bildirgec.org

duygusal hakkında tüm yazılar

Duygusal Tiplemeler

| 31 May 2007 02:56

Herkes duygusal bir şeyler yazmayı seviyor. Sürekli duygusallık içinde mi yaşıyor bunlar? nedir bu kadar duygusal yapan insanları bilinmez. Hadi bayanları anlıyoruz. Duygusal olmaları her olaya duygusal açıdan bakmaları gayet normal. Ya erkekler? Her gün bu tür yazılar yazan yazarlar var. Nedir bu durumun özeti. Duygusal yazılar yazan erkekler kadınları kendi eksenine daha çabuk mu çekiyor. Gazeteler de, dergiler de,internet üzerindeki formlarda erkeklerin sürekli olarak bu tür yazılar yazdığını görüyoruz. Meselenin amacını henüz kimse bilmiyor. Ancak bilinen şu ki bu insanlar 24 saat romantizm yaşamıyor ve duygusal olmuyor. Ancak böyle görünmek onların zırhlı hale getiriyor ve avlarına daha çabuk ulaşıyormuş gibi görünüyor. Buyurun size duygusal bir yazı..

– Fena bir geceydi. Yıldızlar ve denizin üzerine vuran şehir ışıkları her an bana onu hatırlatıyor ve bu hatırlatmalar canımı yakıyordu. Ve sanki bütün yıldızlar sadece benim tepemde durmuş ona olan özlemime inat parlıyorlardı. O kadar içkiyi bu bünye kaldırma biliyorum. Sanırım ona olan özlememi azaltmak için bütün yemeklerden yedim. Ve içim gaz doldu. İnsanın içinde gaz olmasına rağmen birini seviyor olması ve özlüyor olması ne güzel. Camı açıp içimde biriken gazı atmosfere yaymak istiyorum. Bu evin duvarlarına onun kokusu sinmiş bu kokuya ihanet etmek istemiyorum. Tuvalete doğru ilerken koridordaki karanlıkta onunla kaç kez öpüştüğümü hatırlamıyorum. Anca bu loş koridor sevişme öncesi buluşma noktamızmış gibi beni zevklendiriyor her zaman. Tuvaletin kapısını açıyorum. Kakam yok ancak onu düşünecek en sessiz yerin burası olduğunu düşünüyorum. Her sabah bu lavabonun önünde traş olurken gelir beni öperdi. Hüzünle bakıyorum lavaboya ve kırmızı el şeklinde sabunluğa. Pazardan almıştık eve gelirken el ele tutuşup bütün esnafı aşkımıza tanık etmiştik. Şimdi o sabunluğun içi boş. Onun sevdiği kokulu sabunlardan almak istemiyorum bile. Donumu sıyırıp oturuyorum klozete ve onun bende bıraktığı tüm izleri ve güzellikleri düşünüyorum. İçimde biriken gazlar seri halde çıkarken bu duruma aldırmıyor şu an evde olmasının beni ne kadar mutlu edeceğini düşünüyorum. Birden kakam da geliyor. Buraya kadar geldim madem yapıp çıkayım diyorum. Akşam onun sevdiği yemeklerden o kadar fazla yemişim ki kabız olmuşcasına zorlanıyorum. İçimden çıkan tüm artıklar onun adına yenmiş olduğu için içimden çıkmalarına üzülüyorum. Kakam bitiyor. Kalkıyorum. Sanki özleminden başım dönüyor. Ellerimi yıkıyorum beni ensemden öptüğünde gözlerini gördüğüm lavabo aynasına derin derin bakıyorum. İçimden ne kadar çok yemişim diyorum. Sifonu bir kez daha çekiyorum. Aynı koridordan yeniden geçip odaya geliyorum. Kanepeye uzanıyorum ve içimde bir parça daha kalan gazı dışarıya atıp camı açıyorum. Sonra kıçı çevirip onun hayeli ile biraz daha uyumak istiyorum. Kabızlığım geçene kadar evden çıkmak istemiyor bu evde olmasa da o varmış gibi ayaklarımı sehpaya uzatmıyorum.

Erkek değişmez,zorla duygusallaşamaz!

darjeeling | 16 May 2007 16:21

Saat 8:30’da uyanması gerekirken 06:00’dan itibaren her saat başı uyanmıştı. Uykusu bölük pörçüktü şimdi. Ayrı odalarda yatıyorlardı üstelik. Onun kokusunu içine çekmeden, onu öpemeden geçen koca bir gece.. Tahammül sınırlarını aştırdığınız zaman bir insana, sizi yanınızda bile istemez. Gece böyle geçmişti işte. Başı ağrıyordu, her yer karmakarışıktı. Yorgan yere düşmüş, içki kadehleri yerlerde.. Zaten sadece o içki kadehleriydi kavgalarından önce keyifli olduklarını anlatan bize.
Şimdi keyif huzur hak getire. Kolaysa şimdi bütün herşeyi düzelt, ilişkiyi yoluna koy..
Not yazdı ona küçücük. Sevgisini ifade etti bir kez daha, uyanınca okusun diye bıraktı cüzdanının yanına.
Evden çıkmadan önce onu 3 kere öptü. Bir kere boynundan, bir kere sırtından, bir kere de … Her birinde kıpırdandı çocuk, sanki rahatsız edilmek istemiyor ama öp beni diyordu..
Anahtarını alması gerekirdi evden çıkarken, ne hikmetse unuttu(!) ya da unutmuş görüntüsü altında çocuğu görmek için bahane yarattı. Böyle yanına anahtarı vermek için gelecekti ve bir kere daha görecekti onu. Ne doyumsuz sevgi..
Yolda insanlara baktı, sevgililere imrendi işe gidene dek. Vedalaşanlar, öpüşenler ve böyleleri. O ise yarattığı gerginlik ve kırgınlığı nasıl düzelteceğinin peşindeydi.
Sevdiği adamın zorla duygusal biri olacağını zannediyordu. Kendi öyle ya. Hani şu her ilişkide gördüğünüz ben böyleyim o da böyle olsun krizleri. Zorunda değil ki. Pekala böyle ruhsuz kalabilir. Yaşam tarzı bu. Her kadına aynı şekilde davranmış. Senin farkın ne? Hem kimin kimi robotlaştırmaya hakkı var? Kim kime zorla bir şey yaptırabilir? Zorlayarak kendini okşatmak ya da sevgi sözcükleri söyletmek haz verecek mi? Offf dedi ki ne off.. Ne olurdu bunları dün gece içkileri devirdikten hemen sonra ve kavgadan hemen önce düşünebilseydi? Bunlar yaşanmazdı. Bu yüzden, bugünden itibaren kıçını dönüp uyuyabilmenin cesaretini ve rahatlığını yaşaması gerektiğine kendini inandırdı kız yoksa daha çok üzülecekti.. Daha çok beklerdi sevilip okşanmayı..

Çok duygusal bi aşk hikayesi

| 12 February 2007 09:56

Epeydir aradığım video klibi buldum… koreli kiss grubunun bir parçası…
hikaye kısaca şöyle… potpğrafçı bi çocuk kuaför bi kızla tanışıyor… aşkın neler yaptırdığına bi de siz gözatın…
müthiş bi aşk hikayesi…
gözyaşı garantili… çok duygusal yaa…
sevgililer günü için harika…
buradan buyrun…

Duygusal çikolata

darjeeling | 08 February 2007 01:38

Çikolata..Bildiğiniz çikolata..
Çikolatalar aldım ona. Özel bir gün olmasını beklemeden aldım. Çeşit çeşittiler. Sütlü, bitter, fındıklı aklınıza ne geliyorsa. Tek isteğim vardı: Sevdiğim adam mutlu olsun ve yüzü her daim gülsün.
Mutsuz muydu? Hayır. Suratı hergün asık mıydı? Hayır. Sadece bu sefer ki gülüşünü ben yaratmak istiyordum. Sanki her bir farklı türdeki çikolata ona farklı bir anın mutluluğunu yaşatacaktı. Bu çok saçma biliyorum. Sadece böyle düşünmek istiyorum. Bitteri yerken ağzına gelen acı tat ağlarken gülmek gibi.. İkisini bir arada yaşamak ve yanındaki insanı şaşırtmak gibi.. Sütlü ise tamamen çok ama çok sıcak anların yaşandığı anlardaki sonsuz gülümseyiş. Dünyaya onu mutlu etmek için mi gönderildim? Yoksa bunlar aslında benim yaşamak istediğim anların sapmış hali mi? Ne görmek istiyorsam acaba onu mu yaşatıyorum karşıma? Belki de ben çikolatasız mutluluklar istiyorum. O var olan güzelliklerine güzellik katıyor ben ise sadece güzellik istiyorum. Ben de istiyorum sevilmek.. Ona buralardan ve oralardan aşkını haykıran olmak değil beni rahatsız eden. Sadece bunu ben de yılda bir de olsa bu kadar romantik yaşamak istiyorum.Bana haykırsın birisi, önüme çikolatalar döksün,güller sersin,fırlatsın bana yazdığı ama veremediği aşk mektuplarını.. Bu birisi benim o çikolataları verip yüzünü güldürdüğüm adam olsun……

İLETİŞİM YAZILARI 1: KADINLAR VE ERKEKLER SADECE ARKADAŞ KALABİLİRLER Mİ?

Radyocu | 10 January 2007 22:10

KADINLAR VE ERKEKLER AHBAP KALABİLİRLER Mİ?
KADINLAR VE ERKEKLER AHBAP KALABİLİRLER Mİ?

Bir kadının ve bir erkeğin birbirlerini önemsemeleri, ama sadece ahbap olmaya çalışmaları bana yorucu bir çaba gibi görünüyor.

Birçok okuyucunun bu yazıya verdiği tepkide benim bir erkek oluşum etkili olacak, belki de “işte erkekler böyle” diyecekler. Böyle denmesi benim açımdan ilginç olur, zira bu yazıyı okurken bile yazarın erkek olduğunu göz ardı etmek ve konuya karıştırmamak çok zorken, bir insanın, karşı cinsten biriyle kendi cinsinden biri gibi ahbaplık yapması ve ona farklı davranmaması ne kadar zor siz düşünün.