bildirgec.org

anadolu hakkında tüm yazılar

çiriş

nazokiraze | 13 May 2009 10:27

Sarızambak, diye de isme sahip olan büyüklerimizin bildiği kırk yıllık çirişten bahsedecegim bugün. Babamın doğulu olmasından dolayı kebabın alasını, anamın laz oluşundan dolayı hamsili pilavı ve yıllarca Ege’de oturdum diye envai çeşit ot yedigimi sanarken çirişle alt üst oldu benliğim. Bunun sebebi bu otun Kahramanmaraş,Erzurum,Antalya ve memleketim Urfa’da bile çok yetişmiş olması ve benim bunu bilmemiş olmamdı.

Tadı bildigimiz ıspanak veya semizotu gibi çirişin, çok lezzetli yani, bu aralar mevsimi sanırım pazarlarda bolca bulunuyor ve çokta ucuz. Bu bitki sebze yemegi veya yumurtalı yapılmasının dışında böreklerde de kullanılabilir,hatta peynir bile yapılıyormuş.Bu arada Maraş’ta pilavda da kullanıldıgını belirteyim.

acep; Necef nedir?

kumsacli | 28 March 2009 13:12

Yola çıkmadan önce eldeki bilgiler şunlardı:
– suya ulaşılamayan bölge,
-kutsal özelliğini koruyan bir kent,
-göçebe misin; göçemez misin sorusunu karşılayan bedevilerin yerleşiği.

çöl kültüründe bir yerleşim yeri olan Necef
çöl kültüründe bir yerleşim yeri olan Necef

Bunlar için yola koyulmaya değer miydi? Cevap tabii ki, “Evet”. Afrika’da Büyük Sahra, Güney Afrika’da Kalahari , Avustralya’da Gobbon ve Gibson, Asya’da Gobi, Güney Amerika’da Patagonya ve Ortadoğu’da Necef yapay çevreyi dramatik güneş ışınlarına maruz bırakan traşı doğuştan yapılan yerlerdi. Saydığımız en ruhani yer olan Necef göz kırpıyordu. Adını, güzel bir kıza verilen isimden alıyor ya da bir taştan ya da kutsallığına inandıkları uğur’dan… İster güneydoğu Anadolu, ister Doğu Anadolu bir araya gelsin buralardaki kuraklığı bile yeşile benzetiyorsunuz Necef dilinde. Kum zerreciklerinde kanlı savaşlara zemin olmuş ve arap ülkelerinin beşiğinde uyutulan çöl sihir ile şapkadan çıkarılıvermiş gibi görünüyor gözlerinize.
Necef’e her burun deliklerimi açşımda göğsüme dolan pörsümüş havası ile nefes alıp vermek çok zorlaşıyor, yine de çöl kültürü bambaşka bir şey. Burada adrese gerek yok, başınızı kaldırdığınızda el işareti ile göstermeniz kafi oluyor. Bir uçtan bir uca deve gezisi ile ilerlemek keyifli geliyor çünkü kumlardan korunmak isterken botların başparmaklarınızı hava boşluklarına kapatmak delice bir işkenceye yerini bırakıyor.
Yüzyıllarca kendi halinde kendi nöbetini tutan çöl, kendi yanık yüzlü insanlarından başka kimse adını dile getirmezken Şii ve Alevi inanışının belkemiğini oluşturan Kerbela olayı ile parlak parlak ışıldamaya başlar. Kerbela sancağına bağlı bulunan Necef, bu olay sonrası kutsallığı Şiiler tarafından tarihe imzalanır. Sonra Museviler büyük bir yayılma alanı oluşturarak bu kurumuş yeri sulak bir alana döndürmeye çalışırlar. Tarım alanları yaratılmasıyla Romalıların zulmünden kaçan Nabatililer bu topraklara sığınarak bir arap kavmine dönüşürler. Necef’in yerleşikleri her ne kadar Araplar olsa da miras olarak geride kalanlar Bizans döneminden kalma Hristiyanların izlerini taşıyan bazilikalar olmuştur.
Yürüyüş sırasında gürültülü seslerin içine daldım. Bir boykot, bir miting, bir sesleniş ya da bir çağrı idi bu yerli halkın dilinde. Ellerinde kocaman tabelalar ve üzerinde yazılı olan ise“Katliam ABD” … Bu kalabalıktan ayrılmak zorunda kaldım. Çünkü birbiri ardına dizili minik köylerin ziyareti idi rotamda olan. Görsel bir şölendi ayaklarımın altına serilen ben ise sadece izlemek ve iç geçirmekle yetiniyordum. Bağnaz inanışlar hakimdi bu çöle. Ama biraz yakından bakınca fikrimin en ince kaktüsleri diken veriyordu.
Boyu iki metreye yakın, zayıf, yüzü örtülü bir adam bana doğru geldiğini gördüm. Beni selamlayıp heybesinden somun ekmek ve birazcık deve sütünden yapılmış peynir elime tutuşturdu. Tadı hala dilimde, ekşimsi ama lezizdi. Dediğine göre Necef de herkes yoksulluğun verdiği açlıkla neslin sonunu görüyor, sözleriyle altüst oluverdim. Korkunç ve acılı bir serzenişti damarlarıma şırınga edilen. En uzak yer, en güzel yer değildi o an benim için.. Elbette ki bu inanış bu sözle sonlanamaz, hepsi birbirine benzer bir düşünce ve canlandırılmasından kaçınılması gereken bir gezi olarak zannedilmesin, sadece adının duyulması ve fark edilmesinden yanadır bu sözüm ona serüven…

YAŞAM SAVAŞI

teacher07 | 03 February 2009 09:09

Orta Anadolu’nun dondurucu soğuğunda, gün batımından önce sığırcıklar (sturnus vulgaris) dondurucu geceyi yenmek için hazırlık içindedirler. Sürü halinde, birbirlerine kenetlenmiş, keskin soğuğa karşı uçuşurlar. Her günün akşamında, göller ve sulak alanların üzerinde uçuşarak bir yaşam savaşı verirler. Bu, yüzyıllarca değişmeyen bir kural olmuştur. Kimisi ince kar örtüsü altında kalarak toprağa karışırken, kimisi de bahara ulaşabilmektedir. Birlikte, yaşamlarını buz tutan göllere sığınarak sürdürmeye çalışırlar. Sığırcıklar tek başına uçma özgürlüğüne sahip olmalarına karşın, kışın hayatta kalabilmek için dev bir sürü oluştururlar. Kışın “ben”liği kenara atarak, birliğe yönelirler.

Yeni ÖSS sistemi!

mehmetbastug94 | 27 January 2009 22:29

ÖSS
ÖSS

Bunca yıllık ”öss kalksın” isteği doğrultusunda bir adım atıldı…

Öss kalkmadı fakat yeni bir sistemle birleştirildi:

Bu sisteme göre adaylar eğer lisede okuyorsa(2010 ‘dan itibaren ve kabul edilirse…) her sene mart ayında bir sınava girecek ve 140 puan civarında olacak barajı geçerse mayıs ayında yapılacak sınava girmeye hak kazanacaktır…

Bu sistem ile İmam hatip ve meslek liselerinin önü açılacak ve katsayı düşürülecektir, bu sistem sayesinde o liselerde 4 yıllık okuma şansına sahip olacaklar…

Anadolu Liseleri

mehmetbastug94 | 04 November 2008 08:12

Bir ilçede 0.5 milyon liseye gidecek olan genç varsa o ilçeye 3 anadolu lisesi yeterli gelmektedir.

Örneğin Bağcılarda; Mehmet Niyazi al. Akşemsettin al. DR. Kemal Naci Ekşi Anadolu Lisesi olmak üzere 3 lise bulunmaktadır. Eğer bir genç bağcılarda oturuyorsa ve al. a gitmek istiyorsa sbs de bağcılarda ; her 5 kişiden en az 3. olması gerekmektedir.

Fakat bir liseye sadece o ilçeden öğrenci gelmediği için; bağcılardaki düşük puanlı öğrencilerde al. a giremiyor. Dolayısıyla parası olan özel okula olmayanlar ise devlet okuluna giderek eğitimlerine devam ediyorlar…

Patrona Mesaj

nzright | 02 August 2008 16:00

Anadolu Hayat Emeklilik; yeni projesi Grup Emeklilik için eğlenceli bir websitesi hazırlamış.
Patrona Mesaj ismini taşıyan sitede farklı çalışan profillerinden oluşan 10 ayrı yüz var. Üzerlerine gelip tıkladığınızda konuşuyorlar tekrar tıkladığınızda susuyorlar. İsterseniz oluşturduğunuz şarkıyı kaydedip patronunuza göndermeniz de mümkün.