“Kadınlar çok değişti!” diyorlar. Modern dünyaya atıfta bulunarak… Demeseler de herşey bas bas bağırmak için yarışıyor zaten bu değişimi. Her geçen gün kadın elinin değdiği yeni birşey daha ekleniyor erkeklerin dünyasına.Kadınlar o dünyada yer açtıkça kendilerine, bir o kadar yeri de kaybediyorlar kendi dünyalarından. Elleri değmiyor artık evlerine. Poğaça kokuları yükselmiyor mutfaklardan.Rahmetli Duygu Asena’nın ruhu şad olsun! Bu kadarını O bile tahmin edemezdi. Dayak yiyen, yokluk çeken, istemediği evlilikler yapmaya zorlanan, fuhuşa sürüklenen… Sonuçta hep ezilen, eşya gibi görülen kadınlardan yola çıkmıştı O. Onları o kuyudan çekip çıkarmak, güneşle tanıştırmak istemişti.Tamam, bir parça ileri gitmiş olabilirdi bu çabasında. Fazla heyecanlanmıştı belki. Hayal ettikleri ağır aksak da olsa gerçekleşmeye başladıkça hayatın içinde, sınırlarını daha da genişletmişti onlar için istediklerinin. “Neden olmasın ki?!” demişti. “Neden onlar da erkeklerin yaptıklarını yapamasınlar?”Çünkü yıllarca horlanan, erkeğin gölgesi olan kadınların güneşe çıkması için o kadar çok beklemişti ki!.. Onlar ilk adımlarını atmaya başladıklarında, ilk kez ‘kendileri’ olarak… insan en sevdiğine nasıl ki layık görürse herşeyin en güzelini… O da çok sevdiği o kadınlara sınırsız güzelliklerle dolu dünyalar sunmak istemişti.Yani, anlaşılabilir pekala O’nun, hayallerinde bu kadar ileri gitmesi… Sevgisinin büyüklüğüne verilebilir.Rahmetli yaşasaydı, yine devam ederdi bu çabasına mutlaka. Hala gün ışığına kavuşmamış karanlıklar olduğunu görürdü çünkü. Oradan çekip çıkarılmayı bekleyen gölgeler…
Ama hiç tahmin etmediği başka şeyler de görürdü bunların yanısıra. Yürüdüğü yolun çıkış noktasındayken, varmak istediği noktanın bu olmadığını… Birileri tarafından fena halde yanlış anlaşıldığını…İş çıkışı arkadaşlarıyla yorgunluğunu atmak için bir yerlerde bir iki kadeh parlatmaya bir kadının da hakkı olduğunu savunurken… “Çocuklar annesiz kalsın!” demek istememişti. “Mutfaklardan hoş kokular yükselmesin. Kadınlar ilelebet çeksinler oradan ellerini!” de dememişti muhtemelen.O’nun kastettiği bambaşka birşeydi. İnsana dair, insanca; bir parça anlayış, bir parça şefkatle ilgili, sıcacık birşey… Buralara varacağını düşünmemiş olmalıydı bu işin.
Bazı duygular ve ihtiyaçlar vardı ki kadın ya da erkek fark etmiyordu onları hissetmek için… İnsan olmak yeterliydi. O sadece bunu söylemek istemişti. Yoksa kadın kadındı, erkek de erkek… Arada ortak noktalar olması, farkları yok etmezdi ki!.. Zaten bir ortaklık olacaksa, en temel şart değil miydi farklılık? Ters kutuplar çekmez miydi en çok birbirini?Ama kadınlar ısrarla bu çekimi yok etmek için çırpınıp duruyorlardı sanki. İnsan olmaktan kaynaklanan, cins ayrımı gözetmeyen ortak duygular dışında da ortaklıklar kurmaya, gerçekte olmayan benzerlikler yaratmaya çalışıyorlardı.Kadın olmaktan kaynaklanan haklarını savunmak için çıktıkları yolda, en önemli şeyi unutmuşlardı: Kadın olduklarını…
yorumlar
Niye erkek te poğaça yapabilir kadına mı özgü sadece..Hem en iyi aşçılar erkek değil mi..Kadının başarısı kadınlarca bile sindirilemezken, erkek nasıl kabullensin..
Zaten anlatmak istediğim de buydu. Kimi kadınlar, haklarımızı savunalım derken, herşeye eşitlik açısından bakıyorlar. Bu da onları erkelerle bitmek bilmeyen bir yarış içine sokuyor. Neyin kavgasıdır bu anlamadım ki! Kadın hakları, eşitlik sadece ama sadece yaşamı biz kadınlar ve erkekler için daha yaşanası, daha doyumlu kılabilecek birer araçtan öte nedirler ki? İlle de eşitliğe toz kondurmayalım diye erkek gibi mi konuşup davranmalıyız? Ya da ille de eşimizi mutfağa sokup soğan mı doğratalım? Eşitlik aynı olmak demek değil ki! Mesele aynı olmaksa eşit olmaya da gerek yok zaten. Herkese ‘erkek’ dersin olur biter.
herkes yerini bilsin yeter, feminist olcam diye hayatını zulmetmeye gerek yok. Kadın bir adım geride kalmayacak, evde hapis edilmeyecek, sosyal hayatından geri kalmayacak,gezecek,tozacak karısının bazı sitelere girmesini yasaklayan adamlar var, kardeşim sen karına güvenmiyormusun? ama işin boku çıkmasın diyorum sadece. Eşitlik diye bazı şeyleri abartırsan o zaman olmuyor işte.Kadın yemeğini yapsın tabi erkek te yardım edebilir ancak bu aynı konularda olmayabilir, mavilikler dedigin gibi soğan olayına benzer. Kadın çalışıyorsa adamda yardımcı olsun ama bu soğan doğrayarak olmaz belki çocugun ödevine yardım etmekle olur veya çiçekleri sulamakla o başka yeterki anlaşma olsun herkes hayatından memnun olsun.
‘Başarı’ derken neden hep iş yaşamındaki başarı kastedilir ki? Ayrıca, bir kadının işindeki başarısı, hemcinslerini ancak gururlandırır. Başka konularda bir kadını eleştirmek, işindeki başarıyı görmezden gelmek anlamını taşımaz yani. İyi bir eş, iyi bir anne olmanın da en az işteki başarı kadar önemli olduğunu hatırlatmak, çekememezlik değil, dostça bir uyarıdır sadece. Daha mutlu ve doyumlu bir yaşam için aile de iş kadar önemlidir çünkü.
Nazokiraze, hay ağzına sağlık! Benim anlatmayı tam olarak beceremediğim herşeyi çok net bir şekilde anlatmışsın. Tabii ki söz ettiğin konulardaki özgürlüklere sonuna kadar varım. Bu, insan olmanın getirdiği, olmazsa olmaz haklarıdır kadınların. Benim demek istediğim sadece, bu özgürlükleri koruyalım derken kadın olmaktan vaz geçmeyelim. İki cinsin kendine has çok temel farklılıkları var çünkü. Bu farklılıkları korumayı; özgürlüğümüze tehdit değil, hayatı renklendiren, tekdüzelikten kurtaran şeyler olarak görelim.
Mesela çocuğa bakmak neden kadının görevi olsun ki, erkek te çok güzel bakabilir..Kadın yorgunsa, erkek te yemek yapabilir..Çamaşırları makinaya koyabilir..
duygu asena’yı ben de özledim. kadının adı yok gibi bir kitap yok hala…
Duygu Asena önceden feminist değil meyilistti, sonra toplumun elbise biçti, ilkten sonraki kitapları daha bir sert geldi.. Ve özünü koruyamadı..
Bir “Erkek de çocuk doğurabilir!” demediğin kalmış sevgili Pillibebekkuyuda. İşten yorgun argın dönen bir kadına eşi tabii ki yardım edebilir. Etmezse O’nun insanlığında bir sorun var demektir. Benim kastettiğim, yorgun olsun olmasın, her durumda bazı kadınların erkeklere “İlle de şunu yapacaksın!” türünden bir zorlamada bulunmaları. Mesela en küçük bir yorgunluk hissetmediği halde, bir kahve yapıp kocasının önüne götürmeyi çok gören, “Git kendin yap!” diyen kadınlardan; içinde en küçük bir sevgi barındırmayan yaklaşımlardan söz ediyorum.
Ben farklı konulardan bahsediyorum sanırım..”Kendin yap” demek, küstahlıktır..Bu ne bir erkeğe denir ne de bir kadına hatta çocuğa bile..Bir aile olmak için paylaşım şart, yukarıda bahsettiklerim olsa hiç fena olmazlar..Çamaşırları makinaya koyan bir erkekten çocuk doğurmasını ancak aptal bir kadın bekleyebilir..
Estağfurullah Pillibebekkuyuda. Sen bu sitede rastladığım en zeki insanlardan birisin. Şaka yapayım derken yüzüme gözüme bulaştırıp kırdıysam seni, defalarca özür dilerim. Bazı konularda aynı görüşte olmamamız, sana olan güzel duygularımı değiştirmez. Sevgiler…
Kırılmadım canım, sağ ol..Demek istediğim farklıydı, Sürekli bunlar kadın işi deyip ev yaşantısında keyfine bakan, vaktini evde uyumakla geçiren erkekleri hedef aldım..Bu yapıya karşıyım..
Haklısın.
Mesela benim gibi bir kadının kocasına olan aşkı, beni havaalanına karşılamaya geldiğinde arabasının arka koltuğa sabahtan yapıp koyduğu çikolata kokulu kekle başladı..Bunlar kötü şeyler değil, sadece yaşamadığımız için bilmiyoruz..
Ne güzel! Siz o dengeyi kurabilmişsiniz demek ki! Kimse kimseye üstünlük sağlamaya çalışmıyor. Erkek evde bir iş yapacaksa, eşinin zorlamasıyla değil, O’na duyduğu aşkla, tamamen içinden gelerek yapıyor bunu. İkiniz de çok şanslısınız. Çok az insana nasip olacak cinsten bir sevgiye sahipsiniz çünkü.
sicacik konulardan bahsediyorsun mavilikler, yorumlari da gulumseyerek okudum, ozellikle pbk’nin son yorumunu:)
“En hayırlınız, zevcesine en iyi muamele edendir! (hadisi şerif)”Erkeklerin kadınlar üzerinde meşru olan hakları gibi kadınların da erkekler üzerinde hakları vardır.” buyurulmaktadır: (710).
her şeyden önce çalışan veya çalışmayan bir kadına yaptıklarından ötürü minnet duymaktır. Eline sağlık demeyi bile bilmeyen pek çok odun vardır, aynı şekil kadının da odun olanı vardır tabi
“Eline sağlık demeyi bile bilmeyen pek çok odun vardır, aynı şekil kadının da odun olanı vardır tabi”bu yorumu tutuyom,nur içinde yatsun bir kitabunu okumuşlugum va.
feminist kaduncuklaru sevmiom.
Duygu Asena ve Feminizmle ilgili S. Demirel’in yorumu:)(Harlem’in imzasi gibi bir sözü)“Bunun icabı vardır veya yoktur bu ayrı bir mesele… İcabı yoksa fuzuli bir şey yapılmış olmaz yine de… İcabı varsa Feminizim fevkalade bir şeydir”
Suiza, ben denizin imzasuda zati Demirel dedemin.
bılıyorum harlemım ona ıstınaden yazdım zaten
ıspartaküs=ombudsman=sülo
”suiza DİYOR Kİ, (11 Mayıs 2010 13:14)sicacik konulardan bahsediyorsun mavilikler, yorumlari da gulumseyerek okudum, ozellikle pbk’nin son yorumunu:)”Gülmenizin sebebi nedir acaba..
kek çikolata kokulu ya, hemde arka koltukta, çok romantik sahidende
Arabaya binince ilk defa bir koku, parfümden önce dikkatimi çekti..
ilk defamı arabaya bindin
owww mascalzone whats up ?
”mi” ayrı yazılır yıllardır söylüyorum, ilk değil..
pbk, senin begenilerin, beklentilerin ve fantazilerin ilginc o baglamda yani, siradisi olmasi hasebiyle dikkatimi celbediyor, benim bildigim; bir kadin bir erkege yakisikliligi, karizmasi, karakteri vs dolayisiyla asik olur, kek yaptigi icin degil, bu kotu bir sey degil tabi, sadece ilginc, ayak masaji gibi ilginc, tabi bu da kotu bir sey degil, ben de yapmayi sevenlerdenim
yıllardır bıkmadan söyledin mi ayrı yazılır diye
Anlıyorum..
Karizmayı berbat edebileceğini düşünmeden, kek yapıp arka koltuğa yerleştirmiş masum bir erkekten daha etkileyici ne olabilir ki bir kadın için..
evet, kadinlarin ne zaman neyi begenecegi belli olmaz haklisin:)
ayak masajı mı yapmayı seviyorsunuz? ayak gıdıklanır ama masaj esnasında.partneriniz gülmekten çatlamıyor mu?
iyi yapabilen bir erkek guldurmez vitamin
ayak sadece tabandan ibaret degil, parmaklar, topuk bilekler
keki yapmayı becermeyip kabaramamış ve pişememiş bir keki getirip arka koltuğa yerleştirmiş masum bir erkek bana daha etkileyici gelirdi sanırım:)
ayak masajına maruz kalmadığım ne kadar belli:)bana yapmasın kimse zaten midem bulanır.başka masaja değer yer kalmamış gibi ayaklarıma masaj yaparsa üzülürüm ben.
:))) vitamin guldurdun beni, bence bu konuda onyargilarin olmasin
Tadına bakmadan bilemezsin diyorsun yani.Ben işimi kış tutayım da yaz çıkarsa bahtıma:)
Kadın erkek eşitliği olarak bakmamak lazım bence, kadın ve erkek eşit olamaz… farklı “fıtratlarda” olmalarından dolayı ayrım yapmadan insan olarak değerlendirilmeli.İlk önce fertleri eğitmeli ki kadın erkek farketmez insana insan gibi muamele edilsin.