bildirgec.org

eric bana hakkında tüm yazılar

The Time Traveler’s Wife

alploganer | 07 June 2010 14:30

Henry zamanda yolculuk yapma yeteneğine sahip biridir. Sık sık geçmişe yaptığı yolculuklarla ileride evleneceği kız olan Clare ile çok erken tanışır. Çünkü Clare 8 yaşındadır henüz. Clare ile daha sonra karşılaştığında ise ikisi de genç ve serpilmiştir artık. Köklü bir sevgiye sahip çift bir süre sonra evlenir. Fakat Henry’nin zaman yolculukları durmak bilmez. Henry’nin her yolcuğunda Clare biraz daha yalnızlaşır. Yalnızlığı katlanılmaz seviyeye gelen Clare, bu hastalığın (bunu hastalık olarak değerlendirmektedir) çarelerini aramaya başlar ve Dr. Kendrick’i bulur. Ne yazık ki o da Henry’nin derdine derman olamaz. Umutları tamamen tükenen Clare bu arada hamile olduğunu öğrenir ve doğuracağı çocuğun geleceğinden endişe etmeye başlar. Yalnızlığıyla Clare’i de yalnızlaştıran Henry de çocuğunun böyle bir hayat sürmesini istemez. Bütün bu olanlar Henry ve Clare’ı biraz daha birbirinden uzaklaştırmış ve biraz daha kendi yalnızlıklarına gömülmelerine neden olmuştur.

Lucky You (2007)

queennothing | 02 March 2010 16:55

Oscar Ödüllü Amerikan sinemacı Curtis Hanson‘un yönetmenliğini yaptığı sinema filmi “Lucky You” (Şans Sende), 2007 senesinde vizyona girdi. Avustralya doğumlu aktör Eric Bana‘nın başrolünde yer aldığı filmde Altın Küre Ödüllü Amerikan aktris Drew Barrymore, Oscar Ödüllü Amerikan aktör Robert Duvall, iki defa Oscar’a aday gösterilen aktör Robert Downey Jr., Joey Kern ve Debra Messing rol alıyor.

Huck Cheever, oyunahakim olabilen, yetenekli ve oldukça güçlü sezgilere sahip olan bir poker oyuncusudur. Pokerde her türlü hileyi biilen ve karşı tarafın elindeki kartları tahmin etme tahmin etme becerisine sahip olan genç adam, kumara adeta bağımlı hale gelmiştir.
Kadınlarla da karmaşık ilişkiler yaşayan Huck, eski bir arkadaşının tanıştırdığı masum ve güzel Billie’den etkilenir. Hayatına ciddi anlamda bir kadının girdiğini fark edemeyecek kadar kumar tutkunu olan Huck,’un aklı, kısa bir süre sonra gerçekleşecek olan poker turnuvasındadır. Ancak, para ve nam getireceğini düşündüğü bu turnuva ona büyük bir hayat dersi verecektir.

Mary and Max (2009)

queennothing | 07 December 2009 09:44

Oscar Ödüllü yönetmen Adam Elliot‘un yazıp, yönettiği animasyon filmi “Mary and Max“, gözalıcı çizimler ve gerçeğe dayanan senaryosuyla 2009 senesinin en başarılı yapımlarından biri. Küçük bir kızın, büyük bir adamla aralarında gelişen mektup arkadaşlığını konu alan film, kişisel gelişim ve özgüven üzerine Fransız usülü dersler veriyor. Filmde Philip Seymour Hoffman (İngilizce fan site), Toni Collette, Eric Bana ve Bethany Whitmore karakterlere seslerini veriyor.

Alkolik ve ilgisiz bir kadının ve kendi halinde yaşlı bir adamın kızı olarak dünyaya gelen Mary, okul çağına gelince, alnındaki kahverengi doğum lekesi, şekilsiz burnu ve türlü türlü kusurlarını gerekçe göstererek, kendine karşı güvensiz biri olup çıkar. Okul arkadaşlarının da aşağılamalarına maruz kalan küçük kızın hiç arkadaşı yoktur ve aklında tek bir soru vardır; Avustralya’da biranın içinden çıkıveren bebekler, Amerika’da nasıl yapılıyor?

Back To The Future en iyi zamanda yolculuk filmi

kudra | 15 August 2009 17:24

Back To The Future
Back To The Future

Audrey Niffenegger‘in çok satan fantazi romanı “Time Traveller’s Wife” 14 ağustosta sinemaya uyarlandı. Başrollerinde Rachel McAdams ve Eric Bana’nın oynadığı filmin yayınlanmasının şerefine Lovefilm adlı internet sitesi en iyi zamanda yolculuk filmleri anketi düzenledi. Sitenin 1000 kullanıcısı arasında yapılan ankete göre en sevilen zamanda yolculuk filmi Robert Zemeckis’in yönettiği Back To The Future seçildi.
Liste şöyle:
1. Back To The Future (1985)
2. The Terminator (1984)
3. Donnie Darko (2001)
4. 12 Monkeys (1995)
5. The Butterfly Effect (2004)
6. Bill And Ted’s Excellent Adventure (1989)
7. Planet of the Apes (1968)
8. Time Bandits (1981)
9. Deja Vu (2006)
10. The Time Machine (2002)

The Other Boleyn Girl

queennothing | 10 June 2009 09:50

Philippa Gregory‘nin “The Other Boleyn Girl” adlı romanından uyarlanan “The Other Boleyn Girl“, Kral Henry‘nin, Anne ve Mary Boleyn, tıpkı kitapta olduğu gibi; gerçekliği baza alarak, fakat kurgu süslemeleriyle harmanlayarak, dönem filmleri seven izleyicilerin beğenisine sunuluyor. İngiliz senarist Peter Morgan tarafından sinemaya uygun bir hikaye haline getirilen film, yönetmen Justin Chadwick‘in ilk sinema filmi çekimi oldu.
Kudüslü aktris Natalie Portman, New Yorklu yıldız Scarlett Johansson ve Avustralyalı aktör Eric Bana‘nın başrollerini paylaştığı filmde, İngiliz aktris Kristin Scott Thomas ve ’78li aktör Jim Sturgess de yer alıyor.
Kral Henry, karısının ilerleyen yaşını ve ölü doğan çocuklarını göz önüne alarak, hem gönül eğlencesi, hem Krallığı için bir ‘erkek varis’ doğuracak genç bir kadın bulmuştur; Mary Boleyn. Yeni evli olan genç Mary, kocasına olan bağlılıyla, Kral’ın çocuğunu doğuracak kişi olmak istememektedir ve bu görev için, kendisi kadar güzel ve iddialı olan kızkardeşi Anne’i önerir.

Black Hawk Down – Kara Şahin Düştü (2001)

kadirgunay | 08 June 2009 11:46

Black Hawk Down
Black Hawk Down

Baştan söylemek gerekirse şu anda kadar Er Ryan’ı Kurtarmak filminden sonraki en iyi savaş filmi.
1993 senesinde Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nün bir parçası olarak Somali’ ye gönderilen Amerikan askerlerinin farklı ekip ve düşüncelerde olmasına rağmen birbirlerine güvenerek ve inanarak nasıl evlerine geri döndüğünü anlatan bir filmdir, Kara Şahin Düştü.

Bir tarafta Delta’ lar diğer tarafta Ranger lar. Farklı ekipler, farklı bölükler fakat hepsinin de tek bir görevi vardır; Mohamed Farrah Aidid’ in milislerini indirerek önemli subaylarını ve rehineleri ele geçirmek.
Generalleri ve üst düzey subaylarının düşündükleri saldırı planı istedikleri gibi gitmez. İlk Kara Şahin düşer ve olaylar bundan sonra başlar. Arkada asker bırakmamak adına gönderilen tüm zırhlı araçlar ve savunma kuvvetleri milisleri geçemezler. Öyle ki birlikler kayıp vermeye başlarlar ve hava kararır.

Bir Hollywood Destanı : ”Troy (Truva)”

gorcun | 02 June 2009 14:11

Troy
Troy

Efsanevi Truva Savaşını anlatan Troy (Truva) büyük prodüksiyonla 2004 yılında Wolfgang Petersen tarafından çekildi. Homeros’ un İlyada destanından uyarlanan filmde savaş Antik Yunan’ da Truva Prensi Paris’ le Sparta Kraliçesi Helen’in aşkını bahane ederek Kral Agamemnon’ un Truva’ ya saldırmasıyla çıkar. Paris’ in, Helen’ i Truva topraklarına götürmesi kocası Menelaus’ u çıldırtır. Bunu bir fırsat olarak gören Kral Agamemnon Antik Yunan’ ın tüm ordularını toplayıp 1000 gemiye 50.000 asker doldurarak tarihin gördüğü en büyük savaşlardan birinin çıkmasına neden olur.

Yunanlıların ordusunda zamanın en büyük savaşçılarından biri olan Aşil’ debulunmaktadır. Truva, büyük savaşa Kral Priam ve cesur savaşçı Prens Hektor önderliğinde ordusuyla karşı koymak için beklemektedir. Tarih boyunca Truva’ yı ele geçiremeyen ordulara karşı bu kezde yenik düşmeye niyetleri yoktur. Binlerce insanın öleceği bu savaşta ya tarih tekkerrür edecek yada Truva düşecek ve tarihin akışı sonsuza kadar değişecektir.

Troy
Troy

Altın Pusula (The Golden Compass)

mturkmen | 26 June 2008 09:54

Fantastik film tutkunları ekran başına: Altın pusula
Başka bir dünyada değişik yaratıkların olduğu bir evrende, Lyra ve en yakın dostu Pantalaimonbir gün okulda duymaması gereken bir konuya istemeden duyar. Daha sonra arkadaşı çocuk hırsızları tarafından kaçırılır. Daha önceden verdiği sözü tutmak isteyen kız büyük bir maceranın peşinden koşmaya başlar. Zırhlı ayıların hüküm sürdüğü topraklara giderken, cadı kraliçeler ve daha değişik yaratıklarla karşılaşan Lyra zorlu macerasında hayal bile edemediği zorluklarla karşılaşır.
Chris Weltz’in yönetiminde, Nicole Kidman, Daniel Craig, Eva Green, Sam Elliott gibi ünlü isimlerin bulunduğu bir kadro ile Philip Pullman’ın kitabının uyarlamasıizlemeye değer.

Romulus

shmoo | 01 May 2008 16:25

Uzun zaman sonra bu filmi yazıyım dedirten bi film oldu romulus my father benim için…. Tabii ki beni filme çeken ilk bakışta çok sevdiğimiz eric bana ….Onu Berlin’den, Truva’dan hatta kötü film Black Hawk Down’dan, Hulk’tan hatırlayabiliriz, ve unutamayız …Kendisi cool, samimi ve tam tanımı gerçekçi oyunculuğu ile filmlerine renk katıyor..Şu sıralar kitabı bestseller Boleyn Girl filminde de başrolde…Sakin, sevecen, aynı zamanda hafif sert kişiliği ile hatrı sayılı bi hayran kitlesine sahip…Sakin agresiflerden 🙂 Film mülemmel güzellikte bir çekim kalitesine sahip, bunu geçemeyiz. Renk seçimi, filmin kötümser yapısını bozan, olaylar seyirciyi içten içe karartabilecekken yine de iyi bişeyler olacakmış hissini veriyor. Beklenmedik olaylardansa hayatın basit akışını sıkmadan anlatabiliyor. Film, göçmen 3 kişilik bir ailenin hikayesi..baba karakter becerikli, sabırlı, çalışkan..çocuk yaşından fazla bilinçli, olgun ama çocuk sonuçta…çok da başarılı bir performans çizmiş, çocuğun gözlerindeki bakışları, taşıdığı ama belli etmediği yük..hakikaten başarılı..bu filmin hafızama kazınan 2 sahnesi var.. Biri Rumulus’un karısının sevgilisini tren istasyonuna götürdükten sonra, motorsikletle dönerken bi an karşısındaki ağaca bakması ve ona çarpmak istemesi..Bence bu sahne çok başarılıydı, klasik bi intihar sahnesi havası vermedi kesinlikle..İkincisi ise, anne (Franka Potente ki ben çok severim) intihar ettiğinde babasının dönmesini sabaha kadar bekleyen çocuğun evin verandasında köpekle beraber uyuduğu ve sabah babası geldiğinde uyandığı sahne..Sahnelere daldım direk, anne karakter unuttum. Anne dengesiz, ciddi gel gitler yaşayan bi kadın..Sonunda da gittiği yerden dönemiyor zaten ve intihar ediyor …Üzücü tabii..Sadede gelicek olursak basit hayatımızın içinde akan olayların iç yaşamımıza yansımasını basit ama etkili bi şekilde anlatabilen ve bu anlamda başarıyla temsil edebilecek bir filmdi..Duragan konusuna rağmen, filmden koparmayan , sıkmayan bu başarılı filmi alkışlıyoruz o halde…