İlk karikatür İngiltere’de ortaya çıkmıştır. Fakat kelimenin İtalyanca caricatura sözcüğünden türeme olduğunu ve mecazi anlamda abartmak, alay etmek anlamına geldiği bilinmektedir.
Yani karikatürcü ancak yeterince tanınmış kişilerle veya olaylarla alay edebilir. Bunun için, bir yüz karikatürü, tıpkı vücudu büyülten ya da daraltan panayır aynaları gibi, insanı biçimsizleştirir. Tıpkı karnaval maskeleri gibi bazı ayrıntıları da iyice abartır. Hayvanlarla bazı benzeyişler de insanları güldürebilir; zaten bu gözde politikacılarla alay etmek için sık sık kullanılan bir yöntemdir. Karikatür sadece davranışları değil, anlatılan sahneyi canlandırarak bizi güldüren ve biri ötekinin değişik biçiminden ibaret iki desen arasında neler olup bittiğini anlamamızı sağlayan, hayal gücümüzdür. Buna şaka, alay, latife veya nükte denilebilir.
gırgır hakkında tüm yazılar
Huysuz İhtiyar: Oğuz Aral
goddrawme | 23 July 2009 11:31
Bundan tam 5 yıl önce Bodrum’da bir plajda kitabını okurken fenalaşıp bayıldı. Hastaneye götürülürken ayıldığında özür dilercesine bir ses tonuyla otel doktoruna şunu söyledi :
– Bu yaz günü ihale size mi kaldı doktor bey?
14 yaşındayken yayınlandı ilk karikatürü. 17 yaşındayken de Türkiye’nin en uzun soluklu mizah dergisi Akbaba‘da profesyonel karikatüristler arasında yerini aldı. “Altın Bilek” ünvanıyla mizah dergileri arasında paylaşılamayan bir karikatürist oldu.
Paylaşılamayan bu karikatürist Gırgır adında dünyanın en çok satılan 3. mizah dergisini kurdu. Yarattığı tiplemeler dünyanın pek çok yerinde tanındı. Hatta Avanak Avni tiplemesi direnişin, başkaldırının simgesi oldu. Türkiye’nin ilk canlı karikatür stüdyosunu kurup reklamlar hazırladı. Çizgifilmleri sinemalarda ve o yılların tek kanalı olan TRT’de gösterildi. “Sözsüz Tiyatro” adıyla Türkiye’nin ilk pantomim* okulunu kurdu. Pek çok tiyatro oyunu yazdı, yönetti. Oyunların dekorlarını ve kostüm tasarımlarını kendi yaptı. Yorulunca evine çekilip ebrular ve seramikler yaptı. Aynı zamanda da Hürriyet gazetesinde yazılar yazdı. Müjdat Gezen’in deyimiyle “Oğuz Aral her şeyi yapardı, hatta her şeyi güzel yapan adamdı.”
Absürd komedi filmi : Fasulye
gorcun | 15 April 2009 11:27
Fasulye
Komedi denince ülkemizde genelde akıllara küfür eden, magandalık yapan, bağıran çağıran, etrafta orasını burasını açan tipler gelir.
Tabii ki espri anlayışı bundan ibaret olmayan birçok insan olsa da genel olarak düşünülünce en çok böyle algılandığı Recep İvedik gibi bir filmin gişe başarısından da anlaşılabilir. En azından Recep İvedik 2 olarak kalsında Türk Sinemasında komedi anlayışı daha iyi yerlere gelsin.
Recep İvedik
Tabii ki yazının konusu Recep İvedik değil aksine ondan kaliteli ama aynı değeri görmemiş bir film olan Fasulye. Film köyde saf bir gencin (Selim Erdoğan)yaşlıların büyük coşkusuyla vergi iade zarflarını şehre götürmek için göndermesiyle başlar. Bu arada gence görünen aksakallı dede (Haluk Bilginer)filmin absürt komedi olacağının sinyallerini verir.
Fasulye
Absürt saçma, anlamsız olarak adlandırılabilir. Absürt komedi ise komedi klişeleriyle dalga geçerken, saçma ve anlamsız olaylardan komedi unsuru yaratan bir türdür. Kanımca başarılı bir şekilde yapıldığında müthiş bir komedi unsuruna dönüşür. Coen kardeşlerin filmlerinde çokca görülen bu tarz Türkiye’de mizah dergilerinde (Gırgır, Leman, L-manyak, Penguen, Uykusuz, Lombak) fazlaca görülse de Türk sinemasında çok fazla bulunmamaktadır.
Mizah dergilerinin çok komik kapakları
beyrek | 10 April 2009 09:42
http://birmilyonresim.blogspot.com/2009/04/mizah-dergilerinden-secme-kapaklar.html
Kafayı balonlarla bozdu
uykusuz kutup ayisi | 24 December 2008 10:25
http://haber.gazetevatan.com/haberdetay.asp?detay=Kafayi_balonlarla_bozdu__214827_11&tarih=23.12.2008&Newsid=214827&Categoryid=11
BASBAKAN ERDOGAN’I KURBANLIK YAPTILAR !
manyakkedi | 04 December 2008 12:15
http://www.magazinmakinesi.com/habergoster.asp?haberid=775&kat=2
Platonikometrik nedir?
hmttgrlkr | 04 August 2008 15:26
Platonikometriğin köken kelimeleri; platonik-o-metrik seklindedir. Kelime anlamı olarak karşılıksız aşık olmuş ve bunun ardından boyunun ölçüsü metrik ifadeyle bizzat kendisine sunulmasına karşın hala ona olan sevgisini kaybetmemiş şahsiyettir. Bu kelime daha öncesinde ne internette ne de TDK da yer almamıştır.
Bu birey, dünyadan kendini soyutlamış, her anını acaba o kızı nasıl etkilerim diye düşünerek geçiren, onunla konuşuyorken veya mesajlaşıyorken acaba bana artık ona tekrardan açılmasının zamanın geldiğini mi ifade ediyor v.b. gibi nice düşünceler içerisinde olan ve her an tekrar çıkma teklifi etme fırsatı kovalayan bir hal içerisindedir.
BAĞLANMAYACAKSIN
pylan | 17 October 2007 15:51
Bağlanmayacaksın bir şeye
öyle körü körüne
O olmazsa yaşayamam demiyeceksin
Demiyeceksin işte
YAŞARSIN ÇÜNKÜ
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki
Çok sevmeyeceksin mesela
O daha az severse kırılırsın
VE ZATEN GENELLİKLE O DAHA AZ SEVER SENİ
Senin O’NU SEVDİĞİNDEN
Çok sevmezsen
ÇOK ACIMAZSIN
Çok sahiplenmeyince
ÇOK AİTTE OLAMAZSIN HEM
Çalıştığın
Binayı
Masanı
Telefonunu
Kartvizitini
HATTA ELİNİ AYAĞINI BİLE SAHİPLENMEYECEKSİN
Gökyüzünü sahipleneceksin
Güneşi
Ay’ı
Yıldızları
Mesela Kuzey yıldızı
SENİN YILDIZIN OLACAK
‘O BENİM’ diyeceksin
Mutlaka sana ait olmasını istiyorsan birşeylerin…
Mesela gökkuşağı senin olacak..
Aşkın, ofisin, mutluluğun ve diğerlerinin matematiği…
olcax | 10 September 2007 18:05
http://hemsirelersitesi.com/askmat.htm
İşsizliğe Kesin Çözüm: Olağanüstü Bir Ret Mektubu
ecrivain | 28 July 2007 15:39
Bugünlerde kime sorsanız en büyük sorunun işsizlik olduğunu söylüyor. Bir seçimi daha geride bıraktık ama hiçbir parti, bırakın kesin bir çözüm üretmeyi, bu sorunu nasıl çözeceğini doğru dürüst tartışmadı bile. İşte size çözüm!
Diyelim ki pek çok iş başvurusu yaptınız ve tüm başvurularınız o gayet iyi bildiğimiz kibarca yazılmış ret mektupları ile sonuçlandı. Peki ne yapacaksınız? İşte size ‘olağanüstü’ bir çözüm: ret mektubunu reddetmek 🙂 Biraz ‘yüzsüzlük’ pahasına :), Aşağıdaki örneği kullanarak hayalinizdeki işleri artık kaçırmayacaksınız!