bildirgec.org

hayal hakkında tüm yazılar

Mutlu (!) doğumgünü çocuğu..

darjeeling | 18 April 2007 11:26

Bugün yarın derken dolu dolu 26 yaşında oluyorum ben.
19 Nisan’da doğmuşum. Çok mu önemli ? Çoğunuz için hayır tabiki. Zaten klasik bir bahar günü olmasından daha özel bir tarafı da yok kanımca.
Ama geçen yıllara baktım. Ne mutlu ve coşkulu olduğum zamanlar ve ne karamsar günlerim olmuş diye. İnsanoğlu böyle! Ne tamamen mutlu ne de mutsuz.
26 yaşı yaşıyorken yapmayı isteyip yapamadığım şeylere baktım bir. Evlenmek, güzel çocuklar doğurup anneliğin güzelliğini hissetmek, yüksek lisans yapmak, yurtdışında yaşamak, aileme para gönderebilcek kadar huzurlu refah düzeyine kavuşmak, 2. bir yabancı dil öğrenmek..
Bunların bir sırası yok, yani kafamdaki sıralamaya göre yazmadım.. Sadece bunları hala gerçekleştirememiş olmak canımı sıktı bugün yine düşününce.
Boş durmuyorum elbet. Çalışıp hayatımı kazanmaya çalışıyorum. Bu söylediğim cümleler sizlere fakir edebiyatı gibi gelmesin ama bu psikopat şehirde kadın başıma ayakta duruyorum belki de çoğunuzun denediği gibi..
Bazı şeyler oluyor bazıları olmuyor.
Hayattan tatminkarmıyım? Hiç duraksamadan hayır diyebilirim. Diyeceksiniz ki elindekilerin değerini bil ya da şükret. Bunları elbet yapıyorum ama yetmiyor bazen.
Yıllar geçiyor ve sanki öylece kendi yerimde sayıp duruyorum.
Bu bana göre değil. Ve nerden başlayacağımı bilmiyorum…
Doğumgünlerini sevmiyorum.

HORMONAL GEVŞE-ME!

| 04 April 2007 13:01

işten gözlerim kan çanağı halde çıkmışım.yorgunluktan uyku girmiyor gözlerime.yorgunluk berbat!

çoraplarım terden yapış yapış olmuş.çıkardım. kesif bir koku yayıldı odaya.karım yatmış, çocuklar da…adet dönemine ek, bir de kayınvalidenin vefatı…uçuşan her etek, siyah daracık kumaş pantolonlardakiher ebattaki popo önce ruhumu, sonra da içimi…

ütü yeri dümdüz olmuş diz kapak kısmı epriyen gri pantolonumu (commedia d’ellarte’den pantalone; şalvarlı yaşlı adamın ayağına geçirdiği giysi ama pantalon/pantolon tartışmasının baş aktörüdür) sıyırdım kılları iyice dökülen bacaklarımdan.

göründüğü kadar kolay değil hayat

beyrek | 22 March 2007 17:16

Hayat göründüğü kadar kolay değil aslında, bugün birkez daha anladım bunu.
her zamanki gibi yine iş stresi ile başladı günüm. o kadar yoruldum ki yeni bir iş şart artık bana. Aslında bende bilmiyorum ne beni böyle sıkan. Çevremdekilere baktıkça biraz şanslıyım aslında, çok şükür yanlarında mutlu olduğum bir ailem, beni canından çok sevdiğini bildiğim ve çok sevdiğim bir aşkım ve kötü günlerimde yanımda olan dostlarım var.
Ama bazen yetmiyor galiba, ben mi çok doyumsuzum yoksa hayat mı oyun oynuyor bana. içimi dökemediğim dakikalar oluyor bazen ve bazen etrafımda kimse yokmuş gibi yanlız hissediyorum kendimi. Aslında öyle doluyorum ki hiç kimse anlamıyor sanki beni. kalabalığın içinde yanlızım yine bugün.
Oysa daha 23 yaşında hayalleri olan umut dolu biriyim ben, ne bu karamsarlık ne bu sıkıntı bilmiyorum gerçekten. Kötüyüm ve yazıyorum işte. zaten sadece bu sakinleştiriyor bu aralar beni…

Ne Hayal Gücü – 1

| 19 March 2007 13:53

İş beni heryerde buluyor. Nereye gidersem gideyim kablosuz internet kullanıyorum. Eğer yoksa kendim götürüyorum. Bir dk. bir dk.. Yine e-posta geldi. O, şuna bak! Üç boyutlu set tasarımları. Setin etrafında dolaşabiliyorsunuz. Çok havalı değil mi? Bu da gösteride kullandığımız nesnelerden. Hayır kurumları için açık arttırmaya çıkarıyoruz. İşte bu da yeni fikrimiz. Milyonlarca liralık altın etrafa saklanmış bulunmayı bekliyor. Düşünebiliyor musunuz? Başka başka?
Yeni bir pano tasarımı. En çok bunu tutuyorum. Ormanda çekim yapılırken bile saatler süren kayıtları olduğum yerden izleyebiliyorum. Bu inanılmaz birşey. Ailemle kayak yapmaya ya da yüzmeye gittiğimde bile iş beni buluyor.Gördüğünüz gibi ben işten kurtulamıyorum. Dürüst olmak gerekirse istemiyorum da. Zaten benim hayatım böyle. İşte benim gerçeğim.

NAYLON VİCDAN’I ÖZLEMEK…

koza 68 | 14 March 2007 13:11

Sağolsun , aziz dostum Naylon vicdan bey beni kırmadı…Son günlerde yaşanan tatsız tuzsuz tartışmalara açıklık getirme adına , lütfettiler sorularımı yanıtladılar…

– Hocam , öncelikle size söz veriyorum; Bu söyleşi kesinti veya kısıntıya uğrarsa ben de veda edeceğim…
NV– Size güveniyorum dostum ama onlara asla !…

– Bakın bahar geliyor, şu kırgınlığa son versek diyorum ne dersiniz?

NV-Hayır! Zaten bütünüyle unutulmuş bir veda idi bu…

– Efendim,tam olarak kime kızdınız allasen?…

NV-Bakın, burada isimler üzerinde durup onlara prim yaptırmak niyetinde değilim,ama şunu söyleyebilirim ; Genel olarak okuyucunun sığlığı ve bilgisizliği beni ziyadesiyle müteessir etti…Benden olmadığım gibi olmamı bekleyenler avuçlarını yalarlar. Bu böyle bilinsin!…

gerçek ile hayal aşkta vücut bulur

emrouisen | 14 February 2007 12:21

aşk başlı başına ulaşılamazlık olunca hayaller ile beslenir. bir taraftan gerçeğe aldırış etmeksizin yapmak zorunda olduklarımızı hayallerle besleyip ayakta tutarız. hayal olmasa sabır olmaz güç kalmaz. bu yüzden hayal etmeyi unutup güçsüzleşmeye başlar insan. yeni bir aşkı bir vucutla sınırlı görenler yine yanılır yine aldanır ve aşk onlara hiç yetmez ve hepsi birer deneme kalır mükemmeli bulmak için. bizi bir yerde avuttuğunu sandığımız o bir şekilde insanı sınırlandıran aşklar, bir adım gerideki gerçek ile bir adım ilerideki hayalin ortasındaki boşlukta asılı durmaktadır. ama gerçeği, sadece gördüklerimizle sınırlandırmanın esareti yüzünden bizi hep yapacaklarımızdan alıkoymaya çalışır, korkutur, yönlendirir ve sanırım gerçek ile hayal birlikte aynı anda yol alabildiği sürece yaşam bir değer kazanıp bir görünüşten bağımsızlaşır. hayatta bugüne kadar yapılan her ne eylem varsa bunların hepsi yine bir araçtır birini severken bile göremediğiniz, duymadığınız bir hiçliği sevmek ne kadar anlamsızsa gördüğümüz canlı cansız şeyleri de sevememek o kadar anlamsız olmalıdır. gerçek ile hayal aynı anda yol almalıdır.

???HAYAL ETME??? (lütfen okuyun, oy vermeyin, tuttum demeyin ve önemlisi 3-5 cent AMERİCAN parası kazandırmayı) Ama MUTLAK OKUYUN

sinemasever | 30 January 2007 17:42

HAYAL ETME

Benim yurdum insanın o güzel insanımın hayal etme özgürlüğü var. O özgürlüğü kimseler elimizden ve hayallerimizden, zihinlerimizden, benim ve sizlerin düş kurgusundan alamaz. Hayaller türlü türlü, renkli-renksiz, siyah-beyaz, belki de sinemaskop tüm yaşantımızı kaplayan? Benim hayalim okumadan adam Olmak!, Senin hayalin avukat olmak, öğretmen veya subay olmak.. Köydeki ırgat bacımın hayali, ırgatlıktan onu kurtaracak beyaz atlı prensin (bir çoban, bir ağa sığırtmacının veya yavuklusunun) alıp götürmesi, daha önemlisi falanca köyün mağara benzeri evlerinde yaşayan 10 yaşındaki çocuğun doktor olabilme hayali….

YETMİŞ YAŞINDAN SONRA İNGİLİZCE VEYA FRANSIZCA ÖĞRENİLİR Mİ? ÖĞRENİLİRMİŞ!

Radyocu | 30 January 2007 16:50

İNSAN  HER YAŞTA  ÖĞRENEBİLİRMİŞ!
İNSAN HER YAŞTA YABANCI BİR DİL ÖĞRENEBİLİRMİŞ!

Yabancı dil öğrenimi konusunda en yaygın mazeretlerden biri de İngilizce’nin veya yabancı dil öğrenmenin zor olduğudur. Aslında bu geçerli bir mazeret değildir. Sorun genellikle konuyla ilgili belli bir hayalin olmaması ve kişinin konuya odaklanmaması veya odaklanamamasıdır.

Uzun bir zaman önce gazetelerde gördüğüm bir haberi sizinle paylaşmak istiyorum. Haber, yabancı dil öğrenmek konusunda engel olarak söylenen bazı mazeretleri geçersiz kılan bir örnek olarak ilgimi çekti.