bildirgec.org

flüt hakkında tüm yazılar

Akai’den Elektronik Flüt

iMania | 18 November 2008 16:43

Aslında başlık şöyle olmalı: Akai’den Elektronik Üflemeli Çalgı. Nedeni bu müzik aleti ile flüt, obua, trompet, saksafon gibi neredeyse tüm üflemeli müzik aletlerini çalabiliyorsunuz.

Bugüne kadarki benzerlerinden bu müzik aletini ayıran son derece kaliteli ve neredeyse profesyonel kullanım için üretilmişe yakın bir performans alınabilmesi.

Çalgının üstündeki USB arayüzü yardımı ile bilgisayara bağlayabiliyor ve ürettiğiniz müziği doğrudan kaydedebiliyorsunuz. Normalde bu tip çalgıları kullanmak için gereken müthiş nefes kontrolüne bu aletde gerek olmadığı, kolayca kullanılabildiği belirtiliyor. Vaktinizi teknolojiyi öğrenmek için değil hoşça vakit geçirmek için kullanacağınızı garanti ediyorlar. Tüm bu özellikler oldukca kabul edilebilir bir fiyata, 499 Dolar
Orjinal Sitesi ve Kaynak

Ocarina: iPhone’daki Flüt

tenedian | 11 November 2008 18:10

Bu bildirinin konusunu bir müzik aleti mi, yoksa
bir iPhone uygulaması mı oluşturuyor karar veremedim.

iPhone mikrofonunun bir çok marifeti var. Ama aşağıya yazacağım uygulama etkileyici.

Önce şu videoyu izleyin:

Ocarina
Ocarina

Etkilendiniz değil mi?

iPhone’unuza tıpkı flüt çalar gibi üflüyorsunuz ve
ekrandaki notalara basıyorsunuz.

Bir de şunu izleyin:

FLamenko & FLute

biSGen | 23 October 2008 16:46

daha önce flamenko&gitar isimli bir bildiri yazmıştım, hatırlıyorsanız. Şimdi bu bildiriyle de Flamenko&flüt hakkında bilgiler içeren dökümanları bu başlık altında sıralamayı düşünüyorum.

şuradan makamlarına göre flamenko’da çalınan solo/eşlik flüt parçalarının notalarına ve mp3’lerine ulaşmak mümkün. notalar pdf uzantılıdır.

faydalı olması dileklerimle...

Bisikletinizi Eşsiz Bir Müzik Aletine Dönüştürün!

| 02 June 2008 17:28

Joseph Kim tasarımı olan bu eşi benzeri olmayan alet, bisiklet ve müzik keyfini aynı anda yaşamanızı sağlıyor. Bisikletin direksiyonuna takılan bu alet içine dolan havayı bir enstrüman edasıyla size dinletiyor. Bunun dışında bir çift flüt görevi gören aletin bir başka etkileyici özelliği ise bu dinletiyi, sürüş esnasında direksiyonun sağ ve sol tarafında bulanan notalarla yönlendirebiliyorsunuz. Çalışma şekli ise aşağıdaki şekilde.

Orkestra

tentena | 12 April 2008 20:57

Çalgı toplulukları en eski çağlardan beri vardı, fakat gerçek orkestralar ancak çoksesli müziğin gelişmesinden sonra ortaya çıktı. 1475’den sonra Pesaro, Mantova, Brescia’da önemli çalgıcı topluluklarından söz edilir. Ama Rönesans devrinde şarkıcıların çoğunun viyol veya kornet gibi çalgılar çalarak şarkı söylediğini unutmamak gerekir. 1600’e doğru çoksesli çalgı müziği ses müziğinden ayrıldı, fakat iki türün ortak çalışmalarıda kesilmedi. 1700’de yalnız orkestraya yer veren bir repertuvar oluşmaya başladı. O zamana kadar tesadüfe veya durumun gereğine bırakılmış olan çalgı seçimi, operalar sayesinde değişmez bir düzene sokuldu; Lully’den yüz yıl sonra Paris Opera orkestrasının üye sayısı altmışı aştı. 1725’te Philidor’un kurduğu ‘Concerts Spirituels’ orkestrasının üye sayısı ise hiç bir zaman opera orkestrasına erişemedi. 1713’te Paris Opera orkestrasında ‘küçük koro’ adı verilen on çalgılı bir topluluk yer aldı; şu çalgılardan oluşuyordu:

çocukların müzikal gelişimi için bir iki adres…

biSGen | 21 November 2007 11:15

burada çocukların müzikal gelişimini destekleyeceğini düşündüğüm ve çoğunlukla online oyunlardan oluşan bir dizi link sunuyorum. umarım bir tekrar değildir. ayrıca sizlerin de bu tür paylaşımlar yapacağınız beklentimi eklemek istiyorum ki bundan hiç şüphem yok. ayrıca ingilizce için özürlerimi lütfen kabul edin. saygılarımla…

mixer
mixer

dj rick music-mixeR

drum beats
drum beats

Drum Beats
Click on different drum beats and hear how they sound together.

Global Groove
Hear instruments that are played all over the world.

İZMİR’DEN BENDE KALAN SESLERE ÖZLEMDİR

| 04 September 2007 10:26

Yorucu bir otobüs yolculuğu nihayet bitiyor 9 saat sonra…
İzmir’deyiz. Sabahın çok erken saatleri… Birkaç gevrekçi, mesaiye yetişmeye çalışan birkaç telaşlı Karşıyakalı, vapurdakilerin onlarla seve seve paylaşacakları gevrekleri bekleyen martılar ve biz.
O kadar yorgunuz ki, bir an önce “hocam”ın evine varıp kendimizi birer fincan kahveyle şımartmak istiyoruz. “Hocam”…Eski ev arkadaşım, eskimeyen dostum…Karşılıyor bizi evine yakın bir köşede ve hızlı adımlarla dalıyoruz daracık sokağa.
Kutu gibi denilen cinsten sevimli evine geliyoruz nefes nefese. Bavullar ne kadar ağırmış…Ve hava ne kadar sıcak…
Hemen yapıyorum kahvemi. Çöküyorum koltuklardan birine. Özlediğim sohbete dalıyoruz hocam, ben ve sevdiğim adam…İşte o sohbet için değer saatlerce çekmeye sevimsiz yolları.
Akşam oluyor. Birkaç dostla buluşup sahile atıyoruz kendimizi. İçiyoruz, sohbet ediyoruz oradan buradan. Kah gülüyoruz, kah dertleşiyoruz, kah tartışıyoruz. Çok keyifliyiz. Sıcakta ilaç gibi gelen soğuk biralar kanımızda dolanıyor, zaman akıp gidiyor, gece yarısını buluyoruz. İlk günün yorgunluğu var üzerimizde. Eve dönüyor ve hemen uyuyoruz.
Ertesi gün önce Kızlarağası’na gidiyoruz. İzmir’e kadar gelip de burada Türk kahvesi içmeden dönülmez diyerek…Hala çok sıcak, nefes alınmıyor…Ama olsun, İzmir’deyiz ya…
Akşam üstü Kordon’a doğru yürüyoruz. Sevdiğimiz iki dost daha…Güneşi batırırken güzel Kordon’da Ata’mızı da anıyoruz yeri gelmişken…”Şurada güneşin batışına karşı rakı içmediyse ne demeye işgal etmiş Yunan komutanı bu şehri?” diye sorduğunu hatırlayıp gülüyoruz.
Saatler süren sohbet bir anda yanımızda bitiveren “müzisyen ekip”le son buluyor. Eski ama eskimeyen dostlarım gelmişler…Çok cazip bir teklifle üstelik. Kordon’da çimenlere yayılıp müzik sefası yapacakmışız. Biralarımızı alıp yerleşiyoruz yeşil alana…Etrafımızda bir sürü genç insan. Kimi sevgilisiyle romantizmin doruklarında denizi ve mehtabı seyrediyor. Kimisi bizim gibi almış gitarını gelmiş, şarkılar söylüyor, eğleniyor.
Önce, aslında neyzen olan ama o akşam gitarına sarılmış olan bu genç adamın, Volkan‘ın, güzel sesine bırakıveriyoruz kendimizi…Hayranlıkla dinlediğimiz bu genç adamın sesi ve yeteneğinin etkisinden çıkmamıza fırsat kalmadan asıl vurgunu yiyoruz…Klasik kemençe…Burada gitarıyla dinlediğiniz Mahmut Sözer’in, büyük bir özenle ve tutkuyla çaldığı klasik kemençesini dinliyoruz…Allah’ım o nasıl bir tını…O nasıl bir ses…Gözlerimi kapatıyorum…Çok uzaklardan geliyor sanki ama aynı zamanda çok da yakından. İçime doluyor, anlatılır, tarif edilir bir duygu değil. Sessiz, sözsüz kalıyorum bir anda. Ruhumu teslim ediyorum kemençenin sesine…Derken bir vurgun daha. Yeteneği ve başarısı herkes tarafından kabul görmüş bir diğer genç arkadaşımızın flütünden dökülen nağmeler eşlik ediyor klasik kemeçeye…Dağılıyoruz…Ruhlarımız ne kadar da açmış…Beslendikçe büyüyoruz gecede…
Sevgilime dönüp: “İzmir’i dinle bak…” diyorum. “Aklımızda bu sesler kalsın buralardan…şu geçen boyozcunun sesi, meltemin uğultusu, kemençenin, flütün, gitarın sesi…olur mu?”
Çimenler uzanıp dinlemeye devam ediyorum bu harikulade sesleri. Yıldızlı ve dupduru bir gecede şımartıyorum kendimi…”Ellerinize, yüreğinize sağlık” diyorum sürekli içimden…
Şimdi İstanbul’da, küçük odamda o sesleri hatırlayarak bir şarkı mırıldanıyorum ben de:
“İzmir özledim seniGözümde tütüyorsun…”

Flüt (yan)

biSGen | 25 June 2007 15:45

Özür dilerim bazıları kızıyor ancak böyle (Yan) yazmak zorunda kaldım. Anlayışınız için teşekkürler. Bu konu özellikle müzikle ilgili forumlarda çok tartışıldı ve ben çok yoruldum. En nihayetinde “Kelimeler : gerçeğin beceriksiz avcıları” sözünden yol alarak anlayış talebimi yineliyorum. Genel olarak flüt denilince hele ki müzikle uğraşmayan insanların aklına hemen okullarda öğretilen “Blokflüt” geliyor. Oysa o tanımlama da yanlış bir tanımlamadır. Zira “Blokflüt” bir topluluk adıdır ve Soprano, tenor,alto, bass gibi çeşitli türleri vardır. Okullarda kullanılan flütler –çoğunlukla- bu topluluğa ait soprano flüt’tür. Neyse uzatmadan gireyim konuya; daha önce keman ve çello eğitimi için nota paylaşımı yapmıştım. Bu seriye Flüt için nota bulabileceğiniz bazı sayfalarla devam etmek istiyorum.