Bir hüznün tam ortasındayız, şimdi. Gecikmişliğin, yitirilmişliklerin ve kanıksadığımız bu monoton gidişin tam da ortasındayız; aslında hep kendime verdiğim sözleri tutmamakla başlıyorum bir devinime; belki de hayata bıraktığım noktasından başlıyorum; bu dipsiz kuyuya tekrar bir umut salındırmaya…
Ne gerektirdi bu devinimi? Neyin yansıması düştü aklıma? Neyi arar oldum, yeniden? Bilmiyorum. Yanıtları sende mi? Onu da bilmeksizin yazıyorum. Farkına vardığım tek nokta, bu kağıtların benimle bir hüznü paylaşmakta olduğu.
Yine yere düşen bir çocuğu elinden tutup doğrultmaya çabalıyorum.