bildirgec.org

geoffrey rush hakkında tüm yazılar

Pirates of the Caribbean: On Stranger Tides (2011)

queennothing | 18 May 2011 11:45

Oscar adaylığı bulunan Amerikan yönetmen Rob Marshall’ın yönetmenliğini yaptığı sinema filmi “Pirates of the Caribbean: On Stranger Tides“, dördüncü Karayip Korsanları filmidir. Tim Powers’in kitabından uyarlanan filmin senaryosu Ted Elliott ile Terry Rossio tarafından yazıldı. Üç defa Oscar’a aday gösterilen Amerikan aktör Johnny Depp ile İspanyol aktris Penelope Cruz‘un başrollerini paylaştıkları yapımda Oscar Ödüllü aktör Geoffrey Rush, Altın Küre Ödüllü İngiliz aktör Ian McShane, Astrid Berges-Frisbey, Sam Claflin, İngiliz aktör Kevin McNally, Stephen Graham, Richard Griffiths, Greg Ellis gibi isimler rol alıyor. Heyecanıyla, şüpheleriyle, coşkusu ve çekinceleriyle bir Jack Sparrow macerası daha bizleri bekliyor.

Kayıp Balık Nemo; Finding Nemo (2003)

queennothing | 11 April 2011 19:38

Ana hikayesi Andrew Stanton tarafından yazılan ve Bob Peterson ile David Reynolds tarafından senaryolaştırılan animasyon filmi “Finding Nemo“, Andrew Stanton ile Lee Unkrich tarafından çekildi. 2003 senesinde vizyona giren ve 100 Milyon Dolar’a yakın bir bütçeyle tamamlanan Disney eseri, ‘Yılın Animasyonu’ Oscar’ını kazandı. Seslendirmelerini Ellen DeGeneres (Dory), Albert Brooks (Marlin), Alexander Gould (Nemo), William Dafoe (Gill), Allison Janney, Elizabeth Perkins, Geoffrey Rush ve Brad Garrett’in (Bloat) yaptığı film, ülkemizde 2004 başında ‘Kayıp Balık Nemo’ adıyla vizyona girdi.

Elizabeth: The Golden Age (2007)

queennothing | 21 December 2010 15:34

En İyi Kadın Oyuncu dalında Oscar adayı olan ve En İyi Kostüm Tasarımı dalında Oscar Ödülü kazanıp 2007 senesinde vizyona giren sinema filmi “Elizabeth: The Golden Age“, bugün hala İngiltere Kraliçesi sayılan II. Elizabeth’in annesi Kraliçe Elizabeth’in ülkesi ve özel hayatına olan tutumunu ve iç dünyasını gözler önüne seriyor.
Anne Boleyn ile 8. Henry’nin kızları olarak 1533 senesinde dünyaya gelen Elizabeth, 1558’den 1603 senesine dek; 44 sene 127 gün İngiltere’ye kraliçelik yaptı. 1588 senesinde İspanyol Ordusu’nun İngiltere denizine saldırı planıyla harekete geçen Elizabeth, kendisi hakkında olumsuz yargılara varan halkına güven ve cesaret verebilmek için silahlarını kuşanıp atını alarak savaş meydanına çıkar.Kraliçe Elizabeth’in özel hayatına da değinen film, Elizabeth’in neden evlenmediğini, dahası, erkeklerle nasıl ilişki kurduğunu da anlatıyor. Denizci Sir Walter Raleigh’e aşık olan Elizabeth, sonsuz bir güvenle bağlı olduğu başyardımcısı ve arkadaşı genç Bess Throckmorton tarafından hüsrana uğratılır. Raleigh’le aşk yaşamaya başlayan Bess’e olan güvenini yitiren Elizabeth’in 45 sene boyunca İngiltere’yi tek başına nasıl idare ettiğini anlatan film, 1998 çıkışlı “Elizabeth” adlı yapımın devamı niteliğini taşımaktadır.

The King’s Speech (2010)

queennothing | 19 December 2010 19:25

İngiliz yönetmen/ senarist Tom Hooper’ın yönetmenliğini yaptığı sinema filmi “The King’s Speech” (Zoraki Kral), 2010 senesinde vizyona girdi. 7 dalda Altın Küre adayı olan filmde Oscar adaylığı bulunan İngiliz aktör Colin Firth, İngiliz aktris Helena Bonham Carter ve İngiliz aktör Derek Jacobi‘nin yanısıra Robert Portal, Paul Trussell, Geoffrey Rush, Jennifer Ehle, Adrian Scarborough, Charles Armstrong ve Roger Hammond da rol alıyor.
5. George (1865-1936) oğlu 6. George (Albert Frederick Arthur George), 1895 ile 1952 tarihleri arasında yaşadı. Babası 5. George’un ölümünden sonra abisi Edward tarafından kendisine devredilen tahta çıkan 6. George, Kral olduğunu İngiltere’ye ilan etmek için yapacağı konuşmaya hazırlanmaktadır. Ancak ortada büyük bir sorun vardır; kekeme olan Kral’ımız, konuşmasının mükemmel olması için kendisine terapist Lionel Logue’yi tutacaktır.

1926 senesinde doğan ve hala yaşamakta olan Kraliçe II. Elizabeth’in babası olan 6. George’un Kraliyet’i devralma sürecini anlatan film, Altın Küre Ödül Töreni’nde oldukça ses getireceğe benziyor.

Les Misérables (1998)

queennothing | 12 February 2010 09:40

Victor Hugo‘nun ölümsüz eserinden uyarlanan 1998 çıkışlı sinema filmi “Les Misérables” (Sefiller), Danimarkalı yönetmen Bille August tarafından yönetildi. İngiliz aktör Liam Neeson‘un başrolünde yer aldığı yapımda Amerikan aktris Uma Thurman, Oscar Ödüllü Avustralyalı aktör Geoffrey Rush ve Ameriikan aktris Claire Danes rol alıyor.

Valjean, parasız, sokaklarda yaşayan, sefil bir adamdır. Hayatının 19 senesini, çaldığı ekmek yüzünden hapishanede geçiren genç adam, sokakta sabahlayacağı gecelerden birinde, yakınlarda bulunan kiliseye gider. Rahip tarafından sevgiyle karşılanan genç adama, sıcak yemek ve yatacak yer sunulur. Ancak ne var ki, Valjean, sahip olduğu ‘onur’ değerini para için yok sayabilecek bir adam haline getirilmiştir ve gece herkes yatağına çekilince, kilisedeki gümüş çatal-kaşık takımını çalar.
Sabah saatlerinde polis tarafından yakalanan genç adam, derhal kiliseye, rahiple yüzleşmeye getirilir. Çaldığı gümüş takımların sahibi rahiple yüzleşen Valjean, rahibin takımları şamdanlarla birlikte kendisine hediye etmesiyle, yaşadığı bu olayı hiç unutmayacak ve insani değerlerine sıkı sıkı bağlanacaktır.

Geoffrey RUSH / Oyuncu Değil Büyücü

sahaf1976 | 24 June 2009 13:19

Oyunculuk serüvenine Brisbane’de bulunan Queensland Tiyatro Ortaklığı’nda başlayan ve Queensland Üniversitesi’nin sanat bölümünden mezun olan Geoffrey Rush, 06 Haziran 1951 yılında Queensland’ın Toowoomba kasabasında Roy Rush ve Merle Rush’ın oğlu olarak dünyaya geldi. 1970’lerin sonlarına doğru, öğrencilik yıllarında o vakitler henüz Braveheart ya da Cehennem Silahı gibi filmlerle kendi seyircisini oluşturmamış olan Mel Gibson ile Avustralya’da ev arkadaşı olan Rush, Samuel Becket‘in “ Godo’yu Beklerken” isimli tiyatro oyununda birlikte rol aldığı Gibson’un da kendisi kadar parasız olması sebebiyle mobilya alacak para bulamayıp yerlerde kartonların üzerinde uyumuştu.

İngiltere’de Londra ve Fransa’da Paris şehirlerinde tiyatro eğitimi alan aktör, ilk kez 1981’de “Hoodwink” te rol almış, ardından bunu 1982 yılındaki “ Starstruck ” izlemişti. 1996 yılında çekilen “ Shine ”ın yapımcıları, filme gerekli finansmanı sağlamak için gişesi olan ünlü bir isim arıyorlardı. Bu durum başlangıçta Rush’un şansını azaltmış olsa da o, rolü almayı başarmıştı. ve filmdeki rolüyle Altın Küre’de “ En İyi Erkek Oyuncu ” ödülüne layık görülmüştü.

”Pirates of the Caribbean: The Curse of the Black Pearl”

gorcun | 09 June 2009 16:16

Pirates of the Caribbean : The Curse of the Black Pearl
Pirates of the Caribbean : The Curse of the Black Pearl

Jerry Bruckheimer yapımcılığında Gore Verbinski tarafından 2003 yılında çekilen Pirates of the Caribbean : The Curse of the Black Pearl (Karayip Korsanları : Siyah İncinin Laneti) şimdiye kadar yapılmış en eğlenceli korsan filmlerinden biri sayılabilir. Bunda senaryosundan, oyunculuklarına, müziklerinden, çekimlerine kadar tüm unsurların başarılı olması yatıyor.
17.yüzyıl yada ona yakın bir zamanda geçen filmde, tehlikeli korsan Kaptan Barbossa (Geoffrey Rush) ve tayfası, Valinin (Jonathan Pryce) kızı Elizabeth’i (Keira Knightley) kaçırırlar. Özgürlük düşkünü bağımsız korsan Jack Sparrow (Johnny Depp) ve Elizabeth’in çocukluk arkadaşı Will Turner (Orlando Bloom) birlik olup korsanların peşine düşerler.
Will’in amacı gizli aşkı Elizabeth’i korsanların elinden kurtarmak olsada Jack’in daha farklı amaçları vardır. Uzun zaman önce Kaptan Barbossa tarafından ihanete uğrayan, gemisi Kara İnci elinden alınan Jack, Barbossa’dan intikamını almak ve Kara İnci’yi ele geçirmek istemektedir.

Pirates of the Caribbean : The Curse of the Black Pearl
Pirates of the Caribbean : The Curse of the Black Pearl

Kısa ve Acılı Marki de Sade : ”Quills (Düşlerin Efendisi)”

gorcun | 03 June 2009 12:50

Quills
Quills

Sadizmin isim babası ve fikirleriyle kavramın oluşmasını sağlayan Fransız aristokrat düşünür ve yazar Marquis de Sade’in son zamanlarını anlatan film Quills(Düşlerin Efendisi) 2000 yılında Philip Kaufman tarafından çekilmiş. Topluma göre ”hastalıklı” düşüncelere sahip olduğundan bir akıl hastanesine hapsedilen Marquis de Sade (Geoffrey Rush) pornografik hikayeler yazan bir yazardır.
Eserlerindeki ahlaksız ve sert üslubu yüzünden yazıları yasaklanmıştır. Akıl hastanesinde görev yapan güzel çamaşırcı kız Madeleine (Kate Winslet) Marquis de Sade’ tan etkilenir ve yazılarını alıp saklar. Hastanede yayılan yazılar herkes tarafından okunur ve olay duyulduğunda İmparator Napolyon (Ron Cook) üstesinden gelmesi için Dr. Royer Collard’ı (Michael Caine) akıl hastanesine yollar.

Quills
Quills

İşkenceci ceza yöntemleriyle ünlü doktorun akıl hastanesine gelmesi hem hastanenin hemde Marquis De Sade’ın sonunu getirecektir. Kadrosuyla ilgi çeken film düşünce özgürlüğü açısından da önemli şeyler söyler. Adı geçenler dışında Joaquin Phoenix, Patrick Malahide, Amelia Warner, Stephen Moyer gibi oyuncularda filmde yer alır. Geoffrey Rush’ın gerçek hayattaki eşi Jane Menelaus, filmde de Marquis de Sade’in eşi rolündedir.
Filmde okunan hikayeler Marquis de Sade’a değil senaryo yazarı Doug Wright’a aittir. Film en iyi aktör (Geoffrey Rush), en iyi sanat yönetmenliğ ve en iyi kostüm olmak üzere 3 dalda Oscar adaylığına seçilmiştir.

Kimse olamayan adam / Peter Sellers’ın yaşamı ve ölümü

sahaf1976 | 12 March 2009 18:01

Her gün takındığımız sayısız maskenin hangisi biziz?
Benlik dediğimiz şey aslında o maskelerin toplamı mı? Peki ya ruhumuz acıtıldığında hangi birinin arkasına saklanır ve her geçen gün daha fazla teşhirci ve röntgenci bir sapkına benzeyen bu toplumla hangisinin aracılığıyla uzlaşırız? Hangi maske bizim de sevilmemizi ve onaylanmamızı, tüm suçlara öyle ya da böyle ortak olmuşken kendimizi masum hissetmemizi sağlar?
Daha sorulabilecek o kadar çok soru varken, maskelerin ardına saklanabilmeyi bir teknik ile içselleştirmiş, oyunculukla hayatını kazanan insanları biz hangi maskemizle kucaklarız? Gerçek midir onlara beslediğimiz sevgi yoksa kısa ömürlü bir kibritin alevi kadar gelip geçici midir? Reddedişlerimizle olduğu kadar yerli yersiz alkışlarımızla da boğazındaki yağlı urganın ucunu tuttuğumuz kaç oyuncu, sanatçı vardır?

koleksiyon için doğru tercih
koleksiyon için doğru tercih

Orjinal adı, “The Life and Death of Peter Sellers” olan film; tanıyanların büyük bir çoğunluğunun Pembe Panter serisi ile hafızalarına kazınan İngiliz asıllı oyuncu Peter Sellers üzerinden tüm bu sorulara ve daha fazlasına oldukça sert yanıtlar üretiyor ve bu yolla bambaşka sorulara da yol açıyor.

Roger Lewis’in aynı adlı kitabından uyarlanan ve Stephen Hopkins‘in yönettiği, 2004, ABD yapımı filmde baş rolleri, Geoffrey Rush, Charlize Theron, Emily Watson ve John Lithgow paylaşıyorlar. Belgesel formunda bir kurmaca olarak değerlendirilebilecek film sinema tarihinin önemli bir kilometre taşı olan Sellers üzerinden bir sanatçının trajik yaşamına tanık ediyor izleyiciyi.
Filmde asıl adı Richard Henry Sellers olan Peter Sellers’ın hem sanat hayatı hem de özel hayatı neredeyse mükemmel denebilecek bir kurgu maharetiyle içiçe anlatılıyor, yanı sıra Geoffry Rush zaman zaman diğer karakterleri de canlandırarak hem filmin anlam katmanlarını zenginleştiriyor hem de seyirci için müthiş bir seyir zevkini ilmek ilmek işliyor.
Filmin sinemalarda gösterilmeden televizyonlara verilmiş olması, Geoffry Rush’ı fazlasıyla hakettiği Oskar ödülünden etmiş olsa da, oyuncu bu filmdeki performansıyla 2005 yılında Altın Küre ödülünü aldı.
Geoffry Rush’ı ve müthiş oyunculuğunu bir başka yazının konusu olarak askıya alıp Peter Sellers’a dönelim.