bildirgec.org

ceza hakkında tüm yazılar

Çirkin mesaj için hapse hazır ol.!

axanc | 24 August 2009 14:03

Uzun ve yorucu bir günün ardından içinden patrona küfür dolu bir mesaj atmak mı geldi? Veya çok komik bulduğun bir fıkrayı iş yerinden beğendiğin hatuna atmaya karar mı verdin? Bence iki kere düşünmen gerekli. Hünüz Türkiye’de olmasa da, Çin’de saldırgan veya kötü içerikli bir mesaj yüzünden beş gününü hapiste geçirebilirsin. Ve eğer daha da sarhoş olup ikinci ve üçüncü mesajları da attıysan eğer, hapiste 10 gün geçirmeye ve 100TL para cezasını ödemeye de hazır olsan iyi olur. 600 milyonluk Çin’in gazetesi, The China Daily‘a göre devlet bu şekilde saldırgan mesajların önünü kesmeyi hedefliyor. Ülkemizde de her gün onlarca saldırgan mesaj savcılık kanalı ile takibe alınıyor ve kimi zaman hakların işlem yapılıyor, mahkemelerde delil olarak kullanılır vb. En yakın arkadaşınız bile olsa mesajı nasıl algılayacağını bilemezsiniz.

Microsoft’un Word’ü satması yasaklandı

axanc | 17 August 2009 17:25

11 ağustos tarihinde, teksas eyaletinin doğusunda bulunan bir mahkeme, xml dosya formatının yazım dosyalarında kullanımına ait patentin kurallarını ihlalinden dolayı, microsoft’a, word programının bütün versiyonlarının satışını 60 gün içinde durdurması yönünde bir ceza verdi. eğer kararın iptali gerçekleşmez ise, çok popüler olan word programının satışı durdurulmak zorunda kalacak.

Yoksa Word ölüyor mu?
Yoksa Word ölüyor mu?

aslında karar, geçen mayıs alında son bulan ve microsoft’un kanadalı i4i firmasının patentini ihlalden suçlu bulunduğu davanın devamında gerçekleşti. i4i firmasına ait patentinbaşvurusu 1994 yılının haziran ayında gerçekleşti, 1998 yılında ise onaylandı, aynı yılın kasım ayında da microsoft benzer bir patent için başvurdu. i4i’e ait söz konusu patent, metin dosyalarının xml formatında tutulması yönünde genel bir şekli tanımlıyor ve bu şekliyle de microsoft’un son dönemde aldığı patenti de kapsıyor.

idamlık kadınlar üçüncü yazı

nazokiraze | 23 July 2009 09:36

Masha Bruskina Nazi Almanyasında idam edildiğindehenüz 16 yaşındaydı, belki sadece yahudi oldugu için öldürülseydi toplu şekilde diğerleriyle birlikte kamplara gönderilirdi, ama Masha Alman askerlerine yandaşlarıyla birlikte ateş açtıgı için meydanda asılmış ve cesedi günlerce sallandırılmıştır.(Boynunda biz Almanlara ateş açtık yazan pankartlarla)


masha asılmaya götürülürken

Nazi dönemi idam edilen 4000 kadından biri olan Maria Kislyak ‘ta Masha gibi çok genç yaşta ölümle tanıştı. 18 yaşında çeşitli suçlarla iki arkadaşıyla idam edilen Maria’nın infazı boyunlarına ilmek takıldıktan sonra ayaklarının altındaki kasaların askerlerce futbol oyunuyla oynar gibi oynanmasıyla yavaş yavaş ve işkence dolu olarak yapılmıştır.

idamlık kadınlar ikinci yazı

nazokiraze | 21 July 2009 17:00

İdam cezası ile öldürülen kadınlar tarihine baktıgımızda Tudor Hanedanı’nın bu konuda çok zengin oldugunu görebiliriz. Özellikle 8. Henry zamanı ve sonrası birbirine yakın kadınlar birbirinden bağımsız suçlarla idam edilmiştir.

Catherine Howarden çok evlenen krallarından biri olan 8. Henry’nin eşidir ve eşinin diğer eşlerinden biri olan Anne Boleyn gibi genç yaşında idam edilmiştir.

lütfen sonuna kadar okuyunuz

ozgursavas | 10 July 2009 12:53

BANA SORMADINIZ Kİ

Hiç kimse cezalandırılmak istemez kimse kendisini suçlu bulmaz çünkü. Kim ister ki bir saniye bile olsa yanmayı, ihtimali bile insanları korkutuyor ve bazı şeyleri kabullenmeyi kolaylaştırıyor. Merak ettiğinizi duyabiliyorum. Kastettiğim cehennem; kurallara uymayanların tahmin bile edemeyeceği, insan gözünün görmediği, yaşamadığı acıları, ıstırapları çekeceği yer. Rahat olun böyle bir yer yok… Yanlış duymadınız..‘Nasıl olur?’ dediğinizi duyabiliyorum. Öncelikle size bir soru soracağım ve cevaplayacağım bunu unutmayın yazımı okuyup bitirdikten sonra beni anlayacaksınız öle umuyorum. Bir ebeveyn çocukları ne yaparsa yapsın hoş görmeli ne isterse istesin sağlaması gerek durum ne olursa olsun çocuklarına sahip çıkmalı değil mi? Cevabı ‘Evet ellerinden gelenleri yapmalı hatta daha fazlasını’. Neden mi? Bir düşünün; bir çocuk yanlış yapacak, bir şeyler isteyecek duruma gelmişse eğer bir birey olabilmişse bu anne ve babanın sayesinde. Ne kadar güzel diyebildiğinizi duyabiliyorum. Elbette harika bir olay. Ama madalyonun maalesef tek yüzü yok. Bu çocuk ilerde büyüyecek, isyan edecek, yanlış işler yapacak, annesinden babasından olmadık isteklerde bulunacak, ailesinin gözünde kötü biri olacak yanlışlar yapıldığı söylenecek… Peki yanlış gerçekten de kimde acaba? Bence kimse de bir yanlışlık yok, olmak zorunda değil. Burada anlaşmazlıklar ebeveynlerin çocuklarının kendileri yaptığını ve nasıl bir sorumluluk altında olduklarının farkında olmaması.

sites.google.com’a erişim yasağı!

ilkindurak | 29 June 2009 14:42

Sitelere erişim yasağı getirmenin moda olduğu şu dönemlerde google groups,blogger,youtube derken şimdi google hizmetlerinden google sites’e erişim engeli geldi.Komik olan ise nedeni henüz belli değil.

Siteye girdiğinizde karşınıza gelicek mesaj şu şekilde:

“denizli 2. sulh ceza mahkemesi’nin 24/06/2009 tarih ve 2009/392 nolu koruma tedbi̇ri̇ kapsamında bu internet sitesi (sites.google.com) hakkında verdiği karar telekominikasyon i̇letişim başkanlığı’nca uygulanmaktadır

65 yılda yazılan bir eser: Faust

nacak | 04 June 2009 10:53

Ünlü Alman oyun yazarı Johann Wolfgang Von Goethe 1749 yılında Frankfurt’ta doğdu. 1832 yılında ölüm döşeğinde son sözü ‘ışık, daha çok ışık‘ olmuştur. Goethe’nin en önemli eserleri Faust, Genç Werter’in Acıları ve Doğu Batı Divanı’dır.

Goethe hukuk eğitimi almış ve doktora aşamasına kadar bu eğitimini sürdürmüştür. Annesi kadar duygusal, babası kadar da akılcı birisidir. Resim ve tabiata karşı ilgi duymuş ve eğitimini tamamladıktan sonra kendisini edebiyata adamıştır.

Dünya klasikleri arasında önemli bir yer tutar Faust. Adeta Goethe’nin bütün eserlerinin sentezi gibidir. Goethe çok genç yaşta Faust’u yazmaya başlar ancak ömrünün sonlarına doğru eseri ancak tamamlar. Başladığında 18, bitirdiğinde ise 83 yaşındadır. Eser 2 bölümden oluşur. Sade ve anlaşılabilir tarzda olan ilk bölümde, Goethe’nin hayata verdiği önem göze çarpar. Daha karmaşık olan ikinci bölüm ise felsefe ağırlıklıdır.

“Hazlarım dünyadan fışkırıyor, güneş acılarımı aydınlatıyor” sözü, insandaki kader inancını yansıtıyor. İnsanoğlu ne kadar araştırırsa o kadar anlıyor bilgisizliğini, bilginin sonsuzluğunu. Hayatın kendisi hatalarla ve acılarla doludur. Ama insan yine de içinde bir yerlerde iyilik barındırır. Ulaşmak elinden gelmese de doğrunun ne olduğunu bilir. Faust’un ruhu da böyle karmakarışıktır işte. Bir yandan dünyaya dört elle sarılır, her şeyi elde etmek ister; bir yandan da hiçbir şeyden gerçek haz alamaz, gökyüzüne ulaşmak ister. İki ruhlu karmakarışık bir insandır Faust. Hayata değer kazandıran da Faust’un ruhundaki bu çatışmadır zaten.

İkinci Faust’ta romanın tonları değişir. Bu bölüm, meleklerin Faust’un ruhunu gökyüzüne çıkarmasıyla son bulur.

Faust’un teması Kuran-ı Kerim’de anlatılan şeytanla Allah arasında geçen diyalog üzerine kuruludur. Şeytanın insanoğlunu yoldan çıkaracağına dair ahdı…

şiddet

taha3045 | 03 June 2009 15:59

Şiddet …

Herkes tarafından istenmeyen,kınanan, sevilmeyen ama varlıklarını onsuz sürdüremedikleri temel içgüdü, her canlıya has bir kavram.

Ancak insanı hayvandan ayıran faktörlerin başında da yer alır şiddet, son günlerdeki olaylara bakacak olursak insanı hayvandan bir adım daha önce görebiliyoruz, hiç olmazsa hayvan karnını doyurmak yada savunmak için şiddete başvururken insanımız küçücük bebeklere bile acımamakta ısrarlı.

İnsan sorunla karşılaştıgı zaman ,şiddeti ne zaman kullanabilecegini saptamalıdır,bunun da sınırı olmalıdır, kendini savunmak için ses yükseltmekle son günlerde yaşananları bir tutamayız, bunlar şiddet değil sadizmdir, çünkü şiddet lafı hafif kalıyor burada borç para vermedi diye ailesini katleden, komşusuna kızıp yavrusunu öldüren sonrada sandıga kapatan insanlardan oğlunu öldürüp tarlaya atan annelerden bahsediyoruz, Mardin olaylarından bahsediyoruz, bu yaşananlar insanın doğasında var olan içgüdüsel şiddet değil, bunlar teşhis edilmemiş hastalıklar sonucu olan şeyler.