bildirgec.org

bilim hakkında tüm yazılar

Kadının Kalçalısı

plumprune | 12 January 2010 15:20

Karı koca, hacı hoca, koca kafa derken sıra geldi koca popoya. Daha önce de milyonlarca erkek yanılıyor olamaz, bu koca popo merakının bir sebebi olsa gerek demiş, şu blogun altındaki ahkamlarımızda yuvarlak kalçaların kerametini doğurganlıkla ilişkilendirmiştik. Şimdiki haberimiz Türk kadınlarını sevindirecek nitelikte. Müjde! Müjde! Müjde! Bilim insanları yine boş durmamış ve bakın yine neler bulmuş: Önce Harvard Tıp Fakültesi‘nde ve sonra Oxford Üniversitesi‘nde yapılan iki ayri araştırma göstermiş ki, kadınların kalçalarında biriken yağlar aslinda o kadar da kötü değilmiş, hatta iyi bile sayılabilirmiş. Ancak aynı durumun göbek yağları icin geçerli olduğunun söylenebilmesi pek mümkün değilmiş. Vücudumuzdaki yağların da iyisi kötüsü varmış meğer.

vida guerra
vida guerra

Evrim ve Özveri

massay | 06 January 2010 13:00

Darwin‘den beri evrim teorisi çok kuvvet kazandı. Diğer bilim dalları ile olan etkileşimi sonucu evrimi, Darwin’in hayal edemeyeceği bir berraklıkla görebiliyoruz.

Matematik ve istatistik kullanılarak bir toplulukta farklı bireylerin oranlarının zamanla nasıl değiştiğini anlayabiliyoruz.

Paleontolojinin
bulgularıyla canlıların son birkaç milyon yılda nasıl bir değişim sürecinden geçtiğini tahmin edebiliyoruz.

Genetik ise, yeni tiplerin oluşma mekanizmalarının en ince ayrıntılarını ortaya çıkarıyor.

Yakın yıllarda ise sosyobiyoloji, Darwin’cilerin bir yüzyılı aşkın süredir çözümleyemediği bir soruna yeni boyutlar kazandırdı.

Sorun, canlıların niye birbirlerine yardım ettikleri.

Darwin’in teorisine göre, her bir canlı kendi varlığını sürdürmek ve üreyebilmek için bir savaş verir. Başkalarına yardım etmek, o canlının sağ kalma olasılığını bağıl olarak azaltacağına göre, uzun vadede evrimde bu davranışın elenmesi gerekir.

Oysa canlıların özverili olabilecekleri (oldukları) bilimsel gözlemlerle kanıtlanır.

Balarıları, kovanlarına saldıran bir hayvanı sokmakla intihar etmiş olurlar; çünkü sokma sırasında iğneye bağlı bir takım iç organlar yırtılıp gövdeden sökülürler.

6.Hissinizle Aranız Nasıl?

admin | 03 December 2009 15:36

Hani her seferde mantıkla hareket edip sonra da başlarım mantığa ya bu sefer de duygularımla hareket edecem denilen o olay var ya işte o duygu kısmı 6.His….

Bilimde 6.His ise; insanlarda olan işitme, dokunma, görme, tat alma, koklama hislerine sonradan eklenen telepatik bir durum olup şimdiye kadar asla fiziksel olarak kanıtlanamamıştır……

Aslında bu his, şu yapay dünyada çoğu yapay insanlarla kurduğumuz iletişim dışında; kendimizle olan tek iletişim….Ürkütücü gelse de kulağa, diğer insanlardan farklı olmak ve bu hisle bu hise göre yaşayıp sonunda yanılmadığını görmek daha da bir çarpıcı kılar bu durumu.
Sadece keramet dinlemeyi bilmededir.
Sanki 2.ci bir ağız gibidir ve sürekli konuşup durur.Bazen çıldıracak gibi olur ve sus diye bağırası gelir insanın.Bu his’in en sıkı düşmanı Ego dur.Alınan kararlar bu ikilinin savaşma sonrası imzaladıkları anlaşma doğrultusundadır.

Atom Modelleri

admin | 29 November 2009 15:18

John Dalton
John Dalton

Atom fikrini ortaya ilk atan John Dalton. Maddenin en küçük yapıtaşı atom diyerek bir teori söylemiş fakat atomun iç yapısıyla ilgili bir bilgi vermemiştir.

J.J.Thomson
J.J.Thomson

Thomson ilk önce Millikanın yağ damlası deneyinden elde ettiği e/m (yük/kütle) oranından faydalanarak elektronu bulmuştur. Buradanda devam ederek atomun iç yapısını inceleyip protonun asıl tabakada büyük kısımda olduğunu ve elektronlarında onun üzerinde dağınık olduğunu söylemiştir ve bu modelini kendisi üzümlü keke benzetmiştir.

ilk doktoralı kadın :Elena Lucrezia Cornaro Piscopia

nazokiraze | 24 November 2009 18:04

Elena Cornaro Piscopia (Elena Lucrezia Cornaro Piscopia) Venedik’te dünyaya geldikten yedi yıl sonra Latince ve Yunanca öğrenmeye başlar, ancak öğrenme arzusu herşeyin önüne geçer ve Elena henüz çok gençken Fransızca, İbranice, İspanyolca, Arapça gibi dilleri, matematik, ilahiyat ve astronomi gibi ilimlerde de ne kadar kabiliyetli oldugunu ispat eder. İlim ve yabancı dil konularının dışında müzik konusunda ne kadar yetenekli oldugunu pek çok müzik aleti çalarak gösterdiginde henüz onyedi yaşındadır.(o yaşta uzman müzisyen olarak otoritelerce kabul edilir)

Padua Üniversitesi‘ne girdiğinde 26 yaşında olan Elena Cornaro’nun hedefi ilahiyat konusunda doktora yapmaktır, ancak buna o dönem din adamları asla sıcak bakmaz, çünkü bir kadın bu alanda doktora yapmamalıdır.Babasından bu konuda tam destek alan Elena yaptıgı başvurularına cevap alamaz, ancak ısrarcı oluşu ve bilgileri din görevlilerini de etkiler, hatta üniversite yetkilileri din adamlarını protesto eder.Doktora yapması kabul edilir ancak ilahiyat bölümünde değil, felsefe bölümünde.Doktora tezi sınavı ise kalabalık oluşundan dolayı tiyatro salonunda yapılır.Babası tarafından kendisine çalıştıgı üniversite yakınında bir ev satın alınır.