplumla karşılaşıyoruz. İyilik yapmıyorlar dolayısıyla bu onlara acı vermiyor. Dolayısıyla “iyilik yaparsam anamı ağlatırlar” anlayışları yok ve bu yüzden kimseyi de sömürme isteği duymuyorlar.
(Hayvanların masumiyeti daha kısa yoldan da açıklanabilrdi ama ben bu yolu daha uygun gördüm.)

YETİM KEDİ

vasbiizet | 26 October 2007 17:33

Zemin kattaki evimizin arka bahçeye bakan balkonunun altı bilumum hayvanatın doğum yapmak ve sığınmak için kullandığı bir mekan olagelmiştir. Biz havlamalarına, miyavlamalarına oynaşmalarına aldırmadan yaşamımıza devam eder, sabahları kafamıza yorganı biraz daha fazlacana çekip, başımızı yastığın altına iyice sokmaktan öte birşeycikler yapmaz hayvancıkların rahatını, huzurunu kaçıran icraatlarda bulunmayız genelde.
Zaten onlar da fazla ısrarcı olmaz bir kaç gün içinde sırra kadem basar, bir daha da ortalıkta gözükmezler.

Bir hafta önce de aynı şekilde bir gece aniden başlayan kedi miyavlaması ile uyandık. Ve amaaan gene kedinin biri balkonun altına yavruladı deyip uykucuğumuza kaldığımız yerden devam ettik ya da etmeye çalıştık. Amma velakin bu seferki kedi evladı susmak bilmedi. Miyavlamaların şiddeti gittikçe arttı, bir yalvarma ve acındırma tonuna büründü ki ne kulak ardı etmek ne de uykuya devam edebilmek kabil. Bu vatandaş susmayınca ev ahalisi olarak işkillendik. Önce annem bizden saklı olarak-yüz bulup eve almayalım hayvanı diye- kediyi kolaçan etmeye gitti. Ama ses var görüntü yok. Kalasların arasından sinirli miyavlamalar geliyor ama kendi bir türlü görülemiyor. Sonra gecenin kör yarısı elde elfeneri kardeşimle ben tuttuk arka bahçenin yolunu. Ama miyavlamaların yalvarma tonu bizim oraya ulaşmamızla birlikte tıslama, hırlama ve hatta tükürme ile birlikte tehtit rengi alınca karanlığın da etkisi ile tırsıp arkamıza bile bakmadan koşar adım evin yolunu tuttuk. Olayın kahramanı kediciğin suretini gene göremedik.