bildirgec.org

evli hakkında tüm yazılar

evli adamla aşk

taha3045 | 27 May 2009 10:16

Evli bir adamla aşk yaşamak ne kötü birşeydir, yanlış anlaşılmasın burada kötülükten kastım ahlaki bir yargılama değil, gönül bu olmasa belki daha iyi ama olmuşla ölmüşe çare yok. Kötüden kastım birlikteligin çaresizligidir. Hele evli adamın sevgilisi gerçekten adamı seviyorsa degmeyin eziyete hem karısına hem sevgilisine.

Uykuları kaçıran bu evli adama aşıktır kadın, yanındayken eşiyle aralarında hiçbir bağın kalmadıgını anlatan, eşiyle cinsel birlikteliginin bile olmadıgını söyleyen adamın aslında karısına ne kadar değer verdiğini bilir, bilir ama birşey diyemez çünkü çaresizdir. İlişkisini sağa sola haykırsa, gidip eşine anlatsa ,adamın yuvasını yıksa bir türlü bunun vicdan azabı var ,birde bazı evli kadınların eşlerini kaybetmemek için maceralarına gözyummasına denk gelse , iyice metres oldugu ayyuka çıkacak, sen ne yaptın diye adamın bunu terketme ihtimali var. Adamın eşinin bunları duyup üzülmesi için ne suçu günahı var, evli birine aşık olmakla hayatının aptallıgını yapan kendisiyken neden başka bir kadına acı çektirsin ki?

son derece güzel,bir o kadar da evli

aylakadamveben | 28 August 2008 15:39

siz bebekliler diyorum ona,daha bi çok şey söylüyorum,perihan’dan aldığım gazla..aslında fena olmamış biliyomusun.en çok nesini mi beğendim;bir sıra bankibir sıra taş bank.-bizim parka bi oturma grubu yaptırdık,görsen aklın kalır..böyle demiyo,diyemiyo.o kahverengi rengi görmekten korkuyolar.2 nesil,3 nesil bilemedin 5 nesil önce nasıl da cebelleştikleri gelir aklıllarına,olmadı bilinçaltlarına.ya beton olucak,ya çim..ne okuyodu,ya da okuyamıyodu.hani görüntü olarak şık.parktasın,herhangi bi park ta diil bebek parkı,elinde kitap..ama hareket,ses..çelinir algı.onlar çelemezse ben çelerim.arsız bir park konuşkanı/soruları çubuk gibi,dediği süreya’nın.neyse ki fazla diiliz..sonra bi sigara yaktı uzun,upuzun,kitabı kapatıp çantasına koymasının ardından.sen şimdi bu kadını merak ettin.anlatıyim;son derece güzel,bir o kadar da evli..evet onun da dereceleri vardır.o dizeler hangi kitabındaydı.üvercinka’da mı.ilk basımının 50nci yılı şerefine tekrar basmışlar.pekala vercinkan da olabilirdi.daha şiirli bi kelime olurdu.anjinsan ve benzeri uzak doğu isimlerini hatırlatıyo ya böyle biraz..ben onu böyle bi kelime var ama ben anlamını bilmiyorum diye belledim senelerce.o üretmiş.güvercinkanadı’nı kuşa çevirerek..evet gerçekleştirmesi zor ama hoşluk katıyor.yumuşatıyor onu.kitabı tutan ellerini ben ileri doğru uzatılmış iki avuca dönüştürüyorum.oldu olacak kitabı da birçok mavi boncuklara dönüştürelim.ben o mavi boncuklardan birine talibim..oturunca biraz daha yukarı çekiliyo.renk farklılığı ayan beyan ortada.hem bu genelde giydiklerimden de daha kısa.belde,olması gereken yerden daha aşağı indiriyorum.yürürken işe yarıyo da ,oturunca..tenden ele verilen amelelik.yaktın beni güneş..sokakta ama ,bu yine oturarak okuyo.kaldırımda yürürken okumaya çalışıyodu kızın biri.jim,elinde kitap.plajda okuyarak yürüyo.sonra pamelayı takip.jim morrison mı daha yakışıklıdır,val kilmer mı..o takip edince love street çıkıyo ortaya,sen etsen adın çıkar anca..sapığa..onu mutlaka araya sıkıştırıyorum.hiç olmazsa bu işe yarasın;karşı cinsle iletişim kurmaya çalışırken kaliteli görünmeye..hiç olmazsa ha!senin bütün hayatın bunun üzerine kurulu be..doğru söylüyo..işte mimar diyorum,sinan diyorum,sorarsa daha sanat da diyorum..çıkarıp bi sigara daha yakıyo.yemin ediyorum bu sigara deminkinden daha uzun.her sigarası bir öncekinden daha uzun oluyo.bir iki sigara sonra sigara ağzındayken bana doğru dönse yüzünü,genellikle denize bakıyo,sigarasının ucu gözlerimden birini dağlıycak.dağlasın.bir bant takıp,yolunu şaşırıp karaya vurmuş bir sahil korsanı gibi dolaşırım.fazla da hava atıyomuş gibi görünmiyim diye yapıştırıyorum metruğu.sınıflarımızın kutu gibiliğini ekliyorum,ne ışık giriyo ne hava diye yakınıyorum..tevekkeli,hiç aldırmadı bebekliye giydirmelerime..hisarlıymış.güzel sohbetti diyo kalkarken.başka türlüsü mümkün diil ki.bilmiyoki karşısındaki adam park konuşkanlığı üzerine ihtisas şeklinde bi hayat sürmektedir..

Yüzük

YaMTaR | 19 July 2008 10:00

Yüzük
Yüzük

“Oh be! Sonunda işim bitti, artık eve gidebilirim” dedi. İş arkadaşlarına iyi akşamlar deyip aceleyle çıktı. Hatta arkasından arkadaşlarının bu ne acele arkandan atlı mı kovalıyor dediklerini bile duymadı. Acelesi yoktu aslında ama bir an önce evine gitmek istiyordu. Evde onu bekleyen karısını çok özlemişti. Koşar adımlarla durağa geldi. Ama duraktaki otobüse binebileceğini hiç sanmıyordu, durakta acayip sıra vardı. Hadi arkadaşlar son beş kişi, son üç kişi derken zar zor otobüse binebildi. Otobüse bindiği için Allah’a şükretti, parmağındaki yüzüğü öptü ve bir an önce evine varma isteğiyle yanıp tutuştu. İneceği durağa gelmeden orta kapıya ulaşamadı. “Lütfen düğmeye basabilir misiniz?” dedi ve biri yüzük asık bir şekilde düğmeye bastı. Otobüs durunca zar zor otobüsten indi ve koşarak evine geldi, zili çaldı. Kapıyı karısı açtı, sevinçle karısının boynuna atladı, seni çok seviyorum karıcığım dedi. Karısının elini tuttu, öpmek için havaya kaldırırken ne görsün, karısı yüzüğü yüzük parmağından çıkarmış, serçe parmağına takmıştı. Neden serçe parmağına taktın diye karısına bağırdı, çok sinirlenmişti. Yüzüğün yüzük parmağına takılması Eski Mısırlılardan kalma bir gelenekti, gerçi sonradan bilimsel olarak da ispatlandığını, o parmakta doğrudan kalple bağlantılı bir aşk damarı olduğunu duymuştu ama bu onun için önemli değildi. Önemli olan Mısırlılardan kalma bir gelenek olmasıydı. Mısır medeniyetine çok ilgi duyuyordu, keşke filmlerdeki gibi Mısır’daki amcamdan miras kalsa da oralara gidip görsem, gezsem oraları diye aklından geçirdi. Ama bu imkânsızdı çünkü ne parası vardı ne de Mısır da bir amcası. Bu hayalleri unutup tekrar karısına döndü, çünkü çok üzülmüştü. Mısır sevdasından başka tek sevdası vardı o da karısına duyduğu sevdaydı. “Niye yüzüğü serçe parmağına taktın” dedi. Karısı da “artık kilo aldım biraz, yüzük yüzük parmağımı sıkıyor” cevabını alınca “yarın hemen yüzüğü genişlettirelim tekrar yüzük parmağına tak, bir daha da hiç çıkarma” dedi. Karısı da tamam canım dediği an derin bir oh çekti ve Mısır hayallerine kaldığı yerden devam etti…

bugün benim doğum günüm ve evliyim.

talos | 14 November 2007 14:00

14 kasım 2007, 25 yaşıma bastım ve pek mutlu bir hayatım olduğu söylenemez. iş hayatım berbat, evleneli 20 ay oldu güzel gidiyor ancak sıkıntılar diz boyu. masrafların ölçüsü yok. evlenmek isteyenlere evlilik aşamasında olanlara bir nasihatım olsun: eksiklerinizin olduğunu hissediyorsanız evlenmeyin. 23 evlilik için erken bir yaştı belki ama yaptım, evlendim. pişman değilim. keşke 30 yaşımda evlenseydim.

14 kasım 2007, 25 yaşıma bastım ve pek mutlu bir hayatım olduğu söylenemez. bir çok şeyi unuttum. arkadaşlıkları, alemleri, gece hayatını, eylenmeyi bir yerde ve yeniden aşık olmayı. derdim yaşamak için çalışmak, çalışmak için yaşamak…

EVLİYİM AMA KİMLE????

gkaraarslan | 09 September 2007 13:45

http://www.zekirdek.com/index.php?module=news&action=view&id=15584border=
http://www.zekirdek.com/index.php?module=news&action=view&id=15584

istatistikler,araştırmalar,yok daha bilmem neler devamlı türk aile yapısını inceler ve araştırır.”efendim çıkan sonuçlara göre türk aile yapısında çok büyük değişimler var.bilmem ne yılına göre yüzde şu kadar boşanma olmuş,(bunda bir artış var);bilmem ne yılına göre boşanan çiftlerin mahkemeye başvurma nedenleri değişmiş;bilmem ne yılına göre kadının ekonomik yapısı iyileştikçe oran şuralara fırlamış”.ya tamam da bunlar neden oluyor,siz bir onu bulun,sonrada neler yapabiliriz deyin.ülke öyle bir hale geldiki kadın 10 aydır evli ama sandığı kişi ile değil.bu şeye benziyo.hani dizilerde olur ya.adam karısını hamile zanneder,ama aslında değildir.adam kadına ‘neden bana hamile olduğunu söylemedin’ der.kadın da ‘ben hamile miyim der’:)))

YÜRÜ DE ENSE TRAŞINI GÖRELİM!!!

| 31 August 2007 20:02

Başlığa bakmayın.
Şimdiki bazı erkeklerin ense traşından geçtim, kendisini görmek mümkün değil.Hadi saçını temiz bakabiliyorsa, uzatsın.Ama ensede biten kıl mı tüy mü ne olduğu belirsiz şeyler gerçekten, çok iğrenç duruyor.Hele tırnaklar, çorba kaşıklayacak kadar uzunsa, yüzündeki kılıyla, burnundaki tüyüyle uğraşıp, kaşlarını aldırıyorsa, bunun yanında kol altındaki kılları kurdela bağlayacak kadar uzatıp,
bunu da çağdaş olmaya yorumluyorsa, ayaklarının kokusundan, burun direğiniz şiddetli depremlerle sarsılıyorsa, ağzındaki dişler ve kokusu size bugünkü menüyü söylüyorsa, tüm bunlar o erkeği yeterince itici kılalacaktır zaten.En azından hala bu kriterlerden bir çoğu, ilk etapta, biz kadınların en çok dikkat ettiği, fiziksel özellikler.
Ama bu erkeği tam anlamıyla erkek yapan özelliklerin, sadece vitrin kısmı.Emin olun; ne yakışıklılık, ne karizma,
yukarıda saydığım özelliklerden en az birine sahip bir erkeği kurtaramıyor.Peki bir kadın, nasıl bir erkek ister?Günümüz erkeğine bakınca, kadınların fazla bir tercih şansının kalmadığını düşünüyorum.Öncelikle sarsılmaz bir kişilik istiyor kadınlar.Kendi kendisiyle barışık olabilecek kadar, kendine, hareketlerine, oturuş kalkışına, giyimine, konuşmasına dikkat eden, kendine güvenli, saygı uyandıran bir erkek.İşini, parasını, kariyerini, tüm herşeyini
kaybetmiş bile olsa, batan gemiyi terketmeyen bir kaptandır erkek. Bütün metanetiyle kendisini ve ailesini ayakta tutabilen, şirket patronuyken sahip olduğu gururu hiç eksiltmeksizin, simit satabilecek, inşaatta çalışıp, hamallık yapabilecek adamdır erkek. Bekarsa, ana babasını, kardeşlerini, evliyse, bunlarla beraber, eşini ve çocuklarını başında tac olarak, hiç sarsmadan taşıyabilen ve oradan asla indirmeyen bir hakandır erkek.İşsiz kaldı diye cebindeki tüm meteliği, şişede balık olmayı değil, bir lokmayı evladına bulabilendir erkek.Kendisini doğuran ananın aşkına, ana, avrat, bacı değerlerini ağzından kusmayan, asla kusturmayacak olan adamdır erkek. Kadını; sırf arkadaşlarıyla oynadığı tavla uğruna, zar niyetine atmayan adamdır erkek. Erkekliği playboylarda, kadının etinde, şişe diplerinde, acize atılan naralarda aramak değildir erkeklik. Siz buldunuz da biz mi kaybettik?