bildirgec.org

hafif.org hakkında tüm yazılar

Facebook profilinize yazılarınızı ekleyin

SCAR TISSUE | 26 October 2007 08:01

facebook
facebook

Bilindiği gibi arkadaşlık sitelerinin şu an için en çok ziyaret edileni ve sahibine güzel bir gelir sağlayan facebook ‘u kendi pillinetwork yazılarımızın geliri için kullanabiliriz. Nasıl mı?

Bu konuyu facebook üzerinde bulunan pilii.com sitelerinin gruplarında da yazdım fakat pek dikkat eden oldu mu olmadı mı bilemiyorum. Onun için burada yazmam da faydalı olacaktır. Neyse gelelim sadede ve adım adım anlatalım…

Hafif’te Gün

| 23 July 2007 11:19

Ay şekercim nasılsın? İyiyim canımcım valla nolsun işte. Heeey ben de geldiiim. Ay şekerim sen de hoşgeldin. Dur, dudakları değdirmeden yanak yanağa öpüşelim şöyle gün teyzeleri gibi. Ayol şekerim biz ne kadar güzel anlaşıyoruz di mi. Herşey pozitif böyle. Flower Power limitlerde. Eksik olmayın bir tanelerim. Kıskananlar çatlasın ayol. Canımcım biz neden meseneden konuşmuyoruz ki? Hem daha hızlı olur. Ayol olur mu be. Sonra bizim yazdıklarımızı kim okuyacak mesenede? Böyle iyi powerpuff girls pozitifliğinde anlaştığımızı nasıl anlayacaklar? Nasıl orta yerinden çatlatacaz milleti böyle ÇAT diye? Hem mesenede öyle kuru kuru sohbet mi olur? Kimse ortaya konu felan atmaz. Kalırız öylecene vallahi de billahi de. Ay haklısın güzelim. Hiç düşünmemiştim ben bunu. Biz ne güzel anlaşıyoruz. Hem niye tartışıyorlar ki insanlar? Ne gerek var ki bak biz ne güzel birbiribizi idare ediyoruz. İki günlük dünya ayol. Hiç valla.

Şu ön sayfadaki yazılar da ne banel konular şekerim. Ne o öyle ayol bu yaştan sonra pröfesör olacakmışız sanki. Aman boşver cicim sen geç dalganı yaz ahkamını. Değil mi şekerim. Hatta bir de üstüne gülerim hahhahayttt diye. Valla iyi edersin güzelim. Ay hele birtanesi yok mu, yazıları küfür dolu, yazdığı dolanbaçlı cümlelerden hiçbirşey anlaşılmıyor. Allaan ayısı kuro işte nolcek. Bir de entelim diye geçinmiyor mu böyle ggccccık oluyorum ya. Boşver şekerim. Sen bakma ona. Biz kendi aramızda takılıyoruz hoş beş. Di mi ya. Biz olmasak bu site resmen çekilmez olur şekerim ya. Ayol bir tandahası var böyle örümcek kafalı arapça birşeyler yazıyor. Hiç anlamıyorum onu. Ay ne yani hangi çağda yaşıyoruz ayol? Böyle örümcek kafalı arapçaylan yazı mı yazılırmış.

Şurda aramızda pozitif serpinti misali sohbet etmek varken. Amaaaan şekerim sen onu bırak da naptın nettin. İyiyim işte canım, geldim sonra gidecem. Sen naptın cicim? Kız sen bana darılmadın geçan di mi? Ay yok kız. Benim de uykum var canımcım ekrana zor bakıyorum. Sen yat bari güzelim. Tamam canım. Hadi bay baaay.

rüyamda pilli’yi görsem ve desem ki

| 16 July 2007 08:41

dream
dream

Keşke pilli editörleri gece mesaisine (Hafif hariç:) yağ çekmek diye buna denir.) başlasa da biz de sadece yeni yorumlarla yetinmesek. Sonra…Gönderilen yazıları teker teker yayına koysunlar, bir anda 5 yeni yayınla karşılaşmayalım. Yorumlarda geçen küfürlere müdahale etseler , daha temiz bir hafif okusak. Yayına giren yazıları daha dikkatli incelesinler ki, aynı bildiri tekrar tekrar yayına girip yazarlar arasında polemiğe yol açmasa. Hadise 1 sadece A seçeneği . Sevgili okurlar, yazıcılar, üyeler yorumlarla konuları kulaktan kulağa oynar gibi değiştirmeseler. Hafifte yazı gönderme sınırı 3’e çıksa. Gün içinde ilginç bir mim yakalayınca gece 12 yi beklemesek. Bkz. gece 12 olunca mim atağa kalkıyor. Bir de mim’lere tıklayınca başka pencerede açılsa da, sağ klikle açmak zorunda kalmasak. Daha neleeeer neler?

Hafif’in iç sunucusu ve 500 Hatası

semazem | 08 July 2007 00:45

Bir tek bana mı oluyor, herkese oluyor da benden başka kimse yazmıyor mu, yoksa yazılanlar yayınlanmıyor mu; bakalım göreceğiz.

Sanırım 10-15 gün kadar oldu, Hafif.org’da tek tıklamayla istediğim hiç bir şeyi gönderebilmiş değilim. Ne yazı, ne yorum, ne de mim. Yazdığım her şey gönder dediğimde “İç Sunucu hatası 500” diyip duruyor. Yorumları her seferinde en az iki defa yazıyorum. İkincisinde kopyalamayı akıl edip bir defa daha olursa hiç değilse oradan yapıştırıyorum.

Ayrıca hafif.org genelinde bir yavaşlama da söz konusu gibi geliyor. İş – ev ve dışarıda bir kaç yerlerdeki bilumum bağlantıların hepsinde aynı sorunlar var. Tek bir yerde olsa sorun bağlantıda diyeceğim ama o da değil.

Bayan Hentbol Takımı

| 03 June 2007 10:58

Canavar düdüğünün yokuşunda yavaş adımlarla yukarı çıkarken karşıdan hızlı bir şekilde koşarak gelen bayan hentbol takımı, büyük bir hışımla yanımdan geçerken gölgemin yırtılmasına sebebiyet verdiler. Arkalarından, gün ışığına çıkmamış; içinde erkek ve kadın uzuvları bulunmayan, akraba-i talukatı barındırmayan nice küfür salladım da dönüp bakmadı; bu kısa donluların hiç biri. Hamili pusula sayın kendim gölgemi alaraktan terzi Bunuel’in yanına gittim. Abi dedim bizim gölge yırtıldı şunu iki dakkada hallet.” Yok, olmaz” ,dedi. Biraz düşündüm ve gölgemi orda bırakmaya karar verdim. 2 gün sonra alırsın dedi bana bunuel amca. Neyse, herşey böyle başladı. Garipleştim birden. Ne kadar diğer işçilerden farklı olacağımı düşünsemde, Amerika’ya inansamda; içimdeki garip hissiyat dinmiyordu. Ben de düşündüm; gireyim hafif kıraathanesine, bir çay içip çıkarım. Maksadımız biraz gevşeriz. Haluyeti ruhiyemiz pek bir otomatik portakal. Kuvetin içine radyo atacak adamda bulunmuyor vesselam white rabbit çalarken. Baktık hafif kıraathanesine genel mevzu dedikodu, aşk neyse ki fildişi sahillerinden aldığım kulak tıkacım yanımdaydı ki, bir çay söyleyip tıkayabildik kulaklarımızı. Kafamda 122 platipus, 34 zürafa, 22 mus geyiği dolaşırken bir şey dikkatimi çekti; (sesler gidip, 4 duyuyla kalınca ) kıraathanedeki bir çok kimsenin gölgesinin olmadığını fark ettim. İşin ilginci sanki insanın gölgesinin olmaması normalmiş gibi davranmakla kalmayıp geyikler üstünde niagara şelalesinden atlayıp intahar eden balıkçı kör allen’ın, “unsatisfied generated metabilizied sympaticly grown pimps dome” filminde sevgilisine kur yaparken kullandığı; alt dudağını, üst taraf sabitken hafif sol tarafa çekip dişiyle bastırmak ;hareketiyle birbirlerine kur yapmaktaydılar. Bir an için bunun normal dışı bir şeymiş gibi düşündüysem de sonraları aslında bunun olağan bir şey olduğunu, tek sorunun gölgemin yanımda olmayışı olduğunu hatırladım. Çayım gelmişti bu arada, bütün bu düşünceler aklımdan bir kağnı arabasıyla geçerken. Çayın içine normalde 1 adet şeker atacağıma, bu garip hissiyat dolayısıyla şekerin mutluluk verebileceği ümidiyle 2 adet daha şeker ekledim. Çayımdan bir yudum aldım. Arkama yaslandım. Sigaramı yaktım, çakmak taşı biten çakmağımı kibritle yakmak suretiyle. Birden keyiflendim. Diğer işçilerden farklı olacağımı ve Amerika’ya inanıp Amerika’da cenneti bulacağımı düşünüp hayallere daldım…