bildirgec.org

dayanışma hakkında tüm yazılar

Zumbara

Chat Noir 1 | 29 December 2010 14:10

Zumbara çok enteresan ve insani değerleri ön plana çıkaran bir fikir. Zumbara paranın geçmediği bir banka anlayışı.Zumbara zaman bankası demek.Bu fikir etrafında toplanıp zevkle çalışan insanlar var.

Günümüzde para hayatımızın olmazsa olmazı.Pek çok şeyi satın alıyoruz.Parasını ödemediğimiz bedava olan şeyler ise genellikle hak ettikleri değeri göremiyorlar.Günümüz dünyası paranın,kazanma hırsının yaygınlaştığı,paylaşmanın,sevginin,dostluğun ve nezaketin çoğunlukla göz ardı edildiği bir ortam haline geldi.Fikir babalığını Edgar Khna’ın yaptığı bu sistem ise bu kaybolmuş değerleri bize tekrar hatırlatıyor ve bizleri tekrar paylaşmanın,yardımlaşmanın,dostluğun,sevginin ılıman ikliminde dolaştırıyor.

Erfene Karışmak

| 06 November 2008 10:27

Çıkınımız
Çıkınımız

Sözlük anlamı; masrafları ortak paylaşılan ziyafet olsa da, çocukluğumuzun olmazsa olmazlarındandı erfene karışmak. Ziyafet ile uzaktan yakından bir ilgisi olmamasına rağmen, dayanışmanın ve paylaşmanın simgesi olmuştu hayatımızda.

Okul çıkışı, ipi iki ucuna bağladığımız çantaları sırtımıza atıp eve doğru yol alırken bir ses “erfene karışalım mı?” derdi. İple bağladığımız çantalar diyorum; çünkü sırta asılan çantalar o dönem yeni yeni türemişti. Koskoca okulda sadece birkaç kişide; o da annesi ve babası yurt dışında çalışan arkadaşlarımızda olurdu bu çantalardan.

Kızıl Bisiklet

Paga | 19 August 2008 00:26

http://www.mustafakuleli.com/yazi/grev-bisikletinin-uzun-yolu

Sokaktaki çocuklarımız

kopanisti | 16 December 2006 10:07

Yazın iyi oluyordu çimlerin üzerinde denizin meltemini, ayın ışığını alarak uyumak da kışın fena üşütüyordu. Otelin önündeki havalandırma penceresi kaldırım dibindeydi ve çamaşırhanedeki kazanların buharı buradan dışarıya veriliyordu. Önünden geçerken bazen deterjanın acı, bazen de yumuşatıcının hoş kokusunu hissediliyordu. Soğuk kış geceleri uyumak ve üşümemek için ideal bir yerdi. Sıcak sıcak buhar önünde üşümeden sabahı etmek ama yine de sokağın gece tehlikesine karşı birbirlerine sarılarak uyuyorlardı.
Yağmurlu havalar haricinde her sabah işine yürüyerek giderdi, yolunun tam yarısıydı otelin önü ve oradan karşıya geçer deniz havasını alarak kordondan yürüyerek ulaşırdı iş yerine.
İşte yine orada uyuyordu çocuklar, yaz gelse de bu dertleri bitse diye düşündürken çocuklardan biri başını kaldırdı soğuk taştan ve yüzüne uykulu uykulu bakarak ”abi çok açız bize para versene gevrek alalım” dedi. Bir an durdu ”gevrek ama bali değil demi” dedi ”valla gevrek abi” dedi çocuk. Elini cebine attı, cebinde kaç parası olduğunu biliyordu, hepsini verirse akşam eve yine yürüyerek dönerdi, öğlen de yemek yemeyiverirdi ne olacak ki. Çocuk ayağa kalkmıştı çıkardı parayı ve çocuğa uzattı ”Al bakalım peynir ve yumurta da alın” diyerek 5 milyonu uzattı ve yürümeye devam etti. Çocuk önce inanamadı ardından bir çığlık atarak arladaşlarını sarsmaya başladı ” kalkın lan o abi 5 milyon verdi, yürüyün” dedi. Karşı kaldırıma geçmişti o esnada ve dönerek koşan çocukları seyretti. Çocukların köşede bekleyen gevrekçiye ulaştıklarını gördü, sevinçten zıpladıklarını gördü. ”Afiyet olsun” dedi içinden ve deniz kenarından yürümeye devam etti.

Katılımcı ekonomi ya da üçüncü yol

wurgun5 | 14 December 2006 00:01

Katılımcı ekonomi (parecon) ile ilgili daha çok yazı, yazar, kavram ve pratik olgular görünür olmaya başlıyor. Özellikle küreselleşme karşıtı örgütlenmelerde ve eylemlerde kendini gösteren hareket giderek dünya ölçeğinde örgütlenmeye başlıyor. Türkçe bilgi için http://www.katilimciekonomi.com.tr.tc adresine bakabilirsiniz. Orjinal sitesini ziyaret etmek isterseniz bir derya ile karşılaşacağınızı garanti ederim. En azından benim duygum buydu.
Bir ekonomik vizyonu dayanışma, çeşitlilik, adalet ve konsey demokrasisi gibi değerleri temel alarak inşa etmek geçerli ekonomik vizyonların sıkıcı ve öfkelendirici açılımlarından daha ilginç.

İnsanın Kendi Zindanı

webci | 20 August 2006 16:10

Yüzyıllardır biz Sünniler, Aleviler, Kürtler, Türkler, sekülerler, dindarlar, başörtülü ve başı açık kadınlar ve başka başka farklılıkları olan insanlar belli bir uzlaşma, hoşgörü ve saygı zemininde bir arada yaşadık ve bundan sonra da yaşamaya devam edeceğiz. Bunu kimse engelleyemez. Farklılıklardan çatışma üretmek için elinden geleni yapan çevreler aslında çok çok azınlıktalar, fakat sesleri hepimizin sesini boğuyor. Seslerimizi birleştirerek çatışmacı zihniyetlerin yolunu kapatabilir miyiz. Zor ama imkansız değil. Mümkün ama çok emek çok enerji istiyor.
Böyle renkli ve zengin bir toplumun bir arada yaşamasını sağlayan zemin toplumsal uzlaşmadır. Toplumsal uzlaşma anayasa metinlerinde somut olarak kendini gösterir. T.C. Anayasaları 1924’denberi renksiz, tek tip, homojen ve sessiz bir ulus yaratmayı, farklılıkları yok etmeyi hedefleyerek, hayatı, insanları, renkleri ve inançları görmezden gelerek yazıldı. Cumhuriyet bütün eğilimlerin ortak iradesiyle, emek ve fedakarlıklarla kuruldu ama özgür bir toplum oluşturmak yerine, sermaye ve bürokrasinin birlikte oluşturduğu otoriter bir yapıya dönüştü. Sessizlik dönemi, başkasının acısına duyarsızlık dönemi sona ermek zorunda. Birbirimizin hak ve özgürlüklerinin takipçisi olmak zorundayız.
Bu baskıcı sistemin işlemesi için bu güne kadar sola karşı muhafazakar halkı, dindarlara karşı modernleştirici sol eliti, Kürtlere karşı Türklüğü kullanan egemenlere teslim olmamalı ve artık birbirimize karşı konuşlanmaya, her koşulda karlı çıkan çıkar çetelerini güçlendirmeye son vermeliyiz.
Küresel emperyalist sistem ile yerli baskıcı rejimler de birbirlerini besleyip destekliyor ve biri diğerini üretiyor. Bir arada yaşama gücümüz ve irademiz işgallere ve küresel kötülüğe de karşı duruştur. Dünyayı saygı ve uzlaşmayla paylaşmanın, erdemli insanların küreselleşmesinin bir parçasıyız bizler.
Maalesef toplumsal eğilimler ve talepler arasında dengeler kurarak, farklılıklara azami saygıyı göstererek yaşama azmi Avrupa’da da giderek zayıflıyor. Bu noktada Türkiye’de yeni bir dil ve vizyon üretmemiz, kendimizi ötekinin hakikatine açma çabalarımız çevrede de çok hayırlı açılımlara yol açabilir.