bildirgec.org

galatasaray lisesi hakkında tüm yazılar

“Vatan için” sahte para

massay | 26 October 2009 14:18

Tarihte öyle çok örneği vardır ki; olağan durumlarda suç teşkil eden bir eylem, “vatan için” yapılıyorsa kutsal bir hizmettir. Mehmed Muzaffer’in öyküsü bu örneklerden biridir işte.

1. Dünya Savaşı başlayalı bir yıl olmuştur. Emperyalist Avrupa’nın birleşik orduları, Osmanlı’nın ipini çekmek için Çanakkale‘ye dayanmış, ama hiç ummadıkları bir direniş karşısında 250.000 ölü vererek geri çekilmek zorunda kalmıştır. Böylece Çanakkale’de ilk perde kapanmıştır.

Mehmed Muzaffer, öğretim gördüğü okulda ( Mekteb-i Sultani – günümüzün Galatasaray lisesi- Osmanlı’nın en önemli öğretim kurumu) bir gece ansızın bir karar vererek orduya yazılmak ister. Bu kararı verirken yalnız değildir. Mehmed Muzaffer ve bazı sınıf arkadaşları,
hocalarının “yapmayın, etmeyin, vatanın size başka alanlarda ihtiyacı var” şeklindeki yalvarma, yakarmalarına karşın okuldan kaçarlar.

Yıl 1916 Mart. Üç aylık talimden sonra “zabit namzedi” olarak Çanakkale’ye varır Mehmed Muzaffer.

Filmde bir Allah var bir de: Reha Erdem

kahramancayirli | 29 April 2009 16:33

reha erdem
reha erdem

Filmde bir Allah var bir de: Reha Erdem

Kahraman Çayırlı

Kamera ayak hizasında kayar: Yerler tahta, tüyleri dökülmüş eski bir halı. Bir makara. Kalın et rengi çoraplı, plastik terlikler içinde bir çift kadın ayağı. Sonra, eski stil alçak topuklu bir terlikten çıkmış, öncekilerden daha ince çoraplar içinde bir başka çift kadın ayağı. Çoraplardan biri delik ve orta parmak hafifçe ortaya çıkmış. Bir martı. Martının yanında bir tek narin çıplak ayak… Neyir: Sırrı Bey’in çorbasını yedirdiniz mi? Nükhet Seza:…Ya da diğer bölümleri tümden kiraya verip… Bir süre için tabii… Parasıyla tamamlatsak planı, diye geliverdi dün aklıma. Eskimiş antika eşyaların yanında, az da olsa, plastik-melamin nesnelerin gözüktüğü bir ‘salon-alle à manger’. Duvarlarda saatler -fazlalığı göze çarpacak miktarda-, aynalar, fotoğraflar, Venedik’i hatırlatan bir peyzaj, ‘çöllü develi’ bir diğeri, camlı bir çerçevede ‘Yakub ve Kuyu Başında Yusuf’ resmi…

Eski Harfli Spor Dergileri

lovesredcloud | 30 March 2008 14:23

Türk spor tarihi çalışmalarında, eski tarihli Türkçe kitap ve dergilerden yeteri kadar yararlanılmaması nedeniyle eksiklikler görülmekte olduğunu gözleyen Sevengül Sönmez bu dergileri tanıtan kısa bir yazı hazırlamış ve kısaca özetlediğim şu detaylara değinmiştir:

Tanzimat ile Avrupalı yaşam biçimini tanıyan Osmanlı toplumu, bu ülkelerde yapılmakta olan sporlardan da haberdar olur. Azınlıkların da katkısıyla futbol, jimnastik, voleybol gibi spor dalları, birbirlerine yakın tarihlerde İstanbul yaşamında bir yer edinirler.
Böylece Osmanlı Batı’dan bahsi geçen spor dallarıyla birlikte spor basını kavramınıda hayatına sokmuş olur ve ardı ardına pek çok dergi yayın hayatına girer. “Futbol, Terbiye ve Oyun, İdman, Sipahi Mecmuası, Spor Alemi, ve Şa Şa Şa” dergileri ilk dergilerdendir ve yayım tarihleri 1911 yıllarına denk düşer. İçerikleri bakımından oldukça zengin dergilerdir. Futbol, sutopu, izcilik, avcılık, jimnastik vb. farklı spor dalları hakkında haberler verirlerken, sağlık, ahlak ve beden gelişimi açısından sporun önemini vurgulayan yazılar da yayımlanmıştır.

Galatasaray Başkanı Olmak

fReewave | 23 March 2008 03:23

Şüphesiz Her birey sevdiğini kanatları altına almak,ona verebileceğinin en iyisini vermek,daha güzeli yakalaması için onun yanında olmak ister.
Herkesin bildiği üzere Galatasaray kulubü dün itibari ile yeni başkanını seçti.2 adayın olduğu bir seçimde adayların irdelenmesi iyimidir kötümüdür tam kestiremiyorum.Tamamiyle kendi açımdan olaya bakarak ; eğer iki adayın da kötüyse kötünün iyisini seçmek Galatasaray‘ın büyüme hedeflerine ne derece katkıda bulunuyordur.

90’lı yılların sonları…Yönetim de bulunan 4 isim sıra ile başkan oluyor.Bunların son halkası da Adnan Polat olarak ekleniyor.Kimse birbiri hakkında kötü yorum,eleştiri yapamıyor.Bir zamanlar aynı sıraları paylaşan arkadaşlar yönetici olabilme yetileri sorgulanmadan yine kendi arkadaşları tarafından başkan seçiliyor.Hepsi birer Galatasaray Liseli olmanın övgüsüyle esip gürlüyorlar.Yeri geliyor Galatasay Lisesi bünyesi altında yapılan olağan toplantılarda 80 yaşında üyeler kulübün nasıl kurtuluşa ereceğini ballandıra ballandıra anlatıyorlar elleri titreyerek.Hoş teknik patronu bile 73 yaşında olan bir takımın, genç beyinlerce yönetilmesi neden engelleniyor anlamak mümkün değil.

Nazım Durak‘a değinmeden geçemeyeceğim.1 haftadır söylemleriyle Galatasaray Kulübünün karışması için elinden geleni yapan bir başkan adayı üyelerden 230 oy alıyor. Kim bu 230 kişi? Belki de lise yıllarında kantinde tost ısmarladığı kadim dostları.
Tebrikler Adnan Polat başarınızın daim olması dileğiyle.