bildirgec.org

direniş hakkında tüm yazılar

hayır cevabını evet yapmak için ne kadar dayanıyorsunuz?

glsh | 24 May 2007 17:29

‘Hayır’ cevabını ‘evet’e çevirmek için çabayalanların,buna inanların hayatımızda,Dünya’da ayrı yerleri oldu.
Thomas Alva EDİSON;İlkokul öğretmeni tarafından “o beyinsiz bir çocuk ve hiçbir işte başarılı olamaz” diye aşağılanarak okuldan alındı.Daha sonraki yıllarda Edison,yaptığı kimyasal deneylerden birinin patlaması sonucu telgraf ofisindeki işinden kovulmuştu.Asla pes etmeyen Edison başta ampul icatı olmak üzere insanlığın hayatını kolaylaştıran icatları nedeniyle tarih boyunca unutulmayacak bilim adamları listesine adını yazdırmayı başardı.George WESTİNGHOUSE; yaşıtlarına göre yeteneksiz,ayrıca çalışmayı sevmeyen ve aptal biri olduğu gerekçesiyle okuduğu kolejden uzaklaştırılmıştı.Ancak daha 20 yaşını doldurmadan buharlı motor çarkının patentini aldı.Micheal JORDAN; lise ikinci sınıf öğrencisiyken,okul basket takımına alınmadı.Antrenörü onun bu konuda yetenekli olmadığını,boyunun kısa olduğunu söyleyerek takımda yer alamayacağını söyledi.O şimdi Amreika’nın değil Dünya’nın yetiştirdiği “en büyük basketbol yıldızı” ünvanını taşıyor .DEMOSTENES;çocukluk yıllarında kekemeyken tarihin gelmiş geçmiş en büyük hatiplerinden biri olmayı başardı.İlk kez topluluk karşısında konuşmaya kalkıştığında halk onu kahkahalarla kürsüden uzaklaştırmıştı.Henry FORD;kredi talebi,kredi isteme sebebinin boş bir hayal olduğu gerekçesiyle bir çok banka müdürü tarafından red edildi.Başarıya ulaşana kadar beş kez iflas ederek herşeye yeniden başlamak zorunda kaldı.Karşısına çıkan sayısız engele rağmen otomotiv sektörünün kurucusu ve bir numaralı ismi olmayı başardı.Richard BACH; “martı” adlı kitabı 18 yayınevi tarafından red edildi.BEETHOVEN; müzik tarihinin en büyük isimlerinden olan Beethoven’ın keman tutuşunu gören hocası onun için “müzisyen olmaz!”demişti.Daha birçok isim Walt Disney,Gregor Mendel,Alex Haley,Margaret Mitchell,William Sorayan,Leo Tolstoy defalarca red cevabı almalarına,bizim günlük hayatta karşılaştığımız umut kırıcı engellerin belkide yüz katı engelle karşılaşmış olmalarına rağmen cevap “evet” olana kadar çabalamışlar.

Sınır sınır içinde..

khun | 08 May 2007 23:55

Bir köyde yaşıyorlardı zamanla büyüyüp genişleyen.
Bir düzenleri vardı, çünkü kuralları vardı, sınırları içinde, basit.
Sınırları vardı aralarında ve etraflarında. Sınırlar iyiydi. Ve kuralları vardı, karmaşık görünen, ama basit.
Sınırları vardı içinde yaşadıkları, düşündükleri, hayaller kurdukları. Umut ettikleri.
Herkesin kendi sınırı vardı ve herkese ortak bir sınır, içinde yaşarlardı.
Kuralları vardı kendileri için. Ve kuralları vardı ortak. Çünkü bir düzenleri vardı. Hep vardı ve hep olacaktı.
Sınırları vardı aralarında, sınırlar gerekliydi, çünkü herkes kendi sınırları içinde yaşardı.
Sınırları vardı etraflarında ve hepsi o sınırın içinde yaşardı birlikte, ama ayrı. Çünkü herkesin ayrı sınırı vardı, sınır içinde.
Sınırlar birlikte çizilmişti özenle, etraflarına ve hepsinin etrafına.
Kuralları vardı sınırlar içinde.
Sınırların kuralları, kuralların sınırları vardı, düzen içinde.
Çünkü hayat böyleydi.
Kurallar koymuşlardı sınırlar içinde, zamanla ve gelişmişti kurallar kendi içinde.
Unutulmuştu bazı kuralların neden konduğu, zaman içinde, ama gerekliydi herhalde.
Sınırları vardı içinde yaşadıkları, sevdikleri, sevildikleri, paylaştıkları.
Kuralları vardı sınırlar içinde ve sınırların.
Paylaşmaktı esasında sınırlar, özgürlüğü, sevgiyi, umudu, hayalleri.
Ve ayırmaktı sınırlar, herkese ait olanı.
Sınırlar vardı sınırlar içinde, aşama aşama, derece derece.
Sahiplenmekti aslında sınırlar, belirlemekti neyin kime ait olduğunu ve ne kadarının.
Böyle olmuştu hep, sorgusuz, çünkü hayat böyleydi.
Bir sınır vardı bütün sınırları kapsayan ve herşey o sınırın içindeydi sınırlarla birlikte.
Kurallar vardı, artık kimsenin hatırlamadığı, nasıl konduğunu.
Böyle iyiydi, çünkü hayat böyleydi.
Kurallar iyiydi, kuralsız olmazdı, sınırlar içinde.
Sınırlar vardı herkesin bildiği, çünkü içinde yaşarlardı.
Pek azı merak etti sınırların ötesini, çünkü herşey zaten sınırların içindeydi, hayat buydu, bunu herkes bilirdi.
Sınırlar vardı tanımlı, tanım, tanım içinde.
Ben, vardı sınırlar içinde tanımlı, ben’le başlayan.
Ben’e göre yapıldı tüm tanımlar, ben için. Sınırlar vardı ben içinde, ben’le başlayan tanımlı.
Ben içinde sınırlar vardı, sınırlar içinde ben’ler.
Hayat böyleydi.
Sınırlar gerekliydi.
Sınırlar, paylaşmaktı, sahip olmaktı, yalnız kalabilmekti kalabalık içinde, var olmaktı.
Sınırlar ben içindi. Çünkü ben, var olmaktı, sevmek, kıskanmak, öfkeden deliye dönmek, anlamak, ağlamak, tiksinmek, alışmak, kanıksamak, acıkmak, doymak..
Sınırlar, bensiz olmazdı ve ben, sınırlar olmadan.
Sınırlar ölçüydü, ben bunu bilirdi.
Bunu herkes bilirdi.
Kurallar buna göreydi ve sınırlar.
Ben’ler vardı yan yana, aralarında ve etraflarında sınırlar.
Düzen içinde yaşarlardı, çünkü kuralları vardı.
Düzen içinde düzen vardı, çünkü kural içinde kural, sınır içinde sınır vardı.
Sınırlar tanımdı, hayatı özetleyen.
Ben bilirdi, herkes bilirdi, hayat böyleydi.
Bir köyde yaşarlardı sınırları belli, ordan ötesi önemli değildi.
Çünkü ordan öte birşey yoktu.
Hepsi buydu.
Bunu herkes bilirdi.