Bir gece yarısı, arkadaşlarının işlettiği barda son biralarını içip eve dönecekken, içeri giren beş kişilik bir grup tarafından önce sözlü dalaşma, sonra kavga neticesinde silahla alıkonulan, elleri, ayakları, ağızları bağlanarak sabaha kadar dayak, işkence ve tecavüze maruz kalan gençlerin dramının anlatıldığı ‘şiddetli’ bir film Barda.
Yönetmenliğini Serdar Akar’ın yaptığı film, sıradan tv dizilerinden bile daha özensiz bir reji, kurgu, ışık ve ses kullanımına sahip maalesef. Filmin başlarında gençlerin aralarında geçen diyaloglar zar zor duyulup anlaşılıyor, bu sıfır sigara dumanlı ve şıkır şıkır aydınlık barda. Anlaşılabilen diyaloglardaki zorlama birtakım felsefî repliklerse, itici ve didaktik bir etki bırakıyor izleyici üzerinde. Oyunculuklar genelde iyi olmakla birlikte, Eray Özbal’ın performansı, 80’li yıllardaki bazı kitsch Türk filmlerindeki oyunculuğunu anımsatıyor ve elinizde olmadan gülümsüyorsunuz, bu inandırıcılıktan ve gerçeklikten uzak tiplemeye. Finaldeki ‘dört yönetmenin ilahî adaleti’ sahnesi ve oradaki oyunculuklar içinse hiçbir şey söylemesem daha iyi…